Tarih:  09 Ekim 2019
Yazan:  Şakir ASLANTAŞ
Konu:    Savcılığın mahkeme kararlarını saymaması ve yasaları rafa kaldırması faşist- totalitarizm kapısını açmıştı.

Bir aydan beri Bulgaristan’da Kuzey Makedonya Cumhuriyeti üstüne yazılar yazdık. Bugün Bulgar hükümeti Üsküp hükümetinden şöyle bir istekte bulundu:

1941-1944 yılları arasında Makedonya’da bulunan Bulgar Orduları ile ilgili ‘Bulgar faşist askeri işgal gücü’ değimini kaldırınız.”

Bulgar Çar Orduları Makedonya ve Ege Denizi Bölgesine Bulgar Çarlığı bayrağı altında, işgal edilen bölgelerde yerel ve merkez idare makamları kurmuştu. Öğretmenler Bulgar’dı. Yahudiler ve Çingeneler tutuklanıp toplandı. Bulgar askerleri gözetiminde Bulgar demiryolu vagonlarına doldurularak Polonya’daki  “Treplika” Nazi toplama kamplarına gönderildiler. Orada yakılarak imha edildiler. Geri dönen olmamıştır. Bulgar işgal güçleri hakkında Makedonya okullarındaki ders kitaplarına o yıllar  “Bulgar faşist işgali” adıyla verildi. Üsküp hükümeti tarihsel gerçekleri değiştirmeyi kabul etmemekte direniyor.

09 Ekim 2019 günü Sofya’da düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı kuzey Makedonya konusunda bir karar aldı. 2 Makedonya Konferansı düzenlenmesini önerdi. Makedon kimliğini, Makedon dilini ve Makedon tarihini tanımadığını ilan ederken, Kuzey Makedonya Avrupa Birliği dosyalarının bu isteklerle açılmasını ve (son) 34. Dosyanın da bu isteklerin kabul edilmesiyle ancak kapanabileceğini beyan etti. Kuzey Makedonya halkına ayrıca şu öneride bulunuldu. Avrupa Birliği ile imzalanacak tüm protokollerin altına imza dili olarak Makedonca değil, “Kuzey Makedonya Anayasa dili” kaydında bulunulacaktır.

Demek oluyor ki itirazlar, dayatmalar ve dikteler devam ediyor. Bakalım Bulgar devleti Makedon halkından sonra daha hangi devletin insanını yutmaya çalışacaktır!

Bu gelişmeler Makedonya ve Arnavutluğun Avrupa Birliği’ne aday üye olarak davet edilmesi konusunun 17 Ekim2019 tarihinde görüşülmesinden önce kızışma yarattı. K. Makedonya Cumhurbaşkanı St. Pendarovski “Bulgaristan AB üyeliğimizi engellemez” sözlerine rağmen, Bulgaristan dış işleri Bakanlığı “Makedon kimliğini tanımama, Makedonların Bulgar olduğu iddialarında ve tarih konusunda” direnişi ayrıca devam ediyor. İlk kez Başbakan Boyko Borisov, “Kuzey Makedonya’nın AB üyeliğine engel olsak elimize ne geçer? Tarihe geçmemizle kalırız!” dese de durumda gevşeme henüz yok. Üsküp bilim çevrelerinden gelen önerilerde, iki ülke arasında anlaşmazlık konularında uzlaşma yolları aramak amacıyla kurulan Tarih Komisyonu’nun dağıtılması önerisi dile geldi.

Gerçek hangi ülkenin belgelerinde aranmalıdır? Belki de bu konuda bir uluslar arası komisyon kurulması gerekecek. Bu komisyon aynı zamanda Bulgaristan’daki Türklerin, Pomakların, Ulahların Romenlerın ve Çingene kardeşlerimiz Millerin etnik ve kültürel kimliği ve insan hakları üzerinde de bir karar alabilir. Çünkü Kuzey Batı Bulgaristan tamamen boşalmış durumda. Köylerde kasabalarda kalan nüfus Romanya  vatandaşlığında direniyor. İdari işlemlerinin, sağlık ve eğitim konularının da Romanya’ya bağlanmasında ısrar ediyor.

Gerçek şudur ki, Balkanlar’daki ağır ve karışık sorunların çözülmesine örnek olarak “Drina Köprüsü” romanını yazan ve Nobel Ödülü alan diplomat İvo Andriç düzeyinde yeni bir siyasi şahsiyet bekleniyor.

***
Politik düşünceyi kilitleyen ikinci sorun (yerel seçimlerden önde yer aldı) Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı seçimidir. Bundan 7 yıl önce Başsavcı seçilen Tsatsarov 2012’de önce yılın yargıcı seçilmişti. Yargıç olarak yüksek otorite kazanmıştı ve seçilmesine karşı (şimdi İvan Geşev’e (karşı yükselen) protesto hareketi patlamamıştı.  İvan Geşen halen Baş Savcı yardımcısıdır. Romen mahalleleri baskınlarında, Getto yıkımlarında, uyuşturucu baronlarıyla mücadelede ve daha aklınıza ne gelirse her konuda TV ekranlarında baş aktör olmaktan haz alan bir kişilik sahibidir.

Şu bir gerçektir ki, Delyan Peevski basın ve sosyal medyası Geşev’i “kahramanlar” arasında “başkahraman” yapmaya çok fazla gayretli olsa da, kamuoyuna yerleşmiş görüş değişmiyor. Başsavcı seçimi konusunda çıkan yorumlarda İvan Geşev her defasında 7,2 milyar levanın kayıplara karıştığı KTB Bankası (Bulgar Ticaret Kooperatif Bankası) davasında milletvekili Delyan Peevski’yi savunduğu ve gerçek olayın halka açılmasını engellediği ortaya çıkmıştır. “Ucuz daire” serüveni sonuçsuz kaldı. 7.8 milyar AB fon parası devlete ve hükümete yakın kişiler arasında el altından dağıtıldı, yutuldu, kayıplara karıştı. Açılan dava yok.

Bulgaristan’da devlet ithamcısı (haklı suçlama) ancak Anayasa’ya göre bağımsızdır. Uygulamada öyle değildir. Savcılık politik baskı aracıdır. Hali hazırda memleketimizdeki adalet iradesi GERB ve DPS-HÖH yönetiminden ancak birkaç kişinin elinde bulunuyor ve bu durumun değişmesi için bir beklenti içindeyiz.

Ülkedeki durum o kadar karışmış ve korku uyandıran düzeyde ki, Romenler çocuklarını okullardan çektiler. Hükümet 1994’te Türkler okullarda Türkçe eğitim isteğiyle 114 bin öğrenciyi çektiği gibi, şimdi çok sert bir histeri yaşandı. Çingene çocuklarının tren istasyonlara yığılan vagonlara doldurup kaçırılacağı haberini işitenler okullara koşup evlatlarını mahallerine topladılar. Bu olay önce Burgas, Şumen, Sliven,  Sandanski ve Petriç şehirlerinde bir devler heyetinin okulları basıp, babasız ya da annesiz çocukları aradığı, kayıt yaptığı, bir şeyler  yazdığı ve onlarla özel konuşmalar yapmaya başlamasıyla başladı. Bu olay,  sosyal görevlilerin  “çocukların önce devlet pansiyonlarına toplanacağını”  açıklaması Çingene Toplumunda patlamaya neden oldu. Dolayısıyla bu konuda “yalan” haber yoktur. Okul müdürleri, öğretmenler ve yerel polis birimleri olaylardan haberdardır. Bir günde Sliven, Yambol, Aytos, Plovdiv, Asenovgrad, Sofya, Petriç, Sandanski ve daha birçok şehir ve köyde 2 saatte öğrenciler okuldan çıkarıldı ve şehir merkezlerinde mitingler başladı. Devlet, Başbakan ve Eğitim Bakanı ne derse desin “kaçırılmak için çocuk arandığı ortadadır”. Halk çocuklarına sahip çıkmıştır. Bu operasyon için Batı kaynaklarından özellikle Norveç’ten çok büyük paralar alınmıştır.

Bu arada açıklanan “çocuk kaçırma” programında okula gönderilen çocukların okuldan ve aileden caydırılması için özel  “mavi odalar” hazırlanması ve psikologların bu odalarda, fondasyolardan şimdiye kadaralınan  23 milyon US Dolar Norveç’ten, 41 milyon Avro gibi  Brüksel’den alınan paralarla, yabancı  vakıfların özel görevlilerinin kontrolünde çocuklar aileden koparılmaya hazırlanacaktır. Bu program şimdiye kadar Sofya ili “Borovan” köyünde uygulanmış ve Sofya “Fakültet” semtindeki Romlar “gerçeği” o merkezden öğrenmişler ve köydeki çocukların hepsinin götürülmesinden sonra 2 satte Bulgaristan’da anneleri babalar ayaklanmıştır.

Olayın sosyal derinliği ve gizli planlar henüz tamamen açıklanamamış, fakat 64 milyon dövizin Bulgar Bankalarına geldiği ve vagonların tren garlarına yığıldığı haberleri doğrulanmıştır. Bu hepimizi ilgilendiren çok ciddi bir programdır.  Bulgaristan’da bir insan katili düzen olan totaliter faşizmin kök saldığına ciddi bir kanıttır. Bunun anlamı çocukların sürgün edilmesidir.

***
Bilindiği üzere ABD Bayan Hiro Mustafa’ı yeni Bulgaristan Büyük Elçisi atadı, fakat o henüz Sofya’ya gelmedi. Bunun bir tesadüf olduğuna inanmıyoruz. Anlaşılan Bayan Mustafa, Sofya ABD Büyükelçiliğinin Washington’a gönderdiği raporlardan, FBR, CİA ve Birleşik Amerika müttefiki diğer devletlerin ülkemizdeki mafya-politikacılar-oligarşi yumağı ve süreçlerine ilişkin raporlarından öğrenme gayreti içinde bulunuyor. Bu raporlarda Bulgar resmi kişilerinden birçoklarının, ayrıca kaçakçılık, yasa dışı silah ticareti yapan kişilerin ve terör örgütlerine para sağlayan vb kişilerin isimleri, kişisel suçların failleri ve bir sürü gizli banka hesabı da yer almaktadır. Bu isimler ABD, Fransa ve Türkiye sorgulama dosyalarında da vardır.

Bununla birlikte Bulgaristan’da yaşayan bazı kişilere karşı Amerika’da açılan davalar devam ediyor. Ağır uluslar arası suç işleme ithamıyla DPS milletvekili Delyan Peevskiye karşı New York Ticaret Mahkemesinde “RİCO” ve “ Foreign Corruption Act”  yasalarına göre 200 milyon US Dolar taleple dava açılmıştır. Günümüzde D. Peevski’nin HÖH-DPS partisine sarılma nedeni ve İvan Geşev’in Başsavcı olmasından ısrar etmesindeki rolü budur. Hatta ben bugün artık 08 Ekim 2019 günü Karadenizden  Kuzey Makedonya sınırına Güney Bulgaristan’daki okullardan Romen (Millet) çocuklarının bir anda okuldan alınması olayının bir yandan da D. Peevski tarafından kışkırtılıp örgütlendiğini tahmin ediyorum ve bunun Başbakan B. Borisov’a karşı gücünü göstermek için yaptığı kanısındayım. Bundan dolayı ABD, İngiltere ve başka devletler bir hukukçu olarak bağımsızlığından kuşkulandıkları İvan Geşev’in Başsavcılığını kabul etmiyorlar. Bir günde bütün okullar boşaltıldı ama suçlu yok. Tutuklu yok! Bulgaristan’da suçlu Bulgar bulmak çok zor!..

Yine aynı açıdan bakıldığında Bulgaristan’da Başsavcı yetkilerinde, Başsavcının mahkemedeki yerinde değişiklikler yapılması aktüel beklenti oldu. Olası Ocak 2020’de Sofya’ya ayak basması beklenen Bayan Hiro Mustafa, ABD Senato’da Bulgaristan’daki çalışmalarının öncelikleri ve hedefleri üstüne sunduğu raporda, “yasaların üstünlüğü, dolandırıcılık ve rüşvetle mücadele ve basın-sosyal medya özgürlüğü” dedi.  Şu an medya özgürlüğü klasmanında 111. Yerde olan Bulgaristan’da gerçekleri yazan 176 gazetecinin gözlerine ya kezap atılmı, ya evladı kaçırılmış, ya sopalanmış, ya kurşunlanmış, evi, aracı yanmış ve dolayısıyla kalemi kırılmıştır. Bulgaristan’ı anlatan “Liberte”, “Bivol” ve diğer araştırmacı gazetecilik merkezleri Berlin ve Paris’e taşınmak zorunda kalmış. Bulgaristan vatandaşları ana haber kaynağı olarak bugün “Amerika’nın Sesi”, “Hür Avrupa” gibi  radyolara ve sosyal medyada Türkçe “Bghaber.org” programını her zamankinden daha fazla aramaya başlamışlardır. Bulgaristan’da tüm azınlıkların ana dilinde radyo ve TV programları başlaması zamanı kapı çalıyor. Çocukları kaçırma planı bir sosyal medya gazetecisinden öğrenilmiştir.

Bulgar basının % 80’ine oturan ama artık Moskova, ABD ve AB (Fransa) tarafından istenmeyen D. Peevski’nin yıl sonuna kadar Bulgaristan’ı dönmemek üzere terk etmesi bekleniyor. Basın yayının yeniden örgütlenmesi ve azınlıkları bunatma yayınları kapatılıp gerçek gazeteciliğe dönülmesi günden oluşturuyor.

Borisov da “Hemus” otoyolunu tamamlayınca iktidardan çekileceğini açıkladı. Bulgaristan’da faşizm ve komünizmin ürünü olan totalitarizmin parçalanmasına ve pay kapmaya ortam yaratılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda tam yetkili Başsavcı kartı masaya atılarak, İvan Geşev kişiliğinde yasalar rafa kaldırılıp 1971-1989 totalitarizmini “özleyenler” de aktifleşmiş bulunuyor. Ülkede adalet reformu başta olmak üzere köklü reformlara açılma zamanı gelmiştir. 27 Ekim seçimlerinde barutun boşa gideceğinden üzgünüm.

***
Son gelişmeler bir de  Boyko Borisov’un Batı Balkanlar stratejisini yanlış çizdiğini ortaya koydu. AB Batı Balkanlar politikasında orta direk olarak halen Kuzey Makedonya ve Arnavutluğu odak noktasına çekmek istiyor. Artık tüm imkânlar tükenen Bulgaristan’da 2020’de komşularla samimi diyaloga açık, yaptırım uygulama düşüncesinden uzak bir karma hükümet kurulabilir.

Son aylarda Trump ile Putin, Yunanistan yeni Başbakanı Miçotakis (Borisov uçağı yoldan döndü), Başkan Erdoğan, Sırbistan ve Romanya devlet başkanları vb görüşme isteği onay almadı. Borisov’un Balkanların lideri olma hevesini söndüren Kuzey Makedonya Başbakanı Zran Zaev oldu. ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeu Balkan başkentlerini dolaştı, fakat Sofya’ya inmedi.  Politik gözlemciler şimdi gözlerini Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e çevirmiş durumdadır. O, İvan Geşev’in Başsavcı olmasını onaylamazsa, ikinci öneride bulunma hakkı Başbakan Boyko Borisov’a dönecektir. Böylece Borisov, D. Peevski ile bin bir başlı kavgayı kazanma şansını elde etmiş olacaktır. Başsavcı D. Peevski’yi, Ahmet Doğanı ve istemediği daha birçok kişiyi sıkıştırabilir. Bulgaristan’ın demokratik gelişmesi kavgasında Başsavcı çok önemli bir figürdür.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Devam edecek.
Paylaşınız.

Reklamlar