TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un himayelerinde, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ), Tekirdağ Tarih Bilicinde Buluşanlar Derneği ve Süleymanpaşa Belediyesi iş birliğinde organize edilen Rumeli-Tekirdağ Göç Çalıştayı, Rektörlük konferans salonunda düzenlendi.

Çalıştay, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından Göç Belgeseli’nin izlenmesiyle başladı. Daha sonra Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği Başkanı Hüseyin Bayol açılış konuşması yaptı. Ardından Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel ve Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin bir konuşma yaptılar. Sonrasında konuşan Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım;” İnsanlık boyunca yaşanan göçler, dünyada eşitsiz biçimde dağıtılmış ekonomik fırsatlardan yararlanma isteğinin bir sonucu olabildiği gibi, ekolojik sebepler, dayatmalar ya da devletler tarafından gerçekleştirilen sürgünler, iskanlar ve şavaşlar nedeniyle de ortaya çıkabilmektedir.

Tekirdağ’a da çeşitli sebepler yüzünden göçler yaşanmıştır. Bunların en önemlileri, Balkan Savaşı sonrası yaşanan göç hareketi ve 1989’da Bulgaristan’da yaşanan Türk Zorunlu Göçüdür. Balkan Savaşı ve sonrasında milyonlarca insan, yüzyıllarca yaşadıkları topraklardan ayrılmak, bütün geçmişini, servetini, komşusunu, bağını, bahçesini arkada bırakarak göç etmek zorunda kalmıştır Balkan Harbi bittikten bir yıl sonra başlayan Birinci Dünya Savaşı nedeniyle muhacirlerin sıkıntılı durumları uzun yıllar devam etmiştir.

Balkanlarda büyük zenginliklerini terk ederek Türkiye’ye gelen Türkler, yıllarca zorluklarla mücadele etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Ancak, her şeye rağmen Osmanlı bakiyesi topraklarda yaşıyor olmak onlar için bir teselli olmuştur. Çünkü göç etmeyerek veya edemeyerek geride kalanların sıkıntıları, bulundukları yerde daha fazla olmuştur.

Diğer taraftan, Balkan Savaşları sırası ve sonrasındaki göçler, Türkiye’de mevcut Türk öğesine, kültürü ve diline güç kazandırmıştır. Türk nüfus yoğunluğu artmış, onların Türkiye’deki nüfusla karışıp kaynaşmaları ve bütünleşmeleri ile bu topraklardaki mevcut geleneksel yapının değişmesi, ekonominin gelişmesi ve kültürel katkılarının yanı sıra Türkiye’de yeni bir ulus devletin kurulmasına önemli ölçüde ön ayak olmuştur. Bu çerçevede Balkan göçleri, Müslüman nüfusunun yoğunluğu üzerinde olumlu katkılar yaparak bu toprakların yeni kurulacak Türkiye Devleti’nin “misak-ı milli” sınırları üzerinde kurulmasına imkân sağlayan en önemli unsurlardan birisi olmuştur.

Ayrıca Balkanlardan gelen göçmenler, Balkanlarda öğrendikleri teknikleri Türkiye’de uygulayarak Anadolu’da modern tarım ve ticaretin gelişmesine de önemli katkıda bulunmuşlardır. Bir diğer büyük göç hareketi ise 1989 yılında yaşanmıştır. Geçmiş dönemler içerisinde Bulgaristan’da Türklere ve Müslümanlara uygulanan zorunlu asimilasyon politikaları ve baskılar, Bulgaristan’dan Türk Zorunlu Göçünü hazırlamıştır. Bu politikalar neticesinde o günün idarecileri tarafından Türklerin isimleri değiştirilmeye zorlanmış, Türkçe konuşmak yasaklanmış, ezan okumak yasaklanmış ve bunlara karşı çıkanlar hapishanelerde tutukluluk ve mahkumiyet yaşamışlardır.

1989 Haziran-Temmuz aylarında toplam 300.000’den fazla kişi Türkiye’ye giriş yapmıştır. Göç süreci, göçe tabi tutulan Türklerin büyük güvenlik korkuları yaşamalarına neden olmuş ve üzerlerinde travmatik bir etki yaratmıştır. Gruplar halinde bir yerden başka yere gönderilen günlerce yollarda, ormanlarda bekletilen göçe zorlananlar, sınır bölgesine sevk edilmiştir. Bir kısmı da trenlerle Türkiye’ye gelmiştir. Türkiye’ye sığınan yüzbinlerce göçmenler, sınır bölgesine yakın yerlerde çadırlarda, daha sonra okul binaları gibi resmi binalarda konaklayarak Trakya’daki değişik bölgelere, Bursa ve İstanbul gibi göçmenlerin akrabalarının bulunduğu Türkiye’nin diğer şehirlerine sevk edilmişlerdir.

Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra göçmenler için yeni bir dönem başlamıştır. Göçmenler Türkiye’ye girişleriyle birlikte, alınan bütün önlemlere rağmen yine de birtakım sorunlarla karşılaşmışlardır. Toplumsal uyum hiç kolay olmamıştır. Görüldüğü üzere Balkan Şavaşları ve sonrasında yaşanan süreçler, 1989 yılında yaşanan göç hareketi, pek çok trajediye sebep olmuştur. Bu yaşananları unutmamalı, unutturmamalıyız.

Tarihi tekerrürden ibarettir diyorlar, Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? der Mehmet Akif Ersoy. Tarih şuuru olmayan milletler, yaşadıkları olaylardan ders almazsa, bu da o milletler için yeni felaketlere, yeni musibetlere neden olur. Geçmişimizi bilmeden geleceğe emin adımlarla ilerleyemeyiz. Bu düşünceden yola çıkılarak yapılan bu çalıştayın tarih bilincini aşılama açısından faydalı olacağını umuyor, bu çalıştay sonucunda hazırlanacak olan kitap, Tekirdağ’ın tarihine ışık olacak, bu konuda çalışma yapmak isteyenlere önemli bir kaynak olacaktır. Bu vesileyle bu çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’e, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel’e, Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği Başkanı Hüseyin Bayol’a teşekkür ediyorum.” dedi.

Vali Yıldırım’ın konuşmasının ardından plaket taktim edildi ve sonrasında çalıştay devam etti. Çalıştaya Vali Yıldırım’ın yanı sıra TNKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, İdare Mahkemesi Başkanı Türker Karavaizoğlu, Baro Başkanı Av. Sedat Tekneci, Başsavcı V. Soner Gül, Vali Yardımcıları Ali Dursun, Murat Eren, Asalet Karabulut, Süleymanpaşa Kaymakamı Harun Kaya, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği Başkanı Hüseyin Bayol, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

Abdullah Yalçın, Trakya Gazetesi

Reklamlar