25 Ekim’de Bulgaristan seçmenleri yine sandık başına geçecek ve ülkede oy kullanmanın zorunlu olup, olmayacağını da belirleyecek. Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, yerel seçimle beraber, referandum düzenlenmesi yönünde öneriyi meclise sundu. Devlet başkanı, zorunlu oy kullanımıyla, vatandaşları politik süreçlere daha duyarlı yapacağını düşünüyor. Yıllardan beri halk, siyasetten uzaklaştı ve oy kullanmak için yeterince motivasyon bulmuyor. Seçimlerde katılım oranı yıldan yıla düşüyor. Oyun zorunlu olması teklifi, oy ticareti ve satın alınmış pusula olaylarının önünü keseceği tahmin ediliyor. Böylece satılmış ve alınmış oylar seçim neticelerini pek etkilemeyecek.

“Oy ticareti” konusu Bulgaristan’ın gündemine sık, sık yerleşen bir siyasi olgu oldu. Gırmen belediyesinde yeli halk ile Romanlar arasında çıkan kavgalarda bu konu yine gündeme geldi. Gerginlik nedenleri farklı olsa da, iktidar ve muhalefet, siyasi gözlemci ve politikacıların söylemlerinde oy ticareti daha sık duyulmaya başlandı. Reformcu Blok Eşbaşkanı Radan Kınev , “ülkedeki gecekondu ve göçebe Romanların genelde seçimlerden dolayı bazı politik partiler tarafından teşvik edildiğini, tam onların oyunun satın alındığını” iddia etti.

Politik değişimlerden 25 yıl sonra dahi, vatandaşlar seçim hakkı özgürlüğünün farkında değil. Seçimler arifesinde, seçmenlerin bazı partiler tarafından o noktadan bu noktaya götürüldüğünü, seçim araçlarının kol gezdiğini ve insanların 20 euro gibi zavallı bir paraya kendi hür oyunu sattığını görüyoruz.

Basın, artan oy ticareti konusunda ihbar ve haberler yayınlasa da, ceza alan olmadı. Gazetecilerin bu konudaki araştırması, oy kullanmayanların, oylarının gereksiz olduğu tezini sadece pekiştiriyor. Politikadan ve olaylardan hayal kırıklığı yaşayan insanlar, seçimlere katılmıyor ve böyle bir kısırdöngü oluşuyor.

Politik sınıf oydan önce halkı ikna etmeli, oylarının önemli olduğu ve oy verecekleri partinin onları düşünceğine ikna etmelidir. Oysa seçim kampanyasındaki vaatler, sadece sözde kalıyor ve vatandaşlar bir kez daha hayal kırıklığı yaşıyor. Beklentilerine cevap alamayan insan da, seçim sandığına gitmiyor. Partiler de, satın alınmış oylara devam ederek, eski statükoyu devam etmekte kararlı görünüyor. Bu gerçekler içinde, parlamentoda zorunlu oy referandumu da enteresan olamayacak.

Çeviri: Sevda Dükkancı

Reklamlar