Türkiye’de gündem çok hızlı geliştiği için bazı konular dikkatlerden kaçıyor. Elbette “Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” ve sonrasındaki gelişmeler gözardı edilemeyecek çok önemli olaylardır ama Bulgaristan Türklerine uygulanan isim değiştirme kampanyaları ve sonuçları da gözardı edilmemelidir. suheyl-cobanogluBulgaristan’da Todor Jivkov’un Başkanlığındaki Komünist rejim tarafından asimilasyon ve sürgün politikalarının yansımalarını insanlar hala hissedebiliyor. 26 ARALIK 1984’te başlatılan “soya dönüş” adlı “Türk isimlerinin zorla değiştirilmesi ve dini vecibeleriyle, örf ve adetlerini yerine getirmelerinin yasaklanması” üzerinden 29 yıl geçmiş. Bir gecede evini, barkını, toprağını terketmek zorunda kalan yüzbinlerce insanın kafilelerle sınırımıza yığıldığı günler dün gibi hatırımızda. Türkiye’ye gelen evladı fatihan torunu bu kardeşlerimizin yaşadıkları acı ve sıkıntılar hiçbir zaman unutulmayacak. 20.nci yüzyılın sonunda yaşanan bu dram, ilkelliğin ve gaddarlığın uzaklarda değil Avrupa’da olduğunu bize bir kez daha göstermişti.

Jivkov rejiminin çökmesinden sonra yeni kurulan Bulgaristan hükümeti 29 ARALIK 1989’da Bulgaristan’daki Türklerin Türkçe adlarını alma, kendi dinlerinde ibadet yapma ve Türkçe konuşma hakkını tekrar tanımıştı. Nisan 2012’de ise Bulgaristan Parlamentosu 1987-1989 yıllarında Bulgaristan’da yapılmış olan Türk asimilasyonunu kınamıştı. Fakat buna rağmen hala aynı zihniyeti taşıyan bazı ırkçı kafalar varlığını sürdürmekte ve 500-600 yıllık Türk yerleşim birimlerinin isimlerini değiştirmeye çalışmaktadır. Bugün bile bazı ırkçılar Bulgaristan’da zaten az sayıda kalmış olan camilere saldırmakta, yakmakta veya duvarlarına ırkçı yazılar yazmaktadır. Irkçılar Türk ve yabancı düşmanlığı yapmakta, onların yakılması gerektiğini söyleyebilmektedir.

Bulgaristan’da geçmişte yaşanan bu insan hakları ihlalleri maalesef zamanaşımı nedeniyle durdurulmuş, suçlular ceza almaktan kurtulmuşlardır. Dünyada insan hakları ihlallerine uğrayanların en başında Türkler geldiği halde, uluslararası kuruluşlar seyirci kalmakta herhangi bir yaptırım uygulanamamaktadır. Bundan cesaret alan faşizan örgütler ve bazı siyasi partiler de fütursuzca aksini iddia edebilmektedir. Maalesef, Bulgaristan, Batı Trakya, Bosna, Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Irak, Suriye, Karabağ’da yaşananlar söz konusu olduğunda insan hakları beyannamesi de kâğıt üzerinde kalan bir beyanname olarak kalıyor.

Türk asıllı azınlık gruplarının yaşadığı sıkıntılar, baskılar, etnik temizlik politikaları hiçbir zaman unutulmamalıdır. Rumeli Balkan Federasyonunun Başkan Ayhan Bölükbaşı imzasıyla yayınladığı yayınladığı bildiride yer alan aşağıdaki konuları dikkatinize önemle sunuyorum :

“Bulgaristan tarafından iyi niyetle başlatılan girişimlerin devamı beklenirken, Bulgaristan’da bazı Irkçı Parti ve Çevrelerin, Türk ve Müslümanlara karşı saldırıları her geçen gün artmaktadır. Camiler kundaklanmakta, Müslüman Cemaate karşı Irkçı gruplar tarafından fiziki saldırılar gerçekleştirilmekte, Müslüman Cemaat Vakıflarının mal varlıkları iade edilmemekte ve çalışmaları İdare tarafından engellenmektedir.”

“Bunun yanında ”Asimilasyon yapılmadı” şeklinde imza kampanyaları ile Anadilde Eğitime yönelik kısıtlamalar devam etmekte, tarihten gelen Osmanlı Kültürel Varlıkları yok edilmekte, Türkçe yer adları değiştirilmektedir. En son Varna’da olduğu gibi, 215 Türkçe yer adlarının değiştirilmesi için Belediye Meclisinden Karar alınmaktadır.”

“Belirtilenlerin bir anlamı vardır ki, bir AB ülkesi olan Bulgaristan’daki etnik düşmanlık körüklenmektedir. Bütün bunlar, tarihten ders alınmadığını göstermekte ve bizi halen orada yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz adına, bütün kanun ve antlaşmalara rağmen yeterince güvencede olmadıklarını düşündürmekte ve derinden endişelendirmektedir.” Biz de Federasyonumuza konuya ilgileri nedeniyle teşekkür ediyoruz.

Bulgaristan Türklerinin tarihine bakacak olursak, Oğuzların ve Kumanların soyundan geldiklerini görürüz. Oğuz Türkleri özellikler Osmanlı devrinde Anadolu üzerinden Balkanlara geçmişlerdir. Bugün dahi başta Filibe, Kırcaali, Razgrad, Şumnu, Eski Cuma, Silistre, Dobriç, Burgaz ve Rusçuk şehirleri olmak üzere birçok yerleşim bölgesinde Türkler yaşamaktadır.

Deliorman ve Dobruca Türklerinin kökeni Celali Ayaklanmalarından sonra gerçekleşen büyük Türkmen sürgününe dayanır.16.yy´ın başından itibaren Celali ayaklanmasının çıktığı Tokat, Yozgat, Sivas, Kırşehir, Maraş, Adana, Toros dağlarındaki Türkmenlerden ve Mersin, Karaman civarından Deliorman ve Dobruca´ya yoğun bir Türkmen göçü olmuştur. Bu Türkmenler Deliorman´a geldiklerinde Sarı Saltuk´la birlikte gelen Türklerle ve Kıpçak-Peçenek halkla karşılaşmışlar ve onlarla karışmışlardır.

Güney Bulgaristan, Avşar, Cerit ve Tecirli gibi Orta ve Güney Anadolu Türkmen aşiretlerinin yerleştiği bir bölgedir. Özellike Avşar Türkmenleri Kahramanmaraş, Adana, Kayseri, Sivas, Karaman, Konya, Aksaray vb illerden gelerek çoğunlukla Güney Bulgaristan´a yerleşmiştir. Tarihlerin kaydettiği bu gerçeklere rağmen Bulgaristan Türklüğünü inkar faşizanlığın tezahürü olan bir saçmalıktır.

Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkan Vekili

Reklamlar