Dr. Nedim BİRİNCİ
Tarih: 11 Ocak 2021

Bulgaristan Halk Meclisi, Amerikan senatosu veya temsilciler meclisi gibi değil. Dünya’da Demokrasinin merkezi diye bilinen ABD’yi sopalı tekmeli olayları herkes gördü. Başkan Trump’un oval ofisinde sandalyesine oturup ayaklarını masaya kaldıranlar, biz her şeyiz deseler de, süt dökmüş kedi gibi usulca çıktılar. Bu bir dehşet olayı idi. Dünya’nın en demokratik ülkesinde demokrasi kavramına anlam veremeyen insanlar ayaklandı. Bu anlamın, senin ve benim tarafı olduğunu, farklı çıkarlar savunduğunu gördük. Başka bir değişle Amerikan demokrasisinin 2 boynuzlu olduğunu gördük.

Bulgaristan’da demokrasinin kılıfı olan halk meclisine girmek, duvarından tırmanmak adeta imkânsız, kapısı kale kapısı, yapı kalın totaliter taş yığını, camları bir parmak kalın çelikleştirilmiş cam, yağmur, kar, buz, don ve ses geçirmiyor. Bulgar meclisine ancak sandıktan çıkarak girilebilir.

Sandığın kapısı ise seçimler. 28 Mart 2021’de 45. Meclisi seçeceğiz. Meclis sirke fıçısı olsa bile, yıldan yıla yıkanması ve havalandırılması gerekir. Bizim meclis, 1990’dan beri havalandırılmıyor. İçindeki koku totaliter komünist dönemde kalmış ve insanın burun direğini kırıp geçiyor.

Evet, 45. Meclis için seçim kuyruğuna girenlerin elinde, temizlik malzemesi yok. Hepsi küp bekçisi olma istiyor. Her birinin inandığı bir gerçek var, “sirkenin eskisi olmaz, yenisini zaten bekletmek lazım!”

Korona virüs şartlarında seçim tarihi ertelenebilir, fakat günümüz karantina, aşı, kontrol, sosyal mesafe ve dezenfeksiyon gereği esnek ve anlayışlı davranmak zorundayız. Bu seçimler belki de tarihte ilk defa 2 gün sürecek. Kuyruklar mesafeli ve uzun olunca bir günde bitmez diyorlar. Bu konuda da meclisin kanun değişikliği yapması gerekecek. Kanun değişikliği deyince, oyumuzu mektupla göndersek bu iş bir hamlede biter de, dış ülkelerde seçim hakkı olan vatandaşların adres kayıtlı cetvellerini hazırlamamışlar.

Millet dağıldı, 30 yıldan beri yuvadan uzaklaşıyor. İktidar ise, her vatandaşın seçimde oy kullanmasından ve özellikle de dış ülkelerden gelen oyların, bir ejderha gibi gelip, çuvallardan dökülürken kükreyerek, meclisi ters yüz edeceğinden, küpteki sirkenin değiştirilmesini isteyeceğinden korkuyorlar. Korkmak bir yana tir tir titriyorlar. Zaten seçim sonuçları ne olursa olsun, sandıktan çıkacak bir hükümet mi kurulacak, yoksa hükümet kurulamazsa bir uzman hükümeti mi kurulacak, “başbakan Nikolay Mladenov olacak.

Nikolay Maldenov bir ara Bulgaristan Dış İşleri Bakanı olmuştu. Sonra Birleşmiş Milletlere gönderildi. Orada Amerika Demokratlarıyla çok yakınlaşmış. Hatta yeni liberal idelerin devlet felsefesini öğrenmiş, bir süre BMT’nin Yakın Doğu temsilciliğini yaptıktan sonra, şimdi yine dünya teşkilatının Libya siyaseti gözlemcisi imiş ve ABD demokratlarıyla resimleri var, J. Biden ekibi “olur” demiş. Yani olay bitmiştir. Damat belli gelin belli, bir sandık başına gider, oyumuzu kullanır, takımızı takınca ve olay biter.

Türkiye’deki soydaşlarımızın oylarına gelince.

Biz soydaşlar, Türkiye’de 960 bin oy verebiliriz. 18 yaş üstü, çift vatandaş, kırmızı pasaportlu seçmen olarak, bir milletvekiline 20 bin oydan 48 milletvekili kardeşimize Sofya meclisine gönderebiliriz. O zaman yeni başbakanın kim olacağını Washington değil Ankara belirleyebilir. Hatırlarsınız 1896’da Bulgar Kurucu Meclisinin 1879’da onayladığı Bulgar Prensi Birinci Aleksandır Batenber tacını indirip, Tuna üzerinden bir kayıkla Ukrayna’nın Reni liman şehrine kaçıp gizlendiğinde, o yılların halkçı-liberali Stefan Stanbolov faytona atlayıp Padişah II. Abdulham’in elini öpmeye gittiğinde, hükümdar “ben seni Çar yapmayı düşünmüştüm” demişti. Demek istediğim dünya işleri yuvarlanarak ilerliyor. 1896’da hem Bulgar Prensliği hem Doğu Rumeli Osmanlıya vergi veriyordu. Şimdi Amerikan üsleri çöreklendi ülkemize ve kimin başbakan olacağın Washington’un belirlemesi sanki doğal. Bağımsız politikacı Nikolay Mladenov’un Bulgaristan başbakanlığını daha şimdiden kutluyoruz.

Bugünkü şartlarda özgür oy kullanma ve demokratik seçim kuralları uygulansa Bulgar meclisinin % 51 gurbetçi oylarıyla seçilebilir. Buna olanak verilse Başbakanımızı Brüksel Konseyi atayabilirdi. Belki de Bulgaristan’da adalet ve demokrasi yolu böyle açılabilirdi. Çünkü bu kadar karışan Amerikan gölünden artık bir tas duru su alınabileceğine inanmıyorum.

Gösterilerin sonuçları söndü gibi.

Halkımız “iyisi ile ateş tutuşturulamaz” demiştir. İyisiler sönen bir ateşten küller üzerinde kalan ama alev çıkaracak kuvveti olmayan çalı çırpıdır.

2020 yazında Sofya, Varna ve Burgaz kavşaklarına çadır kuran, asfalt kenarına yakılan ateşte sucuk kızartan, yol kesen, gece boyu protesto yürüyüşü yapan sivillerin enerjisi bitti,  diyenler yeniden ortaya çıkmaya çalışıyor.

Son haberlere göre, 17 hükümet dışı örgüt ve parti sözde “tek yumruk” olmuş ve seçimlere 6 maddelik ortak programla gitmeye karar vermişler. Bu 6 maddenin hiç birinde “açlara, yoksullara ve azınlıklara sosyal yardım”, cahillere “okul”, kör cahillere “kurs”, işsizlere “iş”, emekli maaşlarına % 30 zam, “Türklerin ve diğer azınlıkların kültürel haklarının tanınması”, Makedonya meselesinden “el çekelim”, “Moskova’dan kopalım”, “Amerika’ya “kendimizi ezdirmeyelim” gibi ilkeler yok. Varsa yoksa, Avrupa Birliğinden gelen paralar önce şehirlerde yaşayan ve aldıkları kiralardan geçinemez olanlara “yardım” yapılması gibi saçmalıklar var, dikkati çeken “adalet reformu” büyük harflerle yazılmış ve Başsavcının istifaya zorlanması yer alıyor.

Bulgar siyasetinde Boyko Borisov sayfası kapanıyor.

Artık kimse Başbakan Boyko Borisov’un ve hükümetin istifasını istemiyor. GERB partisine “hırsızlıktan başka bir işe yaramayan” küp dibinde tortu olarak bakıyorlar. Sandıktan birinci parti olarak çıkamayınca “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demeye başlayacak. Bulgar kanunlarına göre, görev süresini (dört yılı) sonuna kadar çıkarak hükümetlerden hesap sorulmaz, başbakanın çaldıkları yanına kalıyor, dostları da gölgede yaşamaya devam ediyorlar. İvan Kostov 14 bankayı boşaltmış da, kılına dokunan olmamıştı. II Semeyon Rila Dağında asırlık çanların yarısını kesti, ama “sen ne yaptık, bu ağaçlar memleketimizin milli servetiydi” diyen olmadı. Peki, nerede Bulgar milliyetçisi olarak geçinenler. Bu örnekler çoktur.

Cumhurbaşkanı Radev’in görüşmeleri.

Önce şu özelliğe işaret etmemiz gerekir. Cumhurbaşkanı Radev, Sosyalist Parti (BSP) tarafından 2016 Mayısında Sofya’da “Pozitano – 20” adresinde BSP Yönetimiyle bir görüşmeye davet edilmişti, Bu görüşmede BSP lideri Bayan K. Ninova “Siz Cumhurbaşkanı seçildikten sonra BSP politik çizgisine sonuna kadar destek vermeyi kabul ediyor musunuz?” diye sormuş ve cevap “Evet!” olmuştu.

Bu temel noktadan hareketle. Cumhurbaşkanının seçim önü görüşmelerine neden parlamento dışı güçlerle başladığına anlam veremedik.

12 Ocak itibarıyla Radev parlamentoda grubu olan partilerle görüşmelerine başladı. GERB görüşmeye başbakan Borisov’suz gitti.

GERB heyetini Başbakan Yardımcısı Tomoslav Donçev yönetti. Görüşülen konular arasında, karantinadaki kişilerin seçim bürosunda komisyon üyesi seçilmemesi, seyyar seçim sandıklarıyla hasta seçmenlerin evlerine gidilmesi, adresten adrese taşınan sandık sistemi uygulanması, posta ve internet üzerinden oy kullanmak için geç kalındığı, en büyük demokrasi bunalımının seçim günü yaşanma tehlikesi olduğu gibi sorunlar görüşüldüğü açıklandı.

Görüşmeye katılan Meclis Başkanı Ts. Karayançeva, Cumhurbaşkanı Radevle görüşmede, “Sayın Radev, sizin izlediğiniz siyasi çizgi, vatandaşların demokrasiye ve seçim adaletine güveninin suya düşürdü” dedi.

Öte yandan, GERB partisi seçimi kazansa bile, Boyko Borisov’un bir daha Başbakan olmak istemediği ve bu görev için Batı çevrelerinde eski dış işleri Bakanı Nikolay Mlasdenov’un hazırlandığı basına ve medyaya düştü ve gündem oldu.

Tomaslav Donçev “seçim kanununda yeni değişiklikler yapılmasına” karşı olduklarını, her zaman seçime hazır olduklarını” beyan etti.

Yeni yıldan sonra GERB ile hükümet ortakları arasının Kuzey Makedonya (KMC) siyasetinde çok açıldığı tüm yorumlarda yer alıyor.

Pazartesi gün Bulgar “Evro Aktiv” yayını Yunanistan’ın eski dış işleri bakanı Nikos Kozias ile bir söyleşi yayınladı. Bakan Kozias, Makedonya Cumhuriyeti ile “Prespa” anlaşmasını hazırladı ve 18 Haziran 2018’de imzaladı. Makedonya ismi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti oldu. KMC NATO’ya alındı. Bu mülakatında N. Kozias, “Bulgaristan, Balkanlarda istikrar bozan ülkedir” dedi. O, Bulgaristan’ı, bölgede gerçek politik güç gösterebilmek için gerekli adalesi olmayan bir herkülle benzetti.

Yunan Bakan, “Kuzey Makedonya’da yeni bir millet yetiştiğini, ne yazık ki,  Bulgaristan görmek ve algılamak istemiyor. Oysa bu milletin kendi dili, tarihi ve kimliği, dolayısıyla geleceği var.” Dedi.

Bulgaristan gerçekleri tanıyıp, bölge halkları arasında barışa ve dostluklara katkıda bulunacağına, Bulgaristan istikrar bozan bir “uslüple davranıyor,” şeklinde konuştu.

Bulgar hükümeti bu demeci kaba bir kışkırtma olarak kabul etti. Kuzey Makedonya basını, radyo ve Televizyonları Yunan eski dış işleri bakanının bu demecini manşet etti ve saat başı tekrar ediyor.

Üsküp’te çıkan “Dnes” gazetesi “2017’de imzalanan Bulgaristan Makedonya Anlaşmasına ilave yapılmayacak” görüşünü birinci sayfada yorumladı.

KMC Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski, “Bulgaristan’la anlaşmamıza ek Protokole gerek yok” dedi.

Bulgaristan Balkanlarda İstikrar Bozan Faktördür” mülakatına Sofya Cevap vermedi. Bulgaristan Dış İşleri Bakanlığının 2021 yılının ilk günlerinde, Üsküp hükümetine 8 sorulu bir belge gönderdiği iddia edilse de, ardından böyle bir adım atılmadığı ortaya çıktı.

Gerginliğin yeniden ateşlendiği günde – 11 Ocak 2021 – Bulgaristan Dış İşleri Bakanlığı susarken, Başbakan Yardımcısı VMRO – lideri Kr. Karakaçanov, Makedonya’ya karşı kan kusmaya devam ediyor. KMC’nin Avrupa Birliği’ne üye olmasına olanak tanımayacaklarını belirtiyor.

Bu siyasetle seçime gidilebilir mi?

Dış politika insan hakları ve adalet konularıyla birlikte ana konu olmuş bulunuyor. Bu siyasetle seçime gidilemez görüşü ağır basıyor. Ülkemizdeki Makedon azınlığın sandığa gitmeyeceği kulağa geliyor.

Öte yandan, HÖH Başkan yardımcısı ve Kırca Ali Belediye Başkanı Hasan Aziz “seçime hazır olduklarını” beyan ederken, Bulgarca adı “Den” olan “Halkın Birliği Hareketi” adlı yeni bir seçim önü oluşum kurulduğu açıklandı.

Başkanı Ardino (Eiğiri Dere) eski Belediye Başkanı ve II Simeyon hükümetinde (2001-2005) Tarım Bakanı olan Mehmet Dikme ve Başkan Yardımcısı HÖH partisi eski Başkan Yardımcısı ve Ulusal Hak ve Özgürlükler Partisi Başkanı Güner Tahir olan bu derneğe partiler ve kişiler katılıyor. “DOST” lideri Lutfi Mestan, DOST partisi Milli Konsey üyesi Bülent Hasan, DOST Şumen / Hitrino (Şeytancık) Belediye Başkan adayı Nurettin İsmet, DOST Gırmen Belediye Başkan adayı Mustafa Ulan, HŞHP eski Başkanı Orhan İsmailov, Mihaila Hristova ve Georgi Kovaşki, Petır Gruev gibi şahısların 3 yıl süreyle seçilen yönetime katıldığı açıklandı. İki parti arasında bir birlik olarak kurulan “DEN” aslında Bulgaristan’da 1990 yıllarının başında Demokratik Güçler Birliği (CDC) modelini örnek almıştır. Yeni derneğe üye olma usulü parti usulünden kopyalanmıştır. Seçimlere gireceğini açıklayan “DEN” ü Eski GERB Başkan Yardımcısı Tsvetanov’un “Cumhuriyetçi Bulgaristan” partisiyle tema halindedir.

Henüz program ve tüzüğü ile ilgili açıklamada bulunamayan bu yeni girişimin adı dikkatimizi çekti. Bulgaristan Türkleri hiçbir zaman Bulgar halkının düşmanı olmadık, ama her fırsatta Bulgar olmadığımızı da belirttik. Biz Bulgar doktrinini esas alan bir yeni harekete katılmazdan önce, Bulgaristan’da çok kültürlülük, etnik ve dini azınlıkların tanınması, kör cahilliğin yok edilmesi için azınlık dillerinin okullarda okutulması gibi konularda hemen görüş açıklanmasında ısrar ediyoruz. Bütün Bulgar partilerini ve DPS’nin ne öne sürdüğü genel isteklerin politik görüş belirlemek için artık yeterli olmadığına işaret ediyoruz. Şunu herkes çok iyi bilmelidir Biz Bulgaristan Türkleri Bulgar milletinden ve halkından değiliz, Türk halkından ve Türk dünyasından ayrılmaz ve kopmaz bir parçayız ve bu gerçeği kabul eden siyasi partilere yaklaşan seçimlerde oy vereceğiz. Şu olabilir eğer Bulgarlar Volga nehrinden gelen Bulgarların torunlarıyız derlerse işte o zaman problemimiz yok. Amma ilk önce onlar bunu açıklamaları gerekir ondan sonra aynı insanlar olduğumuzu bizde söyleyebiliriz. Bizim ana kıstasımız budur. Temel olan dilimiz, geleneklerimizin, okullarımızın, Türkçe okunmasının ve kültürümüzün serbest olması ve kimliğimizin tanınmasıdır. Bu kıstasları kabul eden her partiye oy vermeye hazırız.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a dil uzatan Bulgar siyasetçilerin, özellikle de dosyalarda “kartonçesi” olan Bulgar Askeri İstihbarat Birinci Şubesine hizmet eden Türk ajanların başında olduğu bir politik oluşuma oy vermeyi kabul etmiyoruz, edemiyoruz.

Sonuç: 2020 yılında başlayan parlamentodaki siyasi partilerin parçalanması süreci devam ediyor. GERB partisinden “Cumhuriyetçi Bulgaristan” partisi çıktı. BSP partisi parlamento içinde ve dışında bölünmeye devam ederken, siyaset çizgisi olarak direk bağlarla “Lukoil” üzerinden doğrudan Moskova’ya bağlı olduğu ortaya çıktı. 10 milletvekili BSP meclis grubundan ayrıldı. BSP içinde 2. Büyük örgüt olan Povdiv (Filibe) Örgüt Başkanı Georgi Gergov partiden ihraç edildi. Bu arada, BSP yönetim konseyi üyesi olan ve aynı zamanda haklarında çıkmış hapislik kararı olduğundan dolayı, parti tüzüğüne göre parti yönetiminden ve sosyalist partiden ihraç edilmesi gereken daha 7 kişi var.

HÖH-DPS içinde 8. parçalanma olan “DEN” derneği bir “ajanlar-muhbirler partisi” olan HÖH-DPS” partisinden askeri casusluk şubelerinin ajanlarının bir kümese toplandığını görebilmiş bulunuyoruz. Hayırlı olsun!

Bu arada seçimlerden önce faşist “yurtseverler” grubundan “Ataka” partisi de ayrıldı. Bu da Bulgaristan ve bizim için de olumlu bir gelişme tabii. Bu seçimler Bulgaristan’ın geleceğini oyalanacağını bilmeleri gerekir.

Yeni yılınız kutlu, sağlıklı ve mutlu olsun.

Okuyanlar lütfen paylaşsınlar.

En iyi en sağlıklı günler tüm okuyucularımın olsun.

 

Reklamlar