Tarih: 27 Kasım 2019
Yazan:  Nazım ÇAVUŞ
Konu:  Bulgaristan’da Büyük Halk Meclisi Seçimleri Kapı Çalıyor.

Bulgaristan Cumhuriyetinde (BG) Büyük Halk Meclisi (BHM) ancak Cumhurbaşkanının veya “olağan” Halk Meclisinde milletvekillerinden yarısından fazlasının önerisi üzerine çağrılabilir. Seçim, yapılan önerinin milletvekili bileşiminin üçte ikisi tarafından onaylandıktan sonra en erken 2 ay sonra ve en geç de 8 aya kadar yapılabilir.

Bu ay Bulgaristan’da Başsavcı seçimi yapıldı.

Bizde Başsavcı başbakanlıktan ve başsavcılık bileşiminden gelen öneri üzerine yapılıyor. Bu defa hükümet öneri sunmadı. Başsavcılık bileşimi, son 7 yılda Başsavcı görevinde bulunan S. Tsatsarov’un yardımcısı olan İvan GEŞEV’i yeni Başsavcı olarak önerdi. Cumhurbaşkanı Rumen Radev “veto” hakkını kullanarak, öneriyi geri çevirdi. Fakat ikinci onaylamadan sonra imzaladı ve Sofya Polis Akademisi mezunu olan İv. Geşev önümüzdeki 7 yıl için BG Başsavcısı seçildi.

Bu süreç Sofya’da Adalet Sarayı basamaklarında ve Başsavcılık önünde gece gündüz devam eden protesto gösterileri ortamında gelişti. Göstericiler Başsavcının halkın, Başbakanlığın, Cumhurbaşkanlığı ve Halk Meclisi adayları arasından seçilmesinde direndi ama olmadı.

İlk ziyaretini Cumhurbaşkanlığına yapan Başsavcı Geşev’le görüştükten sonra basına demeç veren Cumhurbaşkanı Radev, “Görüşme esnasında, bağımsız savcılık esası üzerinde adalet umutlarımı dile getirdim. Anayasa değişikliği için kamuoyunda geniş tartışma kapısı açıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Radev derin endişelerini de şöyle dile getirdi:

Toplumun fazlasıyla duyarlı olduğu baş konu, Bulgaristan Başsavcısının yükümlülükleri ile ilgili hesap vermesinin seçildiği gün noktalanmasından kaynaklanıyor. Biz bu konuyu Bulgar Başsavcılığının dipten tepeye modelinde, yapısında ve işlevlerinde, yargı sistemindeki yerinde ve öteki devlet kurumlarıyla bağlarında görüyoruz. Bu çok ağır bir konudur. Anayasa değişikliği gerektiriyor. Son 30 yılda (son Bulgar anayasası 1991’de kabul edilmiştir) Başsavcılığın işlevleri ve sorumlulukları konusunda Anayasa’da değişiklik ya da ilave yapılmamıştır. Bugün bu konu olağanüstü aktüelleşmiştir.

“Ben, Anayasa değişikliği için toplumda geniş bir tartışma başlatıyorum. Yakın gelecekte,  bilinen hukukçuları, bilim adamlarını, mecliste milletvekili olan partileri, kurum temsilcilerini, meslek örgütlerini ve sivil toplum örgütlerini görüşmeye davet etmeyi düşünüyorum.”

“Adli sistemde yapılacak olan reformun verimliliği, öncelikle adalet sağlama konusunda anlaşabilmemize, rüşvet, dalavere ve dolandırıcılık yolunu kesmeyi başarmamıza, yüksek nitelikli bir devlet yönetim modeli uygulayabilmemize ve halka huzur veren bir sosyal sistem kurmamıza bağlıdır.”

Cumhurbaşkanı Radev şöyle devam etti:

“Bizim bir millet olarak geleceğimiz, halk olarak olgunluğumuza ve ortak çabalarımıza bağlıdır. Ancak toplumumuz kendi güç ve sorumluluklarının farkına vardığında ve yönetim ve kurumlar üzerinde sivil toplum sorumluluğu arttığında Bulgaristan normal bir Avrupa ülkesi olabilir.”

“BG toplumu, yönetimin yüksek katlarında rüşvet, dolandırıcılık ve dalavere düğümünün çözülmesini, politikacı, yargıç ve savcıların  gizli Of Shor hesaplarının açılması, dış ülkelerde kurulan şirketlerin bilyeyi, yolsuzluk yaparak sözde satın alınmış taşınmazların halka duyurulması, ucuz fiyat üzerinden alınan dairelerin ve diğer mülklerin açıklanmasını, Bulgar Gıda Sağlığı şirketi çalışmaları ile ilgili daha yakından ve ayrıntılı bilgi almak, devlet parasıyla yapılan onarımların kalitesi ve durumu, altyapı projeleri, KTB bankası soygunu ile ilgili bilgilenmek  istiyor. Suçlu kişilerin hepsinden hesap sorulması Başsavcının temel ödevi olmalıdır.”

Bu yeni gelişme BMM konusunu gündeme taşımakla kalmadı, kızıştırdı. Cumhurbaşkanlığından çıkar çıkmaz Yeni Başsavcı Geşev, onun seçilmesine karşı protestolara katılan vatandaş, girişim komitesi, sivil toplum örgütü ve politik partilere ateş püskürdü. “Hesap sorulacak” dedi.

Yapabilecek mi acaba?

Anayasa değişikliği için bir gruba çalışması başlatmak. Bu gruba her etnikten, her partiden,  gurbetçi gruplarından, soydaşlardan vb temsilciler girecek mi. Halka ne istediği sorulacak mı? Vatandaşlar böyle bir ortak irade çıkarabilecek mi? Mecliste üçte iki çoğunluğun oyu isteniyor. Bunu sağlayabilecek mi? 2016’da bu isteklerin bazıları olan majoriter oy kullanma, zorunlu seçim gibi istekler 2,5 milyon oy almıştı. Hukuk iradesinden destek alınsa, politik iradeyi birleştirmem mümkün olabilir mi?

Hiçbir kimse anayasaya dokunulamaz demiyor. Birlik olursak bu olabilir. Fakat şu an biz Yeni Başsavcı Geşev’in arkasında kimin durduğunu bile bilmiyoruz.  O, 40 milyar çalınmış, bu parayı alıp devlet hazinesine akıtabilir mi, yoksa yolu mu kesilir?  Değişiklikler başsavcılık makamından mı başlayacak.

Fakat bu yapılmadan, Başsavcıyı Cumhurbaşkanı, Başbakan veya meclis önünde sorumlu kılmadan, mahkeme heyetinden çıkarmadan ADALET yolunda adım atılamaz. Cumhurbaşkanını desteklerken kendi isteklerimizi de ön plana çekmek zorundayız.

Önce soydaşlarımız 600 bin imzalı, EGN-li ve Bulgaristan’da tam adresli bir dilekçe imzalayıp hiçbir surette ve asla kısıtlanamaz “seçme ve seçilme hakkımızı” BG Cumhurbaşkanına iletmeliyiz. Bu işleri bizim için yapacak başka biri yok. Belki de her gün yeni baştan başlayıp kenetlenmek zorundayız. Haklar verilmez alınır.

Bulgaristan’da yaşayan kardeşlerimiz de 1 milyon 500 bin imzalı bir “Anadilimizde okumak istiyoruz” dilekçesini BG Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e iletmelidir. Bu büyük dönüşümün başlangıcı olabilir.

 En başta gelen de Türk Kimliğimizin resmen tanınmasıdır.
Bu bizim günlük mücadelemizin sürdürülebilirliğinin anahtarı olmalıdır.
BULGARİSTAN BMM seçimine katılarak oy kullananların şu bilgileri bilmesi gerekir.

200’ü majoriter, 200’ü de parti listelerine göre çoğulcu olmak üzere 400 milletvekili seçilir. Anayasa değişiklikleri milletvekillerinden hepsinin (400), üçte ikisinin (300 milletvekilinin) oyuyla, değişik günlerde yapılan oylamalarla yapılır. BMM ödevlerini yerine getirdikten sonra meclis kararıyla dağılır.

BMM seçimiyle ilgili henüz Yüksek Seçim Komisyonunun herhangi bir açıklaması yayınlanmadı. Fakat bu olağanüstü önemli konunun, şimdiki anayasaya göre, Başsavcının Cumhurbaşkanı, Meclis ve Başbakan önünde hesap verme yükümlüğü olmamasından ve sorumluluk taşımadığı gerçeğinden çıkarak bir BAŞSAVCI CUMHURİYETİ haline gelmemiz tehlikesi açısından bakmamız yeterli olmaz. Başsavcılık ile yürütmenin kaynaşmasından totaliter rejim oluştuğunu, yasaların (anayasanın) rafa kaldırıldığını, insan haklarının (tanınmayan azınlık haklarının) hasır altı edildiğini hep hatırlayalım.

Biz Bulgaristan Türklerinin, T.C.’deki soydaşlarımızın ve Batı Avrupa ve diğer ülkelerdeki gurbetçilerimizin anayasal hak ve özgürlüklerimiz kısıtlıdır. Bir defa Bulgaristan’da etnik (milli) azınlıkların kimlik hak ve özgürlükleri tanınmıyor. Türklerin Türk kimliği, Pomakların Müslüman Pomak Kimliği, Çingene Kimliği, Makedon Kimliği, Ulah Kimliği, Tatar Kimliği vs yasallaştırarak resmen meşrulaştırmıyor. Dolayısıyla etnik azınlıkların kurumlarına eşit oranlı katılmaları engellenmiş oluyor.

Örneğin bugün Kuzey Makedonya Cumhuriyetinde Anayasa Mahkemesi Başkanı bir Türk hukukçudur. Bulgaristan’da bir Türk, Pomak ve Çingene’nin Anayasa Başkanı, Yüksek Mahkeme başkanı olma şansı sıfırdır. Ülke nüfusunun % 25’i Arnavut, öğretmenlerin, savcıların, yargıçların % 25’i de Arnavut kadrolardandır. Bu devlet kurumları, enstitüler, meclis ve bakanlılar için de geçerlidir.

Bulgaristan Türkleri sürekli aldatılıyorlar. 2017’de Başbakan B. Borisov Bulgaristan’da azınlık seçmene “oyunuzu GERB partisine veriniz, 10 Bakan Yardımcısını sizden atayacağım” dedi. Ama sözünde durmadı. Başbakan yardımcılarını, bakanları ve bakan yardımcılarını faşistlerden seçti. Bir defa Avrupa Konseyinin “faşist” dediği VMRO, NFSB ve “Ataka” gibi partilerin seçime katılması, meclise ve devlet yönetimine katılmaları kesinlikle yasaklanmalıdır.

İki, yasal zorunlu hakkımız olan seçme ve seçilme haklarımızın uygulanması için engelsiz, kısıtlanmadan ve özgürce kullanma ortamı yaratılmalıdır. Kardeşlerim öncü olmaya hazırlanalım.

Şimdiki iktidar zihniyetinin Türkiye’de ve dünyanın da 54 ülkesine dağılmış bulunan 3 milyon Bulgaristan vatandaşının serbestçe oy kullanmasını sağlayabilecek bir ortam oluşturamayacağına göre,  kanun değişikliği yapıp, “dış ülkede bulunan ve oy kullanma hakkı olan vatandaşlarının oylarını posta ise göndermesi yasaldır.” Maddesi eklensin. Bu madde, Almanya, Avusturya, İngiltere seçim yasasından kopya edilebilir ve sorun çözülür.

Bir defa şu çök önemlidir ki, bir ülke nüfusunun yarısından fazları dış ülkede bulunuyor ve oy kullanamıyorsa, bu anayasa değişikliği kabul edilemez. Şu da çok önemlidir: Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi Bulgaristan’da da çifte vatandaşlara yalnız seçme hakkı değil, seçilme hakkı da tanınmalıdır.

2019’da anayasada olmayan kolektif haklarımızı yeniden başarılı kullanmaya başladık.  Biliyorsunuz bireysel ruhun ailede birleşmesinden aile ruhu, mahallede birleşmesinden mahalle ruhu, etnik topluluklarımızda kaynaşmasından milletimizin kırılmaz, yenilmez, sırtı yere gelmez direnç ruhu oluşuyor. Bu bizim özümüzde yani edebimizde var ve yaşadıkça güçleniyor.

Ekim ayının tam ortasıydı. Millet Güney Bulgaristan’da çocuklarını aynı anda bir hamlede okullardan çekti. Ailelerin arkasından usul usul, sessizce, sorun çıkarmadan çalışan ve çocukları ailelerden koparak gizemli “sosyal görevliler”, geçen yıl (2018)de toplam 4 bin çocuğu ailelerinden koparmayı başarmışlardı. Ana-babalar susun diye her ay ceplerine çocuk başı 720 leva sıkıştırmaya başlamışlar.

1990 yılı başında Bulgaristan’da aylık ücret 5-6 ABD Dolara düştüğünde ve işsizlik denizi dalgaları yükseliş kaydederken, Milletten hamile Bayanlar Yunanistan’a geçiyor, orada doğum yapıyor, 7 bin US Dolar karşılığında çocuğu görmeden, emzirmeden, koklamadan oracıkta bırakıyor ve dönüyorlardı ama bu devir geçti. Bir defa Bulgar etnikleri de doğum temposunu düşürdüler, “elimden alırlarsa, gün gelir, başıma bela sarar”  görüşü artık ağır basıyor.

Hollanda’ya gidip gelenlerin anlattıkları korkunç ve etkileyici.

Orada yeni doğan çocukların kaydı yapılırken cinsi yazılmıyormuş. Hollanda “Jender Sözleşmesini yasallaştırmış ve uyguluyormuş.” Sokaklarda dolaşan gençlerin kız mı oğlan mı olduğuna işaret eden özellikler silinirmiş gibi. Herkes “sosyal tip”. Toplumda aile bozulmuş. Ahlak bozulmuş Edep diye bir şey kalmamış. Bizim bu işlere basında cevap verip tepki gösterecek genç ve zeki hukukçular eğitmemiz gerekiyor. Çok parçalandık, ailemiz bu baskıya dayanamaz…Tabii problemli bir dönen. Bu gidişe tepkiler de şiddetli. 1960’ların “Heppylerini” hatırlatıyor bu gelişmeler bize.

Bunları anlatmamın nedeni ise, anayasa dışı gelişmeler olması ve BG Başsavcı Yardımcısı İvan Geşev’in bugüne kadar göz yumduğu gelişmeler dizisinden olmalarıdır.  Çalınan çocuklar Norveç’e – Danimarka’ya gönderiliyor ve orada “sosyal tip örnekleri” olarak yetiştiriliyormuşlar. Bu işler için Bulgaristan’a gelen ve sus payı olarak dağıtılan paralar varmış.

Evet, mesele hep Başsavcılığa dayanıyor.
Başsavcı paşaların paşası gibi davrandıkça istediği kelleyi uçurabilir.
Başbakanla Başsavcı kaynatsa totalitarizm doğar onu da 1944-1989 arası yaşadık, başımıza gelmeyen kalmadı.
En iyisi Başsavcı meclise hesap versin ve halk meclisinin çizdiği kuralların dışına çıkamasın…. Yasaları çiğneme hakkı asla olmasın vb  vb.

Konumuz devam edecek.
BG’de demokrasi halısı döşenmeye başlıyor havası esecek gibi.
BMM seçimlerine ciddi hazırlanmak zorundayız!
Anlattıklarımın hiç birisi 1991 anayasasında yer almıyor, sanki kanunsuz bir ortamda yaşıyoruz…

Hadi hayırlısı.
Paylaşanlara teşekkürler.
Teşekkürler.
Kendinize iyi bakınız.
Kader ortak, dava ortak, birlik olalım…

Reklamlar