Şakir ASLANTAŞ
15 Mayıs 2021

Çar III. Boris Çevresi, Altıncı Şube, Monterey Kulübü ve Boyana Kulübü

Namuslu Erken Seçim

Değerli okurların önce hepinizin Şeker Bayramını kutlarım! Sağlık, mutluluk ve daha iyi günler getirmesini, hepimize arzuladığımız bir hayat nasip etmesini kalpten dilerim.

Küçük bir ülkenin, çok sevdiğimiz bir memleketin ve hiçbir zaman taze yağlanmış bir makine gibi çalıştırılamayan bir düzenin gurbet kuşlarıyız. Yıllar geçse de art arda gelen ve gönlümüzü saran değişikliklere sevinmek nasip olmadı, olmuyor.  “Covid-19” dediğimiz baş belası henüz savmadı. Hastaneneler girenlerin daha fazlası il hastanelerine götürülüyor ve birkaç gün sonra tabut içinde geri getiriliyor. Bu işlerde dünya birincisi olmamız Bulgaristan’ı yüreğimizden soğutuyor. “Astra Zeeneka” aşısı yaptıranların ateş yapması, titreme ve istifra etme gibi yan etkileri milletimizi korkuttu. Haberler iyi değil…

***

İşitmişinizdir. Bulgaristan’da 4 Nisan seçimlerinden sonra hükümet kurulamadı. Erken seçim kararı alındı. Seçim hükümeti kuruldu. Ve 11 Temmuz tarihinde yeni seçim yapılacak. Her seçim 80 milyon leva. Kısır işlere harcanan bu paralar 2 milyon emekliye dağıtılmış olsa, kişi başı 400 leva eder ki, şu zor günlerde bir işe yarardı.

Bulgaristan parlamento bileşiminin, milletvekili grupları arası, liderler arası tartışmaları durmadı, derinleşti ve imkânlar tükenince, meclis boşaltıldı ve seçim hükümeti kuruldu. Bu hükümetin vazifesi Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e göre, Bulgaristan’da ve yurtdışındaki vatandaşları arasında namuslu bir seçim yapmaktır.

Burada namuslu seçim değiminin anlamı nedir?

Onun, namuslu ve namussuz deyimleri halka hitaben değil, yönetime yöneliktir. Bültenleri sayanlara, kulisten gelen emirlere göre, seçim sonucu ilan edenlere ve yalan söylemekle geçinenlere söylenmiştir.

Bu sözler, Cumhurbaşkanının ağızından çıktığına ve Bulgaristan tarihinde namuslu seçim örneği gösterilemediğine göre, memleketimizde şimdiye kadar yapılan seçimlerin hepsinin namuslu olmadığını devletin artık resmen kabul etmiş olduğu gün gibi ortadadır. Biz gibi, olayların içinde veya dışında olanlar birçok soruna hemen ve doğru cevap veremedik, çünkü anlaşılan bilmediğimiz bazı şeyler var.

Bugün de cevap vermediğimiz sorunlardan bazıları şunlar: Çünkü karşılaştırabileceğimiz örnekler yok. Namuslu seçimin ne olduğunu bilmiyoruz. 4 Nisan’da yapılan seçimlerde 1. ve 2. olan GERB ve “Var, Böyle bir Halk!” partilerinin liderleri Boyko Borisov ile Slavi Trifonov milletvekili olmak istemiyorlar. Halka umut verip sonra sözünden dönmek namuslu bir hareket olabilir mi? Onlar da Ahmet Doğan gibi ödlek ve korkak “olayları uzaktan yönlendirmek” istiyorlar. Anlaşılan hepsi boyunları tasmalı ve kısa ipli kulübe bekçisi. Yani “namusluluğun” çözümü başka bir yerde! Haziran ayının 15’inden başlayarak şovmen ve solist Slavi Trifonov büyük kentlerde 10-15 stadyum konseri verirse seçimleri kazanır ve Bulgaristan’da popülizm iktidar olur.

***

11 Temmuzda meclise aynı adamlar ve partiler dolarsa ve eskiler yenilerle konuşmaz ve yeniler 121 milletvekili çıkaramazsa ne mi olacak? Cumhurbaşkanı bir daha “Cumhurbaşkanı seçimleriyle birlikte deneyelim” diyebilir. Bugün buna inananlar % 40, fikri olmayanlar ise % 60 onanında. 46. Meclise 6 değil de 8 partinin gireceğine inananlar ise % 80 oranında. 7. Parti Rusofillerin “Vızrajdane” (Diriliş) partisi ve 8. yerde de kaçak milyarder Vasil Boşkov’un “Bılgarsko Lyato” (Bulgar Yazı) partisi olacak. Anlaşılan değişmeyen bir şey olacak “Bulgaristan dengesi.”  Bulgaristan’da demokrasi yürümek bir yana henüz emekleyemediğinden iktidar olmasını tehlikeli bulan dış ve iç kulis, iktidarı Cumhurbaşkanlığı yönetimine doğru yuvarlamaya çalışıyor.

Biraz tarih

 Bilirsiniz. Dev güçlerin sorunlarıyla ilgili kararlar savaşlardan sonra galip gelen tarafın yenilen tarafa şartlarını dayatmasıyla alınır ve yeni düzen kurulur. Büyük İskender’den sonra Roma Düzeni, Osmanlı düzeni vs hep böyle kurulmuştur.

Böyle düşünüyorsak Birinci Dünya Savaşı sonrasına (1919) dönelim. Birinci Dünya Savaşından sonra dünyaya yerleşen (dış müdahalede görmeden kurulan) saf milli devlet veya hükümet olmayışıdır. Bu bütün kıtalardaki tüm devletler için geçerlidir.

 Bulgar Prensliği 1878’de “Berlin Konferansı” kararıyla 1879’da kuruldu. 1909’da Bulgar Çarlığı da Osmanlı, Rusya, İngiltere ve Alman imparatorlukları iradesinin sonucudur. 1934’ten sonra Bulgar demokrasi bataklığında Alman uşağı Çar III. Boris’in tek kişilik diktatörlüğün kuruldu. 1945’te kurulan sosyalist Bulgar devleti bir Sovyet projesidir. Birinci ve ikinci dünya savaşından sonra Bulgaristan demokrasi kurallarını öğrenememiş, demokrasiyi tatmamış, ancak özlemişti.

Almanya’da Hitler devletinin kurulması, iki dünya savaşı arasında dış kulislerin faşist devlet kurmadaki rollerine parlak bir örnektir.

İkinci Dünya Savaşından (1939-1945) sonra dünyada hükümetler ve devletler üzerindeki küresel kulis çalışmaları yoğunlaştı. Kulisler dış ve iç olmak üzere, ikiye ayrıldı ve birbirine daha da örüldü. Artık son söz dış kulisindir. Bulgaristan’da “Seçim Hükümetleri” devlet kurumlarını onarmayı dener. Örneğin bir önceki Prof. Bliznaşki “Seçim Hükümeti” 800 devlet yüksek memuru görevden almış ve yerine yenilerini atamıştı. Fakat dönemeç alamadı. Devlet temizliği şimdi de başladı.

 1953-1991 yılları arasında “Soğuk Savaş” yaşandı.

1945’te Bulgaristan Moskova etki alanında kaldı. “Soğuk Savaş” döneminde Bulgar iç kulisi tamamen Moskova etkisi altındaydı. 1989’dan sonra Bulgaristan Rusya’dan uzaklaşarak Birleşik Amerika etkisi altına girmeye başladı. 2021 yılı seçimleri memleketimizin Moskova ile Brüksel – Washington arasında bir denge içinde bocalamakta olduğunu gösteriyor.

Birleşik Amerika’nın kulisine yoğun baskıları 1975’te başladı. Amerika’da bir tercümen olan Georgi Pirinski milletvekili seçilmesi teklifiyle Washington’dan Sofya’ya gönderilmişti. Ardından başbakan danışmanı, Sosyalist Parti (BSP) Milli Konseyi üyesi ve Avrupa Parlamentosu milletvekili vb görevlerde bulundu ve Batı küresel kulisinden destek aldı.

Bu arada diktatör Todor Jivkov’un yine 1975’te verdiği bir demeçte “Ülkeyi yönetmemize engel olanlar var!” demişti. “Soğuk Savaş” yıllarında BKP MK Politik Büro aygıtı olarak çalışan en güçlü kulis organı, Bulgaristan İç İşleri Bakanlığı ile Sovyetler Birliği Devlet Güvenlik Komitesi (KGB) arasında Sofya’da imzalanan bir sözleşmeye göre kurulan Devlet Güvenlik (DS) Altıncı Şubesi oldu.

Sovyet egemenliği, Bulgar parti-devlet rejimini, milli devleti bir araç olarak kullandı. Bunu, 1970-1975’te Pomakların isim, din ve kimlikleri değiştirirken,  güya “soya dönüş” (1984-1990) döneminde Türklere uygulanan “soykırım denemesi” sürecinde zulüm yaşandı. Türk milli ruhu tanklarla ezilmeye ve yok edilmeye çalışıldı. Aynı baskıyı diğer etnik azınlıklar da yaşadı.

İkinci Dünya Savaşından sonra dünya iki kutuplu yönetildi. Bu gelişme 1943 Tahran, ardından 1945 Şubatında Yalta ve aynı yılın Temmuzundaki Posdam konferanslarından sonra Soğuk Savaş döneminde 27 adet Sovyet – Amerikan zirve görüşmesi şeklinde devam etti. Bu ikili zirvelerin arasında 1987 Aralığında İzlanda / Reykjavik Sovyet lideri Mikhail Gorbaçov ile ABD Başkanı Ronald Reagan arasındaki doruk görüşmesi ve 2-3 Aralık 1989 Valletta Malta’da yapılan M. Gorbaçov ile George H.W. Bush arasındaki görüşme olağanüstü önemlidir. Soğuk Savaş son bulmuş, 2 sene donra SSCB dağılmış, bugünkü Turan ve Türk Dünyasına yol açılmış, Sovyetlerin Doğu Avrupa üzerindeki egemenliği kalkmış, Balkanlar parçalanmış ve demokratikleşme ufku doğmuştur.

Kuşkusuz SBKP ve SSCB yönetimi yolundan çıkamayan Bulgaristan bu arada Helsinki Senedini bile imzalasa da komünist ırkçı politikasından asla vaz geçmemiştir.

Burada vurgulanması gereken nokta 1990’dan sonra % 99 Moskova güdümünde olan Sofya’nın batıya bakmaya başlaması, batıya kulak açmasıdır ki, buradaki ilk olay da yine Bulgaristan Türkleri ile ilgilidir.

Doğan, “ben parti kurdum”. “ben şunu yaptım, bunu yapacağım” de se de, T.C.’nin ısrarı sonucu ABD Dış İşleri Bakanlığından Bulgar hükümetine “Bir Türk Partisi kurulmasına izin verilmesine ilişkin ilgili yazı gelmeseydi, komünist milliyetçiler (iç kulis)  Bulgaristan Müslümanlarının politik sahneye çıkmasına izin vermeyecekti.

HÖH-DPS partisinin kurulmasına izin verilmesinin ardındaki gerçek, Bulgar gizli polisinin bu partinin nefes almasından sorumluluğu üstenmiş olmasıdır. Bulgar istihbaratı ile Doğan arasında yapılan ilk pazarlıkta izin verilen milletvekili sayısı 16 olup, bunların üçte biri her zaman ajan, üçte biri de Bulgar asıllı olacak ve Türkiyeli seçmenlerden gelen oylar DOBRİÇ seçim bölgesine gidecek ve gizli polisin onayladığı adaylar meclise girecekti. Bu kuralları dayatan BKP dışı oluşan Bulgar kulisiydi.

***

Faşizm ve komünizm dönemlerinde Bulgaristan’da “namuslu seçim” yapılmamıştı. Hiçbir milletvekili halk tarafından gösterilmemişti. Hatta 1942’de Çar III. Boris meclisin bütün haklarını hükümete devretti. Kukla milletvekillerini kendisi atadı. Ülkede onu durduracak iç kulis yoktu. İşgal altındaki topraklardan Yahudi ve Çingenelerin Nazi ölüm kamplarına gönderilmesi, Bulgaristan’daki Yahudilerin toplama kamplarında bedava çalıştırılması diktatör yönetimine kanıttır. Faşist uygulamalar komünist dönemde tekrar etmiştir.

Sosyalizm ve totalitarizm yıllarında milletvekilleri BKP tarafından gösterilmiş ve seçilmişlerdir. Birçokları Moskova tarafından önerilmiştir.

Bu gelenek 1990’dan sonra da sürmüştür. 12 Haziran 1990 seçimlerinde Devlet Güvenlik (DS) 6. Şube ajanlarından altı Türk ajan şopar bozması Ahmet Doğan’ın hazırladığı listeden ve öncelikle Türkiye Cumhuriyetinden gelen oylarla meclise girdi. Anayasa hazırlanması görüşmelerine katılmadı ve anayasayı imzalamadı. Yeni Anayasa hazırlanmasına katılmamalarına anlam veremedim, komünist anayasanın devamı olan, 1991 Anayasası’nı imzalamamalarını alkışlıyorum.

Sonuç belirleyen kulis olan “Altıncı Şubeyi” 1990’dan sonra, Komünist Partisi BKP sosyalist parti BSP olunca ve VI. Şube dosyaları Moskova’ya götürülünce ortada kaldı. Gizli polis “DS” gözde ajanları, seçkin “diplomatlar” ve generaller tarafından Sofya’da “Kulüp Monterey”  Restorantında “Monterey Çevresi” kuruldu. Kurucularına halk “vaftiz babası”, “kukla iplerini çekenler”, “koordinatörler”,  “görülmeyen gölgeler”, “liderler” veya “tar torlar” dedi.  Bunların başında İstihbarat Birinci Şubesinden, Bulgaristan’ın BMT temsilcisi, Dış İşleri Bakanı Lübomir Gotsev; Bulgaristan Dış İşleri Başkanı, Çiftçi Partisi İdeolojik Sorunlar lideri, Bulgaristan Ankara Büyükelçisi Viktor Vılkov, önemli bilim adamları, generaller vb kendilerine çantalarla para dağıtılan mafya şirketleri ve banka temsilcileri vs vs bu kulübe davet edildiler. Çay kahve içip yemek yediler ve Malta Zirvesinde imzalanan ve kimsenin okumadığı evrakların ruhu doğrultusunda Bulgaristan sosyalizmden kapitalizme dizayn edilmeye başlandı. İşi yapmaları için  “Multigrup”, VIS, CIK, İPON ve başka şirketlerin liderleri bu kulis gücüne davet edildiler. Amaçları Bulgaristan ekonomisi ve maliye sisteminden sosyalizmi sökmek ve paylaşmaktı.

Tarımda Kooperatifçilik yok edildi. 14 567 000 koyundan 1 200 000 kaldı. Topraklar birkaç büyük çiftlik sahibinin elinde toplandı. Her gün yalnız Rusya’ya 370 tren katarı tarım ürünü gönderen Bulgaristan bugün tükettiği gıdanın % 80’nini ithal ediyor.

Bulgar endüstrisinden 1000 üretim ve dış satım lisansını çekip alan Rusya, büyük ölçekli sanayi ile birlikte yan sanayii de çökertti. Ancak NATO’ya üreten, Çin ve Güney Kore’ye ve Türkiye’ye çalışan yeni tesisler çalışıyor ve ülkemize çöreklenen 4 US kara ve hava üssünden ve komuta merkezlerinden sonra eskiden sayıları 17 olan askeri mühimmat tesislerinin yeniden çalıştırılması bekleniyor.

Monterey Çevresinin ömrü 2009’a kadar sürdü, en zor söküp kuruttuğu üretim dalı tütüncülüktü. BULGARTABAK holdingin yok edilmesi yıllar aldı.

Bulgaristan’ın NATO (2004) ve AB (2007) üyeliğinden sonra “Globalna Bılgarya” (Global Bulgaristan) /Küresel Bulgaristan/ kulisi kuruldu. Bu kulisin en büyük ödevi, komünizmden kalan endüstri tesislerinin paralarını işleten, Moskova’ya bağlı “Kooperatif ve Ticaret Bankası” (BTK) paralarına el koymaktı. Plan 2014 yılında gerçekleşti. 7.2 milyar leva çalındı. Banka çökertildi. CİO’su Sırbistan’a kaçtı. Ardından “özelleştirilmeden” en önemli endüstri ünitelerini kapan 20 iş adamı hala içerdedir, hırsızların bi çoğuna dava açılmamıştır, davalarına bakılmadı, sürekli erteleniyor. Yine aynı kaynaklardan beslenen özel sektörün en zengini Vasil Boşkov da Dubaya saklanıyor vs vs.

Kısacası “Küresel Bulgaristan” kulisi 3 koldan oluşuyor. Sanki Malta Zirvesinde üçe bölünmüşüz ve taraflar birbirlerine henüz bıçak çekmiyorlar.

Birinci kol Rusya enerji devleri Lukoil, Gazprom, Bulgargaz, Rusatom ve başka devletin hem elinde ve hem tam kontrolünde.

İkinci kol Amerikan şirketlerinin elinde. US silahlarıyla silahlanıyoruz ve Rus diplomatları askeri tesislerimizi havaya uçuruyorlar gerekçesiyse art arda kovarak, US askeri kompleksine yerleşme ortamı açıyoruz.

Üçüncü kol da medya, bankalar. 2009’da GERB partisi ve B. Borisov iktidara gelirken Bulbank, Cİ Bank, Rusekximbank, “24 Saat” ve “Dnevnik” gazeteleri, “Kapital”  Yayını “bTV” ve “NOVA” TV, TV Avrupa programları ve başka hep aynı kazığa bağlanmıştı.

“Küresel Bulgaristan” değerler derneği ilan edilmişti. Onlar “Mediapol” üzerinden GERB projesini onlar geliştirmişlerdi.

***

Soru: Artık GERB zamanı doldu. Slavi Trifonov ve “Var, Böyle bir Halk!” projesini kim geliştirdi?

Büyük devletler arasında bizi desteklemek isteyen, bize sahip çıkan birisi yok. Eskiden Ruslar vardı. Şimdi onlar bizi “dost olmayanlar listesine” aldılar.

Amerika ise Bulgaristan’a Rusların “ibrikçileri” diyor.

Ruslar ise Bulgarlara “Siz Amerikan dalgıcı oldunuz” diyor. Hemen ardından da “makamlarınız Rus sistemlerine bağlı çalışıyor” iddiasında bulunuyorlar.

İki arada kalmış bulunuyoruz.

Bu dengeyi artık yürütemeyen, aslında iyi bir aktör olan Boyko Borisov kulağına fısıldananları anladı ve çekiliyor.

Yenine kim gelecek ve denge nasıl sağlanacak. Türklerin rolü ne olacak?

Devam edecek.

İkinci bölüm “Boyana Kulübü” ve Namuslu Seçim.

Okuyanlara teşekkürler.

Paylaşınız.

Reklamlar