Tercume BGSAM

Konu:   Siyasi düşünenlerin görüşleri

bg-gilibov

Antoniy Gılıbov

Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) ve Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSO) siyasi hayatta onları gerekli kılan ve yerlerinin doldurulamaz olduğu etkenine olan  inancı yitirdiler.

Soru: “BSP” ve “ABV” gibi kendilerini Bulgaristan’da sol alanın temsilcileri ilan eden partilerle neler oluyor? Sosyalistlerin çoğalması devam edecek mi ve bu işler nereye kadar devam edebilir

Yanıt: İki parti başkanı: Georgi Parvanov ile Kornelia Ninova – Vladimir Putin’in  “Birleşik Rusya” partisinin kurultayında bulundular. Bize gelen bilgilere göre, bu 2 politik parti orada bir işbirliği sözleşmesi imzalamıştır. Bu açıdan bakıldığında, buradan, onlara Rus çıkarlarını Bulgaristan’da temsil eden siyasi güç biziz deme hakkı doğar. Onların bu gerçeği böyle söylemeyişleri ve olayı “yurtseverlik” paketinde sunmaları farklı bir olaydır. Bu konuda Bulgar yurtseverliği üstüne ciddi bir şey söyleyen de olmadı. Konu Rusya lehinde değiştirilmiştir. Tam bunun içindir ki, Rusya lehinde olan her şey Bulgaristan için iyidir sahte görüşü aşılanmaya çalışılıyor. Fakat bu görüş doğru değildir. Biz Avrupa Birliği ve NATO üyesiyiz. Görüldüğü üzere çok uzun bir zaman geciken ve başlaması artık beklenen, ilişkilerimizde normalleşme süreci başlamak üzeredir.  Diğer devletlerde, örneğin merkez Avrupa’da bu süreç çok uzun bir süre önce, 1990’lı yılların başlarında gelişti ve tamamlandı.  Demek istediğim şudur, Merkez Avrupa’da bu sürecin hemen hız kazanması sonucu bazı devletlerde sosyalist hükümet olmasına karşın AB ve NATO’ya üye alındılar. Bir tek Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) ülkenin normalleşme yolunda yapılacak her denemeye ve atılacak her adıma karşı çıktı. Hak ve Özgürlük Hareketi’nin (DPS) mumunun sönme zamanı geldiği gibi BSP’nin de zamanı doldu. Solda şimdi izlediğimiz süreçler, sağ alanda daha ivedi gelişti. BSP partisinde artık güçlü bir içsel arında süreci başlamıştır. Çok çelişkili bir süreç olarak ilerliyor. Önemli saldırılar bekleniyor, çünkü sürecin kendisi çok gecikti ve bazı siyasi partilerin yok olması tehlikesini kendinde içeriyor.

Soru:  Sosyolojik araştırma merkezleri sonuçlarına göre, 6 Kasım 2016’da yapılacak seçimlerde ilk üç partinin arasına katılamayan Korman İsmailov Kasım Dal’ın da dahil olduğu Reformcu Blok’un hedefleri ne olabilir?

Yanır: Demokratik Güçler Birliği (CDC) Başkanı Rumen Lukarski’nin “Bulgaristan Vatandaşları Hareketi” Cumhurbaşkanı adayı olan Prof. Velislav Minekov’u savunduğu için Reformcu Blok (RB) ortak adayını yükseltebilmek uzun zaman gecikmiş oldu. CDC partisinin kendi Cumhurbaşanı adayı yok ve herhangi birini çıkarabilecek gücü de yoktur. Trayço Traykov ile General Sıbi Sıbev’in adaylıkları büyük ölçüde olmakla Reformcu Blok Vatandaş Konsey adayı olduklarından, Güçlü Bulgaristan Partisi’ne (DCB) daha yakındırlar. Bu iki adayın gösterilmesi, Reformcu Blok tarafından temsil edilecek yeni bir seçmen kitlesi özendirilmek istendiğini gösteriyor. Reformcu Blok bir seçim önü birliği olarak kaldığından dolayı yeni bir düzeyde ortak karar alınabilmesi zor oluyor.

Soru: Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) yeni lideri Mustafa Karadayı, Ahmet Doğan’ın Cumhurbaşkanı adayı için iyi bir seçenek olabileceğini söyledi. Doğan’da seçmenlerinin gözünün içine bakmaya, tartışmalara katılmaya, mitinglerde konuşmaya ve yön göstermeye güç ve irade kaldı mı?

Yanıt: Böyle bir şey asla olamaz. Hak ve Özgürlükler hareketinin mesajı gün gibi ortadadır. Geçen yılın Aralık ayında meydana gelen olaylardan sonda HÖH partisi büyük kayıplara uğramış olsa da, ülkenin politik yaşamındaki öneminin büyük olduğu görüşünü savunmayı deniyor. Ülkenin sağ merkez dengesini her an bozabilen ve BSP’yi her an destekleyip her bunalımdan çıkarabilen ikinci siyasi güç konumunu artık yitirmiştir. BSP ve HÖH-DPS ‘nin i Bulgaristan siyasi yaşamında kendilerini gerekli kılan ve yerlerinin doldurulamaz faktörler olduğu inancını yitirdiler. Bu seçimler paylaştığım gerçeği doğrulayacaktır. Bu durum, parti merkezinde bir genelleştirme yapmaktan uzak güncel konularda sürekli yeni mesajlar çıkmasına engel değildir. HÖH partisi bu seçimde DOST partisinin, bu yeni siyasi hareketlenmeyi daha dikenleri çıkmadan boğmayı deneyebilmek için onun reel gücünü tartmayı gerçekten arzu ediyor. Bu iki partinin içlerine kapanmış bir yarış içinde oldukları dikkatlerden kaçmıyor. Şahsen ben HÖH partisinin kendi adayını yükselteceğine inanmıyorum. Bu nedenle Karadayı’nın bu mesajını, partinin kendi adayını yükseltme denemesinden daha fazla,  siyasi uyum sağlama, konumlar üzerinde anlaşmaya gitme olarak yorumluyorum.

Soru: Bu seçimlerde HÖH, geleneksel müttefikleri olan BSP’yi unutarak, GERB partisinin adayını desteklerse, ne dersiniz? Böyle bir kucaklaşma Borisov bartisi için ölümcül mü olur?

Yanıt: Bu kucaklaşmanın artık böyle bir önemi olmaz. HÖH-DPS partisi kendini denge sağlayıcı unsur yerinde görmeye devam edecektir ve bu kadar. Fakat ülkenin siyasi kararları üzerinde etkide bulunma imkânları artık yok denecek kadar sınırlıdır. BSP partisinin her zaman arka planda ama çok emin bir destekleyici olarak bulundurduğu bir siyasi güç olduğu zamanları artık HÖH de yitirmiştir. HÖH artık sağ merkez konumlu iktidarı zor ırgalayabilir. O zamanlar geçti. HÖH-DPS bütün örgütlerini GERB adayına oy verelim diye özendirse bile, bu gelişmeyi yalnız olumsuzluk getirecek bir hamle olarak değerlendirmek de doğru olmayabilir. Birinci ve ikinci tur arasında ilginç gelişmeler bekleniyor, çünkü gelecek Halk Meclisi’nde karşımıza çıkacak güçler dengesinin minik bir tablosunu izleyeceğiz.

Soru: 22 Eylülde Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmesinin 108’inci yılını kutlayacak. Rusya’nın ülkemizin iç işlerine artık bir asırdan uzun bir zamandır devamlı müdahale ettiğine bakılırsa, Bulgaristan hiç bağımsız oldu mu?

Yanıt: Demokratik Güçler Birliği (CDC) döneminde bu bayram yeniden kutlanmaya başlamıştı. Çok önemli bir anma günüdür, çünkü bir yandan bir bağımsız devlet olarak Bulgaristan statüsünü değiştirirken, aynı zamanda Bulgar devletinin belirli bir aşamasını da belirler. Şu da var, bağımsızlığımızın ilan edilmesinden, Prins Batanberg’in devrilmesinden ve birleşmeyi desteklediğinden dolayı ordunun Prense karşı kışkırtılmasıyla 1885’te ilk kez olmak üzere, Rus çıkarları ile bağımsız Bulgaristan çıkarları birbiriyle çatıştı. Bulgaristan’da bağımsızlığa götüren yolun yürünmesi tarihimizin inkişaf yaşadığı bir dönemidir. O zaman Bulgaristan azdan az olsa da modern ve gelişmekte olan bir devlet olmuştu. Bağımsızlığın anılması çok önemlidir, çünkü o aman yalnız Prens Çar olmakla kalmadı aynı zamanda Bulgaristan bir gelişim atılımı yaşadı. Bulgaristan’ın durumu kökten değişti.

Faktor. Bg.

Reklamlar