Rafet ULUTÜRK

Konu: Büyük Türkiye Yolunu birlikte açalım.

Dernek olarak BİRLİK VE KARDEŞLİK PANELİ yaptık. 1 Kasım erken genel seçim arifesinde yüzlerce görüşme, toplantı, yayın yaptı. Hedefimiz Türkiye’mizin içinde bulunduğu durumu, seçim ardından seçime gitmemizin nedenlerini anlatmak, soydaşlarımızı bilgilendirmekti. Her birimizin 1 Kasım 2015, Pazar günü hiç istisnasız sandık başına gidip oy kullanması zorunlu olmuştur. Biz Bulgaristanlı seçmenler oyumuzu geleneksel olarak İKTİDAR PARTİSİNE verdik. 7 Haziran seçimizden sonra anavatanımıza karşı olağanüstü tehlikeli bir iç ve dış terör saldırısı başladığını görüyorsunuz. Maskeli iç ve azmış dış düşman omuz omuza vermiş Vatanımızı parçalamak istiyor. Cumhuriyet tarihinin en gaddar, en keleş ve en ikiyüzlü komplolarını gördük. Diyarbakır’dan başlayıp, Suruç’tan Ankara’ya sıçrayan bombalı saldırılar hepimizi sarstı. Terörü kınıyoruz! Hain saldırılarla ancak AK Parti iktidarının başa çıkabileceğine inanıyoruz ve oyumuzu A Parti’ye vermeye kararlıyız.

Türkiye’miz ağır bir dönemden geçiyor.

Bunun başat sebebi AK Parti yönetiminde Türkiye’nin kesintisiz bir istikrar, ilerleme, kalkınma ve demokratikleşme trendi yakalayarak BÜYÜK TÜRKİYE hamlesini başlatmış olmasıdır.

2002’den sonra dünya bunalımlar içinde kıvranırken AK Parti yönetiminde Türkiye altın çağını yaşadı. Hem Avrupa hem de Asya kısmı aynı atılım içinde bir bütün oluşturan ülkemiz, bir bütün olarak, sosyal, ekonomik ve kültürel bakıma dünyada en önde gidenler arsında yer aldı.  Asya ve Afrika ülkelerine her bakıma örnek oluyoruz. Hatta artık Avrupa Birliği siyaseti üzerinde sonuç belirleyen büyük ülke konumuna yerleştik.

Sığınmacı seline boğulan Avrupa Birliği bu sorunu Türkiyesiz çözemeyeceğini kabul etti. Hükümetimize 3 milyar Euro teklif ederek sığınmacı selini durdurmasını rica etti, birçok başka imtiyazlı önerilerde bulundu.

Politikayı izleyip iyi algılamamız gerekiyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan önderliğinde ülkemiz son yıllarda 2 milyon 400 bin savaş kaçağına ve sığınmacıya hizmeti sunarak ev sahipliği yaparken, 28 AB devletleri 1 milyon sığınmacıyı kabul ederken birbirine girdi. Sığınmacılar konusunda AB ikiye parçalandı. Sığınmacı kabul etmeyiz diyen ve sınırlarına tel örgü geren Macaristan, Polonya, Çek ve Sloven Cumhuriyetleri Merkez Blok oluşturdu. En fazla göç kabul eden Almanya ile Fransa ise Batı Bloku’nda birleştiler. İskandinavya devletleri de olaya olumsuz kaldılar. Gelen sığınmacılar ilgi görmeyince, 5 gün devam eden ve birçok kentte birden başlayan ilk SIĞINMACI AYAKLANMASI yaşandı.

Avrupa Birliği hükümetlerinin başbakanları olağanüstü toplanarak çözüm aradı. Türkiye’nin terörle mücadelede ve Yakın Doğu sorunlarının çözümündeki büyük rolüne, yapıcı önerilerine ve barışçı politikasın yüksek değer verdi ve devletimizden yardım istedi.

AB’de 28 devlet birbirine düşüren, AP’yi parçalanma sınırına getiren sorunları Türkiye’nin kendi başın çözebilmesi ve insancıl sorunların çözümünde çabalarını esirgememesi dünyanın dikkatini topladı ve hepsi bir şaşkınlık halindeydiler.

AB için Türkiye büyük, güçlü ve kritik bil ülkedir. Şuna da önem vermeliyiz. Biz Türkler 1950’lerden beri, artık 3. Kuşak Almanya’dayız. İnsanlarımız orada 90 bin işyeri çalıştırıyor ve Almsn Federal bütçesine her yıl 15 milyar katkı sağlıyoruz. Almanya hükümetinin Türkleri köklerinden koparmadan ikamet etmesi bir yandan bütünleşmeyi sağlarken aynı zamanda yeni bir uygarlığı yapılandırıyor. Bu bakım Almanya kansleri Angela Merkel’in seçim arifesinde Türkiye ziyaretleri, Ankara hükümetinin anti-terör siyasetini, Suriye topraklarında güvenlik bölgesi oluşturulması ve NATO savunma sistemlerinin ülkemize çadır olması ve Yakın Doğu’da barış tesis etmede hükümetimizin izlediği politikanın doğruluğunu bir daha ortaya koyuyor. Aynı konular Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile de görüşüldü ve tam destek alındı.

Düşmanın beli kırılmıştır.

Barış ve güvenlik ufkunu, sığınmacı trajedisine çözümü, önce Suriye topraklarında geçici bir güvenlik bölgesi tesis edilmesinde, dolayısıyla diktatör Beşer Esad’ın gitmesinde ve halk iradesine dayanan demokratik bir Suriye kurulmasında gören güçlü Türkiye Avrupa siyasetinde belirleyici rol oynarken, ülkemize saldıran PKK, İŞİD, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin belini kırdı ve nefesini kesmeye çalışıyor.

7 Hazıran’da Türkiye’de yaşayan halkı AK Partiye % 42 oy vererek tam destek gösterdi. Mesaj bu ağır memleket sorunlarının çözümüne siyasi muhalefeti de davet edin, CHP ve MHP de katılsın, birlikte olmaktan başka bir şey değildi. Ne yazık ki olmadı, evdeki hesapları çarşıya uymayan bu iki parti, seçimden sonra kısır politikalar öne sürdüler. Türkiye’ye altın çağını yaşatan AK Parti kurucu başkanı ve % 52 oyla seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’a dil uzattılar. Başbakanımızı karalama ve küçümseme yolunu seçtiler. Siyasi arenaya yeni çıkan ve HDP ise seçimin ertesi gün ayaklanma çağrısı yaptı, “Çözüm Süreci” ilerlerken 80 bin silahı ve tonlarca bombayı Türkiye’ye depoladığını ve anavatanımızı bölmek ve parçalamak istediğini gizlemedi. Başbakanımız Sayın A. Davutlulu’nun kurduğu Seçim Hükümeti kararlı ve ödünsüz tavır alarak teröristlere karşı kimsenin halay etmediği genel saldırıyı başlattı.

Türkiye Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerini, uzaydan, havadan ve karadan uyumlu akınları yılan yuvalarını havaya uçururken, düşmanın başını ezdi. Suruç ve Ankara saldırısı gibi çılgınlıklar, toplu katliamların yolu bir daha asla tekrar etmemek üzere kesilmekte, katiller birer birer bulunup etkisiz hale getirilmektedir. Türkiye teröristlerin at oynattığı bir ülke olmaktan mutlaka kurtulacaktır. Türkiye’miz ekonomisi güçlü, teknik düzeyi yüksek, askeri eğitimi ve gücü yeterli büyük ve dinamik bir devlettir. Bu devlet artık eski devlet değil, bu devlet artık uzaya çıktı. Kimseye el açmadan 2,4 milyon sığınmacıya 5 yıldır ev sahipliği yapıyor. Ülkemizi bu imrenilecek duruma getiren AK Partinin 2002’den beri çalışmaları, vatanımıza katkıları, gerçekleşen Büyük Türkiye hamlesidir.

Dipten doruğa yükselen bu inkişafın içinde, biz soydaşlar da vardık, varız ve var olacağız 1Kasım’da göstereceğimiz kararlılıkla olmaya devam edeceğiz. 21. Yüzyılda başka hiçbir devletin yapamadığı büyümeyi, büyük bir kararlılıkla gerçekleştirebilen bizleriz.

AK Parti yönetiminde olan Türkiye atılımlarında bizim göçmenlerimiz de alın terimiz var. Ve bugün yola devam edelim çağrısını aldık. Yolumuzdan ayrılmayalım, daha büyük başarı, daha mutlu bir yaşam daha rahat ve güvenli yarınlar ufku ağrıyor. Biz evlatlarımızı Büyük Türkiye ruhuyla yetiştirdik ve bugün hedefimiz daha güçlü, daha yakın beraberlik ve birlik içindeyiz.

Kötülüğün kısa geçmişi.

7 Haziran meclis seçimlerinden sonra Türkiye politikasında farklı renkler ve tavırlar kendini gösterdi. Bahçemizde gül sandıklarımız gavgalaz ve eşek dikeni çıktı. Bu tavrın kökü ve rengi var. En kötüsü Türkiye seçmeninin % 42 oy verdiği bir partiyi kötülemeleri ve Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı karalama ve kötüleme saldırısına girişmeleri oldu. Türk ahlakına sahip seçmenin güvenini yitirdiler.

Muhalefetin HDP kanadı Kürtleri ayaklanmaya çağırırken tüylerimizin, soydaş yüreklerinin diken diken oluşunu unutamam. Kan susamış terör örgütü PKK- DEAŞ uzantılarının TBMM’ne girmesi başka bir bela…  Sırt sırta vermiş iç ve dış düşman bayram ettiğini gizleyemedi, maskesi düştü. CHP partisinin kendini beğenmiş ve burnundan kıl aldırmaz tavrı, taşıma akılla hareket etmesi hepimizi üzdü.

Suruç ve Ankara katliamlarında niyetleri asvalta düştü. CHP Başkanının niyetinin yara sarmak değil seçim hükümetini düşürmek, “hükümetsiz seçim olmaz” velvelesiyle Türkiye’yi parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek, siyaseti kilitlemek ve anavatanımızı düşman çizmesi altında pes etmekti.

Bugünkü CHP zihniyetinin Atatürkçülükle, Kemalimizle, milli kurtuluş davamız, güçlü Türkiye yaratma ve egemenliğimizle yakından uzaktan ilintisi yoktur. Hedeflerinde Atatürk anıtlarının gölgesinde komplo hazırlamak ve hükümete ve Cumhurbaşkanımıza dil uzatmaktan başka bir şey yoktur. CHP sorumluk almaktan korkan bir parti durumundadır ve artık biz balkan Türkleri yani Bulgristanlı Türklerden oy alamaz. CHP’nin pes etmiş, işbirlikçi burjuvaziden aldığı borçları alamamış ve kendini kiralamış durumunu gören soydaş dernek başkanlarının tarafsız ve bağımsız bir tutuma geçiyoruz çağrıları da yanlıştır. Biz anavatana onun atılımlarına katılmaya, onun Büyük Türkiye ruhuna kaynaşmaya geldik ve yerimiz ancak ve bir tek AK Parti’dedir. Yeni durumda, terörün çırpınmaya devam ettiği bir ortamda biz Türk’üz, Türkiye’mizi candan seven vatandaşız ve tarafsız ya da bağımsız olamayız. Bunu yağarsak anavatanımıza ve çocuklarımızın geleceğine hainlik etmiş oluruz.

Seçmen gerçeği gördü ve kesin kararlıdır.

Bugünkü siyasi ortamda hain durumda olan HDP partisidir. Ankara’da şehit kanı akarken sırıtmalarını, horona kalkışlarını ve devletimizi suçladığını TV’de gördünüz. Halkın kin ve nefretini küreklerken, seçimde kendilerine pay çıkarmak için kürsülere tırmandıklarını gördünüz. Bizim görüşümüz terörü lanetlemeyenlerin hepsi teröristtir. Yarı terörist olmaz, hepsi baştan aşağı satılmış teröristlerdir. Onların bu vatanın ekmeğini yemesi, havasını soluması, gökyüzüne bakması bile haramdır.

Terör saldırılarından seçime pay çıkarmak, düşen maskelerini kaldırmak için TSK jetlerinin sınır ötesi operasyonlarından sonra ah vah edişlerini, sınıra yürümelerini izledik. Ankara ve İstanbul “Vatan Bölünmez” ve “Tek Bayrak” mitingleri hepsini korkuttu. Barış mitinglerine katılacak kadar alçak düştüler, Ankara katliamında şehitler yerde yatarken sırıtacak kadar şerefsiz oldukları herkesçe göründü. Türkiye politik ruhunu 1 Kasım günü temizlemelidir.

Onlar, yürümekle, sırıtmakla, maske takmakla yetinmeyip Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve hükümetimize “katil ve seri katil” gibi saldırılar yöneltirken her defasında namuslu Türk seçmenin ve kendilerine oy veren kandırılmış seçmenin gözünden düştüler. “Çözüm sürecini” kendileri baltaladı. “Özerklik” istekleri Kürt halkının sert tepkisine neden oldu. 1000 beraber yaşayan, kanı ve ruhu karışmış Türk ve Kürt halkları arasına nifak sokmak isteyenler, bu iki halkın ortak bir vatan, Türkiye Cumhuriyetini kurmak için, Dumlupınar’da Çanakkale’de, Sakarya’da, İzmir’de ve bugün Ağırı dağında, Haranda, Güney Doğu’nun dört bir köşesinde Vatan hainlerine karşı birlikte savaştığını, silah kardeşliği yaptığını görmek istemiyorlar. Teröre, terör yandaşlarına, PKK’ya, kundakçılara karşı silahlı savaşta şehit düşen iki askerden, jandarmadan, bekçiden birine Kürt anaların ağladığını, Kürtçe ahit yakıldığını herkes görüyor ve terörü birlikte lanetliyoruz. Matem merasimlerinde HDP’liler yok. Çünkü hepsi terör cephesinde yer almıştır. Bunun sonu 1 kasımda TBMM’nin dışına atmakla olmalıdır.

CHP ile MHP iki seçim arasında akıl tutulması yaşadı.

İstanbul’daki işbirlikçi, komprador torunu sermaye babalarıyla danışmadan artık siyasi arenada demeç vermeyen, adım atmayan CHP Başkanı Kılıçtaroğulu, PKK terör örgütünün memleket uzantısı ve legal siyasi hayatta temsilcisi olan HDP’nin 7 Haziran seçiminde TBMM’ne 80 milletvekili sokmasına en çok sevinen oldu. Eli nasırlı, kepenk kapamış, çocukları okula gidemeyen, hastaneleri bombalanan Kürtler kan ağlarken, CHP yönetimi bayram etti ve Güney Doğu’da politik haysiyetini sıfırladı. Onlar İstanbul iri ölçekli sermayeyi devlet rantıyla Güney Doğu’ya taşıma ve sığınmacıları bedavadan ucuz çalıştırmayı düşünmüş ve buna sözü vermişti. Bu işten nemalanacaklar ve palazlanacaklar. Çünkü bu defa Ak Parti hükümeti kendi başına kuracak ve CHP maskesi artık düşecek ve herkes onu görecektir.

Son hesaplarında HDP barajı bir daha atlarsa belki de hükümet katlarında buluşuruz var. Bu terör ortaklarını Ankara hükümetine taşımak ve Türkiye’ye büyük yara vermek, emperyalizmin Türkiye’nin ilerlemesini durdurma planlarına uymak olur.

Şu dönemde yaptıkları ise, PKK ile anlaşıp Türkiye Silahlı Kuvvetlerini, polis, jandarma ve özel güvenli güçlerini itibarsızlaştırmak ve çarşı pazara varil bombası atan Başar Esad katiline arka olanlarla birlik onu kurmak var.

Rus uçak saldırılarına içten içe sevinmeleri ise, sığınmacı selinin Türkiye’nin kaldıramayacağı bir sınıra gelmesine arka olmaktır. Hedeflerinde, ne olursa olsun ama AK Parti 1 Kasım’da seçimleri kazanmasın var ve tüm hileli hesaplar bunun için yapılıyor.

Bu CHP artık asla ve hiçbir yanıyla Atatürk’ün CHP’si değildir. Bugüne kadar hiçbir sözünde durmamış bir partidir. Duygu sömürüsüyle geçiniyor, boş vaatte bulunarak geçiniyor…

Emekli maaşları konusunda şişirdiği balonlar boştur. CHP hedefinde üretim yok, AK Parti’nin bugüne kadar biriktirdiklerini çar çur ederek ayakta durmak var. Bizim oturduğumuz semtlerimizde de sosyal ve ekonomik yaşamda tamamen itibarsız olduğunu kendiniz de gözlüyor ve biliyorsunuz. CHP yönetiminin HDP yılanının her gün sırtını sıvazladığını hepimiz görüyoruz. Canlı bomba olayları ortada! Bir beklentisi var her halde! Kılıçtroğuluna hatırlatılması gereken bir gerçek var, yeri gelmişken yazalım: Memleket çıkarları, vatanın bütünlüğü tehlikede olunca, ideolojik hesaplar her zaman kenara çekilir, ikinci planda kalır.

Tuzakların sonu yok.

Lütfen kendiniz söyleyiniz. Bir ucundan tutuşturulan Türkiye baştan başa yakılmaya çalışılırken, başkentimizde bir anda 102 vatandaş öldürülürken MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin dil sürtüşmesi geçirmesi ve her soruya “Hayır!” demesi, anlaşılır bir iş midir? Koskoca Üniversite hocası olan bu lider, AK Parti durdurulursa, Güney Doğu bir daha asla toparlanmaz, bu işler kısır siyasetle çözülecek sorunlar mı, bu gerçekleri göremiyor mu? Siyaseti dondurduk ve meclisi kilitledik diye sevinirken, aralarından bazılar, “seçimsiz de olur”, “meclisiz de olur” vb saçmalıklarla, Türkiye devlet düzenini bozmaya yönelik konuşuyor. Milletimiz düğümlemeyi de bilir çözmeyi de, sağduyu sahibi seçmenimizin 1 Kasım gecesi TV ekranı karşısında birçoklarına akıl tutulması yaşatacağına kesin inanıyoruz.

Oyun bozuculuk yapıyorlar.

Bu kararlı tavrımız herkese karşı çıkanlara ve Büyük Türkiye hamlemizi durdurup boğmayı hedefleyenlere kesin yanıtımız olsun. Yürüdükleri yol Türkiye’nin istiklal yolu değildir. İzledikleri yolu seçmekle kendilerini inkâr ettikleri ortadadır. Bazı liderlerin bu denli değişmesinde, milliyetçi çizgiyi ret etmesinde başka yerlerden beslendikleri kendini belli etmiyor mu? Soydaşlar arasında ve Türkiye genelinde yerleşen ortalama kanatta CHP ile MHP oyun bozuculuğu var.

Biz soydaşlar acımızı içimize gömen bir halk topluluğuyuz. Biz bizden olmayanı yürüyüşünden, göz bebeklerinden, kaşından gözünden anlarız. Maske takmışları, ruhunu satanları hemen sezeriz. CHP ile MHP’nin milletin aklıyla alay ettiğini, oyuna getirilmek istendiğimizi hemen gördük. CHP temsilcilerinin BİRLİK VE KARDEŞLİK PANELİMİZE gelmemesi onların sinsi niyetlerini açığa vurdu. Milliyetçilik saksı çiçeği değildir. Türkçülük de öyle. Vatan sevgisi de aynı. Ruhları birleşmeyen, yürekleri aynı atmayan insanlar birlik kuramaz. Kursalar da işe yaramaz. Teröristlerle birlik ve sırdaş olanlarla bizim işimiz olmaz. Biz AK Parti siyasetiyle bu ihanetten beslenen sapıklığın kesin ve kararlı karşısındayız.

7 Haziran – 1 Kasım arasında vatanımızı terörist ejderhadan canı pahasına koruyanları ve bütün olumlu adımlara, önerilere karşı çıkanları apaçık gördük.

Bazıları, Diyarbakır iş adamları odalar birliği gibi “PKK terör örgütü değildir” diyecek kadar ileri gittiler. Terörden beslenenler birer birer ortaya çıkıyor.  Bazı Sivil Toplum Örgütleri oda ve baro başkanları, CNN – Türk gibi “PKK kanlı bir terör örgütüdür” demekten çekinerek haber okuyan TV programları kendilerini gizleyemiyor. Binlerce aile şehit vermiş, binlerce ananın gözyaşı dinmiyor, binlerce evlat öksüz umurlarında bile değil. Yüzlerindeki renk görünmesin diye sakal salmışlar ve çekinmeden, düşünmeden konuşuyor, halkı kışkırtıyorlar.

Aydın dönekliği de boyasını belli etti.

Yine bu yayınlar sayesinde Paralelci ihanet odağı ile PKK, DEAŞ, HDP ve Doğan Holding gibi medya babalarının omuz omuza olduğu ortaya çıktı.  Halkı yanıltmak için “ben de HDP’ye oy verdim” kampanyası başlatma hevesli aydın uzantılarının yumruklanmasına, TV ve gazete baskınlarına tanık olduk.

Halk tepkisine gem vuramaz duruma geldi.

Böylece bizi yanıltmak isteyenleri izlememe, okumama, onlarla temas halinde olmama kararı aldık. Biz, oyun oyunu bozar atasözümüze inandığımız kadar AK Partinin 1 Kasım’da seçim zaferi kutlayacağına ve tek başına hükümet kuracağına ve Büyük Türkiye’yi dünya gelişmiş devletler arenasına taşıyacağına kesin inanıyoruz.

Halkımızın seçim öncesi aklını çelmeye çalışan en korkunç makine HDP’nin yalan makinasıdır. KÜRT DİLİNDE PROPAGANDA ZEHİRİ EVLERİNE, SOFRALARINA, DÜŞLERİNE AKITILAN Kürtlerimiz dezenformasyon dünyasında BÜYÜK BİR KORKU içinde yaşıyor. Türkiye halkından koparılmak istemeyenler artıyor. Milyonlarla aile karışmış ve Kürt-Türk husumeti olmadan yaşarken, PKK ve HDP zehri hepsini yoruyor. Aileler bozuluyor. Vatan dilimizi konuşanların bazı yerde tartaklanması da tepki doğurdu.

PKK ve HDP propagandası Türkiye halklarını parçalamak, Kürtleri ötekileştirmek ve geleceğin belirsizliğine ve karanlığına kapamayı amaçlıyor. Türk Kürt kardeşliğine kaldırılan hançer PKK ve HDP’nin de kesin sonu olur.

1000 yıl kardeş kardeş yaşamış iki Müslüman halkın yuvasını yıkmak, aileleri korkulu rüyalar dünyasında yaşatmak, öz devletinden soğutmak, hasımlık aşılamak,  hayır alamet değildir. AK Parti bu yıkım siyasetine “Sen, Ben Yok Türkiye Var” siyasetiyle karşı koyuyor.

Kesin kararlıyız.

Bugünkü gergin durumda Türkiye ufkunu AK Partiden başka açacak ve parlatacak bir siyasi güç yoktur. Biz oyumuzu AK Partiye vermeye hazırız. Bu yol istiklal ve egemenliğimizin, evlatlarımızı Büyük Türkiye’ye taşıyacak olan yoldur. Bildiğimizden şaşmayalım. 2002’den beri bu yolda yürüdük ve yine kardeşçe, beraber, omuz omuza yürüyelim.

Seçim başarımızı tüm TÜRK Milleti ile önceden kutlarım. Kalın sağlıcakla.

 

 

 

 

 

 

 

 

Reklamlar