Rafet ULUTURK                   

Konu: “Başka Bir Dünya Mümkün!”

(Yeni Türkiye Başkanı R.T. Erdoğan)

xx.yüzyıl Türkiye’ye kozasına çekilme lüksü olmadığını gösterdi. Ankara’nın Osmanlı’dan koparılan 44 devlet arasında örnek olup başı çekme görevi geçen yüzyıl bütünüyle biçimlendi. Ayrıca geçen yüzyıl devlet liderliğinin doğuş asrıdır. Bu izler bugünümüz için belirleyicidir.

Balkanlar’da, Yakın Doğu ve İslam Dünyasında lider durumuna yükselen Yeni Türkiye’nin bu bereket ve onuru omuzlarında taşıyan siyasi hareketi, partisi, parti yöneticisi, ulus ve devlet lideri olması gerekirdi.  Kitaplarda her ulus devlet kuramaz, her halktan lider doğmaz, her devlet de diğer devletlere hükümdar olamaz yazılıdır. Tabi ki bu satırlar, Türkler için geçerli değildir.

Osmanlı hanedanlığını olumsuzlayıp Cumhuriyetini ararken Türkiye halkı XX. yüzyılın Türk ve dünya lideri Abdulhamitin yetiştirdiği yeni nesilden Mustafa Kemal Atatürk’ü doğurdu ve yüceltti.

Anadolu ve Rumeli’de dirilen Türk kimliği, Türk halk ve devlet benliği kendi kendini yenilerken güçlenme, yakın ve uzak halklara, komşu coğrafyaya örnek olabilme nitelikleriyle parladı ve yüceldi. Tarihte kalan imparatorluktan vazgeçemediğimiz ve özümüzü belirleyen insan kardeşliği, iyi komşuluk ve hoşgörü gibi vasıfları yeni asra taşımayı ihmal etmedi. Onlar Cumhuriyetimizin harçı oldu.

XX.yüzyılda biçimlenen tek partili devletimizden gelen ve artık 70 yıl geleneği olan çok partili siyaset düzenimiz yeni yüzyıla yeni bir devlet yönetim sistemi arayışı içinde girdi. Büyüyen Türkiye’ye eski gömlek artık dar gelmeye başladı.

Tarihimizde 16 devlet kuran ve kendi gayretiyle oluşturduğu devletlerin çok zengin yönetim deneyimi olan Türk halkı ve içinde yaşadığımız coğrafyanın özgün koşulları, yeni devlet yönetim sistemi ararken bize kopyacılık fırsatı tanıyamazdı. Böyle bir adım bizi dünyanın gözünde küçük düşürür ve zavallı durumuna getirirdi.

Bulunacak çözümün örnek olmalıydı

Hele bu yılın başında gözler Yeni Türkiye Başkanı Sayın R.T. Erdoğan’a ve onun kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’ne kilitlendi.

2002’de başlayarak Türkiye halkını tek umutta buluşturan AK Parti, “Büyük Türkiye” ülküsünü tarihsel amaç yaptı. Bu birleşme, aynı soylardan gelen, birbirine benzeyen ve aynı emellerle yaşarken büyük atılımlara katılanları AK Parti ile iktidara taşıdı. Bu dev harekette uyum, disiplin, kurucu otorite ve ilham kaynağı olan Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’a saygı,  itaat ve çizdiği yoldan sapmama gelenekleşirken YENİ TÜRKİYE’DE tüm halkı sardı.

Bugün artık, kurucu parti başkanlığından başbakanlığa ve halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanlığı yolunda ilerleyişi Türkiye bir isabet olan Başkanlık Sistemi, son yıllarda yapılan seçimlerde taban çoğunluğuna başarıyla aşılanırken, devlet kurumlarında ve zirvede de uyumlu ve kabul ediliyor.

Türkiye Cumhuriyeti için zamanını dolduran parlamenter sistem,

Başkanlık Sistemi’ne yol açtı ve hızla yaklaşıyor.

Bu arada Türkiye Cumhuriyeti için zamanını dolduran parlamenter sistem, alışılmış politika ve ilkeleri, yargı değerleri ve hükümlerde değişim gereği olgunlaştı. Yeni yaşam içeriğimiz-in zenginleşerek değişmesine sınırlar getiren Anayasamızın da değişiklikler görmesi ve Başkanlık Sistemi’ne yol açması gündem oldu.

Bu adımlar, Ana Vatanımız Türkiye’de, hepimizin gözü önünde, belirli sancılı süreçler içinde gerçekleşiyor.  2015 Haziranında meclis kilitlendi. Devlet lideri yetkilerinden nemalanmak suretiyle işlerini yürütürken “Nüfus taciri” rolü üslenen kişiler dikkat çekti. Hele de 30 yıldan beri fırsat kollayan, Ana Vatanımızı bölmek isteyen, Güney Doğu kentlerimize köstebek gibi yuvalanan, iç savaş başlatıp devletimizi yıkmak gibi dış destekli planlara dışa taşeronluk eden terör odaklarıyla çetin savaş koşullarında PKK iletinin sonunu getirme vatan davası oldu.

Pek çok aileye ocağına ateş düştü.

Bulgaristanlı göçmenlerin verdiğimiz şehitler hepimizi Türkiye halkına daha da kaynaştırdı.  Büyük şehirlerimizdeki “canlı bomba” katliamlarını biz de ağır yaşadık. İdealist Müslüman kılığına girip devletimizi içinden kemiren “Feytullah Gülen” paralelci hainleri bizim de kafamızı bulandırmaya çalıştılar. Liderimiz Sayın Erdoğan’a karşı aldıkları tavrı sert lanetlerken ikiyüzlülüklerini açıkladık.

Gerginlik körükleyip huzur bozan bu ortamda, vatan bütünlüğünün, halkımızın can ve mal güvenliğinin ideolojik ve siyasi kavgadan daha yüksek bir değer olduğunu kavrayamayanların hainliğini yüzlerine vurmak ve Atatürk’ün partisi olduğu paravanı ardına gizlenerek siyaset kalitesini düşürmeyi hedefleyip ayıplı söylem moduna giren K. Kılıçtaroğulu’nun tavrı da aydınlatıcı propaganda çalışmalarımızda önemli yer aldı. Aynı zamanda hem terörcü PKK hem bölücü emperyalizm ve paralelci “Feto” çeteleri değirmenine su taşıdıkları yüzlerine vuruldu. Bu alanda çok daha yoğun çalışmalar bizi bekliyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez baraj aşıp meclise giren HDP Kürt azınlık partisi ise, legal yasal siyasette şerefli yer alıp yıllardan beri terör hedefi olan bir mazlum halk topluluğunu birlik olmaya ve vatanımızın bölünmez bütünlüğünü savunmaya çağıracağına, komşu coğrafyalarda yaşayan kardeş Kürt topluluklarıyla barışçı beraberlik ve işbirliği yolları arayacağına siyasi anlamda ve fiilen Türk devletine ve Türkiye halkına ihanet ve saldırı yolunu seçti.

Silahlı terör örgütleriyle bağları su yüzüne çıkan bu hareket uzlaşmacı siyasette yeri olmadığını da kendisi kanıtladı. Başkanlık sistemi düşmanı bir tavrın Büyük Türkiye atılımlarımızda ve 2023 hedeflerimizde de yeri olmadığını anlamayan kalmadı. Bu konuları forumlarda, toplantı ve yayınlarımızda işlemeye devam ediyor ve de edeceğiz.

64.Türkiye hükümeti 3 ayda kurulamazken, 65. Bakanlar Kurulu’nun bir buçuk günde açıklanması ve “Beş Tepe Külliyesi’nde ilk oturumunu Sayın Erdoğan başkanlığında hemen yaparak, 10 yönde birden reform ve atılım programını halka açarken yürütmede yeni uyum ve kalite doruğu sağlamış olması dikkati çekti.

XX.yüzyılın ilk gününden beri ekonomik ve mali bunalım döngüsünden çıkamayan, en iyi günlerinde yerinde sayan Avrupa ve dünya yeniden yapılanıyor. Eski Kıta’nın 1850’den 1950’ye uzanan Almanya Çağı artık tarih oldu. Sömürgecilerin kralı Fransa’nın sosyal devlet sistemi çöküyor.

“Berlin Duvarı”nın yıkılmasıyla dağılan Sovyetler Birliği, Korkunç İvan çağı saldırganlığıyla çöküşünü durdurmaya ve denge sağlamaya çalışıyor.

Avrupa Birliği’nde 28 devletin buluşması yeni bir denge gücü doğurmadı. İmparatorluklar Kralı İngiltere bile Avrupa Birliği’ne üyelik tavrını belirlerken kıtanın yeni devi Büyük Türkiye’nin tavrını yakından izlediğini gizlemiyor. XXI. yüzyılda diğerlere muhtaç olmadan ve borçlanmadan yaşama örneğini Türkiye bir tek veriyor.

Gelişim motorunun “Medeniyetler Çatışmasında” gizli olduğuna işaret ederek “Arap Baharı” ve Yakın Doğu yerel çatışmalarından medet umanların planı bu defa tutmadı.

Saman ateşleri sönüyor, mutlaka sönecek.

Zamanı geçen yeni sömürgecilikten ve emperyalist saldırı ateşinden kurtulan Müslümanların 56 devletli İslam Birliği’nin buluşma yeri İstanbul, yeni lideri de Türkiye Başkanı Sayın Erdoğan oldu. İslam dünyası kardeşliği yeniden diriliş ve güç birliği yapma kapılarını araladı.

Dünya Liderliği Müslümanlarla bir olmaktan geçiyor

Dünya halkları İslam Dünyasında egemenlik kurmadan, Müslümanlara söz geçiremeden XXI. yüzyılda dünya lideri olabilmenin mümkün olmadığına tanık oldu. Değişen dünyada son perde bu siyasi oyunu izliyor. Bu sav, Birleşik Amerika için geçerli olduğu kadar, Çin ve Rusya için de geçerlidir. Artık herkes yeni yüzyılda yeni dev odaklarda Amerika ile Çin-Japon ortaklığını görürken,   üçüncü bir siyaset ve egemenlik merkezi olarak Balkanların, Yakın Doğu’nun ve İslam Dünyası’nın liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni görmeyi arzu ediyor.  Düşmanlarımızı çatlatacak Büyük Türkiye Yıldızı doğuyor. 

Bu yıldızın işaretlerinden biri 46. hükümetle mayalanan “Çok dost, az düşman” siyasetidir.  Türkiye’yi çevreleyen irili ufaklı kardeş devletlerin hepsi Osmanlı devletinden ayrılmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türkiye halkının kardeşidir. Bunlar 100 yıllardır tüm kardeşlerimiz İstanbul’da buluşmayı her akşam ve her gün hayalleriyle uyanıyorlardı, işte bu şans bu gün bir ışık gibi doğuyor.

Yakın etki alanı komşu coğrafya ve tüm İslam Dünyası Türkiye Başkanlık Sisteminde, Türkiye’nin Doğal Başkanı Sayın Erdoğan’ın atacağı adımlarda örnek arıyor, yakınlaşıp birleşme ve birlikte güçlenme modülü görüyorlar.  Birçok ülkede tıkanan parlamenter sistem başkanlık sisteminde ilham buluyor.

Bu, XX. yüzyılda dünyada ilk ulusal kurtuluş savaşını gerçekleştiren ve çökmüş bir imparatorluk yıkıntıları üzerinde mazlum halklara örnek bir devlet kuran Mustafa Kemal’in dünyayı dönüştüren seçkin liderler arasında başta geldiği gibi yeni bir dünya sistemi isteyenlerin öncülüğünü ve önderliğini yapansa bugün Sayın Erdoğan’dır.

O zaman yeni Türkiye’nin kurucusunun ismi, Türkiye Cumhuriyeti ile örtüşüp dünya halklarına güven veren ve örnek olduğu gibi, günümüzde dünya halkları Türkiye Başkanı Erdoğan’ı oyun kuran bir lider olarak görüyor ve onun yakın ve uzak erdemli siyaset üstüne konuşmalarında güven, huzur ve umut buluyorlar.  Bugün artık okumak isteyen, savaştan kaçan, vatanından kovulan, huzur arayan, danışmak isteyen Türkiye’ye geliyor.

Biz Sayın R.T. Erdoğan’ın isminin de Büyük Türkiye Başkanı ile eş anlamlı olduğuna, tamamen örtüştüğüne inanç besliyoruz. Bunalımlarından sıyrılıp yeni devlet sistemi arayanlara Ankara’da olup bitenin örnek olduğunu görüyoruz.

Bu gerçeği bırakıp geldiğimiz Bulgaristan’dan büyük bir ilgiyle ve imrenerek izliyorlar. Avrupa Birliği üyesi olmak borç almadan yaşamak, kendi üretimi ile geçinmek, zor durumda olanlara yardım eli uzatmak için artık yeterli olmuyor.

Adalet ve demokrasisi olmayan, azınlık haklarının tanınmadığı hiç bir yerde refah toplumu kurulamayacağını görmeyen ve bilmeyen kalmadı.

Başka bir gerçekse, kendi toprağındaki başkalarına ait kültür, din ve medeniyet anıtlarını tanımadan yeni bir uygarlığa uzanmanın mümkün olmayışıdır.

Şu da var, beraber yaşamak zorunda olduğun etnik, dil ve din azınlıklarının hak ve özgürlüklerini tanımayan hiç bir ulus ve halk kendisi özgür olamaz, bunu yapmayı kabul etmeyen devletse demokrasiden söz bile edemez.

Yaşam deneyimleri, bahçesinde su olmayanın, fidanlarını komşu kuyusundan çektiği suyla sulamak zorunda olduğuna örneklerle doludur.

Komşu seçilmez, komşuyla yaşanır.

Bu yaşamın adı da iyi komşuluktur. “Hiç bir komşumuz bizden daha iyi komşu bulamaz!” sözleri Yeni Türkiye Başkanı Sayın R.T. Erdoğan’a aittir.

Bu gerçek yalnız Bulgaristan ve Balkan devletleri için değildir.

Birçok Yakın Doğu ülkesinde kurulan sığınmacı kamplarında hayat kavgası verenler, Türkiye’deki 3 milyon savaş kaçağı ve eski kıtaya sığınanlar insani ışık ararken yeni bir dünya mümkün olabilir umudunun Türkiye’de doğacağına inanıyorlar.

Evet, Türkiye Başkanı Sayın Erdoğan yönetiminde Büyük Türkiye yakın ve uzak kendi coğrafyasına, komşularımıza taşacak ve yeni bir kardeşlik dünyası kurulacaktır.

Biz Bulgaristanlı soydaşlarımın ve memleketimizde yaşayan kardeşlerimizin güçlü büyük inancı budur. Bizim de mutluluğumuzun ve cennetim-izin doğduğumuz topraklarda olduğuna ve bizi beklediğine inancımız sonsuzdur. Mutlu davamız ortaktır.

Liderimiz Büyük Türkiye lideri, Sayın Erdoğan’dır.

 

 

Reklamlar