Dr. Nedim BİRİNCİ
Tarih: 14 Temmuz 2021

11 Temmuzda yapılan Bulgaristan erken meclis seçimlerine topu topu  2 440 421 (iki milyon dört yüz kırk bir bin dört yüz yirmi bir) vatandaş katıldı.  4 Nisan 2021 olağan meclis seçimlerine 3 400 000 (üç milyon dört yüz bin) seçmen sandığa gitmişti. Aradaki farkı siz eksi artı ve yüzde olarak hesaplayabilirsiniz, sözün kısası, bu defa 3 vatandaştan biri oy vermeye gitmemiş. Vay be!

 Ben Bulgar halkından bu denli güçlü bir tepki, sandığı protesto değil, doğrudan tekmeleme beklemiyordum! Bulgar tarihinde benzeri yok.

Bu dirilişten, halk arasına hiç inmeden, halkın elini sıkmadan ve terini koklamadan “lider” oluveren şarkıcı ve TV-lerde eğlence yayını sunan Slavi Trifonov korkmuş olacak ki, aklında, kalbinde, cebinde ve gizlisinde ne varsa hemen döktü ve 11 Temmuz seçimlerini kıl payı kazanınca azınlık hükümeti ve Hükümet Programı açıkladı.

Bulgar basını izleyen ve TV programlarında röportaj ve yorumları kaçırmamaya ya da video olarak izlemeye gayret gösteren biri olarak hep haltan uzak yaşamış ve bir gün için seçmen olan aynı insanların onu “kazanan lider” yapmasından korkan ve eteğinde ne varsa dökmesine şaşırdım. Bu acelecilik bana da sürpriz oldu.

İnsanlar en mutlu hayaliyle haşır neşir yaşar. Hayal bu, yanlışsan kulağını çekmez, çalsan beysbol sopası kaldırmaz, sevsen hemen yanıt verir ama bu işler hayatın içinde pek böyle değil tabii.

Örneğin, eski Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov  11 Temmuz seçimlerini kazanacağını 3 defa rüyasında görmüş. 3 defa bakımcı çağırmış ve onlar da hep bir ağızdan, kazanacaksın Efendi, ,işe gözlerimle görüyorum, yükselen senin dalgan, senin gibi iri, gözleri var iri iri, sana geliyor hazırlan, demişler ve zarf içinde sunulan paraları alıp arka kapıdan çıkarak kaybolmuşlar.

İnanır mısınız bilmem, seçim günü Borisov 11 defa Brüksel’i aramış “kaybedersem benden hesap sormayın. Olan oldu, biten bitti! Finish!” demiş.

2009’da B. Borisov’u Bulgar devletinin kırmızı halısı üzerine çekenler, İkinci Dünya Savaşında Yahudilerle Çingenleri Ölüm Kamplarında Ateşe atarak yakan ve külleri çöplüklere saçan Nazi kalıntılarıydı. Son görüşmelerinde “Brüksel’den göndereceğimiz paraları çürük tohum gibi saç, fakat bize göndereceğin paralar ter temiz ve gıcır, gıcır olsun” demişlerdi.  Borisov memleketi 12 sene yönetti, hiçbir yerde eşek dikeninden bereketli bitki bitmedi. Dikeni halka, balı ona ve 12 yıl geldi geçti.

Yüzlerinden iyi mi kötü mü insan oldukları pek okunmayan aynı insanlar ona bir de “yöneteceğin en önemli kurum Milli Seçim Komisyonu” olsun demişlerdi. Bu kurumda işleri denetleme görevlisi olarak, Almanya Üniversitelerinde matematik okumuş ve matematik okyanusu içinde bulunan ve Bulgaristan’dan pek kimsenin uğramadığı “Her Şey Yalan Adasında” uzmanlaşan Profesör Mihail Konstantinov’a göz kulak olması tavsiye edilmişti.

Profesör Mihail Konstantinov öyle çalıştı ki, Borisov 11 defa seçim kazandı. 11 Temmuz seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklandığı 13 Temmuz tarihinde Prof. M. Konstantinov kendi isteğiyle 72 yaşında emekliye ayrıldı ve çalışma odasından çıkarken kullandığı özel mürekkepleri, tükenmezler, kaşe ve mühürleri beraberinde götürdü.  

Prof.  Konstantinov’un kafası 2019 yerel seçimlerinde karışmaya başlamıştı. O seçimde GERB partisi Sofya’yı kaybediyordu. 8 Belediye ellerinden çıktı. Büyük şehir belediyesini kurtarabilmek için o, zor zar 661 000 (altı yüz altmış bir bin) oyu geçersiz ilan etti ve Borisov’tan gelen bir telefondan sonra uzun zaman kayıptı. Şunu düşüne biliyor musunuz? 661 000 bin oy, o seçimde her dört oydan birinin geçersiz ilan edilmesi anlamına geliyordu ki, durum “geçersiz” yalanıyla kurtarılmıştı. Her dört seçmenden birinin yüzüne  “yanlış yaptın” tokattı veya sırtına “cop”  değil, “beysbol sopası” inmişten farksızdı ki, 4 ay sonra kalbi sanki avunan ama öfkesi kabaran 120 bin kişi Sofya sokak, kavşak ve meydanlarında gece gece protesto yürüyüşüne kalkıştılar. Herkes kuşkulanmış ve herkesin içine bir kurt düşmüştü. Gösterilerin daha ilk gününde Bulgar halkının duyarsızlığı ve ilgisizliği yenilmeye başladı ve kayıtsızlık dalgası kırılabildi. Bir yıl süren protesto dalgasının her hücresini dinlemeye çalışan Borisov iktidarı – ajan sürüsü, istihbarat ve polis taburları çok çalıştı. Seçmen uyanmıştı.

 4 Nisan 2021’de yapılan olağan parlamento seçimlerinde Prof. Kostadinov’un tuzaklarını kuramadılar, korktular ve “geçersiz oy sayısı”  661 binden birden bire 84 bine düştü. Şükür Allaha 11 Temmuz 2021 erken meclis seçimlerinde “geçersiz oy yok!” 142 yıldan beri böyle bir olay yaşanmamıştı. Demek olabiliyormuş. Bu çok anlamlı bir süreç. Kitlesel uyanma olayıdır. Halkımız diriliyor!

2019’da yükselen dalga siyasiydi ve her sloganında köklü politik dönüşüm çağrısı vardı. Bu mücadele çizgisini küçümseyemeyiz. Onu kendi görüşlerimizle beslememiz ve yüreklendirmemiz zorunludur. Kayıtsız bir kitle farklı görüş kabul etmez, fakat hareketlenen bir halk seli destek arar, destek alır ve ilerlemeye yol açar. Fırsat kaçırılmamalıdır.

***

Bulgaristan’da 11 Temmuz seçimleri sonrası seçmenlerin geniş kitlesi boş yakaladı.  4 Nisan’da 75 milletvekili ile Var, Böyle bir Halk! Partisi karşısında,  25 milletvekili farkı ile böbürlenen B. Borisov, 11 Temmuz’da 2 milletvekili farkla çöktü ve elini uzattığı yerlerde koltuk değneği olmadığı gibi, ona el uzatan birisi de kalmadı.  Bulgaristan’da çok büyük bir hesaplaşma yaşanacağına, duruşma salonlarının dolup taşacağına inanıyorum ve seçimi kazanan Slavi Trifonov’un ardında tonlarca kocaman göbekli hainler olduğuna da inanmak istemiyorum.

Kendi öz iradesinden başka hiçbir mihver etrafında kenetlenmeden 11 Temmuzda seçim kazanan kitle ne Slavi Trifonov’un ne de henüz ofisi bile olmayan Var, Böyle Bir Halk partisinin değil, “kum gibi dert var, derman yok!” diyen halkımızın zaferidir.

Trifonov’un sunduğu Hükümet Programında her şey var ama devrimci isteklerimiz yok. Hukukun üstünlüğü ilkesi yok. Azınlık isteklerini duyan yok. Anayasa değişikliği yok. Ekmek alamayanların emekli maaşlarına eklenecek birkaç leva yok. İşsizlere iş yok vs. 

30 yıldan beri totalitarizm katillerine, Müslüman Türklere soy kırım uygulayan katillere dava açacak bir Başsavcı ve ceza kesecek yargıç yok, hapishanelerden kaçmalarını engelleyecek gardiyanlar yok.

Slavi Trifonov’un programında adalet yok. Adalet para demek değildir. Bulgaristan koşullarında adalet ekmeğimize, umutlarımıza, hayallerimize el koyanları durduracak devlet gücü, moral, namus, adalet ve özgürlük demektir. Bunlar sizin ne yüreğinizde ne de beyninizde olmadığından dolayı da bir türlü anlaşamadık ve anlaşamıyoruz.

O genç kız çocuklarını okuldan  Bakanlar Kurulu ofislerine doldurmak ve uzaktan komanda yönlendirmek istediğinizi işitince aklıma günümüze ders olacak bir öykümüz geldi.

Günlerden bir gün Padişahın işleri yine sarpa sardığında, yaşlı müsteşarların çekilmesi ve onların yerine genç danışmanlar alınması

gereği konuşulmaya başlamış.

Homurdanmaların artmasıyla Padişah tedbir almak zorunda kalmış.

Önce kaşıkçıları çağırmış ve uzun saplı kaçıklar sipariş etmiş.

Aşçıları çağırmış ve çorba ve yemeklerin paşasından birkaç kazan pişirin, buyurmuş.

Hazırlıklar tamamlandığında, Padişah heyecanlı kalabalığa seslenerek. “Bugün yeni müsteşarlarımı seçeceğiz. Yemekler sipariş ettim. İşte Batı’da okumuş, birkaç dil bilen gençlerimiz ve bana danışmanlık etmekten saçı sakalı ağırmış yaşlılarımız.

Kazanlarımız dünyamızdır. Pişirilmiş yemeklerimiz işlerimizdir. Onları usulünce, üst baş batırmadan yemek ise işimizdir.

Bu işi en temiz yapan bundan sonra müsteşarım olacaktır!” Demiş.

Yemekhaneye önce gençler girmişler. Uzun saplı kaçıklarla yemeye çalışırken üstleri başları lekelenmiş. Çıkarken alay edilmiş ve yuhalanmışlar. “Hazır aşı yemeyi beceremiyorsunuz” sesleri işitilmiş.

Yaşlılar da girmişler aşhaneye ve kaşık saplarının uzun kesim olduğunu görünce karşılıklı oturup birbirlerini beslemişler. Afiyetle yemişler. Aşçıya ve berekete dua etmişler. Sakallarını sıvazlayarak çıkarken de hazır bulunanlar tarafından alkışlanmışlar ve Padişaha akıl vermeye ve öneride bulunmaya devam etmişler.

Konumuza devam edeceğiz.

Okuyanlara ve paylaşanlara teşekkürler.

Reklamlar