Bulgaristan bağımsızlığının 105. yılını kutluyor. Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilan edilmesinin 105.yıldönümü vesilesiyle eski başkent Veliko Tırnovo’da bulunan Tsarevets kalesinde milli bayrak göndere çekildi ve ayin düzenlendi.

bulgrisan-bagimsizligi105 yıl önce Prens 1. Ferdinand bir manifesto ile Veliko Tırnovo’da Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etti. Bir kaç yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu Bulgaristan’ın bağımsızlığı tanıdı.
Mehmet Güçük
2005-2010 yıllarında Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi
Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan ettiği 1908 yılı, Osmanlı İmparatorluğu’nda da II. Meşrutiyetin yani anayasal monarşinin ilan edildiği yıla tesadüf etmektedir. Fransız ihtilali ile başlayana ulusallaşma hareketleri 19. yüzyılda çok uluslu imparatorlukları derinden etkilemiş, Osmanlı İmparatorluğu da esasen başlamış olan parçalanma süreci kapsamında, özellikle Balkanlar boyutunda bundan etkilenmiştir. Tabiatıyla bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu’nun dönemin diğer önemli devletleri olan Rus ve İngiliz İmparatorlukları’nın nüfuzlarını genişletmek amacıyla birbirlerine ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yürüttükleri savaş ve diğer politikaların da rolü olmuştur. Ancak 19. yüzyılda başlayan bu gelişmelerin Osmanlı Devleti bakımından etkilerini sadece İmparatorluğun dağılma sürecini hızlandırıcı boyutuyla sınırlamak yanlış olur. Bu etkileşim bizatihi Osmanlı İmparatorluğu içinde de kendisini göstermiş, 1839 Tanzimat Fermanı’ndan başlayarak, 1876 Birinci Meşrutiyet ve 1908 II. Meşrutiyet hareketleriyle mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçişine temel teşkil eden nedenler arasında yer almıştır. Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi de 1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra ve aynı yıl gerçekleştiği için, sizin de ifade ettiğiniz gibi 1908 yılı Osmanlı Devleti bakımından da tarihte önemli gelişmelerin yaşandığı bir döneme tesadüf etmektedir.
Osmanlı dönemi itibariyle bakacak olursak, Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilanının ilişkilere bakış açısında radikal bir değişiklik getirmediğini söyleyebiliriz. Yaklaşık 6 asırlık bir dönem sonrasında Osmanlı devletinin Bulgaristan’ın bağımsızlık ilanından 6 ay sonra Sofya’daki Büyükelçiliğini açmasını da sanırım ancak böyle yorumlayabiliriz. Bağımsız Bulgar Devletiyle Osmanlı Devleti’nin ilişkileri bu tarihten itibaren aynı önem ve yakınlıkta, ancak bu kez iki bağımsız ve egemen devletin eşit siyasi düzeydeki ilişkileri temelinde devam etmiştir.
Balkan savaşlarından hemen sonra da Sofya’da 1913–1914 yıllarında Askeri Ataşe olarak görev yapan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün pek çoğumuzun bildiği:
“Bulgar halkının her zaman dostu oldum ve olacağım. Çocukluğumdan bu yana Bulgar halkını çok seviyorum. Bulgarları mutsuz eden her olay bana da acı vermektedir. Bulgaristan’a yardım etmek için her zaman elimden geleni yapmışımdır. Türkiye ile Bulgaristan dost olmalıdır. Bulgaristan’a karşı olan Türkiye’ye de karşıdır.” şeklindeki sözleri, Türkiye’nin Bulgaristan ile ilişkilerine bakış açısı ile ilgili değerlendirmeler bakımından çok açık bir fikir ve mesaj vermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 20. yüzyıl başındaki bu tespiti sonrasında, Avrupa 2 dünya savaşı geçirmiş, Birinci Dünya Savaşı’nın muzaffer devletlerine karşı verilen bir kurtuluş savaşı sonunda Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlet olarak 1923 yılında yeni kimliğiyle dünya sahnesinde yerini almıştır.
Ajans Bg
Reklamlar