Şakir ARSLANTAŞ

Tarih: 30 Nisan 2017

Konu:  Makedonya olaylarına yakın ve uzak bakış.

Makedonya’daki siyasi yangın, saman ateşi miydi? Bir hafta sonra bu soruyu kendi kendine soran ve yanıt vermeye çalışanlardan hiç biri “evet” deyemedi.

Nüfusun % 25’i Arnavut olan Makedonya’da herkesin aklından geçen bir fikir var. Siyasetten anlayanlar, ah şu Türkiye’de yapılan referandum, bizde yapılsaydı da, Cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir hükümetle dertlerin derdinden kurtulabilseydik, diye düşünenler artıyor.

Aynı kaygı Bulgaristan’da da var. Aslında Türk modeli başkanlık sisteminin büyük önemini kavrayan Bulgar siyasetçiler söylem değiştiriyorlar. Çünkü parlamenter sistemden XXI. yüzyılda doğru dürüst hükümet çıkarmak zor oluyor. Bulgaristan gerçeğinde, sözde demokrasi ortamında, faşist partilerin hükümete tırmanması, sözlerime en büyük kanıttır.

7 Haziran 2015’te Türkiye’de meclis kilitlenmiş ve kabine kurulamamıştı. Ardından yeni seçim yapıldı ve kuruldu. 16 Nisan anayasa değişiklikleriyle Türk halkı bu dertten kökten kurtuldu. Artık bakanlar kurulunu, meclis yerine, Cumhurbaşkanı atayacak, bunalım geçirmeden işler devam edecek.

Makedonya’ya dönelim. Çünkü Makedonlar bir defa etnik olarak Makedon ve Arnavut olarak ikiye bölünmüşler. Makedonlar kendi aralarında siyasi olarak da ikiye bölünmüşler ki, mecliste başı yarılan sosyal demokratlar lider Zoran Zaev’ti. Olaylar o denli kızışmış ki, siyasileşmiş Makedonların yakınlaşabilmelerinin ilk adımı, ancak parti liderlerinin değiştirilmesi ve yerlerine uzlaşıcı kişiler seçilmesiyle olabilir. Ne ki, bazı şeyler hayatta matematikteki eksi çarpı eksi eşittir artı formülüne uymuyor.

Geçen hafta Arnavut Bütünleşmek için Demokratik Birlik (PESO) partisinden Talat Cafari Üsküp parlamentosu başkanlığına seçildi. Meclisteki 3 Arnavut partisiyle sosyal demokratlar ona oy verdi. Caferi,  Makedon ordusundan yüksek rütbeli bir subaydır. 2001’deki İç Savaş’ta Makedon ordusundan ayrılan ve komutan “Forina” adıyla Arnavutluk Milli Kurtuluş Ordusu Başkomutanı ve 2013’ Makedonya Savunma Bakanı olmuştur. Şimdi ise devlet hiyerarşisinde 3. mevkie seçilmiştir. Hazmedemeyenler meclisi istila etmiştir. 2001’de ülkeye barış getiren Ohri Sözleşmesinin imzalanmasından sonra, 7 yıl milletvekili olmuştur. Bu açıdan bakıldığında meclis baskını sanki Caferi’nin kişiliği ile ilgili değildir.

Bu, bir siyasi patlamadır. Siyasi bunalım etnik çatışmaya tırmanmıştır. Olayın somut sebebi şudur. Talal Caferi’nin başkan seçilmesinden sonra mecliste iki olay olmuştur.

Dünyada ilk anadil isyanı şöyle patlamıştır:

Milliyetçi VMRO – DPMNE partisi milletvekilleri ayağa kalkarak Makedonya milli marşını söylemeye başlamıştır. Aynı zamanda Arnavut milletvekilleri de ayağa kalkarak Arnavut Milli Marşını söylemeye başlamışlardır. İkinci olay ise, yeni seçilen başkan Caferi’nin Arnavut milletvekillerine hitaben anadillerinde (Arnavutça) konuşmasıdır. Şu unutulmamalıdır ki, Üsküp parlamentosu tüzüğüne göre, Arnavut milletvekilleri meclis kürsüsünden anadillerinde (Arnavutça) konuşabilirler. Yasa buna izin vermiştir.

Şu ince noktaya işaret etmek zorundayım. Makedon milletvekillerinin meclis kürsüsünden kendi anadillerinde konuşma yapması kararı aslında geçen hafta isyan eden VMRO-MPMNE ile Caferi’nin yönettiği Bütünleşmek için Demokratik Birlik Arnavut partisinin ortak yönetimi yıllarında alınmıştır.

Makedonya’da etnik azınlıkların toplumsal yaşamdaki yeri, Ohri Sözleşmesinin 1.3 maddesinde şöyle belirlenmiştir:

Makedon toplumunun çok etnikli karakteri korunmalı ve sosyal yaşamda eşit ifade bulmalıdır.” Bu Makedonya’daki en büyük iki halk topluluğu arasında imzalanan sözleşmede esas olandır. Bunun derin anlamında, T. Caferi’nin Arnavut olduğu için Meclis Başkanı olmasına engel olunamayacağı, meclis kürsüsünden ister Makedonca isterse Arnavutça konuşulmasına hiçbir kimsenin engel olmasına hakkı yoktur, anlamına gelir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Üsküp meclisini basanların hepsi tutuklanıp yargılanmalı ve toplum ve siyasi güçler uzlaşmaya ve huzura davet edilmelidir.

Arnavut etnik partileri ile Sosyal Demokrat Birlik arasında 2017’de siyasi uzlaşmaya varılmıştır. Bu, sosyal demokratlarla Arnavut Partilerin ortak hükümet kurma yolunu açmıştır.

10 yıl devam eden VMRO-DPMNE ile Arnavut-PESO partisi ortaklığı Arnavutlara bekledikleri hak ve özgürlükleri sağlayamamıştır. Bu nedenle, 2017’de Tiran’da Makedon Arnavutlarının üç siyasi partisi arasında bir işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme gereğince, Arnavut partiler VMRO-DPMNE partisi ile ortak hükümet kurmayı kabul etmemiştir.

VMRO-DPMNE parti ile işbirliğini kesen gerekçede, iktidar partisinin ülkede ikinci resmi dilin Arnavutça olmasını kabul etmemesidir. Meclise saldırı Makedon toplumundaki bölünmüşlüğü derinleştirdi. Bir yıl gecikmeyle 2016 Aralığında erken seçim kazananlar,  çoğunluk sağlayıp hükümet kurama şansını elden kaçırdılar. Cumhurbaşkanı Georgi İvanov istese de istemese de kabine kurma fırsatını ikinci parti Sosyal Demokratlara Birliğe vermek zorundadır. 150 gün gecikmeyle de olsa bu adım atılmalıdır.  Son dönemde halka, basına ve aydınlara sert baskı uygulayan VMRO-DPMNE ve Başbakan Nikola Gruevski’yi siyasetten uzaklaştıran halkın kendisidir. Parlamenter krizle yasama ve yürütme kilitlenmiştir.İsyan bir de çaresizlik patlamasıdır.

Paris’e gidip Eiffel Kulesi’ne gören birinin Fransa siyasetini bildiği söyleyemeyeceği gibi,

Üsküp’e gidip Osmanlıdan kalan Vardar Köprüsünden geçen birinden de Makedonya siyasetini bilmesi beklenemez. Olaya biraz daha derin bakalım.

Bir)  Bulgar vatandaşı olan Makedonlar! Bunlar, Makedonya’da doğmuş ve adres kaydı olan, fakat Bulgaristan’ın Avrupa Birliği üyeliğinden yararlanarak AB ülkelerine serbestçe girip çıkıp orada çalışmak için Bulgaristan vatandaşlığı alan 80 bin kişidir. Bu kişiler arasından çok az bir grup Bulgar dilini anadil, Bulgaristan’ı da vatan olarak kabul ediyor. Bu yeni Bulgarların Bulgaristan’da da adres kaydı var. Boş köylerdeki boş evlerde kağıt üstünde 170 kişinin ikamet ettiği görünüyor. Bulgar seçim listelerinde isimleri olan bu vatandaşlar, oy kullanmıyor. (kullanıyor) Bir tek Bulgar kırmızı pasaportlarını AB vizesi olarak kullanıyorlar. Hem Makedon hem de Bulgaristan vatandaşı olan bu kişilerin Makedonya’da siyasi partisi yoktur. Yakın geçmişte Üsküp’te Bulgar pasaportu satan bir çete tutuklandı. Pasaport ticareti yapan birçok Makedon ve Bulgar politikacının ismi basına düştü. Bulgar vatandaşlığı bitpazarına düştü. Bu kirli işlerde III. Borisov hükümetine ortak olan VMRO partisinin parmağı var.

Makedonya’da yapılan nüfus sayımında çifte vatandaş yok. İki, Bulgar da yok. % 66’sı Makedon, % 22,7’si Arnavut, % 4’ü Türk, % 2,7’si Çingene ve % 2,4’ü Sırp vb etnikler yaşayan bu ülkenin toplam nüfusu 2 064 209, yüz ölçümü ise 25.333 km karedir.

İki) Resmi adı Makedonya Cumhuriyeti, başkenti Üsküp, milli marşı ve bayrağı olan bu küçük devletin adı üstüne tartışmalar sürerken mutabık kalınan eski adı Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya’dır. Bulgarlar, Makedonya’nın 1945’te Sırp milliyetçileri laboratuarlarında doğan bir ülke olduğunu iddia ederken, Makedon devleti için köksüz ağaç değimini kullanıyorlar. Parçalanıp yok olmaya mahkûmdur, diyorlar. Makedon dili diye bir dil de olmadığını vurgularken, Makedonca Bulgarca ağızlarından biridir, diyorlar. Ne var ki, Üsküp’e giden ve Büyük İskender’in at üstünde dev heykelini görenler hiç de öyle bir izlenimle kalmıyor. MÖ 356’da Pella Makedonya’da doğan ve MÖ 323 yılında Babil’de ölen Büyük İskender, Makedonya Kralı II. Filip’in oğludur. Biz onun ismini Makedonyalı İskender olarak da biliriz. O bugünkü Makedon halkının tarihsel gururudur. Bu gururdan türeyen yeni megaloman milliyetçilik artık konuya komşuya “siz kimsiniz” tarihiniz bile yok diyecek kadar saçmalar duruma gelmiştir. Makedon-Arnavut çatışmasının közleri bunları anlatıyor.

Geçmiş böyleyken, Bulgar basınında “Makedonya Cumhuriyeti, 1878 Berlin Konferansı, XIX yüzyıl sonunda İliya Graşanin tarafından geliştirilen ve Sırbistan’ın yayılmacılığına temel olan siyasetten ve 1933’te Kominterni’in anti-Bulgar kararlarlardan doğan suni bir devletin dağılmasının son aşamasıdır.” yorumlarını okuyoruz.  Bunları yazanlara şöyle bir sorumuz olacak: Halkın isteğine, sosyal demokratların desteğine, 2001 Ohri ve 2017 Tirana sözleşmelerinden kaynaklanarak Arnavutçayı Makedonya’da ikinci resmi dil ilan etmek mi daha hayırlıdır, yoksa Makedon devletini parçalamak mı?  Makedonya’da parlayan bir saman ateşi değildir. Tarihi, dilleri, dinleri, etnikleri, kültürleri inkâr etmekle, onları tanımadan yaşamanın mümkün olamayacağına kanıttır. Başına gelen bilir. Bulgaristan’da da bir milyondan fazla Türk yaşıyor ve ilgililerin ibret dersi çıkarması iyi olur.

Çatlak sesler: Makedon bunalımda Arnavutluk ve Kosovo hükümetleri imzalanan sözleşmelerin yerine getirilmesinden, Arnavut dilinin ikinci dil olarak tanınmasından ve demokratik toplumda huzur saplanmasından yana tavır koydu. Bu durumda tüm Arnavutların aynı bayrak altında toplanması hevesleri de alevlenmiş bulunuyor. Makedonlar öncelikle Batı Makedonya’da yaşıyor.

Avrupa Birliği olaya ilgiyle baksa da, üye ülkelerdeki etnik sorunlara çözüm bulunmasında deneyimli değil. İspanya başkaldıran Bask ve Katalanları sakinleştiremiyor. Fransa Korsikalılarla sorun yaşıyor. İngiltere Kuzey İrlanda’ya huzur veremiyor. Belçika’da Flaman ve Volanlar ortak hükümet kuramıyorlar. Bulgaristan’da etnik sorun yok gibi görünse de, bu yalnız uzaktan bir bakıştır.

Bu sorunu en barışçı bir şekilde çözen Çekler ve Slovaklar oldu. El sıkışıp ayrıldılar. İki devlet kurdular ve komşuluk ediyorlar.

Büyük güçlerin tutumu:  Birleşik Amerika ve Avrupa Birliği Arnavutluğu destekliyor. Kısa bir süre önce, ABD Kongre üyelerinden Deyna Rorabakır bir demecinde, Makedonya’nın Kosova, Arnavutluk, Bulgaristan ve diğer komşuları arasında paylaşılmasını önerdi. Rorabakır, ABD Dış İşleri Komisyonu üyelerinden biri ve Avrupa Sorunları Alt Komisyonu üyesidir. ABD Dış İşleri Bakanlığı’nın tepkisi gecikmedi. Makedonya Cumhuriyetinin bölüşülmesi çağrılarına karşı çıkıldı ve ülkenin egemenlik ve toprak bütünlüğünden yana tutum alındı. Fakat bu tutumla Beyaz Saray kongre üyesinin önerisine karşı mı çıktı bilemiyorum.

Amerika’nın Kosova’da askeri üssü var. Arnavutluk NATO üyesidir. Bunlar, Rusya’nın Sırbistan’daki varlığına karşı duran güçlerdir. Gözle görüldüğüne göre, öte yandan, ABD ve Rusya çıkarları Makedonya’da karşı karşıyadır. Makedonya Rusya’ya uygulanan ambargoya uymadı. Rusya Dış İşleri bakanı Lavrov’un konuya ilişkin demecinde, Federal Makedonya’dan söz ediliyor.  Federalizm bölünmüşlük anlamındadır. Görüldüğü üzere Makedonya Makedon ve Arnavut kısımlara bölünmek hesapları yapılıyor. Önemli olan bölünme seçilse bile, bunun barışçıl bir yolla gerçekleşmesidir.

Bir iç savaş, Balkanlardaki dengeler baştanbaşa bozulacaktır.

Komşuyuz bize de sıçrayabilir.

Paylaşınız.

Reklamlar