BGSAM

Konu: Başbakan Davutoğulu’nun başarılı Bulgaristan ziyareti.

“Dinini ve tarihi kimliğini kaybeden bir toplumun yaşaması mümkün değil!

Kültürümüzün ana direği olan Türkçenin en iyi şekilde korunması ve yaygınlaştırılması için sürekli çaba gösterilmelidir.

Türkçenin köklü şekilde öğrenilmesine alınacak tedbirleri geciktirmeyiz. Bu konuda hiçbir şekilde yalnız ve mahrum hissetmeyin.”

 

Bu cümleler Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğulu tarafından Sofya Büyükelçiliğimizde Bulgaristanlı Türk kanaat önderleriyle görüşmesinde dile geldi. Böylece Türkiye devletinin Bulgaristanlı Türklere ilişkin yeni stratejisi biçimlenmiş oldu. Yeni strateji Bulgaristan’da yaşayan Türklerin bugünü için olduğu kadar yakın ve uzak geleceği için de olağanüstü önemlidir. Bu hedefi gerçekleştirmeye çaba gösterenleri daha bugünden kutlarken kendilerine sonsuz başarılar dileriz.

BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği, BGSAM –Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi, aylık “Bulgaristan Türklerinin Sesi” gazetesi ve “www.bghaber.org”- aktüel bilgi ve yorum yayını çözümü asla ertelenemez olan bu olağanüstü önemli sorunun ilk kez olmak üzere Türkiye devleti tarafından kucaklanması hepimiz için büyük bir umut ve memnuniyet kaynağı oldu.

Bizim için hayati önem taşıyan Bulgaristan Türk kimliğini yaratma sorunudur. Son 70 yılda ilk kez devlet siyaseti düzeyine taşınmıştır. Konunun iki komşu devlet arası ilişkilere taşınmasında emeği geçenlere teşekkür ederiz.

Bu önemli sorunun halka indirmek, aydınlara mal etmek, gerçekleştirilmesi için geniş kamuoyu oluşturmak, Türk azınlığımızın özgün kültürel hakları, kendi çizgileriyle güzel yaşam tarzı, anadili, ahlakı, gelenekleri uğruna diriltmek en önemli sorunumuzdur.

Bu davayı bugüne getiren yol uzun ve dikti. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tutum değiştirip yanımızda yer alması çok büyük, paha biçilmez bir kazanımdır. Biz, anneannesi Sviştov’lu olan Kenen Evren paşanın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla zulümcü Todor Jivkov’a bizim hakkımızda “eti senin kemiği benim”  sözlerini ve Türk kimliğimiz ve tüm etnik halk topluluğu haklarımız için Mayıs 1989 Ayaklanmamızdan sonra, sorunu Türkiye adına görüşmek üzere Kuveyt’te Bulgar Kültür Bakanı Georgi  Yordanov ile görüşmesinde “bırakın yorgan altında Türkçe konuşsunlar” dediğini asla unutamayız.

Biz, artık Bulgaristan Türkleri ile ilgili durumun kesin değiştiğine Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyib Erdoğan ve Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğulu iktidarı döneminde gerçekleşebildi.

Şimdiki ziyaret Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlükleri uğrunda mücadelede yeni sayfa açtı, olayın kamuoyuna ve halka akıtılması çok büyük bir başarıdır.

Olay büyük bir yüzleşmeye işarettir.

Türklerden, Pomaklardan ve Çingenelerden oy alan ama hiçbir sorunu çözmeye yanaşmayan, olayı politik ihanet oyunu içinde boğmaya çalışan Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) yönetimi artık kesin olarak elenmiş ve bundan böyle asla dikkate alınmayacaktır. 25 yıl bu konuya seyirci kalan bu siyasi iradeye bundan öte güvenilemez.

Geleneklerine, kültürüne ve içinde bulunduğu uygarlık anlayışına uygun bir yaşam tarzında yaşamak istemek her halk topluluğunu hakkıdır. Halkımızın bu özlemini sömürmek ve çarpıtmak büyük bir suçtur. İnsanlarımız anadilde basın yayın, edebiyat ve sanat dallarında kendi renklerini görmek istiyor. Bu sorun bugünden başlayarak hayat belirleyici önem kazanmıştır. Etnikler ve uluslar arasındaki eşitlik yolu mutlaka açılmalıdır. Türk dilini öğrenmek için  TV yayınlarının yeterli olduğunu savunmak yanlıştır. Türk dili, edebiyat ve kültürü çocukları anadilinde bir SMS yazacak duruma getiremez. Eğitim ailede başlar ve okuldan geçmeden yeterli düzeye ulaşamaz.

Anadil eğitimiyle ile birlikte öz tarihimizin de okutulması büyük bir kazanımdır. Atalarımızın toplumu olan Osmanlının ne insan, ne Bulgar, ne de Türk düşmanı olmayan bir toplum olduğunu ve Balkanlara ve Avrupa’ya hoşgörü (tolerans) ve iyi komşuluk taşıdığını, benzeri olmayan tarih eserlerinde yaşamaya devam ettiğini her çocuk bilmelidir. Bu gerçeğin çarpıtıldığı bir ortamda insan kardeşliği, adalet ve uyum anlayışı güç alamaz. Öz tarihimiz dünyaca bilinen ve bilimsel gerçek olan kutsanan bilgilerle kaleme alınıp öğretilmelidir. Bulgaristan tarihi de AB tarafından kabul edilmiş ve sivri uçları ve kışkırtılmış düşmanlıkları körleştirilerek yeniden işlenmeli ve öğretilmelidir. Bizim kendimizi farklı, Bulgarların bizi daha farklı, AB ülkelerindeki okullarda ise tamamen farklı bir tarihten öğrenmesine artık son verilmelidir. Dünyada iki tarih olamaz, geçmişin en büyük özelliği tek karakterde bütünleşmiş olmasıdır. Geçmiş bugünümüzü hançerleyen bir silah olarak kullanılmamalıdır.

Bulgaristan’da ve Balkanlarda yeni bir barış, uzlaşma, dostluk, hoşgörü ve işbirliği havası estirilebilir. Balkanların bu yönde değişeceğine inanıyoruz. Yorumladığımız ziyaretin demokratik kamuoyu ve hükumet çevrelerinde olumlu yankılanırken destek bulması, dünkü ve bugünkü düşmanlarımızı yine hareketlendirdi. Otobüs ve trenle Sofya’ya taşınan Rusçu Bulgar milliyetçileri bu defa da  “Ataka” partisi kışkırtı. Bu partinin Türkleri korku içinde yaşatmak ve Bulgaristan Türkiye ilişkilerinin gelişmesine yol vermemek için HÖH – DPS Partisi Başkanı Ahmet Doğan’ın verdiği 1.600.00 leva ile kurulduğu ve yönlendirildiği asla unutulmamalıdır.

Davutoğulu’nun  basın toplantısında “Bulgaristan Türkiye’nin Avrupa Birliği kapısıdır” sözleri kamuoyunda olumlu yorumlarken, milliyetçiler “Yeni Osmanlıcılar bizi istila edecek” şeklinde yaygara kopardı. NATO angajmanı çerçevesinde Türkiye askeri hava kuvvetlerinin Bulgar hava sahasını korumasına karşı çıktılar. Kamu ve özel radyo ve TV yayınları hakkında açılmış birkaç holiganlık davası olan parti başkanı V. Siderov ile etrafına topladığı milletvekillerinden M. Taşeva ile P. Şopov Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin  “Avrupa’da Hristiyanlığı ve medeniyeti yok edecek” iddialarına dikkate almadı, yayınlarda yer vermedi. 2.5 milyon savaş kaçağı ve sığınmacıya kanat açan Türkiye devletinin barış ve güvenlik siyasetini karalama yeltenişleri ise alayla karşılandı.

Biz Bulgaristanlı Türk için aydın, yaratıcı ve dernek yöneticileriyle görüşme çok önemli oldu. Vurgulanması gereken en önemli nokta, Sayın Davutoğulu’nun Türk kimliğiyle gurur duyan gençlere hitaben “82 milyonluk Türkiye” yanınızdayız demesi bir ilk oldu. 1.5 milyon Türkün yaşadığı Bulgaristan’a karşı politikanın çok özel olduğunu hazır bulunanlar his etme fırsatı buldu.

Görüşme esnasında Bulgaristanlı Türklerin dil, din ve kültürüyle dahil olduğu medeniyetin Türkiye uygarlığı ile iç işe örtüştüğü ve birbirini tamamlayarak geliştiği ortaya kondu. Özellikle 2002’den sonra AK Parti atılımlarıyla “altın çağını” yaşayan Türk ulusunun iddialı bir atılım içinde “kardeşlik ve beraberlik” bayrağını daha yüksekte dalgalandırarak komşularıyla siyasetine yeni anlam kazandırıp, karşılıklı yarar temelinde ilerleme ararken, azınlık Türklerini izlediği politikanın ortasına çektiği gözden kaçmadı.  Ankara hükümetinin etnik azınlıklara tüm haklarını tanıma örneği Bulgaristan Türklerini yüreklendiriyor. Atılan adımlar AB çapında örnek olacak boyutta edinimler sergiliyor.

T.C. ’nin  dış ülkelerde yaşayan ve ana vatanını seven her Türk’e her bakıma el uzattığı kıvançla dile geldi. Bu kıstas tam destek buluyor. Çeyrek asırda 1500 Bulgaristanlı Türk genç Türkiye’de yüksek okuma fırsatını bu siyaset sayesinde bulabildi. Bulgaristanlı Türkler arasından uzman gençlerin Türkiye’de mastır düzeyinde uzmanlık yapması da iyi sonuçlar veriyor. Bu büyük gayretin sonucu olarak, 1989 Büyük Göçünden sonra ilk kez olmak üzere genç kuşaktan kadroların Bulgar devlet kurumlarında, kültür dallarında, eğitim, sağlık ve otomotiv sanayinde iş bulması, değişik görevlere atanabilmesi yolu böyle açıldı.   Davuroğulu’nun umut aşılayan konuşması Türk ruhuna kanat olurken, hamlelerimize güç kazandırıyor. Bu gelişmeler uygarlık yolunda beraberliğimize yeni kanıttır.

Bu cümleden olmakla, Bulgaristan Türklerinin ülkede demokratikleşmenin tutunup derinleşmesine son dönemde yoğun çaba verdiği dikkate alındığında, etnik azınlık haklarının, özgün kültürel edinimlerin yeniden elde edilmesi ve anayasaya ve yasalara temel haklar olarak işlenmesi davasında ciddi ilerleme kaydedileceğine inancımız arttı.

Hedef yalnız 1950 yıllarındaki hak ve özgürlüklerimize dönme, en az aynı kapsamda olmakla yitirilen kazanımları geri alıp yeniden modern koşullarda geliştirme azminin güç toplamasını doğru olarak değerlendirilme dönemi başladı. Daha önce elde edilmiş ve özlenen haklarımızı bugüne uygun şekilde geliştirme sorunu da gündem oluyor.  Bulgaristan Türklerinin 1967 -1989 yılları arasında verdiği ağır kimlik mücadelenin, Mayıs 1989 Ayaklanması ve dinmeyen özgürlüklere kavuşma davasının özü ve ruhu budur. Bunu gören, isabetli değerlendiren ve 1989’dan beri ilk kez büyük bir kararlılıkla Türkiye’nin devlet politikası kapsamına özel olarak alan AK Parti’ye her bakıma inanıyoruz. Birçoklarının asla çözülmez dedikleri bu düğümü çözeceğine ve Bulgaristanlı Türklerin gönlünde taht kuracağına inanıyoruz.

Bulgaristan Türkleri konusunda beklenen özel ve farklı siyaset böylece oluşup yapılanmaya başladı. Acil çözüm bekleyen sorunlara yoğun yönelim yeni anlam kazandırıyor. Komünist rejimin yetiştirdiği ve zulüm döneminde olduğu gibi, demokrasi arayan yeni dönemde de,  Bulgaristanlı Türkleri temsil etme ve onlar adına söz alıp kısır önerilerde bulunmayı kendi tekelinde bulundurmaya devam eden Prof. C. Hakov gibi etnik topluluktan kopmuş kişilerin eski durumu sürdürme havası estirme çabası dikkatten uzak kalmamıştır.

Büyükelçilik konuk evinde yapılan yararlı görüşmeye katılan dernek temsilcilerinden bazıları bu ayın başında Rusçukta toplanan Bulgaristan Türkleri şair, yazar, ressam ve diğer dallardan yaratıcılar ve sivil toplum örgütleri yöneticileriyle görüşmede kristalleşen atılımı ne pahasına olursa olsun ileri taşıma azmine destek buldular.

Bu çalışmalarda hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da Türkler arasında etkin olan BULTÜRK Derneği 2016 Çalışma Programı hazırlanırken Türkiye devletinin değişik Balkan ülkelerine karşı farklı çizilen etkinlik programında Bulgaristan tasarımını doyurucu ve somut amaçlara yönelik olduğu için kutluyor. Programın özünde Bulgaristan Türklerinin dilini, dinini ve kültürünü koruyarak Türk kimliğini geliştirme hedefi temel oluşturuyor. Demokrasiyi arayan komşumuzda Türkiye devlet politikası ile Bulgaristan Türklerinin özel isteklerinin tam örtüşmeli yeni bir ortamda yüzleştiği yeni bir dönem başlatılmasından mutlu olduğumuzu paylaşırken gururluyuz. Semereli ziyaretlerin daha sık yinelemesi hepimizin temennisidir.

Reklamlar