sevilcan-yuce Sevilcan YUCE

          Bulgaristan’da da sert tepkilere Neden Oldu.

            Demokrat Gazeteci Koritarov’un Büyük Zaferi

2 Haziran’da Almanya Parlamentosu’nun  1915 Yılında Osmanlı İmparatorluğunda  sözüm ona “Ermeni soykırımı” işlendiği yalanına oy vermesi, bütün Almanya’da olduğu gibi, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ve dünyada tepki uyandırmaya devam ediyor. Böyle bir kararı vaktiyle  Viyana meclisi de onaylamıştı, fakat ardından demokratik güçlerin tepkileri karşısında Avusturya hükümeti ve devleti geçersiz kılmıştı.

Berlin meclisindeki Türk milletvekillerinin asılsız bir karara oy vermesi ise sayıları 4 milyona yaklaşan Almanya’daki Türklerin camilerde, derneklerde ve Berlin meclis meydanında protesto eylemlerini başlattı. Gazeteler Türk vekillere “Satılmışlar, Ermeni diasporası ceplerini doldurmuş” diyerek lanet savuruyorlar.

Olay Bulgaristan’da yaşayan Müslüman Türkler arasında da çok sert tepkilere neden oldu. Bilindiği üzere Bulgar Çarlık hükümeti 1942’de 20 bin Yahudi ve Çingene’mizi hayvan  vagonlara tıkarak Polonya ve Almanya’daki gaz fırınlı toplama kamplarına gönderdi ve bir daha kaderlerinden ilgilenmedi. Bu bir soykırımdı. “Dahau” insan öldürme kampına atılan Bulgaristanlı Yahudilerden yalnız bir tanesi canını kurtulabilmiş ve o da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geri dönmemiştir.

Bu arada, Berlin federal meclisi bildirisinden sonra, Türkiye Ermenileri Baş Piskoposu Aram Ateşyan Ermeni iddialarına ilişkin  Türkiye Başkanı Sayın R.T. Erdoğan’a bir mektup göndererek, federal meclisin bir hekim rolü üstlenmesinin doğru olmadığını ve bu kararın Türkiye’de yaşayan Ermeniler tarafından esefle karşılandığını bildirdi.  Başpiskopus  Ateşyan, ağır ve zor günler yaşamış olan Türkiye’deki  Ermenilerin torunları olduklarını vurgularken, Alman meclisinin kararını eleştirdi. Ateşyan iki komşu ve kadim halk arasına düşmanlık tohumları ekilmesine kesinlikle karşı çıktı.

Bulgar resmi makamlar, AB ortaklığı çerçevesinde Almanlardan ve Berlin meclisinin 2 Haziran kararından yana tavır göstermeye çalışsalar da, 4 Haziran sabahı Sofya’nın en geniş seyirci kitlesi olan “bTV” sabah programında, kararın açıklanmasıyla gözleri ışıldayan ve ağzı bir karış açılan  ve Ermeni soylu sunucu Hekimyan ile Bulgar demokrat gazeteci Georgi Koritarov arasında canlı yayında çok sert bir söyleşi yaşandı. Olayın önemini dikkatte alarak  aynen tercüme ederek BGSAM okurlarına ve BULTÜRK Kültür ve Hizmet Derneği camiasına sunuyoruz:

Hekimyan: Türkiye ile Almanya arasında çıkan yeni hır mır konusunda sorularım olacak.

Koritarov: Vesilesi nedir?

Hekimyan: ” Ermeni Soykırımı” Berlin parlamentosu bildirisi. Konu çok ciddi.

Koritarov:  Sizin dikkate aldığınız nedir. Birinci Dünya Savaşına rastlayan ve Türkiye’de iç çatışmalara neden olan kargaşalık mı? Yoksa o zamanki iç savaş mı?

Hekimyan: Biz şimdi tarih dersinden sınavda değiliz. Soruma cevap veriniz!

Koritarov: Yoksa siz İkinci Dünya Savaşında Ermenilerin Alman idamsız infaz birlikleri olan “SS” özel harekat birliklerine katılmasını ve orada işledikleri cinayetleri mi soruyorsunuz?

Hekimyan: Bu sabah tarih sınavında değiliz!

Koritarov: Arteşe Abegyan,  bir isim olarak, sizde bir şeyler çağrıştırıyor mu?

Hekimyan: Bu sabah birbirimizi tarihten imtihan etmek istemiyoruz değil mi Sayın Koritarov! Türkiye’de yaşayan Ermenilerden  1 milyondan fazla insanın yerlerinden kovulmuştur. Ölmüşler var.Onu konuşalım. Alman meclisi olayı bir soykırım olarak tanımladı. Bunu demek istiyorum.

Koritarov: Size önemle şunu söylemek istiyorum. Konuyu açan ve gündem yapan sizsiniz. İzin verin de bu konudaki görüşümü paylaşayım. Bir halk “soykırım gördüm”, “soykırım kurbanıyım”  dediğinde, aynı halkın öyle bir şey olmuşsa, (1935’te) yani yalnızca  20 küsur yıl sonra kendi temsilcilerini  Alman faşistlerine göndermesi ve “soykırım” işlerinde yardım teklifinde bulunması tüyler ürperticidir. Ermeni halkının temsilcileri, Alman faşist idaresinden (3. Reich’tan)  himaye talep etmişlerdir. Çünkü yukarıda adı geçen Arteşe Abegyan, bir Alman gazetesi olan “Volkischer Beobahter” de çıkan biz yazının müellifidir. Bu yazı, Almanların soykırımdan sorumlu yetkili devlet görevlisi olan Rozenberg’in Hitler’e Ermenilere “üstün ırk” statüsü verilmesini önermesine  gerekçe oluşturmuştur. Kanımca, tarih bir bütün olarak okunmalıdır,  Ermenilerin, çok büyük sayıda Yahudi’nin kovulmasına ve kovuşturulmasına karılmaları henüz yorumlanmamış bir gerçekliktir, bundan dolayı Türkiye ile Almanya arasındaki tartışma konusunu başka bir programda özel olarak ele alabiliriz.  Bu tartışmaya özellikle konu uzmanları davet edilmeli ve katılmalıdır.

Hekimyan: Gerektiğinde sizi de davet ederiz.

Koritarov:  Bu çarpıtılmış büyük bir  gerçeğin içine saklanmış küçük gerçektir ve görünmelidir.

Hekimyan: Tarihi, Şeytanın İncili okuduğu gibi okumayalım lütfen.

Koritarov: Hayır, şeytanın İncili okuduğu gibi okumuyorum. Burada yapılması gereken,  arşivler komple ve tarafsız okunmalı ve hakikate dayanan sonuç çıkarılmalıdır.

Hekimyan: Evet, gerçekler her taraftan görülebilmelidir.

Koritarov: Orada, o zaman olmuş bir iç savaş var. İç Savaşlarda çok kurban olur.

Hekimyan: Fakat ölenler yalnız somut bir etnik topluluktandır, değil mi?

Koritarov: Hayır öyle değil. Doğru konuşmuyorsunuz. Okuyun meslektaşım. Okuyun ve öğrenin.

Hekimyan :  Şimdi, burada, siz, 1915’te Ermeni soykırımı olmamıştır, diyorsunuz, Öyle mi?

Koritarov: Tarihsel açıdan bir trajedi yaşanmıştır, fakat tarihe genel kapsamlı bakıldığında, pek çok soru işareti doğuran bir trajediden söz etmek zorundayız. Bu sorulardan biri, Ermenilerin Alman Nazi Yönetiminden yardım istedikleridir. Neden faşistlerin Ermeniler üzerine şemsiye açmasını talep etmiş olmalarıdır! Bu himaye neden Alman faşistlerinden istenmiştir? Sorun budur!

Hekimyan: Tarih dersi için teşekkür ederim.

Koritarov: Konuyu bilen kişileri davet edin ve halk tarihi öğrensin.

Hekimyan: Belki de 1915’te Almanya Osmanlı devletinin müttefiki olduğundan dolayı, 101 yıldan sonra 2 Haziran’da Berlin Meclisi “soykırımı” tanıması gerektiği sonucuna vardı. Neden tam şimdi. Somut nedenlerini ben de bilmiyorum.

Koritarov: Aynı görüşte değilim. Nedenler tamamen farklıdır. İsterseniz konuyu değiştirmeden bu noktayı biraz daha derinleştirelim.

Hekimyan: Ben bu söyleşinin böyle gelişmesini beklemezdim.

Koritarov: Konuların derinliği ve etki alanı görüldüğünden çok daha farklıdır. Bu yüzden, olayları daha geniş boyutlu ve komple ele almak gerekiyor.

Hekimyan: Siz şimdi bize, Yahudilere karşı (holokost) soykırım olmadığını da söyleyebilirsiniz. Öyle değil mi?

Koritarov: “Holokost” olduğu tanınmıştır.  Ve Yahudi soykırımında,  Gargin J. De, ve  Armenische Lider in SS Waffen – (SS Silahlı İnfaz  Güçlerinde Ermeni Legyon Şefi , Dro Drastamat Kanayan ve artık sözü geçen Arteşe Abegyan gibi Ermeni ileri gelenleri Yahudi soy kırımına bizzat katıldıkları gibi bu yüzkarası işlerde çok önemli rol da üstlenmişlerdir.

Hekimyan: Görüyorsunuz şimdi Türkiye’de bombalar patlıyor ve biz Türk halkına baş salığı diliyoruz.

Koritarov: Konuyu açan sizsiniz. Soruları soran da sizsiniz.

Hekimyan: Ben yarı Ermeni olduğum için siz bana saldırdınız.

Koritarov: Hayır ondan değil. Bilgisiz olduğunuz için. Okuyun ve tarihinizi öğrenin.

Hekimuyan: Ama biz ne de olsa, o zaman öldürülmüş olan 1.5 milyon Ermeni vatandaşının acısını paylaşalım.

Koritarov: Evet ölmüş olabilirler, fakat soykırım yapılarak değil, o zaman Osmanlı’da meydana gelen iç kargaşalık sonucu telef olmuşlardır. Ermeniler o zaman, bir devlet olan, Osmanlı’dan toprak koparmak için silahlı ayaklanma başlatmıştır.

Hekimyan: Gerçeklerle, tarihle ilgili son sözü dinleyici ve seyircilerimiz söyleyecektir.

Koritarov: Evet öyle, fakat hüküm vermeden önce okumalı ve gerçekleri öğrenmelidir. Gazeteciliğin temel taşı okumaktır.

Hekimyan: Tarih dersi için teşekkür ederim. Okurken başka gerçekler de öğrenmesinler? Okurken hepten yanılmasınlar?

Koritarov: İnternete girsinler ve Arte Sabagyan, Dro Drastamat Martşisoroviç Kanayan, Garagin J De  yazsınlar ve okusunlar, öğrensinler, gerçeklerle yüzleşsinler, hazırlansınlar ve yeni bir görüşme yapalım. Bu işler okumadan olmaz…

Reklamlar