Raziye ÇAKIR
Tarih: 12 Temmuz 2020

Dikkat Edelim Üzerimize Yıkılmasın!
Halk hain Doğan’ı politikadan attı.

Bulgar hükumeti yıkıldı yıkılacak. Amerikan Büyükelçiliği 16 Temmuza kadar 3. Borisov hükumetinin istifa edeceğini duyurdu.  Başbakan Borisov ve onunla birlikte kabine ortağı milliyetçi, ırkçı partileri istifaya zorlayan halk hareketidir.  Sofya’da başlayan protesto gösterileri durmuyor. Direniş Plovdiv’ten sonra Eski Zara (Stara Zagora) ve Varna’ya yayıldı. Akşam saatlerinden gece yarısına kadar devam eden miting ve gösterilerde hükümetin hemen istifa etmesi,  “mafya ve murta” gibi isimlerle tanıtılan, yasa dışı yollardan zenginleşen, dolandırıcı ve rüşvetçilerin kalın enselileri kabinesinin politikadan çekilmesi, Büyük Millet Meclisi seçimi yapılması ve yeni Anayasa hazırlanması gündeme gelmiş bulunuyor.

Yol ve tünel yapımıyla övünen Başbakan Borisov’un iki yönlü ana yollarının ve tünellerin birkaç yerde inşaat esnasında çökmesi sanki her adımda hırsızlık olduğu, yapılmayan işlerin kitabına uydurulduğu ve kaliteden söz etmenin asla mümkün olamayacağını ortaya serdi. Şimdiki gece gösterilerine GERB ve ortakları dışında bütün politik güçlerden temsilciler katılıyor. Sofya meydanlarına her akşam 10 bin kişiden fazla genç toplanıyor. İktidar partisi Sofya’da güveni tamamen kaybetmiş olacak ki, GERB üyeleri de göstericilere katılıyor ve “İstifa!” diyor. Belediyelerde GERP partisinden kopma hareketi güç topluyor.

Gerginliği çok tırmandıran bir başka gerçek de, mevsim işçilerinden yarıdan fazlasının bu yıl “Covid -19” önlemlerinden dolayı ülkede kalmasıdır. Gelirleri kesilmiş, azalmış, fatura ödeme zorlukları, sıradan tüketicilerin fiyat artışlarıyla başa çıkamadığı şiddet yaratıyor. İşsizler ordusuna 287 kişi daha katılırken, hastaneler tamamen doldu ve korona virüs olayları artıyor. Hükümet ise yalan dolan zincirini uzatmaya devam ediyor. Halkın nefreti köpürdü.

Bu somut analizin üstünde olan başka bir değerlendirme var. Olaylar tırmanırken bugüne kadar susan VMRO – Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Dr. Kr. Karakaçanov gösterilerin 3. gününde konuştu: “Bulgar devletinin battığı bir dönemde yaşıyoruz, devlet eskiden aldığı hızla hareket ediyordu, artık hareketsizdir, tükenmiştir. Devlet, halk ve millet parçalanmıştır. Parçalanmışlığı birleştirip bütünleştirmek artık mümkün değildir!”

Her gün bir kaç defa TV ekranına çıkan Başbakan Borisov ise, “Genç kuşağın memnuniyetsizliği karşısında, söyleyin bana nerede yanlış yaptım, sorusunu soruyor?” Aldığı cevap: “istifa, ülkenin değişiklik istiyoruz!” Göstericilerin önüne dizilen polislere, Başbakan Borisov’un yatak odasında yerlere saçılmış mılyonlarca Avro ve altın külçeleri, silah resimleri dağıtılıyor ve “Bizimle Olmak Zorundasınız! Çocuklarınız için davetinde bulunuluyor.

2013’un Mart ayında da halk hareketlenmiş ve hemen hükümetin istifa etmesini istemişti. O zaman kitleyi hareketlendiren Elektrik Faturaları olmuştu. Borisov 3 gün boyunca “istifa etmeyeceğim” dese de, 4. gün pes etmişti. Şimdi Başbakan “Bizi çok zor bir güz ve kış bekliyor. Hükümet düştüğünde Avrupa fonları duracak. Bulgaristan yeni bir kırılma yaşayacak” gibi sözlerle durumu kurtarmaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Radev ile Başbakan Borisov arasında temas kesilmiştir. Politik partiler arasında diyalog kurulamıyor. Halk sokaklarda ve seçim istiyor.

Bugün GERB partisi milliyetçilerle iktidardadır. Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) şimdiye kadar GERB partisini perde ardından gizlice destekliyordu. Başbakan Borisov’un Ahmet Doğan ve Daniel Peevski’nin devlet korumalarını kaldırdı. Doğan’ın kaldığı “Rosenets” yazlık köşkünün devletleştirilmesi ve öğrenciler için yazlık tatil sarayı olarak kullanılması isteniyor. Sıra Doğan’ın Sofya sarayında. Derin devlet ve Rusya mafyasının Doğan’dan el çektiği konuşuluyor. Yapılacak yeni seçimlerde Doğan’ın Türk seçmen oylarını satıp paraları kendi hesaplarında toplamasına imkân verilmeyecek.

Ahmet Doğan,  Bulgar siyasetinden dışlanmış, tekmelenmiştir. Bu durumu Genel Başkan Mustafa Karadayı ile Kırca Ali Belediye Başkanı Hasan Aziz’i de bekliyor. A. Doğan konusunda seçmenleri, halkımızı yalandıranların hepsi hak ettiklerini bulacaktır. Doğan konusunda devlet makamının, savcılığın harekete geçmesi zamanı geldi. Olay, dolandırıcılık konusu, Avrupa parlamentosuna taşınmış bulunuyor.

Bu durumda Borisov ile Doğan arasından kara kesi geçmiştir.

Yeni durumda, Cumhurbaşkanı Rumen Radev istifadan hemen sonra geçici seçim hükümeti kurmak zorunda kalacak, parlamentoyu dağıtıp, erken seçim tarihini ilan edecektir. Erken seçimlerin Aralık ayında yapılacağına işaret ediliyor.

Daha önce Türklerin hiçbir sorununa çözüm getirmeyen HÖH yönetimi, bu defa da, Srebrinitsa katliamının 25. Yılında Bosna halkına bir mesaj bile göndermedi. Oysa o, 30 yıldan beri “Bulgaristan’ı Bosna faciasından korudu” memesini emiyordu. Şu da bu konuda Bulgaristan’da böyle bir tehlike yaşanmamıştır. Bulgar  faciayı önleyen 1989 Mayısında devlet sınırını açan ve göç kabul etmeye başlayan Türkiye Cumhuriyetidir. Cumhurbaşkanı T. Özal’dır. O zaman “soykırım denemesinden”, kırım ve kıyımdan, Türklerin yurdundan sökülüp sınır dışı edilmesinden ve baskı ve terörün, etnik zulmün açtığı derin yaralardan şaşkın durumda olan Bulgar halkı şok geçirdiği biliniyor. Aynı şeyler  Boyko Borisov hakkında da söylenebilir. O, 11 yıl önce, Bulgarları “komünistlerden“ kurtaracağım yalanıyla iktidara geldi. Komünist kalıttan mafya ve oligarşi yetiştirdi. Görüldüğü üzere Bulgar oligarşisi çok obur. Avrupa Birliğinden gelen yardım, yatırım ve kredi paralarının hepsini yuttu. Komünistlerin torunları zenginleşti. Üstelik bu sömürücü çevre kar oranını artık % 70’e yükselti. Halkın yoksulluğuna ve çaresizliğiyle bıyık ve gözlük ardından alay ediyor. Bu gibi gerçekler ortadayken Avrupa Halk Partisi ve Yeni-Liberallerinin, Avrupa Parlamentosu çoğunluğunun, devletiyle kaynaşmış olan Bulgar oligarşisi desteklemesine Bulgaristan halkı anlam veremiyor. Avrupa’daki zenginler ile Bulgar oligarşi aralarında anlaşmışlar ve ülkemizi sömürge bir kenar toprak parçalı haline getirmeye gayret ediyorlar. Birleşik Amerika ise şu aylarda kendi dertlerinin üstesinden gelemediğinden, Bulgaristan gibi ülkeleri unutmuş durumdadır.

Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda gösterilerde de ifade bulan, Bulgaristan’da yerleşen görüşteki özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

  • AB yetkililerinin Bulgaristan’da olup bitenlerin hepsine

göz yummasının nedenleri arasında, Bulgaristan’ın Avrupa-Atlantik alanda Rusya’ya karşı projelerde yer alması ve Moskova’yı Batı Avrupa’ya bağlayacak olan projelerin gerçekleşmesine engel olması yer alıyor. Bulgaristan’ın doğal gazını Rusya’dan değil de ABD’den almasını isteyenler onlardır. “Belene” AES’nin 15 yıldan beri kurulamamasına engel olanlar da onlardır.

  • Çökme ve dağılma tehlikesi yaşayan Batı Avrupa ülkelerine ucuz

iş gücü sağlama işi Bulgar hükümetlerinin ödevlerinden biridir. AB ülkelerinde çalışan Bulgar işçilerinden % 70’sinin sağlık ve emeklilik sigortası yoktur. Kaçak işçi olarak iş arayanlar artıyor. Son 10 yılda, Batı Avrupa’ya 1.5 milyon Bulgar işçi gönderen Borisov hükümeti bu ödevini başarıyla yerine getirmiştir.  Bu emekçiler her şeyden önce Avrupalı emeklilerin geçimini sağlamaktadır. Bulgaristan’da sosyal adaletsizlik, fakirlik ve yoksulluk artmıştır. Özellikle Romen azınlığın durumu dibe vurmuştur.

  • Avrupa Halk Partisine (ENP) her zaman ve her konuda GERB

partisine destek sağlayarak sömürgeleşmemize destek sağlama adımlarını destekliyor. Bulgaristan’da polis baskısı her zamankinden fazla şiddetlenmiştir.

Avrupa Parlamentosunda ve diğer kurumlarında üstünlük ve çoğunluk sağlamasında ENP’ye yardım eden Borisov hükümeti ve GERB partisinin Avrupa Parlamentosundaki milletvekilleri, bu hizmetler için özel mali destek alıyorlar. Milletin ve devleti menfaatlerini savunan politik güç kalmamıştır. Başbakanın da özellikle belirtiği üzere ülke kırılma geçirebilir, devlet dağılabilir.

  • İnsan ve malların Batı Avrupa yolunun geçtiği Bulgaristan ve

Balkan Yarım Adasında Batı Avrupa menfaatlerini güvence altına almak ve savunmak ise GERB partisi ile B. Borisov’un çık önemli özel ödevidir. Makedonya siyasetindeki çelişkilerin temelinde olan da budur. AB bütün balkanları sürüm alanı ve yeni koloni bölgesi olarak görmeye devam ediyor.

  • Batı Avrupa ülkeleri üreticilerine Bulgaristan pazarı kapılarını

sonuna kadar açmış bulunuyor. Aynı zamanda Batı üreticileri yerli üretimle, bizim mallarımızla rekabet yaşamak istemiyor. Bu nedenle yerli üretim teşviklerini ancak iri ölçekli üretime yöneltiyor. Borisov hükümeti, 10 yıldan beri küçük üreticimizi boğma direktiflerine tamamen uymuş ve önemli ödevleri arasında sıraya almıştır.

İşte böyle bir ortamda Bulgaristan’da hükümet değişikliğine doğru emin adımlarla yürüyüş var.  Bulgaristan siyasetinde en iradeli kesim olan Bulgaristan Türklerinin menfaatlerini yeniden örgütlenerek savunması zamanı gelmiştir. Bizim oylarımızı satmaktan, irademizi sömürmekten zengin olan Ahmet Doğan gibi “siyasetçi hainlerin” ıslı lambası sönmüştür. Zavallı duruma düşmüşlerdir. Rus saraylarında bedava yaşarken oylarımızı bir “sağ” sonra “sol” partilere satarak zenginleşme zamanı dolmuştur. Oligarşi ve Türk düşmanı devlet uşaklarına tekme vurma zamanı gelmiştir. Yeniden örgütlenelim, birleşelim ve hayatımızın boşa gitmesini önleyelim, evlatlarımıza daha iyi, daha mutlu gelecek sağlayalım.

Devam edecek.

Sağlığınıza iyi bakınız.

Paylaşınız

Reklamlar