Raziye ÇAKIR
Tarih: 25 Aralık 2021

Bulgaristan Kırcaali’nin en muhteşem yapılarından biri olan Bulgaristan Türklerinin gururu Kırcaali Medresesi 20. yüzyılın 20.li yıllarında St. Petersburg’da Güzel sanatlar Akademisi profesörlerinden Rus mimar Pomerantsev’in projesi üzerine inşa edilmiştir.

Medrese binası olarak planlanan bina Orta Asya-Türk mimari tarzında olup, hiçbir zaman kuruluş amacına uygun kullanılamamıştır. Kırcaali Medresesi Bulgaristan’da komünist idare ile birlikte Türklerin elinden tamamen alınarak müzeye çevrilmiştir. Kırca Ali’nin merkezinde bulunan. 1.300 metre kare sergi alanıyla,

Bulgaristan’ın en güzel en şık müzelerinden birisidir.

Bulgaristan Türkleri kendi geçimlerini sağlamakta güçlük çektikleri o yıllarda, lokmalarını ayırarak, çocuklarının eğitimi için alın teri ile inşa edilen Medrese gerçek maksadına uygun işlevini yapacağı günleri hala beklemektedir.

Kırcaali halkı kimi para, kimi bedava çalışarak, en çok ise kurban derileri toplanarak bu medreseyi halk kendi imkânları ile bitirebilmişlerdir.

1990 yılından sonra Totaliter sistemden kurtularak Bulgaristan’da yeni bir döneme geçilerek, Jivkov idaresinin Türklerin tarafından devrilmesiyle birlikte demokratik bir düzen kurma çabaları da filizlenerek gelişti.

Ancak rejim ne olursa olsun Türklerin kaderi değişmedi.

Bulgar vakıfları en kısa yoldan gayrimenkullerini elde ederken Türk-İslam tarihi vakıf malları için her türlü engelleme yöntemleri devreye sokuldu. Bazı vakıf malları ve camiler yağmalanarak meyhanelere, kumarhanelere çevrilerek, Bulgar devletinin Bulgaristan’da bulunan Türk tarihi eserlerine karşı tutumunu da ortaya koymuş oldu.

Bir seçim propagandası sırasında S. Koburgotski Kırca-Ali ziyaretinde Medresenin Türklere verileceğine dair söz verdi,
Ancak seçimden sonra bu sözler unutuverdi.

Ne tuhaftır ki, Kırca Ali Belediye Başkanlığını her zaman Türklerin ve Müslümanların oyları ile kazanan HÖH’ün de bu konuda herhangi bir çabasını göremedik. HÖH 17 yıl hükümette, kesintisiz 8 yıl iktidar döneminde Bulgaristan Türklerinin manevi feyz kaynağı olan tarihi eserlerin, vakıf mallarının elde edilmesi konusunda ciddi başarılar elde edebilirdi, fakat belirtiğimiz konular üzerine sadece seçimler öncesi gidilerek her seçim öncesinde seçim malzemesi olarak kullanılması ile yetindi. Hatta Bulgaristan’ın bir çok yerinde zararları dahi oldu.

Diğer yandan vakıf malları belirli güçlerin elinde veya ne idüğü belirsiz kimselere peşkeş çekilmiş, büyük bir kısmı da satılmıştır.

Vakıf mallarının bir kısmını elde etmek için açılan davalar ise yıllardan beri sürmektedir ve yakın bir gelecekte sonuçlanma ihtimali de pek görünmemektedir.
Geçmişte Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün (o zaman Dışişleri Bakanı) eski Osmanlı topraklarında bulunan Türk Kültürel ve tarihi eserlerine Türkiye’nin sahip çıkarak gerekli onarım ve bakım çalışmalarını başlatacağını söylemesi Bulgaristan’da tepkilere neden oldu.
Prof. Dimitrof Bulgaristan’da Selçuklu-Osmanlıdan kalma eserlerinin bulunduğu ancak Osmanlı devletinin Türk devleti olmadığını dolayısıyla Bulgaristan’daki eserlerin Türk değil, İslam eserleri oluğunu belirterek Türkiye’nin de bunlara sahip çıkamayacağını öne sürmüştü. Türkiye’nin para vermesi durumunda ise geri çevirmeyeceklerini söylemişti.

Gerçek ise şudur.

Şu anda Bulgaristan’da bulunan Türk-İslam eserlerinin asıl sahipleri Bulgaristan Türkleridir. Atalarımızın özene, bezene meydana getirdiği bu eserlerin sahipleri olduğumuza göre bunlara öncelikle bizim sahip çıkmamız gerekirdi. Bizim Kırca-Ali ehalisi için bu Medrese birinci düğümdür. Bunu geri aldıktan sonra üzerimizden Atalarımızın bedduaları kalkacak ve yine eskisi gibi güçlü ve itibarlı hale geleceğiz.
Bu durumu yeni seçilen genç Başbakan ele alacağı kanaatindeyiz, bunu zamanla hep birlikte göreceğiz.

Bir diktatör rejiminden çıkıp, demokratik sürece giren ve AB üyesi olan Bulgaristan devleti kendi vatandaşı – Bulgaristan Türklerini 32 yıldır içine sindirememiş bir görüntü sergilemiştir.

Kendi vatandaşlarının hakkı olan mallarını elde edememeleri için her türlü yollara başvurmuştur.

Ancak bu tutumunu değiştirmesini bizler yeni hükümetten özellikle yeni nesilden Genç Başbakanımızdan beklemek hakkımızdır.
Sayın Başbakanımız Kırcaali Medresesi ile bir partinin 30 yılda yapamadıklarını tek başınıza başarmanızı cani gönülden arzu eder ve çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Bulgaristan’da Aleksandır STANBOLİYSKİ’nin değimi ile birlikte yaşamaya ve birlikte yönetmeye bizim halk hazırdır Sizleri de bu yolda buluşmaya davet ederiz.
AB üyesi olan ülkemizde artık gerçek demokrasi kurallarının işlediğini görmek isteriz. Yanımızda Büyük Türkiye ile birlikte bölgenin en güçlü devleti haline gelebiliriz. Bunu Bulgaristan’ı yönetenler görseler iyi olur.
Tüm okuyucularımıza sağlıklı huzurlu ve mutlu günler dileriz.
Saygılarımızla,

Reklamlar