Dr. Nedim BİRİNCİ

Tarih 04 Kasım 2017

 

Konu:   Bulgaristan’da çok ciddi nüfus sorunları yaşanıyor.

Biz memleketimiz olan Bulgaristan’da 1989 “Büyük Göç” olayından yani Türk nüfustan 500 bin yurttaşın Bulgaristan’dan zorla kovulmasından sonra meydana gelen duruma “bunalım”, “nüfus bunalımı”, belki de “önü asla alınamayacak bir yıkım süreci” demiştik.

28 yıl sonra her şey tamamen değişti.

1.2 (bir milyon iki yüz bin) ev ve dairenin lambaları artık hiç ışımaz oldu, pencereleri açılmaz, kapıları gıcırdamaz, avlularda köpekler havlamaz oldu. Devletin Nüfus Daireleri ve Bilimsel Enstitüler tarafından ne kadar gizli tutulmaya çalışılırsa çalışılsın son 28 yılda 3 (üç) milyon Bulgaristan vatandaşı ülkeyi terk etmiştir ve 2017 itibarıyla Bulgaristan’da yaşayan nüfus 5 (beş) milyon kişinin altına düşmüştür. Batı Avrupa ülkelerinde dünyaya gelen 200 000 (iki yüz bin) çocuğun Bulgaristan nüfusuna kaydı yapılmamıştır. Ana-babalar çocuklarının Bulgaristan’da yaşamasını istemiyorlar.

BU KONUDAKİ DERİN ANALİZ ŞÖYLEDİR:

Yeni durum artık bir bunalım değil, çok dehşet verici bir milli felakettir.

Kullandığımız verileri Bulgaristan Bilimler Akademisi (BAN) Etnografya Enstitüsü’nde uzun yıllar bilimsel araştırmalar yapmış olan Doç. Dr. İgnat Minkov’un yayınlarından aldık. Etnografya, insan topluluklarının kültür oluşumlarının bilimsel incelenmesini yapan, budunları karşılıklı olarak ele alıp inceleyen bilim dalıdır.

Bu yazımda budun kavramını (kavim), siyasi durumları ne olursa olsun, töre, dil ve kültür nitelikleri bir olup boy ve soy bakımından, birbirine bağlı bulunan insan toplulukları olarak ele alıyoruz. Yazımızda Bulgar, Türk ve Çingenelerden söz edeceğiz. Çingenelerin durumunu açıklarken de Hıristiyanlaştırılmış Çingeneler ve Müslüman Çingeneler gibi iki kavram kullanacağız.

Bulgaristan’daki etnik toplulukların nüfus olarak gösterdiği dinamiklik (hareketlilik).

Nüfus olarak Bulgar etnik topluluğuna ilişkin acı gerçekler:

Doç. Dr. İgnat Minkov bu sene “Etnikler ve Etnik Topluluklar” konulu bir derin analiz kitabı yayınladı ve bugüne kadar hem bilinen hem de sır olan birçok gerçeği gün ışığına çıkardı. Bu eserde Bulgaristan’da demografi – İNSAN NÜFUSUNUN BÜYÜKLÜĞÜ, YAPISI, GELİŞMESİ, DAĞILIMI VE BAŞKA YÖNLERİNİ ELE ALAN BİLİM DALIDIR – /nüfusbilim/ sorunları bir geçiştirilebilir bunalım olarak değil bir önü alınamayan milli facia olarak işlenmiştir. İlk defa olmak üzere demografi sorunlarının etnik özü ve yönleri üzerine derin analiz yapılmıştır.

Bulgaristan’da etnik sorunlarla ilgili yayınlanan yazıların hiç birinde konu etnik toplulukların özellikleri açısından ele alınmazken, gerçeklerin üzerine “İslamlaştırılmış Bulgarlar” gibi bir yalan perdesi çekilerek, somut gerçekler Bulgaristan ve dünya kamuoyundan gizlendi. Türkler, Pomaklar ve Çingenelerle ilgili ayrı ayrı araştırmalar yapılsa da bunlar yayınlanmadı, halktan gizli tutuldu.

Önce şu ayrıntıya işaret edelim. Demografik (nüfusa ilişkin) azalma ve çoğalma gibi süreçler bir bütün bir toplumda değil, bu toplumu oluşturan etnik toplulukların içinde gelişen süreçlerdir. Yani etnik topluluğun durumuna ilişkin verilerdir. Bu anlamda, Bulgaristan’ın demografik durumunu açıklayabilmek için önce Bulgaristan’da yaşayan etnik toplulukların demografik durumunu ortaya koymak zorundayız.

 

Demek oluyor ki, Bulgaristan’da Bulgarlarla birlikte Türk ve Çingenelerin de yaşadığını kabul etmeden biz bu konuya ışık tutamayız. Çünkü Bulgaristan demografisini oluşturan etnik topluluklarımızın durumu ve sorunlarıdır. Bu analizde etniklerin olmadığını iddia etmek (yani Bulgaristan’da Türk, Pomak, Çingene, Tatar, Gagavuz vb yaşamıyor demek) bu soruna çözüm değildir.

Örneklersek, 2001 yılında Bulgar nüfusta artış eksi binde sekizdir (- 0.008). Bu şöyle anlaşılmalıdır. 2001’de Bulgar nüfus bin kişide 8 kişi azalmıştır. Yani 2002 yılında 992 kişi kalmıştır. Aynı yıl Türk nüfus binde 2,7 (+ 2,7) artmıştır. Yani 2002 yılına her bin kişi artık 1003 kişi olarak girmiştir. Çingenelerde ise bu oran binde + 19’dur. Genel nüfusla ilgili yayınlanan rakamlarda 2001 yılında Bulgaristan nüfus artışının binde – 5 (eksi beş) olduğu ortaya çıkıyor. Ne var ki bu rakam gerçek durumu işe yarar bir şekilde yansıtmıyor. Ne Çingeneleri, ne Türklerin ne de Bulgarların gerçek durumunu yansıtmadığı için devlet siyasetinin çizilmesine temel olamaz.

Bu nedenle 2001 yılından beri Bulgaristan’da etnik nüfusun gerçek durumuyla ilgili derin alan incelemeleri yapılmaya başlandı. 16 yıldan sonra gerçek durum ortaya çıkarılabildi: Şimdiye kadar Bulgaristan’da bir yılda yenidünyaya gelen çocuklardan kaçının Çingene ve kaçının Türk olduğu gizleniyordu. İlk kez 2016’da doğan 100 çocuktan ancak 45’inin Bulgar, diğerlerinin Müslüman etniklerden olduğu açıklandı.

Bulgaristan’da kimin kim olduğu anket sorularıyla belirleniyor. Bu konuda çok dinamik bir değişiklikler süreci yaşanıyor. Bunu özellikle Müslüman Çingene nüfusta izliyoruz.

Resmi makamlar bu vatandaşlara “İslamlaştırılmış olanlar” dese de,  bu vatandaşlar anonim anket kâğıtlarına  “biz Türk’üz” diye yazıyorlar. Böyle örnekleri Filibe (Plovdiv) “Stolipenovo” (Yeni Mahalle) semtinde yaşıyoruz. Burada yaşayan 80 bin kişi biz Türk kimlikliyiz derken, bu rakam Tatar Pazarcık (Pazarcık) kentinde 20 bin, Nova Zagora’da 12 bin, Vidin kentinde 10 bin vs olarak kimlik belirliyor.

Şöyle ki Müslüman Çingeneler Bulgar istatistiklerinde Türk olarak kaydedilmiş bulunuyor.

Öte yandan Hıristiyan dinine ait olduklarını söyleyen bir başka Çingene grubu ise anketlerde  “Bulgar’ım” diye yazıyor. Bu rakamlar, Bulgarlarla ilgili gerçek durumu gizlemiş oluyor. Şöyle ki bu anketler yalnız Bulgar nüfusun ikamet ettiği bir yerel ortamda yapıldığında çok daha yürek yakan, feci bir tablo ortaya çıkmış oluyor. Bu anlamda bir facia (trajedi) yaşandığını iddia ediyoruz.

Vidin ilinden çarpışı örnekler:

Kuzey Batı Bulgaristan örneklerinde yalnız Bulgar nüfus arasındaki araştırma doğum oranının (-008) değil (- 020) olduğunu ortaya çıkarıyor. Vidin iline bağlı Kula belediyesinde Bulgar nüfus her yıl bin kişide 37 kişi, Boyçinovtsi belediyesinde bu oran bin kişide 38.9 kişidir; Grama’da Belediyesinde Bulgar nüfus her yıl 40 kişi azalıyor; Belogratçik Belediyesinde azalma oranı binde 43 kişidir. Gerçek şudur ki 10–15 yıla kadar Kuzey Batı Bulgaristan köy ve kentlerinde Bulgar nüfus tamamen yok olacaktır.

Şöyle ki 1989’da bunalım ya da “demografi krizi”, 2001’de felaket yani “demografi trajedisi” kavramlarıyla anlatmaya çalıştığımız süreçlere artık çöküp yok olma “demografi kazası” nitelemesinde bulunabiliriz. Fakat 2017’den başlayarak Bulgaristan’da yeni bir aşamanın yani dördüncü aşamanın başladığını görebiliyoruz bu bir ülke halk topluluğunun oluşturucu öğelerine (etnik unsurlarına) ayrışma yani çökme, parçalanma ve dağılma aşamasına girmiş oluştan söz ediyoruz. Bu dördüncü aşamaya “yok olma” aşaması adını verebiliriz. Dört aşamalı bir devamlı gerileme ve kesin yok olma süreci gelişmeye devam ediyor.

Bulgar nüfus çok yaşlandı.

Bu derin analize bir de Bulgar nüfusun yaş oranı penceresinden baktığımızda ise tablo şöyledir. Bulgar nüfusun ancak % 35’i, 30 yaşın altındadır. Çingenelerinse 30 yaş altındaki grup % 63’tür.

Okullardaki gerçek durum:

Önce şunu belirtmeliyim. Bulgaristan’da okuma yazma bilmeyen oranı resmen % 40 olsa da, Bulgarca okuma yazmayı sökmüş ama Bulgar dilini işe yarar bir şekilde kullanabilir durumda olmayan Bulgaristan vatandaşlarının oranı % 70’tir.  2001 yılından beri Çingeneler arasında eğitilip Çingene etnik topluluğuna hizmet sağlamak için 675 doktor ve 1000 adet mühendis yükseköğrenim almıştır. Bunlardan bir kısmı halen Bulgaristan’da çalışıyor.

Bulgar devleti okullardaki Çingene çocuklarının sayısını bilmiyor.

Başka bir ifadeyle, Bulgaristan okullarındaki öğrencilerin etnik kimleri üstüne bir kayıt yoktur. 2009 yılında GERB partisi lideri Boyko Borisov Birinci hükümetini kurduğunda, Eğitim bakanı yardımcılarından biri 2009 – 2010 yılında Bulgaristan okullarına kayıtlı öğrencilerin etnik bileşimi hakkında bilgi istemiş ve okula giden kaç Bulgar, kaç Türk ve kaç Çingene çocuk olduğunun rapor edilmesinde ısrar etmişti.  O zaman Eğitim Bakanı olan İgnatov bu Bakan Yardımcısını hemen işten atmıştı. Gerekçesinde “devlet sırlarını açıklamayı engellemek” vardı. O zaman Hak ve Özgürlükler Partisi Bakan Yardımcısını savunsa da, Başbakan Borisov kararında kesindi ve Bakan Yardımcısını sokağa attı.

2017’dde birkaç verde Bulgaristan okullarına gitmeye zorlanan Çingene çocuklarının toplam öğrenci sayısının % 44,4 olduğu çıktı. Bir Çingene aydını olan öğretmen Yosev Nunev bu konuda bir araştırma yaptı ve şu sonuçlar ortaya çıktı: Örnekler Burgaz, Pleven ve Tırgovişte illerindendir. Birinci sınıfa toplanan Çingene çocukları toplam öğrencilerin % 26’sıdır.  Bulgaristan için ortalama ise % 40,4’dir. Diğer bazı illerde bu rakamlar şöyledir. Stara Zagora ilinde birinci sınıfa toplanan Çingene çocukları toplam aynı ilin tüm birinci sınıf öğrencilerinin içinde  % 37,5’idir. Sofya ilinde birinci sınıfa toplanan Çingene çocukları toplam aynı ilin tüm birinci sınıf öğrencilerinin içinde  % 30,0’idir. Vratsa ilinde birinci sınıfa toplanan Çingene ilinde birinci sınıfa toplanan Çingene çocukları toplam aynı ilin tüm birinci sınıf öğrencilerinin içinde  % 30 dur. Yambol ilinde bu oran % 31; Pazarcık ilinde % 32; Sliven ilinde % 41; Haskovo ilinde % 44,1 ve Montana ilinde % 44’tür.

Bulgaristan’da herkes Nova Zagora ilçesini Bulgar nüfuslu bir yer olarak bilir. Bu sene yapılan bir araştırmada 2017–2018 ders yılında 1–7 sınıflara kaydı yapılan öğrencilerden % 58’nin Çingene olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat bu oran yalnız birinci sınıfa giren çocuklar arasında artık % 68’oranındadır.

Bu demografi olayına bir de Bulgar nüfusun dış ülkelere çıkış süreciyle azalması açısındasn da bakılınca şu gerçek ortaya çıkıyor.  GERB partisinin iktidarda bulunduğu son 9 yılda Bulgaristan’ı her yıl 35 bin ile 65 bin arasında vatandaş terk etmiştir.

Bu süreç 1989’da başladı ve “demokrasinin ilk yıllarında”  her yıl ortalama 55-60 bin kişi Bulgaristan’ı terk etti. 2001 yılında bir azalma kaydedildi ve ülkeyi yalnız 35 bin vatandaş terk etti.  2008 ekonomik bunalımından sonra bu rakamlar yine birden bire büyüdü ve geri dönmemek üzere Bulgaristan’ı terk eden nüfus 2016’da 48 bin kişidir.

2017 ders yılının başlamasıyla okullarda yapılan anketler öğrencilerden % 50’sinin lise öğreniminden sonra ülkeyi terk etmeye hazırlandığını ortaya koydu.

Doğum kıyaslamaları.

2016 yılında dünya devletleri arasında doğum oranı kıyaslamasında Bulgaristan son sırada yer alıyor. Ölüm oranı kıyaslamasında ise dünya istatistik listesinde 2. sıradadır.

Sonuç:

Bulgar toplumu Bulgar halkının ürünüdür. Bulgar devleti ise tek uluslu ve tek dilli Bulgar etniğinin yapıtıdır. Şu gerçek çok can yakıcıdır. Bulgar etnik topluluğu kendini yeniden üretemez duruma gelmiştir. Dolayısıyla kendi dilini, kültürünü ve yaşam tarzını ayakta tutabilecek yeteneklerini ve vasfını yitirmiştir. Yani başka etnik topluluklarakültür ve uygarlık taşıyamaz, sunamaz ve aşılayamaz, çünkü dağılma, çökme ve yok olma sürecine girmiştir.

Şöyle bir gerçek de vardır: Birinci ve 2. dünya savaşlarından sonra Ege bölgesinden ve Makedonya’dan Bulgaristan topraklarına gelen nüfus bu topraklarda yaşamaya alışamamış, törelerinden vaz geçmemiş ve hiçbir topluluğa adapte olamamıştır. Örneğin Plevne’ye bağlı Meçka (Ayılı) köyünde yaşayan At Hırsızı boylar güpegündüz insan öldürmeye devam ediyorlar. 2016’da aynı köyde 7 kişi öldürülmüştür. Son 9 yılda Kuzey Bulgaristan’da köylerin tamamen boşalması nedenlerinden birisi de “korkudur”. Devlet ülkede hüküm süren hırsızlık, rüşvet, talan ve dehşet olaylar önü alınmaz başa çıkılmaz boyutlar almıştır.

Bulgar halkı Bulgaristan toplumunu örgütleyemez, yönlendiremez ve yönetemez duruma gelmiştir ki, bu da demografik facianın çok önemli bir çizgisidir. Toplumda başı çeken etnik unsur rolünü yitirmiştir. Bulgar devleti bunu görmek ve tüm etnik azınlıklara kültürel otonomi tanıyarak, devletin ve toplumun kültürel ve sosyal bünyesini yeniden yapılandırmak zorundadır. Avrupa Birliği bu sorunlar “Bulgarların iç işleridir” deyip konuya eğilmiyor. Bu nedenle Bulgaristan’da etnik azınlıklarının kendi çarelerine bakıp sorunlarına çözüm ararken birbirinden kopmaları, kendi içlerine kapanmaları önü alınmaz ve durdurulamaz bir gelişme yönü olmuştur. Etnikler Bulgar devletinden ve toplumundan yardım ve hizmet beklemez olmuştur. Etnik azınlıkların çocukları Bulgar okullarına gitseler de Bulgar dilini öğrenmek istemiyorlar. Bu yıl birçok belediyede 18 -20 yaşında kızların belediyedeki işlerini halledebilmek için Bulgarcadan Çingene diline tercüman kullanmaları dikkat çekmektedir.

Bu yanlış azınlık siyaseti, bu cahillik, bu ilgisizlik, bu işsizlik vs Bulgaristan’ı çok büyük problemlere gebe ediyor.

Lütfen çevrenizle paylaşınız,

Bulgaristan memleketimiz, vatanımız, ecdadımızın şanlı yurdudur.

Reklamlar