Dr. Nedim BİRİNCİ

Tarih: 23 11 2017

Konu: Sonu yakındır. İpler koptu kopacak

Azınlık topluluğunun çoğunluk üzerinde egemen olabilmesi için, aydınlar ordusu kurmasına gerek yoktur, deyen arkadaş larım haklıdır. Büyük Fransız Devrimi 10–15 kişinin aklı ve cesaretiyle yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda taş üstüne taş kalmayan Almanya’yı Adanauer ayağa kaldırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Büyük Mustafa Kemalin eseridir. Büyük Türkiye atılımını Sayın Recep Tayip Erdoğn başlatmıştır. Tarihte 3-5 cesur ve sözünün eri erkek, ulusal bilinç düzeyi yüksek ve aydın, eylem halinde olan kişi, bu işe yeter de artar.

Benzer durumları Bulgaristan’da bugün de bekliyoruz. Bulgar toplumu kendi gerçek liderini yetiştiremiyor. Toplumda bir durgunluk bir yorgunluk, bir çökmüşlük var. Kısır bir kavga ve kapışmadır gidiyor, fakat bu didişme toplumun ana ve temel çelişkisi olmaktan uzak. Toplum yeni fıkra bile üretmez oldu. Yerinde saymaktan yorgun.

Todor Jickov bir zamanlar, Pravets kentinde yarı iletken fabrikası açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Bu yıl yarı iletken gelecek sene bütün iletken” demişti ve toplum kendisiyle yıllar yılı alay ederken, bu adam “anadan doğma geri zekâlı” diyordu. Sofya’da bir kazı başlasa, “T.Jivkov’un diplomasını arıyorlar” diyerek devlet başkanının öğrenim görmemiş biri olduğuna işaret ediliyordu.

Bugün toplum, biz “% 80’ni debiliz” yoksa  “yüzde yüz mü” tartışması almış yürümüş. Ekim 2017 ‘nin ilk haftasında “24 saat” günlük gazetesinin siparişi üzere “Trendi” ajansı tarafından yapılan siyasi ankette, % 4 çıtasını aşamayan “Volya” İrade partisi lideri, akaryakıt kaçakçısı Mareşki, “Bulgar toplumu % 80 güçsüz (debil) deyen Prof. İvo Hristov meclisi terk edene kadar 12 milletvekili ile parlamentodan çıktı. Geri dönmeyecekmiş. Böylece Bulgar parlamentosu da söküldü ve milletvekili sayısı 240’tan 218’e düştü.

Olağanüstü ilginç bir dönemeçteyiz. Siyaset uzmanlarından Prof. Mariy Pirgova, Bulgaristan’da son dönem gelişmelerini yorumlarken, “Borisov yönetiminin miadını doldurduğunu, kapasitesiz olduğunu” söyledi. Buna karşın, “Trendi” anketinde GERB partisi % 21,2 oranını korudu, sözde “yurtsever” faşistler ise, oy oranı olarak % 9’dan % 5.47’ye gerileyerek, dördüncü parti oldular ve % 6,3 oy oranını pekiştiren Hak ve Özgürlükler Partisinin arkasına sıralandılar. 2018 baharından yeni bir seçimin gündeme geldiği şu günlerde yapılan bu anket, “DOST” partisini meclis dışı tutmaya devam etti. İktidar ortaklığına tırmanalı söylevleri biraz değişen “faşizan” üçlüyü de sağ merkezin ucuna doğru geri adım attılar. 2014 -2016 “Reformcu Blok” beşlisinden olan ve oy kitlesi üzerine “Yeni Cumhuriyet”, “Bulgaristan Evet” gibi bayraklar diken siyasi güçler de dağınıklığını koruyor ve çıtayı aşamıyor.

Yeni durumda,  HÖH Başkanı Mustafa Karadayı,  “2018 yılında hiçbir konuda reform yapılması öngörülmüyor”, biz BSP tarafından sunulacak  “gensoruyu destekleyeceğiz” derken, parti yönetiminden olan ve Ahmet Doğan’a yakınlığıyla bilinen milletvekili Nikolay Tsonev ise şöyle konuştu:

Ataka”, “Yurtsever Cephe” ve “VMRO” gibi aşırı sağcılar başbakan yardımcıları, bakan ve bakan yardımcılarıyla hükümetten uzaklaştırılırsa, “gensoruya” oy vermeyiz diyor. HÖH partisinde yeni bir çatal başlık mı belirdi sorusunu soranlar, çok uğursuz bir kişi  olduğu bilinen Aziz Pabuşçu’nun “Bulgaristan’a girme yasağını delerek” yeni bir misyonla Bulgaristan’a girdiğine ve DPS Merkez Yönetim Binasına girdiğine içerde görüştüklerine bazı işler için “para teklif ettiği” basına düştü.

Sofya Parlamentosu Başkan yardımcısı HÖH partisi yönetiminden Dr. Nigar Cafer,  Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) tarafından hazırlanmakta olan “gensoru” Hak ve Özgürlükler Hareketi meclis grubu tarafından desteklenecektir.” Derken, “sağlık” ve “güvenlik” sektörleri gensoru için el atıyor açıklamasında bulundu.

Son günlerde aktifleşen milletvekili Hamid Hamid  iese, sözde “Yurtsever Cephe” hükümet ortaklığından çekilirse, “gensoruyu” desteklemeye biliriz şeklinde konuştu.

Bu denli bileşik bir ortamda, 2015 sonunda HÖH partisini parçalamayı başaran, Pabuşçu’nun rolünün Bulgar milliyetçileri tarafından bu defa da “Bulgaristan’ın iç işlerine karışıyor” şeklinde yorumlanmayışı ise, herkesi şaşırttı. Sırtlarındaki çile yükü artan insanlarımız, bizi parça parça edip itlerinin önüne atan Pacuşçu gibi Türklük düşmanlarından uzak duralım kardeşler, çağrısında bulunuldu.

Biz bu karışık ortam da azınlık öncülerinin artan rolünü görebiliyoruz. Birkaç defa yazılarımızda “devlet çöküyor”, “devlet soyuluyor”, iktidar çatladı”, “iktidar çökmüyor” dedik ve hayat haklı olduğumuzu her geçen günle yeniden kanıtlıyor. Ve Bulgar devleti bu gidişle yalnızca ülkede Bulgar nüfus azalsa azaya dibe vuracak savındaki parlak gerçekle çöktüğünü haber vermekle kalmıyor.

Bu sabah gelen haberlere göre Egeden esen Lodos rüzgârına dayanamaya Türkiye Bulgaristan tel örgülü sınır duvarı çökmüş. Devlet içinden yendiği için çöküyor. Sınır 2 kat olsun dediler, aynı paraya 1 kat çektiler, direkler kalın olsun, derin gömülsün, dipleri beton lansın dediler, ince dikildi, “beton bulunamadı” ama 168 milyon Euro ceplendi. Tel örgü altından delikli yapıldı, içine gizli kaçakçılık kapıları bırakıldı, basamak dayanıp atlanacak yerler işaretlendi vs. Bunun adı “çürük iştir.” Yani her işimizde hırsızlık olduğu için “her işimiz çürüktür” ve çökeceği tarih yakındır. Bugün rüzgârdan, yarın doludan, sonra kardan kıştan gidiyoruz işte…

İngiliz BiBiSi radyosu Ağustos ayının ikisinde Bulgar-Türkiye sınırından bir canlı yayın yaptı. “sınır serbestçe geçilebiliyor, çünkü delik deşik” dedi. Röportajda,  her gün 20-30 kaçakçının sınırı geçtiği, bunların sınır bekçileri tarafından tutuklanmadığı, hatta karşılandığı ve özel araçlarla Sırbistan sınırına nakledildiği ve bu işin para için yapıldığı ve bu kaçakçılıktan payını alanlar var, dendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Bulgaristan’ın komşusu olması büyük bir şans.  Türkiye kaçakları tutmasa şimdiye kadar ülke çöker, Avrupa da sığınmacıya boğulurdu. Bazen düşünüyorum da Soroslar, FETO-hain takımı ve finans sermayenin diğer paşa temsilcileri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’a ve Türkiye’mize neden kızmışlar, neden “Gezi” olayları, “15 Temmuz darbe denemeleri” düzenliyorlar? Çünkü onların planlarında “Avrupa’yı ezip geçmek var.”  Avrupa kıtasını Afrika ve Orta Doğu, Afganistan, Pakistan, Hindistan kaçak, sığınmacı, mülteci dalgasıyla boğmak var. Sayın Erdoğan bu dalgayı durduruyor. Bu işte kazanç görenler parası ödenmiş duvarı doğru dürüst çekmediler, aman gelsinler, geçsinler de tuzaklarımıza düşsünler ve paracıklarını alalım diye düşündüler ve düşünüyorlar. Halk bunu görüyor.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov  Sofya meclisi kürsüsünden “şu sandalyelerde oturanlar arasında uyuşturucu kaçakçıları var” dedi. Meclis kaynadı ve sonunda Meclis Başkanı Glavçev “şapkasını alıp başkanlıktan çekilmek zorunda kaldı. Yeni “kurbanklar” da düşecek. Bulgaristan’ın en büyük dolandırıcılarının Başbakan Yardımcısı, bakan ve bakan yardımcısı olamayacağını herkes anlamaya başladı. Son yıllarda Bulgaristan’da bölünmüşana yollar yapıldı. Yapıldı da kazalar arttı, ölü ve yaralıların sayısı tırmandı. Bu işten anlayanlar “yollar ucuza mal olsun diyenler mühendis hatalarını düzeltmemişle4r” diyor. Hatali yollar olacağına olmasın! Kaliteli iş yapamayan bir iktidar, Bayandırık ve Ulaştorma Bakanlıkları, Karayolları ve tüm diğer kurumlarıyla birlikte çökmüş demektir. Son beş yılda ülkemizde 15 baraj patladı, köyler kasabalar su altında kaldı birinci kat mutfaklarında başıklar tavaya kendileri girdi. Halen ülkemizde 465 baraj varmış ve bunların 186’sı arızalıymış. Bu işler artık seri arızalı olmaya başladı birisi patlıyor ve ardından 5-6’sı birden taşıyor, akıveriyor, etraf göz-deniz oluyor. Bu “mühendis hatalarından” kazanan, “Leylek Yuvası” barajı inişaasından 1.250 milyon Euro komisyon alan “diplomasız mühendis” Ahmet Doğan” gibi saray bekçileridir. Başlayan devletsel, kurumsal ve maneviyat çöküşüdür ve önü alınıp, durdurulamaz boyutlara ulaşmıştır.

Siyasi sistemin baştanbaşa değişmesi, kökten yenilenmesi, yalan defterlerinin dürülmesi ve halk adına yemin edilip yeni baştan kollarımızı sıvama zamanıdır. Meclisin kapanması, milletvekillerine devlet işinde çalışma yasağı getirilmesi, parti liderlerinin de siyasetten uzaklaştırılması ve işlerin yeni kuşağa devredilmesi devri kapımızdadır. Bunu yapmazsak topluca tahtalıköyü boylayabiliriz. Bulgaristanın siyasi sistemini değiştirmesi ve belki de TC örneği Başkanlık sistemini seçmesi isabetli olur.

Hayat bize, neyin nasıl yapılması gerektiğini kendisi gösteriyor. Bosna’da 9 bin Müslüman erkeğe kıyan Radko Miladiç Lahey’de (Haga) müebbet hapis cezası aldı. Tarihe “Müslüman erkekleri katleden adam” olarak geçen bu “Bosna Kasabı” kaçtı, saklandı, izini kaybettirmeye çalıştı, ama sonunda yakalandı ve cezasını aldı. Bu katiller “Balkanlarda Müslümanları katletme” yemini içmişlerdi. Bulgaristan’da yapılan Müslüman Türk, Pomak, Çingene, Tatar katliamlarında da çok kurban verdik. 20. yüzyıl bizim için tarihimizin karanlık asrıdır. Bugün “sarayda” lokması ağzına verilen Ahmet Doğan, sözde bizim adımıza “yanlış beyanlar vererek, sahte deklarasyonlar imzalayarak”  suçluları aklamaya, katillere yaşama hakkı tanımaya çalışırken, gözyaşı dinmeyen anaları görmedi, ezilen halk topluluklarını daha da ezenlerin yanında yer aldı, tuzaklar durdu ve hala sinsi planlarını uygulamaya devam ediyor. Bu oyunlar bitecektir. Katillerin katil olduğu, hainlerin hainliği, ajanların ajanlığı yüzüne yapıştırılacaktır. Zaman mazlumlar için çalışıyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

Reklamlar