Tarih: 01 Haziran 2019
Yazan Şakir ASLANTAŞ
Konu:  Bu seçimde de hakkı yenen, aldatılan, oyuna getirilen ve hiçe sayılan biz olduk.

Bizim hangi işimiz doğru da, bu işimiz dürüst olsun. Seçimler bir hafta önceydi. 318 adaydan 17’sini seçtik ve Avrupa Parlamentosuna (AP) gönderiyoruz. Listeye bakalım:

  1. Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşları    – GERB    –  6
  2. Bulgaristan Sosyalist Partisi                                                 – BSP       – 5
  3. Hak ve Özgürlükler Hareketi                                               – DPS       – 3
  4. İç Makedon Devrim Hareketi                                              – VMRO   – 2
  5. Demokratik Bulgaristan                                                          – DB          – 1

                                                                    TOPLAM                        – 17

Alınan oylar: GERB % 31, 07;   BSP % 24,26;   DPS 16,55;   VMRO % 7,36 ve DB % 6,06.
Oy kullananlar % 33,28. (Kaynak: BG. Merkez Seçim Komisyonu)

Seçilenlerin toplu fotoğrafı yayınlandı. Farklı yönlere bakan, ne için seçildiklerini bilmeyen gençler.(Kaynak – BG. sosyal medya),

En fazla oy alan GERB dendi de inanmıyorum, çünkü Demokratik Güçler Birliği (SDS) adayı Aleksandır Yordanov, GERB listesinde olmayaydı, BSP birinci parti olacaktı. Alç Yordanov neredse 2 kişilik oy toplamış. Onu izleyen de Türk aday, öğretmen, halk aydını  Adem Ahmedov. O da yaklaşık 2 kişilik oy almış. Bu durumda GERB gitti, çöktü deyenler aslında haklıymışlar. Ama artık bu konu açılmıyor. Kayan kelleler var.

Bulgaristan’da seçilen AP milletvekillerini Avrupa şampiyonluğuna katılacak bir Bulgar milli futbol takımı olarak görürsek, yorumcular şu yorumu yapmaz mıydı? “Birbirini tanımayan, hünersiz ve hangi çıtaya göre hazırlandıkları bilinmeyen, taraftar ve toplum eleştirisi, yuhalanma nedir bilmeyen, rastlantı seçilmiş, derme çatma bir takım.” Bu sözler benim değil. Evropa TV sunucusu G. Kuritarov böyle bir mukayese yaptı. Biz de katılıyoruz.

Ben 8-10 gün önce memlekete idim, Varna’da,  Suvurovo (Kozluca) ve  Drındar (Halaçlı) köyündeki görüşmelerimde , “bu adaylar halkı ve Bulgaristan’ı Avrupa Birliği katlarında temsil edebilecek hazırlıkta kişiler değil, bizden istenen tanımadığımız kişileri kendimize ve vatanımıza temsilci olarak seçmek.” Dediler ve seçmen bu nedenle de sandığa soğuk baktı ve gitmedi.

Todor Jivkov vaktinde de bazı kişiler fabrikadan, tarladan, inek çiftliğinden alınır, işçi sınıfı ve köylülük temsilcisi olarak Sofya Halk Meclisine gönderilirdi. Okuma yazması eksik bu insanlar, Bulgarca derdi de bir başka, iyice zahmet çekiyor, sıkıntı yaşıyorlardı.

İyiyi de kötüyü de yaratan insan kuramınca, ben seçilenlerimizi halkımızın kamburu olarak görmek istiyorum ama bu benim acizane hayalim. Hiçbir kimseyi kötülemek istemem çünkü insanoğlu düş gördükçe insandır. Seçilenler için Brüksel bir düştür. Uçabilenler Batıya uçakken biz neden uçmayalım? Can çekişen Bulgaristan’dan neden kaçmayalım? Fırsat fırsattır, fırsatı değerlendirmek, bilinçli yurtseverin öz ödevidir. Kuşkusuz olanlara böyle de bakılabilir.

Anlaşılan seçilenlerin hepsi sıkışmış, Bulgar savcılığı her birine dosya açmış, insan sıkışınca bir düş dünyası, bir mit yaratır, 5 bin Avro maaşlı, ekmek elden su gölden, uçak biletleri devletten cennet kapısı açılırken, yaşanan gerçeklik ve mit dünyası kesişmediğine göre, her kişi istediği kadar hayal edebilir. Belki de, “gerçek” özgürlük budur. Toto-loto, şans oyunlarına katılırken de hayal etmiyor muyuz? Hayal etmenin cezası yok. Hayal edenden iş isteyen de yok.

2007’den beri Avrupa Parlamentosuna milletvekili gönderiyoruz. 12 senedir oynana bir Avrupa Birliği – Bulgaristan oyunu var. Gönderdiğimiz milletvekillerinin oradaki işi “baraj kapakları bekçiliği” gibi bir şey… Kapaklar açılırken, Sofya’ya telefon açıp “su salınacak, hayvanları, balıkçı çocukları, kum, kaya yükleyen vinç ve kamyonları dere boyundan çekin” uyarı haberini iletiyorlar ve sonunda “şu an dereye inin ve balıkları toplayın” haberini veriyor. Benim köydeşim Ahmet Doğan’ın işi de susuz derede çırpınan balıkları toplamak, irilerini kodamanlara, orta boyları kendi adamlarına, minikleri de Pomak ve Romen köylerine “gelecek defa daha büyükçe olacak” haberiyle birlikte göndermekti. Bu balıklar, Avrupa Birliği Fon paraları idi. Yiyen yedi, yemeyenler yutkundu. Köydeşim A. Doğan’ın Blagoevgrad (Yukarı Cuma) ili, Gotse Delçev (Nevrekop) Belediyesi, Kornitsa köyünde 7 yıl önce yaptığı konuşmadaki  “porsiyonları –tayları – dağıtan benim, milletvekillerinin elinde bir şey yok” sözlerinin anlamı budur.

2014-2019 yılları arasında Avrupa Parlamentosu’nda Ekolojik (Çevreci) Komisyon Başkanı olan DPS milletvekili Bayan İskra Mihaylova’nin işi tam da “para dağıtımı haberciliği”, yukarıda dediğim gibi baraj kapakları bekçiliğiydi. Bu Bayan şimdi de oligarşi babalığına hazırlanan DPS milletvekili Delyan Peevski’nin yetine, ikinci defa (kısmetse) aynı göreve –Çevreci Komisyonuna gönderiliyor.

Bilindiği üzere, 2014-2019 yılları arasından DPS – baş borazanı Mustafa Karadayı ve minik çakal DPS milletvekili Yordan Tsonev, birisi DPS parasıyla tescil edilen 3 “faşist”  partinin – “Ataka”, VMRO ve NFSB – Borisov kabinesinden çıkması için çok konuştular, gırtlak patlattılar ama hiç bir defa ve hiçbir yerde “Borisov hükümeti istifa etsin”, “rüşvet aldı yürüdü, halk nefes alamıyor” veya “biz BSP gensorusunu destekleyeceğiz” demediler,  hatta rüşvet ve dolandırıcılık batağına batınca halk tarafından istifaya zorlanan bazı bakanların görevine dönmesine oy verdiler. Neden mi? Çünkü o bakanlıklarda DPS partisinin Yeşiller partisi içinden özel seçilmiş kadroları var ve onlar (DPS’den imiş gibi görünmese de) danışlı dövüşte, DPS adına atanmış, dalavereleri yönetirken başarılı görev yapmışlardır. Bu kadrolardan birisini tanıyalım:

Karadayı’nın köydeşlerinden Bayan Ayşe Alieva Veli. Şimdiye kadar Bulgaristan Tarım Bakanlığına Bağlı Avrupa Birliği’nin Köy Fonları Şubesinde Müdür Yardımcısıydı. Bu fondan 7 milyar Avro para geçmiştir. Bulgaristan Müslüman Türkleri 1000 (bin) köyde, Romenler 500 gettoda yaşıyor. 990 köye ve 500 gettoya bir kutu kibrit parası gitmese de, örneğin M.Karadayı’nın köyüne 10 milyon (on milyon) Avro gönderilmiş ve bol bol harcanmış, afiyetle yenmiştir. Ayşe Hanım da Sofya’da babası adına süper lüks bir daire almıştır. Şu önemlidir. Bu düdüklü tencerenin kapağı 2009’dan beri kapalıydı. 2019 seçimleri öncesi (sen çok çaldın, benim olanı da aldın) didişmeleri sonucu ansızın açıldı. Tencere patladı da diyebiliriz. Tarım Bakanı Porojanov koltuğundan fırladı. GERB Partisi  Başkan Yardımcısı, milletvekili, meclis grubu başkanı Tsvetan Tsvetanov’un başına çarpan tencere kapağı, partiden, meclisten vs görevlerden fırlamasına neden oldu. Yaralıların listesinin açıklanması bekleniyor. Sözün kısası, Bayan Ali de  yeni seçilen ağabeyi Mustafa Karadayı’nın yerine milletvekili olarak Brüksel’e gidiyor.  Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin dokunulmazlığını Bulgar Başsavcılığı, Bulgar mahkemelerinin kararları ve hatta uluslar arası suçları kovuşturan İnterpol örgütü bozamadığı için, o da hem bavullarını topluyor hem de“ Bayramda, kısmetse köydeşleriyle vedalaşıp helalık isteyecek, çünkü  gidiş bu gidiş bir daha geri dönmemeyi, hesap ediyor.

517’miz “Belene” ölüm kampında ezildik, 12 500’ümüz sürgün, hücre,  koğuş, ön tutuklu hücreleri, milis mahzenleri, dayağın alasını, küfrün en kabasını gördük, zindanlarda dilimizi yuttuk, açlıktan midemiz sırtımıza yapıştı, ismimizi unuttuk ve getirildiğimiz şu duruma bakınız. Ben yazmaya utanıyorum. Ahmet Doğan’ın köylüm olmasından söz edemez oldum. Mustafa Karadayı ruhunu ve onurunu kaça sattı? Bu genç ana babadan hiçbir şey mi öğrenmemiş? Soyu sopunu, çocuklarını ateşe atıyor farkında değil. Yok mu ona dört laf söyleyecek birileri. Kaptırmış kendini mafyaya, yummuş gözlerini…. Fazla yazamıyorum.

Tosun tosun konuşan ezberci İlhan’ın saban sapına yapışma, boyunduruğa girme zamanı geldi. Kardeşim sana sözüm budur. Bulgaristan’da tosunlar  550 kiloya kadar bakılır sonra kasaba…. Sözlerim üzerinde düşün lütfen! Ne miş o Liberalizm, genç liberaller vs. Sen liberalizmin ne olduğunu bilir misin? Bilirsen halka anlatsana… DPS grubu olarak hepiniz kendinizi Amerikan Liberallerinin Başı G. Soros’a kaptırmışsınız. Soros’un idare ettiği paralar kimindir bilir misin? Hatırlatayım.

Plevne Savaşında “1877-78) Osmanlı Padişahının top mermisi için Washinkton’a gönderdiği paralardır. Bombalar gelmedi savaş kaybedildi, paralar liberallerin kasalarında kaldı.

Bulgar Çarı  III. Borisin Nazi kaplarına gönderdiği, yakılarak öldürülen Çingenelerin “tazminat” paralarıdır. O, katledilen Çingenelerin paralarını  – 4 milyar Deutsche Mark – G. Soros çalmıştır.

Ellerindeki  paraların bir kısmı da  Büyük Dedelerimizin Kırım Savaşın’a (1856) “yardıma gelen” Fransız ve İngilizlere ödenen Osmanlı paralarıdır. Brüksel’e gidecek olan Bulgar milletvekili heyetinden her birinizin bacağını Soros’a kaptırmış olduğunuzu basında okudum.Üzgünüm.

Bu işlerden bizim insanlarımıza hayır gelmez, hesap sorulur, hesap verilemez ve işler yeniden karışır. Ben 1989 göçmeniyim…

Bizi izleyim.

Yarın (2 Haziran 2019, Pazar) devam etmek istiyorum.

Arkadaşlarınızla paylaşmayı ihmal etmeyiniz.

Zaman ayırıp okuduğunuzdan dolayı teşekkür ederim.

 

 

Reklamlar