rafet-kosey Rafet ULUTÜRK

Konu: Elin atına binen tez iner!

 

Ömründe hiç bir gazetede tek yazı yazmamış, hiçbir kitap üstüne iki cümle söylememiş, hiçbir fikir tartışmasına katılmamış, baştan aşağı kulaktan dolma üç kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nde göçmen soydaşlarımızın bulunduğu merkezleri gezerek  Bulgaristan siyasetini açık ve kapalı ortamlarda anlatmasını yanlış bulduk.

Düne kadar, Rus ajanı dediğimiz ve Bulgaristan Müslüman Türklerini Rusçu olarak tanıtan HÖH partisinin milletvekili olan bu kişilerin ziyaretlerini adım adım takip ettik. Bunlar hala mecliste olmalarını HÖH’e borçludurlar.

Sekiz ay önce parti kurma hırsına kalkışanlar kendilerinin siyasi olarak yenilemek için hiçbir çaba göstermemişlerdir. HÖH’ün zehrini üzerinden silkmeden ve dönüşüm geçirdiklerine tek emare sunmadan, her yerde yalan yanlış bir şeyler paylaşan DOST partisinin bir birini seçen bu yeminli başkan yardımcısının hedefi nedir?

Bulgaristan Türk kamuoyunun, ilerici aydınların dünya görüşüne ters bir bakış açısına saplanmış olduklarının farkında olmadan yapılan konuşmalar kimin için faydalıdır. Türkiye’de her yurtsever 15 Temmuz darbe denemesiyle ilgili NATO ve ABD’yi suçlarken bu yeni sivrilen siyasetçi adayının NATO-culuğunun anlamını anlayan var mıdır?

Bu kişiler Bulgaristan’da oluşan dönüşerek yenilenme, hayat miadını dolduran tüm partilerle birlikte totalitersizimden de kökten arınma zorunluluğunun burunlarına vurmadığı gibi yeni süreçleri yönlendirip yönetebilecek vasıflara da sahip değillerdir.

İmam hatiplerde ve FETÖ kurslarında alınan eğitimin siyasete sıçramak için yeterli olduğu gibi saplananlarla hareket ediyorlar.

Fecebook üzerinden binlerce mesajda, hak, özgürlük, demokrasi ve adalet davamız açısından hain olarak nitelenen Ahmet Doğan tarafından eğitilip yetiştirilen ve parlamentoya getirilen bu kişilerin nedense özendirilen bu girişiminin olumlu bir gelişme doğuracağına umut bağlayanlar kesin uyarılıyor. Kendilerini Bulgar parlamentosuna koyan Doğan’a bile vefa gösteremeyenlerin bir başkasına faydası olur mu dersiniz?

Yeni kurulan Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar – DOST partisinin Programı dahi yoktur, olsaydı onu soydaşlara anlatırlardı. Göçmenler konusundaki ilkelerini halka açmamıştır, açamamışlardır.

Görevleri; Kafalarına estiği gibi biraz da kışkırtıcı konuşmalar yapan ve taşınan anlamları tartışmalı ve siyaset dışı olan terimlerle hitap eden bu misyonerlerin aslında Türkiye’de yeni bir 15 Temmuz meydana gelirse Bulgaristanlı göçmenler ata-vatana geri döner mi yoklaması yaptığı ortaya çıktı…

İkinci ödevleri de şudur: 

Acaba tarlalarımıza, evlerimize Suriyeli göçmenler yerleştirilse Türkiye’den Bulgaristan’a doğru bir sel akar mı? Bulgaristan’da boş kalan köyler canlanır mı?

Bu sorudur ziyaretçilerin göçmen semtlerinde aradığı yanıt. Bulgaristan’da sığınmacıları boş evlere yerleştirme süreci artık başlamıştır. AB teşvikli ve gizlice gelişiyor.

Bu tespitlerde bulunanlar, farklı amaçlarla gönderilmiş ve dolaşan bu vekiller hiçbir kimseye yararı olmadığını doğrulamıştır.

Bulgaristan’daki kısır gelişmeleri yakından izleyen Türkiye’deki soydaşlarımız konuşmaları kulağı açık dinlediler. HÖH olayından alınan ağır dersten sonra, baştan sona yalan olduğu bilinen DOST hikâyesi soydaşlarımız için ufukta bir ışık değildir. Bulgar demokratikleşme sürecinde milletvekili ve meclis komisyon üyesi gibi önemli görevlerde bulunan ve her girişimi pas ettiği bilinen bu güçlerin halkımızdan yana bir öz görevi yoktur.

Meclis kürsüsünden Doğancılık yemini edenlerden ne beklenir.

Halktan, adaletten ve hukukun üstünlüğünden kaynaklanan hiçbir adım atılmasına onay vermeyen, Adalet Reformunun engellenmesine oy veren bu vekiller, kişisel ve kitlesel aydınlanma süreçlerimizi bunaltma planlarına da alet oluyorlar.

Bu vekiller mevlit ve cenaze hocalığından başka ne işe yarar ki?

Bildikleri de budur. Ağzını açıp ülkemizde Bulgarlaştırma süreci devam ediyor diyemeyen siyasetçilerden ne beklenir.

NATO Varşova toplantısında iki gün sonra AB ülkelerindeki azınlık hakları ve Baş Müftülüğümüzün mal ve mülklerimizi, taşınmazlarımızı geri alamamamızla ilgili başvurusu görüşülecek, toplanıp gitseler de Varşova’da NATO Generalleriyle şu sorunlarımızı çözseler de görsek becerilerini. Ama nerede. Bunlar ahcı vahcı takımındandır.

Yeni bir parti kurmak yeni bir fidan dikmek gibidir.

Bu fidanı diken, onu komşusuna anlatabilmek için, ilk meyvelerini bekler, örnekler alır komşusuna tattırır. Programı açıklanmayan, büyükelçiliklerdeki görüşmeleri sır teşkil eden bir yeni partiyi halka indirmek için adının “dost” olması yeterli olamaz.

Amerikan elçiliği ile görüşüp İstanbul mitingine gelemeyenden ne beklenir.

Bu yol doğal olarak kapalıdır. Birlikte iftarda bulunmak siyasetçi-kitle kaynaşması sağlamaz. İftar yemeklerine Türkiye siyaset çevrelerinden zaten gelmekteler, siz ise sadece onların verdiği yemeğe katılmaktasınız. Hiç gören var mı kendilerinin düzenlediği bir iftar oldu mu hiç biz göremedik te. Türkiye’nin bir dış ülkedeki oluşumu hemen destekleyeceği anlamına gelmez.

Kendilerini ve dostçu olarak tanıttıkları partinin öncelikle NATO ve Avrupa Atlantik yandaşı olduğunu öne süren bu ham siyasetçiler NATO’ya satılmış FETÖ’cü hain generallerin 15 Temmuz 2016’da anavatanımızı kana boğması konusunda dut yemiş bülbül gibi susuyorlar. “Yenikapı” Şehitlerimizi Anma ve Demokrasiyi savunma mitingimize acaba neden katılmadıklarının hesabını verebiliyorlar mı? Bulgaristan’da kendi elleriyle yetiştirdikleri FETÖ ajanlarının listesini neden açıklayamıyorlar?!

Tecrübe birikiminin gösterdiği üzere Bulgaristan gerçekliğinde yeni bir parti kurulurken ipleri çeken kulis güçleri ya da modern ifade kullanırsam “üst akıl” siyasetçilere ön ödevler bırakır.  Örneklersek, Bulgaristan Komünist Partisi MK, 1980’lerin başında Bulgar Bilimler Akademisi (BAN) kadrosunda çalışan genç bir “bilim işçisi” olan Ahmet Doğan’a ödev olarak şu tez verilmişti:

“S.o.“soya dönüş” sürecini ve Bulgaristan Türklerinin isimlerini baskı da uygulayarak değiştirme stratejisini hazırlamak için Bulgaristan Türk ahalisinin etnik karakteristik analizi.” O bu ödevi yerine getirmişti.

Acaba L. Mestan’a verilen ödevi ne zaman öğreneceğiz?

  • Mestan’a ya da şu Türkiyeyi dolaşan vekillere verilen ödev nedir. Bulgaristan Türkleri ile ilgili analiz işleri soydaş kitlesine mi kaydırılmak isteniyor?

Şimdi bu vekiller kendilerini HÖH siyasetinin kurbanı olarak mı tanıtmak istiyor. Amma hala HÖH sayesinde vekil olduklarını bilmeyen kaldı mı?

Merhamet manileri bu yüzden mi çalınıyor. Bu heyette Başkan Yardımcısı Mehmet Hoca veya Ahmet Hüseyin neden katılmıyorlar. Soydaşlarımızı en iyi tanıyan, dertlerini en iyi bilen onlar değil miydi? Konu neden hoca-imam takımına havale edildi? Onlardan çektiğimiz yetmedi mi?

Bu uzun ziyaretin hedeflerinden biri Türkiye’deki göçmen derneklerinin Bulgaristan’daki durum ve Türkiye’deki gelişmeler üstüne görüşlerini toplayıp ilgili makamlara bildirmek olamaz mı?

Bütün örgütlerden üye sayısı ve basın yayın imkânları hakkında bilgi talep edilmesi ne anlama gelebilir. Göçmen evlatlarından kaçının yükseköğrenimli ve okuduğundan neden ilgileniyorlar. Bu bilgiler kime gerekli?

DOST’un kurulması Deliorman Türklerinin Genel Başkan döneminde HÖH’ten kopmasına ve yaklaşan Cumhurbaşkanı seçimlerinde GERB adayına oy verme kararı almış olmalarına bir tepki olamaz mı?

Çünkü Türkiye’deki soydaşlarımız da sol cephe adayları karşısında GERB’in orta sağ adayını tercih ettikleri ve halk oylamasına da yüzde yüz katılmak istedikleri artık defalarca açıklandı. Sonuçta, L.Mestan’ın kişisel adaylığına oy veren olmayacağı açık açık ortaya çıktı.

DOST’un kurulması hedeflerinden biri de,  HÖH Rusçuluğu’nun iplerinin tamamen piyasaya çıkmasıyla Müslüman Türklerin doğrudan Türkiye’yi kucaklaması yoluna bir NATO-AB seti çekmek değil de nedir. Ya şimdi Rusya ile yakınlaşma kafa mı karıştırdı.

DOST partisi HÖH partisinin kapatılmasını neden istemiyor?  

Mestan, Hafızov ve diğerleri meclis kürsüsünü kullanarak böyle bir istekte neden bulunmuyorlar.

Çünkü DOST partisi henüz emzikli durumdadır ve anasından tamamen kopmayı göze alamıyor mu?

Soydaşlarımıza bu gerçek neden anlatılmıyor.

Sorun Müslüman Türklerin bütünüyle ve tamamen Türkiye’ye bağlanmasına engel olmaktır. Bunlar vazifelidir. Olay şudur ki, HÖH partisinin artık zamanı doldu, önümüzdeki seçimlerden sonra Bulgaristan siyasi yapısında çözülme başlayacak, bu süreç HÖH’ü de sökecek, şu açıklanmış, ipi pazara çıkmış, açıklanmamış, dosyalı, dosyasız, gizli, yüzü maskeli ajanların hiç biri bizde yükselen taban dalgasıyla başa çıkamayacak ve sel çöpü olacak.

Acaba, bunu sezen DOST yönetimi son durak olarak, soydaşlarımızın koynunu mu seçti. Hani Mestan’ın Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyük Elçiliği’ne sığındığı gibi…

Ve bir soydaş partisi olarak nefes alma hakkı talep edebilir.

Bulgaristan’da yeni kurulacak siyasi oluşumlardan herhangi birinin DOST’la sarmaş dolaş olacağına inanmıyoruz. DOST üzerindeki koyu gölgeler güneşi görmesine engel oluyor. Bizim güneşimiz Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Dünyası’dır.

DOST partisini makamında ziyaret eden Büyük Elçi, başka biri değil, son dönemde Türkiye’nin güçlü bir devlet olmasına engel olan, düşmanlarımızı silahlandıran ABD Büyükelçisidir.

DOST yönetiminden istediği nedir?

15 Temmuz darbe değişikliğinden sonraki soydaşlar arasında nabız yoklaması yapılması çok önemli bir ödevdir. Türkiye’deki birikim Bulgaristan etki alanına taştığında ABD ne der?! . Artık ötesini siz ekleyebilirsiniz.

DOST partisi forumunun önemli ödevlerinden birisi de,  “soya dönüş” sürecine karşı çıkan, hapse düşen ve ardından Ahmet Doğan talimatıyla Bulgaristan’da zorla kovulan 1.700 kişiyle temas kurmaktı.

Şair Nuri Adalı mezarına çelenk koymalar hep aynı tespihten boncuktur.

Öncelikle de eski tüfeklerden Necmettin Hak, Zait Vait, Mehmet Uzunkış ve hatta Mehmet Hoca vb direnişçileri geri çağırıp ve şimdi artık yaşlı başlı ve uzlaşmış yorgun halleriyle onları Bulgaristan Türkleri ile ilgili öz davamızdan kopmuş bir siyasi akıntıda kendilerini boğmaktı. Bu süreç devam ediyor.

Bu işin en usta lafebeliği – demagojisi yapanlar ise Türkiye’deki misyonerlerdir.

Nabız yoklayıcılarıdır.  Mestan’ın Sofya’da topladığı forumlar bu gizli ödevi yerine getirmedi mi? NATO-culuk Atlantikçilik işin kılıfıdır.

DOST Partisi de HÖH gibi bir boş şişedir (kaptır) içine ister su, ister sirke, ister kezzap doldurursun…

Soya dönüş” trajedisine karşı dava açılmasını 23 yıl durdurup engelleyen HÖH yönetimidir. Bu yönetimde 18 yıl L.Mestan görev aldı. Genel Başkan oldu. Şimdi öfkeli dalganın hesap sormasını engelleme görevi L. Mestan ve hoca-imam-FETO takımını oluşturan yeni kuşak misyonerlerine devredilmek mi isteniyor.

Türkiye’yi başkasının atıyla dolaşıyorlar. Yakışmadı!

Toprağın altına gömülmüş kokmuş kemik arayan kurt gibi etrafı koklayan üçlü ancak vazifesini yerine getirmeye çalışıyor. Kimseyi aldatmasınlar. Particilik siyasetçiliktir. Bulgar’ın Türklerle ilgili işlerindeki ana vazife “soya dönüş” suçlularını, katilleri, soy kırımcıları gizlemektir, tutuklatmamak, yargılatmamaktır.

Bir de Büyük Türkiye kurulmasını engellemektir. Son dönemde Ruslarla işbirliği halinde kuracağımız Atom Elektrik Santrali’nin  “Kozloduy” altılısından 10 defa daha büyük güçte olduğunu işitmişler, ısırmaktan dudakları yara oldu. Hele şu Türk akım için Putin’in “Türkiye güvenilir ve inkişaf halinde bir ülke demesi” rahatlarını iyice kaçırdı.

Osmanlıya “Sözde Ermeni Soykırımı Yaptı” belgesini imzalayan L. Mestan ve dava arkadaşları aynı hainliğe hizmet etmeye devam etmiyorlar da ne yapıyorlar?

Lütfi Mestan’ın başka bir ödevi daha var.

İzlemek istediği yeni NATO-Avrupa-Atlantikçilik çizgisinde 1984–1989 yıllarında bize kan kusturanları aklayıp kurbanların evlatları ve torunlarıyla sarmaş dolaş olmalarını sağlamaktır.

Hedefte tüm suçların af edilmesi var.

Sağla solla öpüşmesi, kahveler, şaraplar bu amaçla içildi. Halkın nabzı, tepkisi yoklanıyordu.

O kendisi bir öğretmen olarak bunu bir sınıf odasında öğrencilerin gruplar oluşturup birbirleriyle dalaşması ve sonra da barışmaları çeklinde hayal ediyor ve o bu işin peşindedir. Sülalesinde ve soyunda komünist rejiminden zarar gören olmadığından, kişisel acı çekmemiştir. Amma biz onlardan değiliz biz çok çektik.

Bizi 18 yıl satan bir siyasetçi bir daha neden satmasın ki? Bunu herkes bir kere daha düşünmesini istiyor ve tekrar aldatılmışız diye bir keleme söz duymak istemiyoruz. Bu böyle biline.

18 yıllık HÖH elit üyeliği ve 3 yıllık Genel Başkanlık döneminde, L. Mestan ülkemizdeki mafya ve oligarşi ilişkilerini çok yakından tanıma imkânı bulabildiği için, artık parmak yalamak istiyor. Bu da kimsenin gözünden kaçmıyor. Fakat o bunu gizlice yapmak peşindedir, amma eski insanlardan pek kalan kalmadı herkes uyandı artık.

1. Mestan ve etrafına topladığı siyasetçilik kırıntısı hoca-imam-FETO takımı Bulgaristan’da demokratik reform yapılmasına karşıdır. Bu yüzden de aslında bir tümör olan gizli polis-milis-ordulu tayfasına yakınlıkları ve orada burada yangın çıkarsa itfaiyecilerle birlikte olmaya gönül vermişlerdir. Halkın ne çekisi ne dertleri, ne çöküşü ne batması onları ilgilendirmiyor. Varsa yoksa bencillikleri ve kendileri yaranacak bir formül bulmaktır.

Bugün Bulgaristan’da HÖH partisi ile FETÖ örgütü arasında 1992’den beri devam eden bir sıkı işbirliğinden, FETÖ eğitim merkezlerinde kişilik kazanmış 3.200 Bulgaristan Müslüman Türkünden söz ediliyor. Bu ilişkilerin hasıraltından su gibi gelişmeye devam ettiği anlatılıyor. Acaba 18 yıl Rusçu ve FETÖ-cü bir partinin aktif üyesi ve lideri olan bir şahsın ellerine hiç su damlamadı mı ve kendisini ne zamana kadar gizleyebilecek.

Türkiye’deki FETÖ okullarına gönderilen öğrenci listelerinin altındaki ikinci imza Mestan’ındı o da dosyası gibi silindi ve kayıplara mı karıştı.

Çocukluğumda “sıçan aldı götürdü…” masalı dinlerdik.

Hayatımız nasıl başladıysa öyle devam ediyor.

 

Aklıma şöyle bir fıkra geldi:

Yaşlı Adam ve Ölüm

Yaşlı bir adam odun kesmiş, sonra da sırtına yükleyip yola koyulmuş. Uzun bir yol katlettikten sonra yorulmuş, hayatından bezmiş. Odunları yere bırakıp kendini alsın diye Ölüm’ü çağırmış. Hemen karşısında beliren Ölüm, kendini neden çağırdığını sormuş. Yaşlı ve sakalı beyazlaşmış adam: “Ağır odunları kaldırıp tekrar sırtıma yüklemen için çağırdım demiş.

Soru. Bu masaldaki yaşlı adam L. Mestan mıdır?

Soru: Odunlar DOST partisi olabilir mi?

Soru: Ölüm de “üst akıl” olabilir mi?

 

Her şey ortadadır. BULTÜRK gibi kitle derneklerimizin 15 Temmuzdan sonra, mitinglerde ve 21 gün süren gece nöbetlerinde tüm soydaşlarımız adına BULTÜRK ve AY YILDIZLI bayrağımız altında dik durduğunu söyleyemiyorlar.

Bütün konuşmalarında kendilerini bir başlangıcın habercileri olarak tanıtmaları da tamamen olay farklıdır. Çünkü söz etmeye çalıştıkları yeni bir dünya görüşüyle aydınlanmamız 2003’te başlamış ve artık belirli doruklara ulaşmıştır.

Eğer memleketimizde aydın kesim DOST saflarına karşı kalkışıp bir arayış içine girmişse, bu gelişme genel ulusal uyanışımızın ve bu vekiller de aralarında olan tüm zamanını doldurmuş siyasi görüşlerin reddedilmesi, çöpe atılması ve yerine yeni bir yapılanmayı hayata çağırılması anlamındadır.

Soydaşlarımız arasında ve Bulgaristan’da yeni kurucu iradeyi halka taşıyan sivil toplum örgütleridir ve bu arada bu işin başını çeken BGSAM gibi halka gerçekleri gösteren ve halka sarılmış kuruluşlardır.

Bulgaristan’daki yeni durumun yeni perdesi budur kardeşlerim.

Aramızda dolaşanların başkasının atına bindikleri ortadadır.

Onlar hala HÖH’ün seçilmişleridir.

DOST halen HÖH atındadır ve uzun yol alması mümkün değildir.

Konumuza yeni başladık devam edeceğiz.

Reklamlar