İbrahim SOYTÜRK
Tarih: 07 Haziran 2020

Korona-virüs belasından önce kuyruk yoktu. Şimdi birden bire uzadılar ve koruma, kontrol, polis ve jandarma, kapıcı ve dezenfektan sıkıcılar-dan kapıdakilerin tam ne işle geldiğini tespit etmek zorlaştı.

Bu nedenle olacak, Rus sermayesinin Bulgaristan’daki en iri kene olan, petrol ve yakıt işleri şefi Valentin ZLATEV’in kapısını Baş Savcılıktan taahhütlü mektupla postacı kapısını çalmış. 22 Haziran 2020’de Baş Savcılık sorgu makamına davet ediliyor. (Olay yorum için daha erken.)

Rusya Federasyonu’nun Karadeniz kıyımızdaki “Rosenets” parkında(Burgaz koyu) HÖH Onursal Başkanı  Ahmet Doğan’ın yazlık sarayında yangın çıktı. 50 metre karelik bir daire ve çatı katı yandı. Sıkı polis kordonuna rağmen, gazeteciler yangını denizden görüntüledi. (Ek bilgi toplayamadım.)

Politik kariyer kökleri “Kremikovtsi Demir Çelik Tesisimizin” talan edilerek çökertilmesine ve MULTİ-GRUP HOLDİNG talancı anonim  ortaklığına uzanan ve yıllardır meclis sofrasından kalkmayan, HÖH milletvekili Ramadan Atalay’ın, meclis enerji komisyon üyesi sıfatıyla son günlerdeki medya aktifliği dikkati çekti.  Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ile Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile yalnız yiyip içtikleri ayrı giden 2001-2009 döneminden bir enerji projesi söz konusudur. O eski dönemde olduğu gibi tekrar suikastler gündeme gelir tekrar başlayabilir mi bilinmez. Baş komünist, eski Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanpv’un, Rusya’ya sadık dostluk projelerinden biri olan “Belene” Nükleer Elektrik Santrali için 3 milyar leva harcanmış ve 1 milyar Avrodan fazla da reaktör parası ödememize rağmen, “bu iş olmaz” demeçleri vermesi, fazlasıyla dikkat çekti.

Geçen ay Rusya’dan aldığımız doğal gaz fiyatında % 40 oranında indirim sağlanmış olmasından kaynaklanan bir “ucuzluk” beklentiri ve bu kış kaloriferle ısınma için yüksek fatura ödeyen vatandaşlara bir miktar para iadesi yapılmasına da “hayır” demesi, gerçekten düşündürücü oldu. Nasıl olur da bu halkın parasını bu kadar savuran bir siyaset adamı, bu kadar yüzsüz ve küstah olabilir? Bulgaristan MULTI-GRUP HOLDİNG hırsız çetesinin çiftliği değildir. Başarısız siyasetçilerden hesap sorulması zamanı geldi geçiyor. Kapıda postacı var, Savcılıktan davetiye getirmiştir.

Kuşkusuz bu temizlik dün başlamadı.

Bulgaristan’da totalitarizmin “soya dönüş süreci” acı ve zulüm bunalımından çıkma yolu, devletin küçültülmesinde ve birçok üretim işinin suni yollardan yaratılan zengin zümreye (oligarşiye) devredilmesi planı daha 1980’lerde uygulamaya konmuştu. Dağıtılan bavul dolusu paralar, hesap sorulmayan ve ardı aranmayan dövizler ve altınlar hep aynı dipsiz kuyuya atılmıştır. Ne var ki, dünyada gizli kalan bir şeycik yok. Her şey artık ortaya çıkmaktadır, eskiden olduğu gibi gizli kalma imkanı artık kalmadı.

Geçen gün Avrupa Basınında çıktı. “Ausschwitz” ölüm kampında Yahudi ve Romenler gaz kamaralarında yakılmadan önce ağızlarındaki altın diş ve kaplamalar, bacaklarındaki platin çubuklar, yüzük, bilezik ve gerdanlıklar toplanıyor ve eritiliyordu. Olacak ya, Nazi subaylarının bu kampta erittikleri altınlar şimdiye kadar bulunamamıştı. Olay açıklandı. Naziler 24 ton külçe altını, Polonya’da sahiplerini öldürdükleri bir şatonun mahzeninde kazdıkları derin kuyuya gömmüşler ve artık define bulundu.

Bizde de öyle, devletin sıkı hizmetinde olan dolandırıcıların “gözdelerin” isimleri cetvel halinde yayınlanmaya başlandı. Tabii Bulgar tarihinde 862’de “Hristiyanlığı kabul etmeyen 52 zenginin ve ailelerinin beraberce katledilip tek mezara gömüldüğü, 1944-1946 yılları arasında, kanunsuz yıllarında 25 bin “faşist ve faşistlere yardım eden kişinin” yok edildiği ve bazı başka toplu katliam örnekleri bilinse de”, şimdi zamanlar kanlı hesaplaşma zamanı değildir. Nedenine gelince:

Bulgaristan İkinci Dünya Savaşı sonundan başlayıp (1945) “Berlin Duvarı” yıkılana kadar devam eden (1989) SOĞUK SAVAŞ’TA yenilen ülkelerden biridir. Savaşta yenilen ülkeler, galip gelenlerin öne sürdüğü birçok şartı kayıtsız şartsız kabul etmek zorundadır. 1990’da Bulgaristan komünistleri devletten vazgeçmiş, hatta egemenlik kavramını unutmuş oldukları aylarda Komünist Partisi’ni ayakta tutup yaşatmak derdine düştü. O zaman BKP MK Politik Büro üyesi Aleksandır Lilov yönetimindeki Bulgar komünistlerinin heyeti, BKP’nin kuyruğunu koparıp rengini komünistten sosyaliste değiştirmek koşuluyla ayakta kalmayı kabul ederken, bu uzlaşmanın adına “barışçı geçiş” demişlerdi. O zaman “barışçı geçişin” 2 anlamı vardı:

  • 1. Çalınan, saklanan, aşırılan, kapılan ve eş dost ve güvendikleri arasında dağıtılan paralardan hesap sorulmayacak;
  • 2. Müslümanlara – Pomaklara ve Türklere yapılan zulüm ve soykırım denemesinden hesap sorulmayacak, içeri atılan olmayacak.

Bulgaristan nehri 30 yıl hep böyle aktı. Kimseden hesap sorulmadı.

Artık çalınacak bir şey de kalmadı. Hırsızlar da yaşlandı ve işe yaramaz oldu. Eski hırsızları “oligarşiyi” yaratanlar, 862 yılında Hristiyanlığı kabul etmeyen yakınlarının yedi sülalesini birden katleden Bulgar Çarı I. Boris (Mihail) kadar yürekli değil gibi. Bu iş bir insanın kendi dişlerini kendi elleriyle sökmesi kadar zor benziyor.

Bir baksanıza. Birinci Ticaret ve Kooperatif Bankası sahibi Tsvetan Vasilev’ten ve bankasından 7 milyar 200 milyon leva para çalındı, Tsvetanov memleketten kovuldu, ama sızı kesilmiyor. İkinci örnek, 3 milyar leva parası olduğu açıklanan Vasil Boşkov’ sıkıştırılınca Arap Emirliklerine sığındı, dönemiyor, malına mülküne kondular. Oysa 1990 yılından beri Bulgar mahkemelerinin ve Noterlerin bir tek vazifesi vardı: Bu, “adalet tesis etmek” değil, çalınan, üstüne konulan, değiş tokuş edilen veya gasp edilen taşınmazlara tapu çıkarmaktı. Hırsızlıkları yasallaştırmaktır. Anlaşılan, Bulgaristan’da tapuların raf ömrü 30 yıl, geçerlilik süreleri doldu ve yeni gasplar başladı. Başı sonu olmayan işlerin 2 haftadan beri “kendilerine rüyalarında bile görmedikleri kadar çok para verilen” 60 kişi birden sorgulanıyor. Postacılar hepsinin kapılarını çalmış, zile basmış ve savcılık tebligatını kendilerine sunmuştur.

Başbakan Borisov’un “politik adalet vinçi” bu 60 para babasını birden kaldırıp dipsiz kuyuya atabilir mı? Bu gün en önemli soru bu. Yoksa “barışın yaşaması” anlamında ödün vermemek üzere memleketten kovabilirler mi? Bilemiyorum. Asansör olsa belki katlar arasında durabilir, demek isterdim de, şu yeni Amerikan vinçleri çok güçlü… Bu günden yarını kestirmek zorlaştı…

Başbakan Yardımcısı Tomislav Donçev: “İmtiyazlı grup (kast) son nefesini ne zaman alacak?” dedi. Hesaplaşma bu kadar derin.

Son günlerde herkesin başına bir şeyler geliyor. Yeni muhalefetin ve sürünen tabakanın sözlerini umutla dinlediği, kurmaya çalıştığı politik partinin adını henüz açıklamayan Bayan Maya Manalov’a,  Burgaz şehrinde “turizm tesisleri sahipleri ile görüşmesinden sonra” basın mensuplarıyla görüşürken, kafasına pano düştü. Allah korusun! 2020 netameli bir yıl. Korona virüs belasının açtığı dertler azmış gibi, her kapının şu ya da bu şekilde çalınması, hele şu zamanı dolan, artık bir işe de yaramayan, tek vazifesi eski duvar sıvası gibi kirini saklamak olan, HÖH gibi partilerde, çok ciddi bir iç sıkışma aldı yürüdü. Aman dikkat yarın o güzel güneşi göremeyenler olabilir bizden uyarması…

Konumuza devam edeceğiz.
Bulgaristan’da bankalardan SMS almaya alışık olanların artık kapılarının da çalınarak tebligat almaları, tabloyu baştan-başa bozdu.

Devam edecek.

Benim sizlerden ricam: Sosyal mesafe değil fiziki mesafeyi ve Müslüman olmayanlara da temizlik kurallarına uymanızı hatırlatırım, bu ödevlerimden biridir.

Sağ olunuz.
Paylaşınız.
Teşekkürler.

Reklamlar