Rafet ULUTÜRK
Tarih: 27 Aralık 2021

Ayaklanma çağı yaşadık.
32 yıl sonra bugün, ne kadar soğuksa hava, ne kadar buzluysa üzerine bastığımız toprak ve ne kadar acımasızca yalıyorsa rüzgâr yüzümüzü, o sabah da, şairin dediği gibi, HAVA KURŞUN GİBİ AĞIRDI!

Ve yemin etmiştik hepimiz dondurucu soğukta yanmaya, çünkü inanıyorduk bizlerden birimiz yanmadan karanlıktan çıkışamayacağına. Sanki bulutların buz tutmadığını, güneşin balçıkla sıvanmadığını bilmiyorlardı! Yüz yıl olgunlaşmıştı bu sabah.
Ne kadar uzanmıştık göklere, bulutlar alçalmış, tutalım diye. Ayaklanma çağının başladığını hiçbir kitap yazmamıştı.

İsyan alayı öyle bir çekildi ki!
Gelecek açmaya, tarihi geleceğe taşımaya yürüdü..

Silahla yol kesmek dedelerinin ustalığı olanlar, hepimizden öyle korktular ki, bizi Türkleri durduramayınca, annesinin sırtındaki TÜRKKAN bebeyi bile vurdular. Ogün, o yerde, Türkkan kızımız şehit düşerken, KİMLİK İSYANIMIZ kutsandı. Ayaklanmamız tüm dünyaya müjdelendi.

Büyük devrimlerin büyük kahramanları vardır. Bizim olanı ise kundaktaki bebeğimizdi.

Adını yazacak altın suyundan önce, ölümsüzlüğünü yer ve gök kabul etti. Türkan ismi hafızalarımıza kazındı, Türklüğümüzün ebedi sembolü oldu.
Bugün senin için buradayız. En güzel çiçekler çeleklerimizdir. Türkan Çeşmeden dökülen suda kimlik melodimizi dinlemeye geldik. Konuşuyorlar çeşme başında tatlıya tuz katan sözlerle. Kaymak bağlayamadı davamız. Farklı yaprak ve farklı kap şu dökülenler. Türk kimliğimizi sınarken, gurur tazeliyoruz. Onurumuzu kamçılıyor güneş, hafıza zarlarımızda benliğimizi ararken.

Devrimlerin safları bencillerle doldu.

Şu gördüğünüz etraf tarlaların tütünleri katransız olmadığı gibi, bencil-siz ve hain-siz devrim de olamazdı.
O gün bu gün, bizim egoistler, hainler, şahsiyetsizler ve benciller o günlerin havasını koklamadan yalnız kendini düşünenler, kendi çıkarlarının herkesinkinden daha üstün olduğunu sananlar isyan ettiğimizden hala utanıyorlar.

Ayaklanmasaydık, işte biz Türkleri yatıştırdık gelin diyeceklerdi ve kahraman olacaklarını zannederlerdi. Amma diyemediler, gerçek kahraman olamadılar.

İsyan kahramanlarıyla yüzleşmede hala bugün de utanıyorlar. Ayrıca her zamankinden bugün daha fazla korkuyorlar. Rodop sefillerinden, “çendilli” dediklerinin, devlet makamlarında insan haysiyeti olmayanlardan, isim ve kimliklerini tüm kayıtlarda silinenlerden bugün de korkuyorlar.

Kendilerine mezar yeri bile verilmeyenlerden korkuyorlar.

Korkacaklar tabii, çünkü tanklı, zırhlı, tepeden tırnağa silahlı totalitarizm karşısına nasırlı ellerle ve bükülmeyen bir iradesiyle çıkıp İSYAN ZAFERİ kutlayanlardan daha güçlüsü var mı dır?
Yaşıyor adalet uğruna isyan korkusu, bu topraklarda insanoğlu İNSAN olana kadar herkesi titreterek,  rüyalardan çıkmayacak. Dağlarımızda İSYAN GELENEKLERİ uğurluyor.

Rodop halkı kölelik prangalarını bu tepelerde kırdı.

Bugün, isimlerimizi değiştirenlerle, anadilimizi, dinimizi, geleneklerimizi, kültürümüzü, Türk olarak geleceğimizi ebediyen yasaklamaya yeltenenlerle sarmaş dolaş öpüşenler, bizim adımıza ve hesabımıza ilkesiz beraberliklere girenler, karşınızdayız!
Her zamanda karşılarında olmaya devam edeceğiz.
Bu mitinge gelen Particilere duyurmak isteriz bu hiç kimsenin mitingi değil, burası kimsenin malı da olamaz.
Burası Bulgaristan Türklerinin Halkın, toplumun yeridir.

Halkın her şeyimizi gasp edebilirsiniz, mal-mülk hatta anma törenlerimizi bile, fakat sizler dokunamazsınız Bizim ruhumuzda yaşayan yüce benliğimize!

Siz o kadar bencilsiniz ki, imkân bulsanız, yıldönümünü kutladığımız isyanımızla birlikte, şehit Türkkan’ı da hanenize geçireceksiniz…
Kırcaali meydanından saat kulesinden her saat Türk’e küfretmek yetmezmiş gibi şimdi de Osmanlı düşmanlarının şiirlerini bu şehitlik önünde okutacak kadar alçaldınız. Bu ne rezillik, aziz Türk milleti ne hale getirdiniz. Daha ne yapacaksınız, ne kaldı yapmadığınız.
Hepiniz Vatan ve Millet Sevgimizde boğulacaksınız.
Artık bu günden sonra kabuslara hazır olunuz. BÜTÜN KAĞBUSLAR SİSİNLE OLACAK.
Siz, ey saray sevdalıları, aç susuzlardan lokma kıskananlarsınız!…
Bu iyi günler hep böyle gidecek sanmayınız. Türk’e kefen biçenlerin sonu yakındır, bu günlere az kaldı, sizlerin de sırası yakındır inşallah.

Unuttuğunuz çok önemli bir şey var hatırlatmak isteriz.
Hatırlatıyorum: İNSAN EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ BAŞKALARINA DEĞİL, KENDİNE YAPAR!

O gün uzak mı sandınız? Evet o güne yaklaşıyoruz herkes duysun…
Toprağı üzerinde durduğunuz, havasını soluduğunuz, kürsülerinde böbürlendiğiniz açların, sefillerin, hor görülenlerin, ana dillerinde konuşma hakkından mahrum bırakılanların tüm hakları bugün de kutsaldır. Bunlar hiç bir zaman unutulmaz, unutulmayacaktır.
Öz davamızı defalarca pazarlayıp satmaya çalışan HAİNLER, şu toprakta ölümsüzlük kokusu olduğundan, alıcı bulamadılar. Bulamayacaklar da!

Devrimlere fiyat biçilmez! 1984 ile 1990 arası Bulgaristan Türkleri kesintisiz devrim dalgası yaşattı.
Gorno Prahovo, Benkovski, Momçilgrat, Yablanovo, Novi Pazar, Razgrat, Şumen, Tolbuhin, Silistra, Ezerçe, Medovets, tıka basa dopdolu hapishaneler, “Belene” ölüm kampı, sürgünler, işkenceler vs. vs. şu Balkan Dağlarında alevlenen devrim ateşinde sönmeyen alevleridir.
Ruhumuzda yaşayan, totaliter sistemin kullandığı devlet gücü bile başa çıkamadığı ve her şeyi allak bullak eden Türklüğümüz ve Müslümanlığımızdır.
İsyan dalgamız, Türk ve Müslüman düşmanlığını, adaletsizliği, baskı ve terörü bir devlet politikası haline getiren rejimi çökertendir. Komünist partisini iktidardan indirendir, Anayasayı değiştiren ve demokratikleşme kapısını aralayandır.
Bulgar halkını uyandıran ve demokratikleşme yoluna sürükleyendir. İşte şu tarlada, şu köyün kenarında, işte şu yolda kendilerine dayatılmak istenen hiçbir şeye asla boyun eğmeyenlerin DEV ZAFERİDİR.
Ne yazık ki şu asil yola açılırken hainlerin gizli tuzağına düştüğümüzü zamanında fark edemedik, gafil avlandık, oyalanırken enerjimizi kaybettik. Yeniden şahlanma yoluna ancak yeni yeni giriyoruz. Artık düşmanlarımız düşünsünler. Bu günden sonra bizim yolumuz aydınlıktır.

Anma tören ihanetçilerin hainlerin başkaldırı mitingi haline geldi.

Aramıza ve bizi çekemeyenlerden, bundan böyle de suyumuzu çıkarmaya ve benliğimizi boğmaya nasıl devam edeceklerini düşünenlerden, davamıza hiçbir katkıları olmadan politika dizginlerini ele geçirenlerden yıllar yılı kurtulamadık. Bugün de yakamızdan düşmüyorlar. Her şeye rağmen bizim yolumuz hak yoludur, bizler bu yolumuzdan dönmez, dönemeyiz biz hak yolundan ayrılamayız.

Onlar bizi işimiz olmayan işlere, boyumuzdan büyük oyunlara alet edip hep üzdüler.

Parçalandık, dağıldık, cahil kaldık, kıt kanaat geçinirken, yoksulduk sefil olduk. En kötüsü “İNANCIMIZI KAYBETTİK” “NASILSINIZ?” diye soranımız bile kalmadı.
Nerde hak ettiğimiz haklarımız, nerde gonca bağlamış serpilip açacak özgürlüklerimiz, nerde bizim temel haklarımız, nerede gele gele gelemeyen demokrasimiz, özgürlüğümüz…

 Çok egoistsiniz çoook! Siz şişe suyu içenler, bize pınar suyunu bile çok gördünüz! Pınarları kurutunuz.

Katranlı tütünümüzü bile çok gördünüz, elimizden aldınız!
Bizi hayvanlarımızın sıcaklığıyla yaşadığımız için bizleri kıskandınız!
Çocuklarımızı emzirmemizi, sözde onları mikroplardan korumak için, ağzımızda çiğneyerek verdiğimiz mamalarını bile çok gördünüz. Allah’la bütünleştiğimiz camilerimize el koymaya devam ediyorsunuz. İbadethanelerimizin iadesi konusunda lehimizde çıkan mahkeme kararlarının uygulanmasını bile görmekten geliyorsunuz.

Parlamento ne yatakhane ne de yemekhanedir, ne de vurgun vurma yeridir, siz işinize neden bakmıyorsunuz? Bu halkın hakkını hukukunu neden oralarda savunmuyorsunuz?

Sizi oralara gönderenlerin şerefini ayaklar altına almaya hakkınız yok. Evet, biz alelade insanlar olarak kaldık, ama içimiz öfke dolu. Kudretimiz, 1980’ler isyanından çok daha büyük bir ateş yakabilir.
Yeni ateşte hiçbir haine kurtuluş yoktur. Hedefimiz tek başına iktidar olmak değil, devlet makamında namusumuzla temsil olmak, haklarımızla namusluca yaşamak, özgürlüklerimizle kanatlanarak uçmaktır. Kısacası adam olmaktır.

Sizden istediğimiz başka hiçbir şey yoktur.

Değişim isteğimiz yılı, halkımız inşallah 2022’de ulaşır. Hainlikten kurtulmaya ayaklananlar her zaman olduğu gibi yine hapisleri boylamasını görür yaşarız.

Biz Türkiye’de yaşayanlar 14 Kasım 2021’de hak ve özgürlükler davamızın aynı ateşle yandığını bu geçen yılında dört mevsim gösterdik. 18 binlere düşen oyları Türkiye’de 100 binlere ulaştırdık. Bunu da kendi oylarınız zannetmeyin sakın. Bunları bir borç gibi düşünün zamanı geldiğinde geri alınacaktır.

Dolup taşan meydanlar bizimdi. Biz,  Bulgaristan Türk-Müslümanları yerli yabancı para babalarıyla, dolandırıcı ve soyguncularla, oligarşi ve tekeller sofrasında işimiz olmadığını açıkça beyan ettik.
Gizli servislerle oyun ardından oyun çevirmesini, kalın enseli dolandırıcı çeteleriyle ortaklığını, ızbandut gür ruhuyla kardeşliğini, faizci-işkencesi ekiplere seyirci kalmasını, sabıkalılara çadır açmasını, Bulgar meclisini hapis cezalılar için dokunulmazlık bekleme salonu haline getirmelerini istemedik. Buraları kara para aklayıcılarla içli dışlı olmasını, dolandırıcıları partinin üst kademelerinde barındırmasını kesinlikle ve kesinlikle kınıyoruz. Bu son şanslarını da kullanamadılar.

Biz Türk-Müslüman halkı namus ve dürüstlüğümüze gölge düşüren hiçbir yerde yokuz ve olmak istemiyoruz.

Bu kadarını beklememiştik:

Bunların yaptıkları Bulgar devletine de ihanettir.
Biz bu işlerde yokuz! Olmak da istemiyoruz biz Atalarımızdan bunları böyle öğrenmedik. Bizim yolumuz güzel ahlak, hak ve hukuk yoludur.
Bulgaristan’ı bir sömürge durumuna düşürmek isteyenlere alet olmak bize yakışmaz. Benzer olayların uzayan dizisi hepimizi ürkütmüştür.

Sayın “liderler” politikanızı tasvip etmiyoruz.
Dipten tepeye tüm kadroların gözden geçirmenizde ısrarlıyız!

Bizim adımıza karıştığınız işleri öğrendikçe haysiyetimiz kırılıyor. HÖH sizin değil, hepimizindi. Siz bizden, bu partiyi kurmak için isyan edenlerden, partili olmamızı bile kıskanıyorsunuz. Sizlere hiç birinize bizim Türk halkının borcu yoktur. Türklüğümüz alın yazımız, öz irademizle kurduğumuz partimizin temel kuruluş ilkelerine bağlı kalmak kaderimizdir. Yol ayrımlarında siz gider, biz yine kalır ve partimize sahip çıkarız, bundan hiç ama hiç bir endişeniz olmasın.

Değişiklik yapmak zorundasınız veya yok olmaya mahkûmsunuz:

Bu anma mitinginin gerçek anlamı budur.
Bizi temsil edenlerin görevi Türk halk topluluğuna ve İslam’a ihanet zincirlerini kırmaktır. Dikkat her sözümüz bir ihtardır.

Bu dünyada kahramanlarımızın aziz hatırasından başka kalıcı bir şey yoktur. “Liderlik”, “genel başkanlık”, “milletvekilliği” süresi olan işlerdir. Ebedi olan halkımızın öz davasına sadakat ve bağlılıktır.
Ödevleriniz; İslam Türk mirasımızı ve vakıf mallarımızı geri almamız güvence altına alınmalı;
Karma bölgelerde gençlere iş yeri açılması programa alınmalı;

Uşaklık ve ihanet politikalarına kesin son verilmelidir.
Şerefli ve fedakâr insanlarımızın bilge sesine kulak verme zamanı gelmiştir.

Soydaşlarımızın problemlerini dinleme zamanıdır.

Hepimizi ezen 1984–1990 zulmünden suçlu olanlar pişmanlık duyduklarını beyan etmelidir.
Onlar tövbe edene kadar başımız dimdik durmak zorundadır.
Bizi hor görmeye hazırlananlara fırsat vermemeliyiz. Bugün burada olduğu gibi kararlı mücadelemize her zaman ve her yerde devam edeceğiz. Geçmişimizi unutursak, yarınlarımızı göremeyiz.

İsteklerimizi tekrar hatırlayalım:

Biz, Hak ve Özgürlükler Partisi’nin başka partilerden farklı bir parti olması gerektiğine inanıyorduk. Varlığımızı sürdürebilmemiz için Sosyalist Parti stratejisine tamı tamamına uyup bağlanmamız gereğine inanmıyoruz. HÖH partisi kuruluşunda toplumumuzun en dinamik ve çalışkan, dürüst ve namuslu kesimi bu partiyi örgütlemiştir. Bu partiyi iktidara getiren de bu kişilerdir. Davamızı sürdürebilmemiz için onun ya da bunun kulağımıza bir şeyler fısıldamasına gerek yoktur.
Bu gün HÖH partisinin Bulgaristan’da 600 bin oydan 200 bin oya düşmesi halkın değil, HÖH’ü yönetenlerin suçudur.

Günümüz Bulgaristan ortamında Rusya ile bizim çıkar ve bakış açımız örtüşmeye bilir.

Biz kendi fikirlerimizi halkımıza iletme yolları bulmak ve propagandamızı öz kaynaklarımıza dayanarak yapmak zorundayız. Anadilimizle olduğu gibi vatan dilimizle de insanlarımıza ulaşmalıyız. Yaşamın akışını yansıtmayanlar değişim süreçlerinde etkin olamazlar.
Pomak kardeşlerimizle aynı çileli yüzyılda kenetlenmemiz dikkate alındığında, birlik ve beraberliğimizi koruma davamızın ortak olduğu ortadadır. Politik netlik içinde herkesin hepimize sahip çıkma zamanında bulunduğumuza işaret ederiz.

2021 bir şeylerin bitmesi ve yeni bir şeylerin başlaması açısından önemli bir yıl oldu. 2022 gerçek kahramanların çıkma zamanıdır.

Bulgaristan halkına hiçbir şey getirmeyen ama hepimizi bir lokma ekmeğe muhtaç eden sözde demokrasiye geçiş, ilk dönem olarak sona erdi ve umarız yeni bir aşama başladı.
Son 32 yılda, geri vites ilerlerken, ellerimizle yarattığımız devlet mülkü zenginler arasında gizlice paylaşılırken, Bulgaristan’da yaşayan halk lehinde hiçbir şey yapılmadı. Bulgaristan’da zengin olmuş Türkleri tekrar elden geçirmeli ve üzerinde durulmalıdır. Yeni yılda Türklere faydalı olanların kazanma ve gülme zamanı geliyor hazırlıklı olunuz.
Aldatılanlar emek insanları oldu.  Yoksulluktan başka bir şey getirmeyen GEÇİŞ DÖNEMİ trajedisini bundan öte yaşamak istemiyoruz. Bu sebeple yeni 2022’yi hasretle bekliyoruz…

Yeniden başlamak üzere, gelin 1990 ruhuna geri dönelim.

Her şeye yeniden başlayalım. Bulgaristan’da Yüce Halk Meclisini seçelim! Anayasamızı yeni baştan değiştirip gerçekten yenileyelim, temel hak ve özgürlüklerimizin anayasal haklarımız olarak tanınmasını sağlayalım. İnsan haklarımızı teker teker yasallaştıralım. Milletvekillerimizi kendimiz gösterelim ve kendimiz seçelim. Anayasada bizim Türklerin de artık imzaları olması zamanı gelmedi mi? Ne dersiniz?

Artık tanımadığımız ve tepeden inen hiç kimseye oy vermeyelim.
Toplum düzenimizi demokratikleştirerek yenileyelim. Adalet ve eğitim sistemlerimizi AB kıstaslarına göre değiştirelim. Sağlık ve sosyal güvenlik sistemimizi halka hizmet edecek raylara çekelim.  Devlet soyucuların her şeyine el koyup kendilerini adalete teslim edelim. Hak ve özgürlüklerimizi elde etmemize engel olanları politikadan dışlayalım. HÖH partisi veya herhangi Bulgar bir parti ile bir yazılı anlaşma yapalım veya yeni GERÇEK TÜRK Partisinin yönetim kadrolarını kendimiz belirleyelim.

Dalkavukluk yapmaktan başka hiçbir işe bilmeyenlerden kurtulalım.
Parti yönetim organlarında emeklilik bekleyen kadrolarla vedalaşalım. Sosyalist Parti (BSP) ile ilkesiz işbirliğinden vazgeçelim. HÖH yönetiminden hesap sorma yollarını açalım. HÖH denetim organlarını göreve çağıralım vs. Hak yolunu açalım herkes rahat olsun. Allah, hak ve adalet yolunda milletimizi muzaffer, Büyük Türkiye Cumhuriyeti devletini de âli eylesin. Biz öz davamızın şerefli devamcılarıyız. Dünümüzden ve bugünümüzden utanmadan ilerlemek istiyoruz.

Namuslu ve onurlu olduğumuz için gururluyuz.

Şehitlerimizin anma toplantılarını bu duygularla bir daha selamlıyoruz.

Okuyanlara sağlıklı ve huzurlu günler dileriz

Reklamlar