Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Banyabaşı Camisi’nde hutbe verdi.

Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erbaş, Banyabaşı Camisi’nde cuma namazı kıldırdı.

Erbaş, irat ettiği hutbede, “Bugün komşumuz ve dostumuz, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Banyabaşı Camimizin kubbesi altında siz soydaş ve dindaş kardeşlerimizle bir arada bulunmaktan dolayı Allah’a hamdediyor, sizlere Türkiye’deki kardeşlerinizin kalbi selam ve muhabbetlerini ileterek sözlerime başlamak istiyorum.” dedi.

“Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” ayeti ile “Ey insanlar! Dikkat ediniz, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Takva dışında Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur.” hadisini hatırlatan Erbaş, Allah’ın insanları Hazreti Adem ve Hazreti Havva’dan yarattığını, sonra tanışıp kaynaşmaları için farklı toplum ve milletlere ayırdığını anlattı.
Allah’ın insanlara kendisine hakkıyla kulluk etmeyi, huzur ve güven içinde bir arada yaşamayı emrettiğini belirten Erbaş, “Tarihin belli dönemlerinde unutulmuş olsa bile insanın yaratılış gayesi işte budur. İnsanoğlu ancak ve ancak birlik, beraberlik içinde kardeşçe bir hayat sürer, sevgi ve saygıyı, yardımlaşma ve dayanışmayı çevresine hakim kılarsa yaratılışındaki bu hikmete uygun davranmış olacaktır. Bu manada birlikte yaşama ahlakının güzel bir tezahürünü Bulgaristan’da görmekten mutlu olduğumu özellikle ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

İslam’ın farklılıkların barış ve huzur içerisinde bir arada yaşamalarına dair hukuki ve ahlaki ilkeler getirmiş yegane din olduğunu ifade eden Erbaş, birlikte yaşamanın en güzel örneklerinin İslam medeniyetinde bulunduğunu söyledi.
“Barış medeniyeti”

Erbaş, İslam medeniyetinin, dünyanın her yerinde aynı evrensel değerleri savunan ve yaşatmaya çalışan, dini, dili, ırkı, rengi, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun bütün insanların güven içerisinde yaşamalarını hedefleyen, adaleti, merhameti, hak ve hukuka saygıyı bütün dünyaya öğreten bir barış medeniyeti olduğunu dile getirdi.

Bu bakımdan tüm inançlara ait değerlere saygı duymanın İslam’ın ve İslam medeniyetinin en önemli öğretilerinden olduğunun altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:
“Kardeşlerim, bizler, hayatımızı devam ettirdiğimiz her coğrafyada ve her şartta Kuran-ı Kerim’in hayat veren ilkelerine uymakla mükellefiz. Son Peygamber Hazreti Muhammed’in çağlar üstü örnekliğini esas almakla yükümlüyüz. Zira insanlığın içinde bulunduğu güvensizlik girdabından kurtuluşu, Kuran ve sünnetin rahmet ve hikmet yüklü mesajlarına uymakla mümkündür. Dünyanın yeniden selam yurdu olması, İslam’ın medeniyetler kuran eşsiz ilkelerine sımsıkı sarılmaktan, farklılıkları çatışma ve yıkım sebebi değil, ilahi hikmetin gereği olarak görebilmekten geçmektedir.”

Erbaş, Allah’ın Kuran-ı Kerim’de “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın” sözleriyle insanları birlik ve beraberliğe davet ettiğini söyledi.

“Bugün bütün dünyanın muhtaç olduğu iyiliği yeryüzüne hakim kılmak istiyorsak öncelikle Müslümanlar olarak bizler, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeliyiz.” diyen Erbaş, beşeri ilişkilerin canlı tutulması, manevi değerlerin korunması, “Müslüman” adına yaraşır şekilde, karşılıklı güven esasına dayanan bir kardeşlik bağıyla kenetlenilmesi gerektiğini kaydetti.

Erbaş, Hazreti Muhammed’in İslam toplumunu oluşturan üyelerin bir binanın tuğlaları, taşları gibi sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğini ifade ettiğini ve “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir vücuda, bir bedene benzer.” buyurduğunu dile getirdi.

“Her dinin olmazsa olmaz değerlerinden birisi de ibadet mekanlarıdır”

Her dinin olmazsa olmaz değerlerinden birisinin de ibadet mekanları olduğuna işaret eden Erbaş, bu mekanların korunmasının, insanların huzur ve güven içerisinde bir arada yaşadıklarının en önemli göstergelerinden olduğunu belirtti.
Müslümanların da birlik ve beraberliğinin, kardeşliğinin en büyük sembollerinden birisinin camiler olduğunu ifade eden Erbaş, şunları kaydetti:
“Camiler, Rahman’ın huzurunda kalplerimizi birleştiren, bizlere birlik ve beraberlik ruhu aşılayan, kubbeleri altında bizleri aynı safta bir araya getiren, bedenlerimizle beraber gönüllerimizi birleştiren mübarek yerlerdir. Camiler, okunan ezanlarla bütün insanlığı tevhide ve kulluğa çağıran, mihrabıyla yüzleri ve gönülleri Cenabıhak’a döndüren mukaddes mekanlardır. Minberi ve kürsüsüyle ilmin, irfanın, ahlakın ve hikmetin öğretildiği fazilet okullarıdır.

Bu mukaddes mekanları inşa edenlerin güzel hallerini Yüce Rabbimiz şöyle haber vermektedir: ‘Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.’ Sevgili Peygamberimiz ise bir hadislerinde cami ve mescit inşa edenlere şu müjdeyi vermektedir: ‘Her kim Allah için bir mescit bina ederse Allah ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk bina eder.’

Müslümanlar olarak bizler, Kuran-ı Kerim’i ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sünnetini hayatımıza tatbik etmeliyiz. Bir taraftan çağı doğru okumalı, çağın gerekliliklerini yerine getirmeli, diğer taraftan da sahih din bilgisiyle kendimizi donatmalıyız. Barış ve huzuru, merhamet ve şefkati, adalet ve fazileti hayatımızın her alanına aktarmalıyız.”

Erbaş, hutbeyi Hazreti Muhammed’in “Mümin, insanlara canları ve malları hususunda emniyet telkin eden kişidir”, “Müslüman, elinden ve dilinden insanların güvende olduğu kimsedir” hadisleriyle tamamladı.

 

AA

Reklamlar