Tarih: 30 Nisan 2019
Yazan Nedim AKIN
Konu: Bizim, kafası karışık, bize olan ofkesi taşmış, kini yüzüne vurmuş sapıklarla işimiz olmaz.

Hak ve Özgürlükler Hareketi HÖH – DPS partisinin Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri aday listesinin açıklanmasıyla Bulgaristan’da Müslüman Türklerin yaşadığı köy ve şehirler sesizce kaynamaya başladı. Tepki var. Yoksullaşmaya, kör cahilliğin boy atmasına, adam kayırmaya, kartelleşme ile oligarşı baskısına karşı güç toplayan geniş halk hareketi yeniden diriliyor. Karadayı tarafından açıklanan  listede   asimilasyon politikasına devam, Türkleri siyaset dışı bırakma ve Türklüğümüze karşı kültürel kıyım sezenler çok hidetli.

İktidar partisi GERB’ten sonra en fazla belediye başkanlığı ve köy muhtarlığı elinde bulunduran HÖH partisinin geçen hafta Sofya’da lüks bir otelde Başkan M. Karadayı ağızından AP milletvekili aday listesini resmen açıklamasından sonra, partinin yüksek maaşlı-yeminli kadroları siyah “Mercedes” araçlara atlayıp memlekete yayıldılar. Paskalye Bayramı, 4 gün tatildi. Hıristiyanlar yolda sokakta rastladıkları her kişiye “Dirildi!” selamını verirken, Türk ve Romen milletvekili de “Hakikkaten Dirildi!” dediler. Hatta Burgaz ili köylerine seçim toplantısına giden HÖH temsilcileri “Hıdrellez Kuzusu”ndan söz edince, salonlar boş kaldı.  Her zaman 2 milletvekili çıkaran Burgaz ilinde yapılan toplantılara en fazla 20 kişi gelmiş.  Soru sorma hakkı tanınmayınca ya da sorulan sorulara cevap verilmeyince köylüler evlerine dönmüşler.

HÖH milletvekillerinin cevap veremediği sorlar:

Liste başı olan M. Karadayı ile milletvekili D. Peevski seçilse de Beüksele gitmeyeceklerini şimdiden açıkladıklarına göre, onların yerine kim gönderilecek? Seçmen, hangi Türk adayın gönderileceğini önceden bilmek istiyor.

Cevap bekleyen 2. soru ise şudur: Bu seçimde tercihli oy kullanıp, listeden 4 Türk adaya seçim kazandırılırsa, onlara karşı tedbir alınacak mı, cezalandırma olacak mı? Çünkü 2014 seçimlerinde Razgrat milletvekili Güney Hüsmen ile Blagoevgrad (Yukarıcuma) milletvekili Musa Palev’in başına gelenler unutulmadı.

Listenin açıklanmasıyla gerginlik birdenbire yükseldi.

Kırca Ali, Gerlovo ve Deliorman köylerinde HÖH-DPS partisinden çekilme var.  Türk ve Müslüman seçmenlerle doğrudan temas kurarak ve kişisel vaatte bulunarak yürütülen propaganda bu defa tutmayacak  gibi, ilgisizlik hat safhaya taşmış, geçim derdi halkı sıkıştırmıştır.

2017 seçimlerinden sonra, artık bütün toplumun görüp inandığı, yolsuzlukların, dalaverelerın, dolandırıcılığın, rüşvetçiliğin, haraca bağlamanın, yalandırmanın babası olan, devleti her gün kemirenler sürüsünün ana kurdu olan GERB Başkanı ve Başbakan Boyko Borisov ile 1913 yılında parti kongresi kürsüsünden patlak top gibi atılan,  gizli servisin baskısıyla “ömür boyu onursal başkan  ilan edilen” Ahmet Doğan arasında çok sıkı fıkı gizli bir ilişki gelişti. Bu bir çıkar ilişkisidir. Gizli oy pazarlığı anlaşmasıdır. Halka hisettirmeden devleti kıtır kıtır soyup yeyip bitirme ortaklığıdır. Bu tertibin ilk meyvesini, “ben buradayım sen korkma” anlamında, A.Doğan’a bir devlet taşınmazı olan Varna Termik Santrali’nin hibe edilmesinde görebildik. “Gizli işbirliği” liman projesi, gümrüksüz ithalat ve başka şekillerde derinleşiyor.

Daha önceki analizlerimizde, GERB’in klasik parti yapısı olmayan, yeminli bir kalabalık olduğunu, toplam sayıları 200 ile 240 bin arasında değişen 3-4 kişilik hücre başlarının maaşa bağlı olduğunu yazmıştık. Bulgaristan’ı gezip dolaşsanız akşam saatlerinde GERP parti klüplerinden kapısı açık bulamazsınız. Bu hücre başları kendilerine bağlı olan partililerle görüşmelerini gizli yapıyor. Kahve ve rakılarını gözden kulaktan uzakta içiyor. Bu seçkinler deneyimli kişilerdir.  Bu bakıma parti gizli polis gibi örgütlenmiştir. Her seçimde 1 100 000 – 1 200 000 bin oy çıkarabilmesi bu örgütsel yapıyla  garantilidir.

 12 yıl sonra GERB partisi PANDORA KUTUSU (sır kutusu) açıldı.
2013’te genç özgürlükçü O. Yeni Mahmedov’un A. Doğan’ın balonunu patlattı gibi,  Boyko Borisov’un balonu 2019’da patladı. Paskalya Bayram törenlerine rağmen, Brüksel’den gelen son mektupta “gönderdiğimiz paraları çaldırmışsınız, ceza ödeyeceksiniz” dedi.

Savcılık uyandı.

Halkımızdan vergi şeklinde toplanan, Brüksele gönderilen ve oradan da “Fon” şeklinde “projelere göre” geri gönderilen paralarla Bulgaristan’da 746 denizde ve dağda misafir evi (konak) yapılmış, bunlar çalınan “Tarımsal fon paralarından” yapıldığından dolayı 106’sının hemen devlete devredilmesi veya parasının geri ödenmesi isteniyor. Aynı paralarla 260 yaht ve 56 uçak alınmış ve bunlarla ilgili de denetim devam ediyor. Burada eşi görülmemiş, sınırsız bir küstahlıh var.  En kötü olanı ise, bu paraların Türk tarımcılara gönderilmiş olması ve Doğan tarafından oligarşi hırsızlarına dağıtılmasıdır. Borisov’un sorgulama içinde bir kat daha aşarı inmesi gerekiyor.

Milletvekilleri partileri değil, halkı temsil etmelidir.

Avrupa fon paralarını gasp edip oligarh olanlar Bulgar politikacılarını satın alıyorlar. Mecliste “parti temsilcileri” köfte sofrasında, halkı temsil eden vekil yok. Yeni başlayan seçim kampanyasında parlayan ışıkta, milletvekillerinin partileri değil, halkın menfaatlerini temsil etmesi gerektiği ıfadesi güç topluyor. Seşmen seçim sisteminin değiştirilmesinde ısrar ediyor.

Şu gerçek asla unutulmamalıdır.

Bilindiği üzere, 2009 yılında Avrupa Birliği Bulgaristan fonlarını yolsuzluklar sebebiyle dondurmuştu. O zaman Borisov hükümeti AB fonlarını serbest bırakarak otorite yaptı. Şimdi aynı felaket onun  başına geldi.

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP), Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) ve İkinci Semeyon Ulusal Hareketi (NDSV) 2009  seçimşerinde başlıca yolsuzluklar sebebiyle iktidardan indirilmişti. 12 yıl iktidar koklayamadılar.  Hiçbir hükümete ortak olamadılar. Parantez içinde, altını çizerek hatırlatıyorum: 2009 seçimleri bir  darbeydi.  NDSV’yi dağıttı bitirdi. BSP’yi şu an meclis dışına çıkardı. HÖH-DPS ise, kurtuluş yolu olarak seçmen çıkarlarını satmayı, bir karayılan olan oligarşiye sarılmayı, son 2 yılda da liderler düzeyinde GERB ile gizli ilişkilerini sıklaştırmayı seçti.

Doğan’ın deniz konağında yaptığı hesaplar.

Doğan’ın Paskalya sabahı Bulgar ziyaretçileriyle boyanmış yumurta soyarken ağızından kaçan, “400 000 oyu garantili görebiliyorum” sözlerinda şu anlam gizlidir. İktidar partisinde çok kızışan, korku uyandıran ve seçim günü muhtemelen seçmeni evine kapayacak olan yeni durumda, HÖH-DPS 400 bin oyla Brüksele 5 kişi delege edebilir. Ne var ki, HÖH partisinin köy ve mahallelerde, Kırca Ali, Blagoevgrad (Yukarıcuma), Sliven (İslimye), Silistre, Razgrad (Hazargrad), Ruse (Rusçuk), Haskovo (Hasköy), Plovdiv (Filibe) gibi aday yükseltmediği bazı başka merkezlerde, belediye ve muhtarlıklarda yaşayan toplam 50 bin kişi hayatından “memnun.” Bu kadrolar fişlenmiştirr. Geçinebilen bu kişiler poltitik aktiftir. Onlar çevresindeki 8-10 seçmenden sorumludur. Türklerin 1989’da tek dokuda kenetlenen örgüt biçimini kırmak için oluşturulan ve adına “yemlenenler” denen yeni yapılanma Brüksel’e 5 kişi göndermek için yemin etmiştir.

Tabanda yemlenenler yapısı, parti yönetimini ve izlenen genel siyaseti etkileyebilecek güce sahip olmasa da, birbirine düğümlü etkin alt dokudur. Özellikle son 2 yılda Çingene mahallelerine saldırılarda evleri yakılanların, sokakta aç kalanların yurdu terk etseler bile işlerinde DPS’ye güven duygusu taşıdıkları ve Almanya’da Hollan’da ve Belçika’da düşmanlık hırsından beslenen bir kenetlenme oluştuğuna tanık oluyoruz. Mart 2017 seçimlerinde DPS’ye oyların % 30’dan fazlasını veren getto seçmenine tek umut “Doğan partisidir.” Bu yaygın ve kalabalık kitlede de 10 seçmenden bir sorumlu yapılanması biçimlenmiştir. Denizdeki dalgaları sayarken bu oluşumları yöneten Doğan’ın “400 bin” rakkamını emin telafuz ettiği dikkati çekmiştir.

Bu seçimde yeni olan şudur.

Ömürlük onursal başkan”, 26 Mayıs 2019 AP seçimlerinden bir şey beklemiyor. Avrupa Birliği’nın bunalımlar içinde kıvrandığını çok iyi bildiği için, “fonlar” defterini şimdilik kapamış durumdadır. Konak, saray, yaht ve zırhlı araç teftişçilerinin onun kapısını çalmayacağını da peşinen biliyor. Çünkü kullandığı mal mülk kendi üstüne değil. Tüm evraklar Bulgaristan’a hiçbir zaman ayak basmamış “şahıslar” tarafından imzalanmıştır.

Doğan şimdi önümsemediği AP seçimlerinde Bulgaristan Türkleri, Pomakları ve Romenleriyle yeni bir  deney yapmak istiyor.

Yeni bir siyasi formülden söz ediyorum. Doğan, bir Bulgar icatı olan ve Müslüman ve diğer etnik kitlenin kabul etmediği ve toplumu bir çatışma sınırına getiren “Bulgar Etnik  Modeli”nden tamamen vaz geçmiş görünüyor. Ülkede yoksulluk ve buhranın derinleşdiği yeni dönemde, açık olarak görüldüğü üzere, liste başına  zavalı başkan Mustafa Karadıyı ile DPS para kasası Daniel Peevski’yi yazmasında bir sır gizliyor. Anlaşılan, 30 Mayıs’ta bedava uçak biletiyle Brüksel’e uçma şansına sahip olacak (ALDE Başkan Yardımcısı İlhan Küçük hariç) Türk aday olmayacak. Kurulan sistem Doğan’a bu imkanı tanıyor.

Seçmeni sıkıştıran megemenin dişleri şunlar: İş ve maddi çıkar beklentisi; partinin özünü ele geçiren oligarşik düzenden maddi menfaat kırıntıları elde edebilme; maddiyata dayalı baskı ve tehditleri azaltabilme; Türklere DPS dışında hayat hakkı olmadığı korkusunu şiddetlendirme; Milliyetçi Bulgar saldırganlardan gelebilecek şiddet korkusunu kamşılama; Türklerin bir tek siyasi partide örgütlenmesi gerektiği inancını besleme; yeni beliren liderlere güvensizlik; DOST partisi kadrosunun 2 ay önce dağılmasıyla oluşan yeni durumu özendirmek vs.

Hainlik siyasetini ısıtan medya.

Durumu ustaca işleyen Bulgar dilinde yayın yapan şu basın ve sosyal medya araçları yayına başladı. Moskova’nın yarattığı ve  güvendiği iş adamı Delyan Peevski ve “Bulgar Medya Grub” liberal merkez sağ çizgide yayın yapan “Telgraf”, “Monitor”, “Politika”, “ 24 Saat”, “169 Saat” gibi günlük ve haftalık gazeteler Bulgar kamuoyunda etkisi büyük yayınlardır. “Kanal 3” TV, “Pik TV”, “Pik Portalı” ve başka Bulgarca yayınların kitlesi geniştir.

Halkı doğru bilgilendirmeye çalışan yayın merkezleri ise şunlardır: Hafta içinde 2.5, hafta sonunda da 3 saat Türkçe yayın yapan Sofya Radyosu.  “Kırcaali Haber” elektronik portalı ve aynı isimle yayınlanan  haftalık gazete. Türkler üzerinde etkili oluyor.

Nesnel haber ve yorumlarıyla Türkiye’deki soydaşlar ve Bulgaristan’daki izleyici ve okur kitlesine başarıyla inen “www.bghaber.org” ile www.bulturk.netBulgaristan Türklerinin Sesi” gazetesi de etkisini arttırıyor. Bulgaristan Türkleri Stratejik Araştırma Merkezi BGSAM analiz eserleri, kitap, bülten ve diğer sosyal medya ve basılmış yapıtları büyük ilgi görüyor, Bulgaristan’daki gelişmelerle ilgili farklı görüşü, yönelimlerin nedenlerini, kişisel ve toplumsal çelişkileri ve doğru yolu bilgilendirerek açıyor.

Anlaşıldığı üzere, 2014 AP seçimlerini olduğu gibi, HÖH partisinin  2019 AP seçimlerini de milletvekili Daniel Peevski finanse edecektir.

O, geçen AP seçiminde (2014)  20 milyon Avro harcamış ve DPS’nin HÖH partisinin oyların % 17’sini alarak 4 AP milletvekili çıkarmasını sağlamıştı. 26 Mayıs’a kadar 25 milyon Euro ile kitleye ineleceği ama hiçbir parti vekilinin haracanan parayı geri ödemeyi garanti etmeden Brüksel uçağına binemeyeceği artık biliniyor. Türk adaylarda bu parayı ödeyecek birisi olmadığından, Moskova’nın ödeme yapması ve kadrolarını Avrupa Parlamentosuna yerleştirmesi öngörülüyor. Böylece Ahmet Doğan Bulgaristan Müslüman Türkleriyle bir daha oyun oynamış, gururumuzu ve Kimliğimizi ayak altına alması çok kırıcı oldu. O, böylece bizden isterse “jender” isterse “Bulgar”, isterse de “uzay adamı” yapabileceğini söyleyecek kadar küstahlaşmıştır.

Bu sohpet Pazar kahvaltısında kırmızı yumurtalar soyulurken de açılmış ve “bu seçimlerde Türkleri anadan doğduklarına pişman edeceğim” demesi tiskinti uyandırmıştır. Bu sözlerin ne anlamına geldiğini düşünenler “Oy ver“meyeceğiz!” diyorlar.

Demek oluyor ki, adaylardan ikisini seçmen değil,  Saray’da sırtını kaşırken 2014 AP seçimlerinde olduğu gibi, şimdi de Moskova’dan delege isimlerin bildirilmelerini bekleyen Doğan sanki büyücülük yapıyor.

HÖH aday listesi Sofya Birleşik Amerika Büyükelçiliği’nde  onay bekliyor. Yakına kadar Peevski’nin Türkiye giriş yasağı vardı.

Çevreciliğin farklı ödevleri mi var?

Moskova’daki “BG Stratejik Analiz Ajansı” Hak ve Özgürlükler Hareketi de aralarında, sol ve sağ cepheden Bulgar partilerinin içine çevreci sızdırma siyaseti izliyor. Bulgaristan Türkleri yakın tarihini ve Bulgaristan demokratikleşmeye uyanış tarihinin 1989’dan beri geçirdiği aşamaları analiz ettiğimizde, siyaset çizgisinde kayma ve cephe değiştirme gibi tespitler dikkat çekti. Ayrıntıya girilince, Yeşiller ve Çevreciler Hareketi ön plana çıkıyor. Totaliter politik sahneye 1989’da Ruse (Rusçuk) ve Sofya’da çıkmışlardı. Ukrayna/Çernobil radyasyon bulutunu protesto eetmişlerdi. Romanya Magureli Kimya Fabrikası’ndan çıkan ve rüzgarla Bulgaristan’a gelen zehirli bulutlar 5 bin çocuklu anne evlerini terk edince bayrak kaldırdılar.

Çevreci aydın hareketi böyle başladı. Önce Demokratik Güçler Birliği’ye (SDS) kümelendiler. Çevreci Prof. Petır Beron Başbakan adayı gösterilmişti. Totaliter gizli polis “DS” ajanı olduğundan dolayı onaylanmadı. 1990’lı yıllarda BSP sivil ortaklığına  katıldılar. Mayıs 2013 – Ağustos 2014  BSP-DPS ortaklığında kurulan bağımsız Başbakan Pl. Oreşarski hükümetinde Çevre Bakanı Bayan İskra Mihaylova oldu. 2014’te AP milletvekilliğinden vaz geçen D. Peevski yerini Brüksel’e gitti. AP milletvekili aday listesinde dörtüncü yerde yine Bayan Mihaylova’ı görüyoruz. Şu an Sofya HÖH İl Örgütü Başkanı bir çevrecidir. (Ahmet Doğan HÖH partisini çevrecilere kiralamış olabilir mi?)

Bu arada GERP partisi Cevre ve Doğa Bakanı Neno Dimov da Yeşiller-Çevreciler karanlığından gelen biridir. Soldan ve sağdan siyasi partilere gömülen ve yönetime çöreklenen bu kadrolar aslında, sol marjinal bir ideoloji ve tavır sergiliyorlar. AP sandalyalarına akın etmeye çalıştıkları dikkat çekmeleri herkesi düşündürüyor. Şu sözler Doğan’a aittir: “AP’da hak ve özgürlükler fraksiyonu yok, ama çevreciler komisyonu var”

Daha önceki yazılarımızda da bildirdiğimiz üzere, Rusya Federasyonu Güvenlik Örgütü (BRF)  1986 -1989 yılları arasında Bulgaristan’daki istasyon şeflerini ve güvendiği ajanları elden geçirmiş ve birçoğunu değiştirmişti. Yenilerinin kim olduğunu bilmiyoruz, fakat mücadele yıllarında canımızdan can kanımızdan kan olan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) partimizin Brüksel’e Rus ajanlarını taşıyan bir katır işlevinde kullanmasını asla kabul edemeyiz. Avrupa Birliği’nde ve parlamentosunda madur bir azınlık varsa, hakları, özgürlük ve kimliği gaspedilen bir azınlık varsa o da biziz. Uyanın arkadaşlar. İçimizden çökertilmekle kalmıyoruz, bizimle alay ediyorlar.

AP seçim toplantılarına gitmeyen kardeşlerimi kutluyorum.

Okuyun ve paylaşınız.

Bizi izleyiniz.

Yeni konumuz “İğrenç Suratlı Lider”.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Reklamlar