Tarih: 24 Haziran 2019
Hazırlayan: BGSAM
Konu:  Bulgaristan’da yıllardan sonra gerçekler kabuk kırıyor.

10 Kasım 1989’da diktatör Todor Jivkov’un devrilmesinden bir hafta sonra  18 Kasım’da  Demokratik Güçler Birliği (SDS) tarafından Sofya’da görkemli bir miting toplanmıştı.  3 arkadaş halk mitingine giderken.

Bazı kitaplarda ilginç deliler var. Bulgaristan eski cumhurbaşkanı Jelü Jelev’in “Büyük Politika” kitabında, 1992 yılında Halk Meclisi’ne Rusya’nın birkaç kentindeki Volga (İdil) –Bulgaristan’ı örgütlerinden, Rus makamlarının soydaşlarımızın pasaportlarına Bulgar olduklarını yazması için yardım göstermemiz isteğiyle, bir mektup geldi. Yalnız bu isteniyordu.

Bulgaristan halkına gönderilen bu mektubun medyada yayınlanmamasını rica ederken değil, YASAKLARKEN Sofya’daki Rusya Büyükelçisi, adeta parmakları üzerine kalktı.  Rus makamlar, Rusya için bu problemin erdiğini, hiddetle bildirdi. İki devlet üzerinde ciddi bir skandal çıkmak üzereydi.

1998 yılında Bulgaristan’ın Küstendil kentinde Bulgar dilini öğrenmeden,  zor zar lise bitiren Makedonya Cumhurbaşkanı, Üsküp TV’de Makedonya’nın Bulgarlardan temizlenmesi sürecinin tamamlandığını bildirdi. İlk bakışta Rusya ve Makedonya’da yapılan açıklamalar arasında fark yok gibi.  Aslına bakılırsa, bu konuşmaların ikisi de yılarlar önce hazırlanan ve devamlılıkla dış ülkelerdeki politikacı ve tarihçiler ve ülkemizdeki Bulgarlığı unutturmak için uygulanan Bulgar milletinin giderek yok edilmesi planıdır.

Bu planın içindeki Birinci Yalan şudur:
Ata Bulgarlar Balkanlar’da Bulgar devletini, çıkış noktası Pamir Dağları eteklerinde olan, Tuna nehrini atlı akınla geçerek kurmuştur.

1987’de, Tatar Pazarcık (Pazarcık) kentinde bir düğünde, güler yüzlü, neşeli bir erkek yanıma yaklaştı ve hakikatten bir yazar mı olduğumu sordu.  Dostoevski bir yazardır, ben birkaç kitap yazdım, dedim. Yanıtım hoşuna gitmiş olacak, yanıma çöktü ve traktörcüyüm, Sosyalist Emek Kahramanıyım,  dedi. İlginç! Kahraman, zaman yitirmeden ikinci sorusunu sordu: Asparuh’un en önemli yanlışı nedir? Kadehine şarap doldurdu ve sorduğu soruyu kendisi yanıtladı: Asparuh’un yanlışı su engelini geçeceği yeri seçmesindedir, dedi. O, Tuna nehri yerine La Manshı geçmeliydi, diye ekledi. Hemen, neden yapmamış? Tarih dersinde dinlememiş mi?  Diye ekledim.

Biz düğündeydik. Bu sohbet ancak böyle olabilirdi.
Bulmacalarda sık sık rastlarız: Kadim Bulgar kavmi. Yanıtı: Dulo. Ben Dulo’nun hangi oligarşiden olduğundan ilgilendim. Bilmecelere girecek kadar uzun bir süre yaşamış – IV. Asırdan 1584’e kadar – çok uzun bir dönem hükmeden II. Hun Kavi m söz konusudur. Bu kavmin ilk temsilcilerinden biri olan Atila, Avrupa’yı ezmiş geçmiş. La Mansha kadar gitmiş, ama atlayıp geçmeye gerekli hızlanma yerini bulamamış. Atila devrinde Bulgar devletinin geçici yerleşim yeri Volga (İdil) Ural bölgesiymiş. Bugünden geri sayım yapılmış olsa, bu gerçek 35 bin yıldır böyledir. İstila çeteleri Pamir’e (ve başka yerlere) kadar uzanıyormuş. Atila’nın soyundan olan Kan Kubrat’ın küçük kardeşi Şambat Kiy, Dulo ülkesi – Duloba – devletini günümüz Doğu Avrupa’sının merkezinde kurmuştur. Avrupalı kardeşlerim sakin olunuz, o devirde bu topraklarda başka devlet olmadığı gibi, birkaç bin silahlı atlı toplayabilen Çarlık kurabiliyormuş.

Aynı VII. Yüzyılda ama daha sonlarına doğru, Kubrat’ın küçük oğlu, babasının Çarlığının Tuna nehri boylarını koparıp almış ve kendi Çarlığını kurmayı başarmış.

Bugünkü Bulgaristan’ın kurulması,  Pamir Dağlarından Tuna nehrine kadar at üzerinde koşarak gelerek değil, (bugünkü Rusya henüz yok iken) günümüz Rusya’sı topraklarında bulunan büyük bir devletin ucundan bir parçacık kopararak mümkün olmuştur.

Daha sonra Bizans topraklarında Güney’e akınlar başlamıştır.

İslavlarla kadim Bulgarlar arasında kan karışımı o devrin kurallarına uyularak olmuştur: İslavlar kesilip yok edilmiş, İslav Bayanlar Bulgar erkeklerle yatmaya zorlanmıştır.  İslav-Bulgar devleti dedikleri böyle doğmuştur. Şimdiye kadar gizli tutulan ve halka açıklanmayan, Balkanlar’da Bulgaristan devletinin kurulması gerçeği işte budur.

O devrin kuralları ve ahlakı şöyleymiş: Büyük oğlanlar babalarının tarhına oturmak için bekliyorlarmış. İktidara geçmek ve hükmetmek için can atan küçük oğullar ve kardeşler ise, etraftaki boş alanlarda yeni Çarlıklar kuruyorlarmış. Kiy’den bugünkü Kiev’in adı kalmış, Asparuh’tan kalanlar ise, bugünkü Bulgarlar’dır.

 

Reklamlar