Tarih: 31 Mayıs 2019
Yazan: İbrahim SOYTÜRK
Konu:  İşittiniz mi? Umut mayalanmış.?

Geçen Pazar – 26 Mayıs 2019’da – yapılan olağan Avrupa Parlamentosu seçimleri Bulgaristan siyasetini karıştırdı.  Elleri çaprak tutanlar, büyükçe etli bir kemik yakalamak için derin karıştırdılar. Bunu diyenlere tam olarak katılmak istemiyorum.  Bizim göllerde irice balıklar derinde ve büyük yengeçlerin kök inlerinde olduğu doğrudur da, Bulgar siyasetinde nimetten olan her şey zaten onların sofrasındaydı. Sol eli balda, sağ eli tere yağda olan onlardı.

En tepe zümreden –  GERB başkan yardımcısı, milletvekili, meclis grup başkanı, 2006’dan beri Borisov’un gölgesi, 2009-13 yıllarında İç İşleri Bakanı, 2014’te FBR (istihbarat teşkilatı) özel kurslarını bitiren, GERB’i yatay olarak FBR isteğince örgütleyen, 240 bin kişiyi fuzuli maaşa bağlayan ve Başbakan’ın güya en güvendiği adamı olan Ts. Tsvetanov GERB partisindeki tüm görevlerinden alındı.

Sebep gösteren çok! Gerçeği bilen yok. GERB ile yürütmenin birleştiğini gören Deliorman-Dobruca seçmen, totalitarizm geliyor endişesiyle GERB’den çekildi.  Batı Rodoplar’da GERB’e oy verenler Türk AP milletvekili adayı A. Ahmedov’un ismini işaretledi. GERB’in en güvendiği adaylardan eski BSP MK Politik Büro üyelerinden önde gelenlerden birinin torunu L. Pavlova seçilmedi. GRRB Brüksel’de bir sandalye kaybetti.

İkinci olarak da Sosyalistlerin (BSP) Başkanı Kurnelya Ninova, 5 kişi çıkarsa da, vaatlerinin altında kalınca istifa etti.  Bunlar derin analiz gerektiren konular, bu yazımda olara tutuculuk ve – yeni-liberalizm “çarpışması” açısından bakmak istiyorum.

Bu seçim kazanını karıştıran çaprak Avrupa Halk Partisi (ENP) sofrasına Bulgaristan’da  2 kemik birden çıkardı:

Birincisi: Bulgar siyasi tutuculuk temsilcileri: GERB ve VMRO.

İkincisi:   Bulgar yeni- liberalizmi temsilcisi: DPS.

26 Mayıs 2019 tarihine kadar Bulgar tutuculuğunu temsil eden, siyasette sağ merkeze oturan Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar GERB bulunuyordu. 2006’da kurulan bu parti, AP’unda en büyük siyasi grup olan ve bu seçimde 182 milletvekili çıkaran Avrupa Halk Partisi (EPP) grubuna üyedir.

Şu yeni gelişme oldu: Avrupa Konseyi (AK) yönetiminin 2014 yılında özel bir kararla “aşırı milliyetçi, ırkçı, faşist” olarak nitelediği 3 Bulgar partisinden (“Ataka”, VMRO” ve “Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Milli Cephe”) den biri olan İç Makedon Devrim Hareketi –VMRO partisi 2 milletvekili çıkardı.  Birisi VMRO Başkan Yardımcısı, tutucu, genç faşistlerin azgın öncüsü Angel Cambazki, ikincisi ise, VMRO listesinde 4. yerde olan fakat sol liberal siyasi görüşleriyle bilinen, ( sol devrimci, Çe Gevaracı) sevilen sahne oyuncusu – Andrey Slabakov oldu. Bundan böyle biri faşist (Cambazki), ikincisi de neo-liberal (Slabakov) Avrupa (EPP) partisindeki 182 milletvekilinden ikisi olacak ve yan yana oturacaklar.  (Nasıl olacak bilmiyorum) fakat aynı görüşleri savunmak zorunda kalacaklardır. Çok tuhaf bir gelişme. Şuna da vurgulamamız iyi olur. VMRO 17 kişilik listesinde sadece 6 adayı faşist partiden, diğerlerini aşırı sol ve aşırı sağ siyasi çizginin en ucundan seçmişti. Belki de bu yaklaşım sürpriz oldu. Çünkü bu partide en fazla (tercih edilen siyasetçi) ödülü alan kişilerden biri Leh asıllı Pan Şparek oldu ki, bu da faşistlerin Bulgaristan’daki Leh asıllı vatandaşları ve Katolikleri  seferber edip kazanma çalışmalarını ele verdi.

Bu gelişmeler kazanda 2 damla olsa da, 40 yıldan beri (1970’ten bu yana) Avrupa Parlamentosunda ezici çoğunlukla egemen olan EPP artık çoğunluğu kaybetti. AP başkanının AK başkanının EPP milletvekillerinde seçilmesi bile garantili değil. Bu bakıma Bulgar GERB patisinin aşırı soldan ve aşırı sağdan (faşist) temsilcileri VMRO ile hükümet ortaklığı sonucu Avrupa meclisine taşıması, çok ciddi eleştiriye konu oluyor. Çünkü demeçlerinde lider vurgusu yapmaya başlayan An. Cambazki, seçim kampanyasında “azınlık hakları” konusunda çok aşırı saldırılarda bulunmakla eleştirilere neden olurken, “Makedonya politikasında” “Biz, Kuzey, Batı, Doğu ve Güney Makedonya tanımıyoruz. Makedonya Bulgaristan’ındır. İsteklerimiz kabul olunmazsa, NATO ve AB üyeliğine veto hakkımızı kullanırız” dedi. Bu demeçler,  VMRO’nun siyasi şeffaflığına kuşku getirdi.  Onun, Fransız milliyetçi “Le Penne” ve İtalyan “Salvini” hareketine de göz kırpması dikkat çekti. Ayrıca onun 2014-2019 döneminde AP milletvekili olarak, partisinin kabul etmediği Şiddete Karşı İstanbul Antlaşmasını (paraya karşı) gizlice imzaladığı basında manşet oldu. Bu seçimde onun saldırı hedeflerinden biri, Brüksel’e üçü Almanya’dan, biri Kıbrıs, biri Fransa’dan ve 4’ü de Bulgaristan’dan olmak üzere 9 milletvekilinin seçilmesi oldu. AP meclisinde Türk çalışma grubu olması olasılığından rahatsız. “AB bir Hıristiyan Kulübüdür!” yaygarası kopardı.

Bulgar tutucu grubu herhangi bir ideoloji etrafında birleşememiştir. AB’nin bir federatif birlik olarak mı yoksa otonom devletler birliği olarak mı gelişmesi gerekir konusunda da, birbirine tamamen zıt uçlarda yer alıyor. GERB bu konuda suskun kalırken. VMRO otonom devletlerin birliği çığlıkları atıyor. Totalitarizmi ve tek kişilik yürütme taraftarı olduğunu da gizlemiyor. Bu ilkelerde AB’nin demokrasi ve halkçı yönetim ilkelerine terstir.

(Bu gelişmeleri dikkatle izliyoruz

YENİ LİBERALLERE gelince: Avrupalı yeni (neo) Liberallerini Bulgaristan’da temsil eden Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) milletvekilleri 2014’e göre 1 azaldı. Seçilenler: DPS Başkanı Mustafa Karadayı, Blogoevgrad milletvekili, (oligarşiden) Delyan Peevski ile DPS Gençlik Örgütü Başkanı, AP eski milletvekili İlhan Küçük oldu. M. Karadayı ile D. Peevski’nin Brüksel’e gitmeyeceği bildirildi. Yerlerini kimin alacağı ise henüz açıklanmadı. Bu olaya dikkat çekmemin nedeni, Bulgaristan’da Rus sermayesinin temsilcisi olan, ismi hasıraltı işlerin hepsine karışan, çöken bankalarda çevirdiği dolaplar gazete sayfalarına sığmayan D. Peevski gibi bir şahsın siyasette “yeni liberaller” saflarında yer almasıdır. O, seçim kampanyasına katılmadı. Görüşmelerde, Müslümanların “ekmeğin, şekerin, ay çiçek yağının diğer ana gıda fiyatlarının hemen ucuzlatılması” istedi duyuldu.  DPS,  Filibe (Plovdiz) gettolarından 10 bin, Vratsa şehir gettosundan 7 bin, Sofya Romen mahallerinden 8 bin, Gabrovo gettosundan 2 bin, Veliko Tırnova gettosundan 3 bin ve Burgaz gettolarından da 6 bin oy aldı. DPS lider ekibinden ve AP adaylarından  “azınlıklara karşı baskı ve terörün durdurulmasını; Romen mahallerinin yakılmasına hemen son verilmesini; azınlıklara anadillerinde çocuk yurdu, anaokulu ve ilkokul açılmasını, çocuk paralarının ve sosyal yardımların kesilmemesini, azınlık mahallelerine polis karakolu değil sağlık merkezi ve kültür evi kurulmasını istediler.)

2014-2019 yılları arasında Avrupa Birliği’nden azınlıklar, sefiller, işsizler ve mesleği olmayan geçler için geliştirilen programlara gelen paraların oligarşi zümresi tarafından ele geçirildiği ve sahte evraklarla dış ülkelerdeki banka hesaplarına ve Of Short şirket hesaplarına aktarıldığı defalarca belirtildi. DPS yönetimindeki 5-10 kişinin yeni liberal görüşün savunucusu olamayacağı, İlhan Küçük’ün azınlıklarda genç liberaller elidi oluşturamadığı ve işlerin sofradan sofraya, yalandan yalana idare edildiği ve seçmenin, dolayısıyla halkın aldatıldığı defalarca belirtilmiştir. Şu iyi bilinmelidir ki, bu ulus aydınlanmadan sosyal alanda adalet ve demokrasi yolunda örgütlenemez. Bulgaristan’daki durum budur.

Majoriter seçim isteği yoğunlaşıyor.

Bu seçimde Bulgaristan’da sandık başına giden dört kişiden (katılım %26) yarısının majoriter (en fazla oy alan kazanır) usulüne göre seçim yapılmasını arzuladığı bir daha ortaya çıktı. 16 Kasım 2016’da yapılan siyasi sistemde değişikli halk oylamasında (referandum) bu istek 2,5 milyon oy almıştı. Siyasi sınıf bu oylama sonuçlarını mecliste onaylamadı ve çöpe attı.  Dış ülkelerdeki 2 milyondan fazla oy hakkı olan ama yalnız çok az bir kesimin bu yasal hakkını kullanabildiği Bulgaristanlı seçmen, şimdiki seçim sisteminin değiştirilmesinde kesin kararlıdır. Onlar seçime katılmayı “posta ile (oyunu mektupla göndererek)  oy verme veya elektronik yoldan seçime katılma” usulünün kanun değişikliği ile mutlaka getirilmesini talep ediyorlar. Bu istek BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet derneği yönetimi tarafından da destekleniyor. Derneği verdiği iftar yemeğinde Genel Başkan Rafet Ulutürk tarafından yeniden dile getirilirken, Büyük Göçün 30. Yılı anma toplantılarında da destek bulmuştur. İstekler arasında, parti listeleriyle seçime katılmanın yasa dışı ilan edilmesi gereğine işaret ediliyor. Politik Parti tepesindekilerin kesesine büyük ölçekli  kepçe dolusu para akıtılmasının yasaklanması istekleri de çok sık ve ısrarla dile getiriyorlar. Bu sene (2019) 2017 yılında 26 Mart erken meclis seçimlerine katılan ve meclise giren 7 siyasi partiye yasada öngörülenden toplam 6 milyon leva daha fazla para verilmiştir. Bu paraların geri toplanıp hastanelere dağıtılması öneriliyor. Bu isteklerin arkasından duran en kalabalık grup Türk seçmendir. 6 AP Milletvekili çıkaran GERB partisinde en büyük oranda  tercihli oy alan adayı Batı Rodoplar’dan, öğretmen, okul müdürü Türk aday A. Ahmet oldu. O da seömenle görüşmelerinde majoriter seçim, adalet ve rüşvet ve dolandırıcılıkla mücadeleye güç kazandırma çağrısında bulundu ve halkta destek buldu. DPS’nin kaybettiği kalelerden oy aldı.  (Bu konu seçimin derin analiz yazılarımızda ayrıca ele alınacaktır.)

***

Seçimle gelen sosyal ve siyasal eleştiriler sanki fazla oldu ve Bulgaristan siyasi lokomotifini ansızın durdurdu. Mazoru mu bitti? Ceryan mı kesildi? Diye sorarsanız, cevabım HALKIN UMUDU SÖNDÜ olur. İnsanlarımız düş kırıklığına uğradılar. Dört kişiden biri sandığa gitmedi. Neden? Derseniz. İnsanların ve insanlığın hareket mayası UMUTTUR. Umudumuz söndü.

Sandığa gitmemek bir tepki biçimiyse, bireysel olumsuzlama bilincinin toplumsal bilince dönüştüğü dönemi yaşıyoruz. Tekel bilinç, tümelleşmeye ve toplumsal değişimi durduranları olumsuzlamaya yönelik güç toplamış ve kale kurmuştur. Herşeyin hemen değişeceğine inanmayanlar susmayı, pasif kalmayı ve seyretmeyi seçtiler. Yaşanan sefillik ve cahilliğin yarattığı protesto biçimi budur. Ellerindeki büyük ama artık dolmayan kepçelerle azan karıştıranlar son kemiklere seviniyorlar.

Sefiller karanlığı yırttı ve dünyaları genişledi. Uyanık davranıyorlar. 30 yıldan beri gece gündüz rüşvet ve soygun memesi emenlerden uzak duruyorlar. Artık yoksullar zalim ve arsız, kaba ve saldırgan düşmanın gerçek yüzünü verdi ve yumuşak damarını keşfettirmek istemiyor, bir yapışırlarsa ömürün sonuna kadar rahat ettirmeyeceklerini biliyor ve bilinçli davranıyor.  Sandığa gitmeyenlerden, hiç kımıldamayanlardan kork sen… Umut mayalandı artık kabarıyor.  Şimdi nereye? Sorusuna cevabımı yeni yazımda birlikte bulacağız…

Okuyun ve okutun, paylaşın ve umudumuz birlikte mayalansın.

Not: “ARDA –  KIRCA ALİ”  “A” Gruba sıçramış. Tebrikler!

Teşekkür ederim.

Reklamlar