Tarih:  21 Aralık  2019
Yazan: Neriman Kalyoncuoğlu
Konu: Adalet olmayan ülkede yaşanmaz.                                   

Bulgaristan’da her gün 164 çocuk dünyaya geliyor. Bunların 91’inin (% 55) ana dili Bulgarca değildir.  18’i (% 11) erken doğumla doğarken, 7’si (% 4) doğumdan sonra annesi tarafından hastanede bırakılıyor.

2015 yılında 18 yaşını doldur doğum yapan annelerin oranı % 8’di. Bunun yanı sıra her gün 74 anne adayı düşük yapıyor ya da çocuk aldırıyor. Bu adı öncelikli olarak Bulgar etnik grubundan anneler atıyor. Çocuk doğurmak istemiyorlar. Bu oran 2016- 2017 ve 2018 yıllarında aynı kalmıştır.

Resmi verilere göre her gün 84 kişi Bulgaristan’dan başka bir ülkeye göç ediyor. Ülkemizde kadınların ömür uzunluğu 71,2 yıl, erkeklerin ise 78,2 yıldır. Resmi verilere göre durum bu. Gayrı resmi verilere göre Bulgaristan ölüyor.

Bunun sebebi nedir?
Bizim kesin kanımıza göre, ölümcül durumun temel nedeni ülkede ADALET olmaması ve toplumsal düzen ile Bulgar devletinin ötekileştirme ve insan düşmanlığı üzerine bina edilmiş olmasıdır.

Adaletsizlikle ilgili 2019’dan bir örnek:
Örneği sosyal alandan seçtim. Çünkü son yıllarda Bulgaristan devleti sıkıştıkça Hak ve Özgürlük Partisi milletvekili Dr. Hasan Ademov’u Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı seçti. Onun bakan seçilmesinin nedeni işleri yoluna koymak değil, dalavereleri ve dolandırıcılığın halk tarafından görülmesini milli protesto hareketi başlamasını engellemekti.

Neler oluyor ki, mutlaka gizlenmesi gerekiyor?
Bilinmeyenler artık azdan az biliniyor. İktidar Balçık ve Velingrad Belediyelerinde ve başka yerlerde kimsesiz, anneleri tarafından hastanede bırakılan çocuklar için toplama merkezi kurmuş ve bu 2 merkezde 2019 yılında 3 çocuk “Annemi istiyorum, hapishanede büyümek istemiyorum, beni her gün dövüyorlar. Güneş görmek istiyorum!” çığlıklarıyla bilek damarlarını kesmişler. Olaylar önce hastaneye, ardından basına ve topluma düştü. Bu gerçekler, kendisi anasız babasız yetişen ve 21. Yüzyılda çocuklarımızın hepsinin anasız babasız, eziyet altında, anadillerini öğrenmeden, kapsüle edilmiş bir ortamda, domuz etiyle beslenerek yetişmesinde direnen Ahmet Doğan ve dolayısıyla ona uşaklık eden kalın enseli Bakan Dr. Hasan Ademov’un yönettiği siyasettir.

Bu işlerin parası nereden geliyor?
Avrupa Birliği bu sene Bulgaristan’a sosyal alanda eşitlik sağlanması için 134 milyon Avro para gönderilmiştir. Bu paralar Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı ve Eğitim ve Teknoloji Bakanlıkları tarafından kullanılacaktı. Bulgaristan bu paraları çocuklu ve çok çocuklu ve özellikle de etniklerden genç ailelere vermemek için yeni planlar hazırladı ve uyguluyor. Hedef, azınlık çocuklarını ailelerinden koparmak ve memleketin halkın gözünden uzak yerlerinde yerleşke (pansiyon – çocuk eğitim merkezleri) kurarak, o merkezlerde toplamak ve istediği gibi eğitmektir. Bu eğitimin özündeki yöntem Romen ve Millet çocuklarına, aileden koparabildikleri Türk, Ulah, Pomak ve Makedon çocuklarına anne kokusunu, ailelerini, soylarını unutturmak, anadilsiz, etnik kültürü koklatmadan, geçmişsiz eğitip yeni tip sosyal tipler olarak yetiştirmektir.

2018 yılında bu merkezlere 4 200 çocuk toplanmıştır. Bu çocukların zulüm edilerek eğitilmesine tepki gösterecek kimse yok. Yerleşkelerin nerede olduğunu bilen de yoktu, o 2 afacan bilek damarlarını kesene kadar. Herşey gizli tutuluyor. DR. Hasan Ademov’in Sosyal İşler Bakanı olarak, Avrupa Birliğinden gelen sosyal yardım paralarının etnik azınlıklardan ihtiyacı olan ailelere zamanında ve adil bir şekilde dağıtarak ülkede huzur yaratacağına, ödeme yapmaması ve ancak o yerleşkelere akıtması büyük bir suçtur. Nazi zamanında kalma Hitlerci bir “ruh eritme” ve asimile etme yöntemlerinden biridir. Todor Jivkov’un totaliter yöntemlerinden biridir. Bu acı gerçekler bilinmelidir.

2018 yılında 3 200 çocuk ailelerinden nasıl koparılmıştır?
Avrupa Birliği fonlarından gelen sosyal yardım ve azınlıkları eğitme paraları ile 2018 yılında OKUL TAMİRLERİ yapılırken, Romen-Millet-Çingene mahallesi ve gettolara yakın yerlerdeki okullarda MAVİ ODALAR yapıldı. Bu “psikolog kabineleri” donatıldı. Bu kabinelere uzman psikologlar atandı ve “öğrencileri ana-babalarından, ailelerinden, soylarından” koparma çalışmaları başladı. Sorulan sorular şunlardır:

  • Annen ile baban kavga ediyor mu?
  • Baban anneni dövüyor mu?
  • Baban size şiddet uyguluyor mu?
  • Yediğin yemekle doyuyor musun?
  • Aç mı yatıyorsun?
  • Annen ile baban para kavgası ediyor mu vs?

Son dönemde yapılan bağımsız araştırmalar çocuklu Romen ailelerinin Belediyelere sosyal yardım dilekçesi vermediği ortaya çıktı. Genç aileler dilekçedeki sorulara cevap yazarken aile gelirini ve kişi başı geliri göstermek zorundadırlar. Bulgaristan’da kişi başı geçim minimumu 500 (beş yüz) levadır. 4 kişilik bir ailenin 2 000 (iki bin) leva gelir göstermesi gerekiyor ki, bu imkânsızdır. Durum böyle olunca aile otomatik olarak yoksulluk çizgisi altına düşüyor ve “çocuğuna bakacak geliri olmayanlar” kategorisine giriyor ve belediye sosyal işler müdürlüğünün çocuğu ya da çocukları aileden koparıp o Velingrad ve Balçık ve başka yerlerde hazırladığı merkezlere teslim etmesi ve BULGAR RUHLU SOSYAL TİPLER eğitimi programına alması yürürlüğe giriyor. Ana babanın bu uygulamaya karşı koyması, tepki göstermesi ve çocuğu için dava açması yolları kapalıdır.

Bulgar devletinin doğumu özendirme ve kısıtlama politikası değişik aşamalardan geçmiştir.
1970 yılında Bulgar devleti doğum ve çocukların ailede ve normal Bulgar okulunda eğitilmesi siyasetini para yardımlarıyla şöyle özendirmişti.
Birinci çocuk işin 80 leva.
İkinci çocuk için 120 leva.
Üçüncü çocuk için 300 leva.
Dördüncü çocuk için 400 leva ve
Beşinci ve daha fazla çocuk için her çocuğa 600 leva idi.

Aynı yılın sonunda azınlıkların (Türklerin, Millet, Pomakların) doğumunu engellemek için şu tedbirler aldı.

Birinci çocuk işin 100 leva.
İkinci çocuk için   200 leva.
Üçüncü çocuk için 500 leva oldu.
Dördüncü çocuk için 250 leva indirildi.
Demek oluyor ki totaliter sistem diktatörü T. Jivkov planlı bir nüfus politikası yürütürken azınlıkları azaltmaya, Bulgar nüfusu da çoğaltmaya çalışmıştır.

Bulgaristan 2012’de AB gireliden beri çocukların eğitilmesine ilişçin paralar AB fonlarından geliyor, fakat amaca yönelik kullanılmıyor, devlet kurumları tarafından değişik işler için harcanıyor. Bu işleri yürütenler aslında devleri soyanlardır.

Bu kişilerken birisi Ahmet Doğan, ikincisi de milletvekili Daniel Peevski’dir.
İsviçre’de çıkan “Neue Zuricher Zeitung” gazetesinin yazdığına göre, DPS milletvekili D. Peevski parlamentoda işe girmiyor, fakat Devlet Güvenlik Ajansı onun korunması için yılda 1 milyon 800 bin leva harcıyor, 8 kişi iş adamını koruyor, Sofya’da yaşadığı “Berlin” otelinde 8 başka koruma görevliyken, 12 özel koruma da görev alıyor. Bu personelin tüm yemesi içmesi, araçlar, bakım ve diğer hizmetler devlet hesabınadır. 2016 yılında Peevski meclise işe gitmezken, Türklerin, Pomakların ve Milletin hiçbir torunuyla ilgilenmezden 2016 yılında uçakla Viyana, Zürih, Frankfurt ve Malta üzerinden 62 defa Dubay’a; 2017 Yılında bu gidiş gelişler 60 defa gerçekleşirken, 2018 yılında 20 defa gerçekleşmiş ve bu yıl da devam etmiştir. Kişisel amaçla yapılan bu seyahatlerin meclis kasasından ödenmesi kabul edilir gibi değildir. Harcanan fakir halkımızın parasıdır. Birçok bilinen yazar, kamu temsilcisi, politikacının bu hesapsız harcamaların durdurulması çağırılarına katılıyoruz. Harcanan paralar fakir fukara çocuklarına gelen yardım paralarındır. Talan devam ettikçe bir Avrupa’nın en fakir, en kör cahil, en yoksul ülkesi olmaktan kurtulamayacağız.

Çocuk nafakasına, geleceğine uzanan ellerden biri Ahmet Doğan’dır. Korunması için harcanan para yılda 2 milyon 200 bin levayı buluyor. Bu paranın hemen durdurulması gerekiyor. Doğan parti yöneticisi değildir. Parti kurucu da değildir. DPS,  Bulgar ve Rus istihbaratlarının bir ürünüdür. Hak ve Özgürlükleri için mücadele eden insanlarımızın başına çuval gibi geçirilmiştir ve son 30 yılda bu çuvalı kafamızdan çıkaramadık ve o da istediği gibi bizimle oyun oynuyor. 134 milyon Avrupa parasını ceplemek için, okula giden binlerce zavallı çocuğu ana-babalarından ayıracak kadar ileri gitti. Kamplara kapanmış çaresiz çocukların bileklerini kesmesine seyirci kalıyor. 14 bin levalık elbise giymiş ve kendini bir şey sayarak, Bulgarlara akıl vermeye kalkmış. Zavallı et kafalı şopar, bu sözleri basından aldım.

Yılbaşı ile ilgili konuşmasında Büyük Millet  Meclisi toplanmasını ve Anayasanın değişmesini istedi, ama yeni anayasada insan haklarının, kolektif hakların ve azınlık din, dil ve kültürünün tanınmasını isteyeceğiz, demedi.

Bulgaristan’ın en bilinen akademisyenlerinden biri olan Petır İvanov son 30 yılda Bulgaristan Türklerini en fazla yalandıran A. Doğan hakkında şunları yazdı:

“Hiçbir sözüne inanmamak gerek. Bu yalancıyı politikacı yapanlar günah işlediler. Bu köstebek,  arkadaşları hakkında, akrabaları ve yakınları hakkında ihbar yazıları yazmıştır. Şerefsizlerin başıdır. Tehlikelidir ve ondan kurtulmamız gerekir. Avrupa Birliğinden gelen paralardan çalmıştır. Haram yemiştir. Lanetlidir.”

Devam edecek.
Bizi izleyiniz ve paylaşınız.

Reklamlar