Tarih: 22 Nisan 2019
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu:  Seçim Davulları Çalmaya Başladı

26 Mayısı tantanalı bir düğün haline getirmek isteyenlerin çabaları şimdilik ürün vermiyor.  Bulgaristan’ın en eski arzusu Asya’dan kopup Avrupa’ya katılmaktı. Hem de bunu davulla zurnayla tüm dünyanın işitip kabul edeceği bir şekilde yapmaktı.

Napoleon Bonapard ordularıyla Moskova’ya giderken Polonya topraklarından geçmeyip Balkanlardan geçseydi, bu merak belki o zaman sönerdi. Ne ki o zaman Osmanlı’dan korkan komutan uzak geçti. Şu da var. Bulgarlar o zamanlar Osmanlı koynunda uyuyordu. Rahatlarına diyecek yoktu. Üstelik akıllarından geçen böyle bir fikir de yoktu. “Bghaber.org” yayınında çıkan bir yazıya “ 500 yıl Osmanlı köleliğinde tıka basa yemek içmek.” başlığını atmışlar. Okuyanların dili tutuldu. Her iyiliği inkar edenler bu defa yutkundu kaldı. Hatta “nerde o günler diyenler oldu” ve ardından “Biz Osmanlı’da köle değildik” araştırma yazısı geldi. Nostalji yalnız müzik değil, bir de sönmeyen umuttur.

Eskiden konuşulmasını yasaklayanlar, “susun Türkleri 140 sene yalana yalan yamayarak çalıştırdık, işi bozmayın!” diye haykırdı.

Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce Bulgaristan’ın “fikir ve basın özgürlüğü” dünya sıralamasında 111. Sırada olduğu duyuruldu.  İsveç ve Norveç gibi özgürlükte birinci  olan ülkelerin yerinde olsak, ne gerçekler çıkar gün ışığına, bir düşünün!…

İnsan nasıl alışırsa öyle gider. Osmanlıdaki “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” devrinden sonra, Bulgarlar 1878’de davet edildikleri Rus sofrasında kendilerine yer bulamadılar. Daha doğrusu Rus Çarı ordusuyla Bulgar Prensliği sofrasına oturdu. Savaş tazminatı olarak istenen 32 ton altının hikâyesine ise, hiç girmeyelim daha iyi…

Bulgarın başı hep Batıya dönüktü. Birinci Dünya Savaşında Bismarck Almanya’sı ile birlikteydiler. Yenilenler listesine girdiler. 1919’da imzalanan Paris anlaşmasıyla Almanya ile birlikte ezildiler. 1944’e kadar da Berlin mihverine bağlı kaldılar. Bu işlerden Bulgaristan bir şeyler kazandı mı diye sorsak, alacağımız cevapla kendimizi aldatmış oluruz. 0 X 0 = 0. Bulgaristan’ın varı yoğu  çeyrek asır Almanya’ya aktı.

İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetler Birliği pençesine düştük. Bulgaristan komünist yönetimi talan edilmekten bir iki defa o denli kan ve ruh kaybına uğramıştı ki, diktatör Todor Jivkov Bulgaristan’ı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne 16. Cumhuriyet yapmaya gönül bağladı. Yüz bulamayınca yeniden Almanya’ya el açtı.

Bu iş neye benzedi bilir misiniz? Adamın öleceği gelmiş. Ölümlerden ölüm seçerken, en kolayı boğulmak diye düşünmüş. Dereye inmiş, derede su yok. Taşlara kafamı vura vura ölmektense, denize gidip bol suda boğulayım, demiş. Azınlıkların fikrini almadan Rusya’ya bağlanmak işte böyle bir şeydi…

1950’lerde başlayan ve 1990’da Batı dünyasının galibiyetiyle sonuçlanan “Soğuk Savaş”  Bulgaristan’a Rusya Federasyonundan kopma Batı Dünyasıyla buluşma kapısı araladı. Türkiye’nin yardımı ve garantörlüğünde 2004’te NATO’ya 3 yıl sonra da 2007’de Avrupa Birliğine girdi. Avrupa Birliği’nin üye devletler üstü kurumları var. Bunlardan biri Avrupa Parlamentosu. İki merkezli, Brüksel ve Strazburg’da toplanıyor. 751 milletvekili var. 2019 seçiminde bunların 46’sı yedek.

Bulgaristan aynı yıl (2007) AP seçimi yaptı. Brüksel’e 17 kişilik milletvekili grubu gönderdi. Bu seçimler 5 yılda bir yapılıyor. Son 12 yılda 4. Seçim 26 Mayısta yapılacak.  Yeni üye Bulgaristan’ın sırtını kaşıyan AB Bulgaristan’a uzak Balkan ülkesi dmekten vazgeçti, Güney Doğu Avrupa ülkesi olduk.

AP seçim kampanyası henüz başlamasa da, artık aday listeleri yayınlandı. 20 Türk adayımız var. Fakat adayların kimliği konusuna kürsü ve TV konuşmalarının başlamasıyla dönelim diyorum ve bu yazımda ilkesel konuları ele alalım.

Davullar (çanlar) çalıyor dedim. Halk derin uykuda ve uyandırmak zor. Bizim millet sefilliğe, gurbetçilerimiz gurbetçiliğe, soydaşlarımız da soydaşlığa alıştılar. Oy toplamak için çok çalışmak gerek.

Bilmem inanır mısınız Bulgaristan’da AP seçimlerine 136 politik parti katılacak.
Bunlardan 10’nu tek başına, diğerleri de 15 koalisyonda buluştu.

AP istemlerine göre, kurulmuş partisi olan, son 5 yılda kongresini yapmış olan, Yıllık mali hesaplarını devlete göstermiş ve başkanı sabıkasız olan her parti aday gösterebilir.

Ayrıca 100 kişi de tek başına aday olmuş. Bu adaylardan yarısı hapishanelerde, tutuk evlerinde ve değişik iş kamplarında bulunuyor, yasalara göre 5 sene Brükselde gel keyfim gel deyip, 5 bin Avru maaş alıp, seçildiklerinde  şekerlemeye uzanacaklar. Rekabet büyük. Ancak 17 milletvekili seçilebilir. Bunların ikisi Bayan, İslimye (Sliven) Kadın Hapishanesinde bulunuyor. Birisi Bayan İvançeva Sofya’nın en büyük semti olan “Mladost” (Gençlik) Belediye başkanıyken 150 000 (yüz elli bin) Avro rüçvet alırken (sözde) yakandı. İkincisi ise Bayan Av. Baneva Bulgaristan’da 16 sanayi işletmesini özelleştirirken 2 milyar leva aşırınca içeri düşmüş. Kendisini şu çalma, kapma, aşırma, ruşvet, para aklama, dalevere işlerinden aklanmış göstermeye çalışanlar “önce Avrupalıyım sonra Bulgaristanlıyım” sloganı yükselttiler.  Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in “bataklık” dediği memleketimizden tiskinenler, vatanımızdan utandıklarından Brüksel’i boylamak istiyorlar.

Bulgaristan ile ilgili yapılan son değerlendirmede “bataklıkta” yaşayan ve durumuna alışmış yoksul vatandaşlar nüfusun % 83 – 87 oranını oluşturuyor. Adına suber oligarşi dediğimiz ve genel kanıya göre 2001 – 2009 yılı arasında oluşan  zenginlerin sayısı toplam 5 000 (beş bin) kişidi. Bu zümre  1997-2001 yılları arasında yöneten İvan Kostov hükümeti zamanından start alarak (bu 4 yılda Bulgaristan’da devlet ve koperatif malının % 46’sı özelleştirilmişti) 2009 yılına kadar Bulgaristan’dan toplam 24.500 milyar (yirmi dört milyar beş yüz milyon) US Dolar çıkarmış ve bunları 4 800 Of Shor şirket hesabına gizlemiştir. 6 yıl önce Parama’dakiler “vicipedia” hesaplarında  kabak çiçeği gibi açmişti. Bu dev rakkamı biraz açmamız gerekirse, bu dövizin 7 milyar US Doları  2007 yılında, 3 milyarı US Doları vs.  2008’de Sosyalistlerle (BSP) Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) ortak hükümeti zamanında kaçırılmıştır.

Sosyalizmden kapıtalizme dönüşte gerçekleştirilen keşmekeş mal mülk ve mülkiyet, özellikle de tarıma uygun toprak üzerinde işlenirken işaret ettiğim “super oligarşı” şöyle oluşmuştur. Bugün elinde 1.5 milyon dönüm işlenir arazı olan toprak zenginleri var. 2007 yılından beri her yıl AB’den Bulgar tarimina destek olarak  979 milyon Avru para geliyor ve bu paralar ancak ve yalnız 590 kişi ve şirket arasında paylaşılıyor. Bu olayı en güzel anlatacak kişiler o talan yıllarının, taşlarını ters yüz yerleştiren eski Tarım Bakanları Mehmet Dikme ve Nihat Kabil olduğundan kuşkumuz yok da, o devrin tarım bakanı yardımcısı ve günümüzün Sayın milletvekili Abbazov’un da emekli olmasını ve bildiklerini içerde değil, kısmetse köy  avlusundaki asma altında yazacağı günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

Tütüne kota, patatese kota, domatese kota, patlacana kota ve daha aklınıza ne gelirse her şeye kota belgelerinin altındaki imzalar İş Allah gün gelir konuşur. Bu gerçek Bulgaristan tarımını çökertti ve yok etti. Bugün Fas’tan magdanoz, Polonya’dan patates ithal ediyoruz. 12 bin adet dere boyu, dağ başı, yıllaklık vb çörak yamaçları deniz kumsallarımıza komşu devlet arsalarına değiştiren imzaların da baş kaldırıp dile geleceğine inanıyoruz. O zmanlar da Sakskoburgetski, Stanışev, Doğan, Dal ve Sap zamanlarıydı ve onnlar da yazmak ve anlatmak zorundadır. Memeleketimiz talan edilmiştir.

Evet biz bugün BULGARİSTAN AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİNİ
BELİRLEYEN PARA OLACAKTIR diyoruz ve bildiklerimiz var.

Yanlış anlaşılmayalım. Para deyince GERB liderlerinden Tsvetan Tsvetanov’un 8. Kata  asansörlü dairesini, kuş uçmaz yerlere AB parasıyla dikilen konakları, bazı yargıçların her yıl başkentten 2 daire satın almasını örneklemek istemiyoruz. Bunları sosyal medya ve basın zaten sayfa sayfa anlatıyor, fotoğraflar çarşaf çarşaf.  Cumhurbaşkanı Radev’in maaşı 10 bin levadır. Bu dairelerin fiyatı 300 bin Avrudan başlıyor. Hepsabını bir zahmet siz yapınççç

İşaret etmek istediğimiz bu hırsız haydutların 18-20 sene Sofya meclisinde otururken bir şey öğrenmemiş olmasıdır. Dün TV’de sosyoloji yaptım. AP kampanyası başlamasa da GERB seçim kampanyasını yöneten Stetanov’u 34 defa gösterdiler. Be kardeşim bu adam lekeli, sinek kaydı tıraş da olsa, yüzünü gören daire hırsızı görüyor ve küfür etmeye başlıuyor. Demek istediğim kadroların tamamen değiştirilmesi gerek. Yukarıda dediğim gibi kadrolar ve adaylar üzerinde özel olarak durmak istiyorum. Önce şu son 12 yılda Brüksel’e gönderdiğimiz 69 milletvekilinin bir hesap vermesi gerekir. Ne yapmışlar. Hangi konuda kime iyilikleri dokunmuş, onu bir öğrenelim. Çıt yok.

Propaganda materyalları hazırlanmış ve yayınlandı.
Anlaşılan bunlar 27 AB ülkesi için geçerli malzemeler.
Raporun birini okudum ve içinde şu kavramları buldum:

Birlik olalım, bölünmeyelim, başaracağız, gençler, yurdumuz, Avrupa, yatırımlar, akıllı kararlar, bütçelerin büyütülmesi, büyük altyapı projeleri, dayanışma, yardımlaşma, eğitim, sığınmacılar, maaşlara zam yapılması, sanayi, iş yeri, emeklilik, ilerleme  ve daha iyi günler vb vb….

Bunlar AB ülkeleri arasında en yoksul olan ve 2030 yılına kadar yoksulların yoksulu olmaya devam edecek olan Bulgaristan vatandaşlarına anlatmak üzere gönderilmiş. Haftalarca sofra kuramayan vatandaşlarımız, aileler var. Sosyal yardımları, okul paralarını, sağlık hizmetlerini,  kimsesiz hastaların ilaç paralarını çalanlar var, bunlardan söz edilmiyor.  Her cümlesi boş laf dolu. Oysa bize gerçekten de standart dışı, çok bilgili ama biraz da çalık, sert, kaba ve gözü pek öncüler liderler lazım. Bu böyle devam edemez.

Bunlar utanmasalar ülkemizin dört bir yanına sığınmacı kampı, açlar kampı, öksüzler kampı ve bilmem daha neler kampı kuracaklar ve her sabah bir bombon için açlara el öptürecekler….

Devam edecek.

Lütfen izleyin ve çıplak gerçekleri öğrenin.
Okuyanlar okumayanlara anlatsınlar.
26 Mayısta seçim var.
Teşekkür eder ve paylaşmayı da unutmayınız.

Reklamlar