rafet uluturkkRafet ULUTÜRK
Dip dalgası hareketlendi Türkiye arınıyor.

Bitlis’te okul yakmak, Güney Doğu’da yolları yürünmez hale getirmek, hangi soruna çözümdür?

Halkın ekonomik ve sosyal edinimlerinin direk hedef alınması, cana tehdit kadar tepki uyandırır. Terörün ölümcül korkusu halkın hareketlenmesidir. Halk kitlelerinin hareketlenmesinin bir başka ifade eşekli dip dalgasının, sefil ve orta hallice halk tabakalarının sokaklara dökülmesidir. Bu saflarda anavatan mücadelesinden gelen soydaşlarımıza özel yer vardır.

Terörü lanetleyen hareketlenme Türkiye’de çok güçlü bir dip dalgası olarak boy gösteriyor. 17 Eylül 2015 Ankara’da gerçekleşen “Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet” birlik ve beraberlik yürüyüş ve mitingleri Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) tarafından örgütlendi. 250’den fazla örgüt, terörü olumsuzlayarak yürüyen kitle “vatan bölünmez” sloganıyla barış, güvenlik ve kardeşlik yolu döşendi. Türkiye halkı tek bayrak, tek devlet ve tek vatan altında birleşti.

Sosyal bilimlerin özündeki gerçek, halk kitlelerini baştanbaşa mayalamanın ve hareketlendirmenin ancak gerçek siyasetle, devlet, ulusal bütünlük, bayrak, vatan bütünlüğü tehlikeye düştüğünde olabileceğini gösterir. Bu bir fırsat işi değil, boş vaatlerle dolu balon uçurmak ise hiç değildir.

Yazılarımızda dip dalgası dediğimizde, hep sivil toplum örgütlerini, saflarında birleşen milli, dini, etnik ayrımı olmayan geniş kitleyi anladık. Biz Bulgaristan göçmenleri de Sivil Toplum Örgütlerin’de örgütlüyüz. BULTÜRK de terörü lanetleyen bir STK’dır. Terörün başladığı ilk günden beri Türkiye halkını tek bayrak altında, anavatan bölünmez mitinglerine çağırdık, bu yöndeki eylemlerin hepsinde yer aldık, alacağız.

Bu hafta Diyarbakırlı gençlerin de elinde Türkiye Cumhuriyeti bayrağı dalgalanan vatan bölünmez mitinginde gördük. Büyük sayıda STK tarafından yönetilen “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” mitingi Türkiye Kürtlerinin Türkiye’de yaşamak istediklerine, vatanın bölmek isteyenlere karşı baş kaldırdıklarına, teröre son verilip silahların gömülmesinden yana olduklarını dile getirdi. Kızlarının kaçırılıp katil kamplarında eğitilmesini kınayan anneler meydanlardaydı. Okulları yakılan, bombalanan, okul araçları telef olan öğrenciler de annelerinin eline yapışmış, öğrencileriyle birlikte okumak istediklerini dile getirdiler.

Gerek Diyarbakır, gerekse Ankara mitingleri ve ardından gelecek yeni yığınsal eylemlerde,  Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği üyelerinden ellerinde ay yıldızlı bayrak gençleri gördüğünüzde gurur duymak doğal hakkınızdır. Onlar anavatanımızın bölünmezliği ve Türkiye halkının kardeşliği irademizi dile getiren evlatlarımızdır.

BULTÜRK’ ün tek bayrak üzerinden gelişen birlik ve beraberlik eylemleri politikaya damga vuruyor. 1 Kasım seçimlerine ağırlığını koyacaktır. Dolayısıyla 7 Haziranda halkın öngördüğü politik bütünlüğümüzü kabul etmeyenler yeni simge tek bayrak halkımızın kardeşliği olacaktır.  Yüz binler kardeşliğe yürürken saflarında soydaşlar yer alması hepimize gurur veriyor. Türkiye bayrağı taşıyan herkes kardeşimizdir. Dip dalganın yükselmesiyle gün yüzüne çıkan büyük gerçekte ortak devlet, ortak yaşam, herkes için huzur, komşuluk ve kardeşlik ve tek bayrak var. Yükselen hareketlenme şiddeti ve terörü ret ediyor, geri dönüşü olmayan bir biçimde olumsuzluyor. Korkuya, silaha, kavgaya, pusulara hayır diyenler bütün sorunların çözümünde diyalog, uzlaşmacı yaklaşım, çözüm sürecinin devamında ayak diriyor. Ulusumuzun en büyük ödevi terörü yenmek ve huzurlu günlere açılmaktır.

Dip dalgasının İspanya zaferi.

Yakın geçmişin dünya siyaseti kitle hareketlenmesinin gücünü gösteren parlak örneklerle doludur. İspanya Katolonya’da akan kan, patlamalar, suikastlar unutulmuş değildir. Şehirlerde örgütlenmiş olan Baskıların ETA terör örgütü İspanya devletini parçalamak istiyordu. Seçimlerde halktan bölünme onayı alamadıkça ejderha gibi saldırıyor, kudurdukça kuduruyordu. Ayni şimdi Türkiye’de PKKve KKC gibi devamlı kurban istiyor, kan akıtıyor, anaları ağlatıyordu. İspanyolların sivil toplum örgütleri, işçi sendikaları, meslek birlikleri, öğrenci dernekleri, esnaf ve aydınlar vb tek bayrak altında, “vatan bölünmez” sloganı altında kesin hesaplaşmak uğruna birleşerek hareketlenmiştir. Toplumun dip dalgası 15 milyon kişiyi aynı günde aynı anda ülkenin tüm meydan ve kavşaklarına topladığında, ETA teröristleri silah indirmek, mermileri gömmek ve barış görülmelerini, halkın iradesini, memlekettin her yanında huzur sağlanması talebini kabul etmek zorunda kaldı. İspanya böyle huzur buldu. Terör politik bir eylemdir ve hedefindeki devlettir.

Bugün PKK da Türkiye devlerini hedef almıyor mu?

İspanya’da ulusal barışı STK’ların, tüm halkın terörü lanetlemesiyle, terörü  ret eden dip dalgasının yükselmesiyle ve ulusal siyasete damga vurmasıyla tek bayrak altında zafere ulaştı. Dip dalgasının politik bilinçle hareketlenmesine ne PKK ne de KKC dayanabilir, hepsinin yeri siyasi çöplük ve tarih hurdalılığıdır. Bunun olması için HDP gibi politika sahtekarlarının, politikayı kilitleyenlerin öncülüğüne asla gerek yoktur.

Fecebook’a: Cizre’deki Arjen’den İstanbul’daki Alp’e mektup var.

SAVAŞA DUR DEME BİLİNCİNİ GÖSTERMELİYİZ!

Dip dalgasının hareketlenmesi Türkiye halkının bu bilince yükseldiğine kesin kanıt oldu.

Olaylara farklı bakış açısı:

17 Eylül’de Ankara kitle eylemlerine politik partiler davet edilmedi.  İspanya’da da öyle olmuştu. İngiliz halkı İRA terör örgütünü dize getirirken de politikacılar sahnede yoktu. Mitinglerimizde ne K.Kılıçtaroğulu, ne D.Bahçeli ne de başka bir siyasetçi konuştu. Politikacılara boy gösterme fırsatı tanınmadı. Yeni ortamda STK’nın toplumdaki yapıcı rolünü yükseldi. İki seçim arası, halkın kısır politika mimarlarını görebildi.  Türkiye Cumhuriyet tarihinde siyaset ilk kez kilitleyen onlardır. Buna bir fatura kesilmelidir.

Bayrak mitingi, 7 Haziran iradesini kavrayamayanlardan, bir koalisyon hükümeti kurulmasını engelleyenlerden, siyaseti kilitleyen zihniyetten yeni ayar istedi. 2 ay önce meclis hemen çalışmaya başlamış olsaydı, ortak bir Bakanlar Kurulu kurulabilseydi, terör kükreme fırsatı bulamazdı. Görülen köy kılavuz istemez. STK’lar geleneksel muhalefetin terör konusunda sergilediği politikayı inandırıcı bulmuyor. Örneğin, MHP 1 Kasım aday listesine vatan bölünmez şiarının bayraktarı Bulgaristan göçmen temsilcisi almadı. Halk iradesi ardından başka hesapların yapıldığına, inatçı ve kısır bir siyaset izlendiğine işaretler var.

HDP partisinin siyasi tutumu, sosyal demokratik görüşleri bir paravan olarak kullanması, terör bölgelerinde boy gösterirken sert ve zıt konuşmalarla kamuoyunu yalan yanlış etkileme denemeleri kulak tırmaladı. Hayat hiç kimsenin bir eli balda bir eli b..ta olamayacağına işaret eder. Demokrasi isteyen genç politikacıların bir elinde silah bir elinde beyaz güvercin olamaz. Diyarbakır meydanlarında PKK ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ay yıldızlı bayrağı yan yana aynı alanda dalgalanamaz. İnsan kardeşliği laf salatası değil, samimiyet ister. Aynı koltukta 2 karpuz taşıyamadığı gibi, aynı elde 2 bayrak dalgalanmaz. Tek bayrak ve kardeşlik mitinglerine katılmak isteyenlere uyarımızdır.

Çatal baş siyasetin Türkiye politikasında yeri olamaz!.

Seçenek tektir. Sivil siyasette ikilik olmaz. Gönlü bir, dini bir, tarihi bir toplulukların birbirine kıydırılması, halkın matem törenlerinde,  kan gölü içinde yaşamaya zorlanması hainlikten, teröristlikten ve zulümden başka bir şey değildir. Türkiye halkının bilincinde yarı hain ve yarı terörist yoktur. Hain haindir terörist teröristtir, her ikisi de yok edilmesi gereken illettir.

Hayalimiz tek bayrak altında mutlu olmaktır.

 

Reklamlar