IMG_20151031_122319

BG-SAM 

DOST Kurultayının düşündürdükleri

Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi, 10 Nisan 2016 günü Sofya’da Ulusal Kültür Evinde DOST partisi Milli Kurucu Meclisi’ne Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği üyelerini temsilen katılan BULTÜRK Genel Başkanı Rafet Ulutürk ile kurultay izlenimlerini öğrenmek amacıyla bir söyleşi yaptık.

BGSAM: Sayın Başkan gidip geldiniz, memleket toprağına yeni bir siyasi fidan diktiniz. Dibine birkaç kofa su döküldü mü?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk: Döküldü, Dökmeden olur mu! Duasını bile okuduk. Hediyemizi de sunduk. Bultürk yayın külyatını kendilerine hediye ettik. “Biz böyle düşünüyoruz.” Okuyun, gelin tartışalım, beraber yürüyelim, dedik. İnsan kendisiyle DOST olamaz, gelin DOST olalım ve omuz omuza verip birlikte yürüyelim, bu el DOST elidir tutun bu elimizi deme fırsatı buldum.

BGSAM: Kurultay havası sizi etkiledi mi?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Etkilemez olur mu? 1056 delege ve konuk salonda dostça bir hava oluşturduk. 250 Bulgar kökenli delege vardı. Onların gelmesi iyi oldu. Bulgaristan’ın demokratlaştırılması, halka adalet taşınması, iş, aş sunulması ne yalnız Türklerin, ne de yalnız Bulgarların vazifesidir. Bulgaristan Vatandaşları olarak ortak davamızdır. Dostça el ele vermeden çözülemez, bu bakıma Bulgaristan’ın dört bir yanından delegelerin yeni bir siyasi atılım başlatmak için buluşmasından büyük bir kuvvet doğdu, delegelerin beraberliği dostluk havasını mayaladı, kudret ve inanç doğdu.

BGSAM: Türkiye’den giden heyet ne gibi izlenim bıraktı?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Biz Türkiye’den giden katılımcılar bir kütle halinde değildik. AK Parti, CHP ve MHP olmak üzere üç partiden gelen heyet başkanları kutlama konuşmaları yaptı. Bu konuşmalarda Bulgaristan’daki soydaşlarımızla ilgili, Türkiye siyaset çevrelerinin ne kadar farklı düşündüğü dikkati çekti. Şu da dikkatimi çekti. 1878’den beri Bulgaristan önce Osmanlı’dan, ardından da Türkiye Cumhuriyeti’nden uzaklaşıyor. Oradaki Türk, Pomak ve Roman Müslümanlara yapılanlar, şu “soya dönüş” hikaye ve zulmü, “Bulgaristan Etnik Modeli” masalı ve daha pek çok tutarsız girişimle aslında insanlarımız hep Türkiye’den soğutulmaya çalışıldı, Türk milliyetçileri, dinine ibadetine, ananelerimize bağlı olanlara hep Türkiyeci dendi, hep kovuldular. Şu son yıllarda Avrupa ve özellikle de Balkanlar siyasetinde yeniden kış rüzgarları esmesi, yüz binlerce kardeşimizin kurtuluşu yeniden Türkiye’ye sığınmakta aramasına neden oldu. Bunların 2 katı da Avrupa devletlerini boyladı da, orada da sığınmacı dalgası tusunami gibi basınca, işler daha da kısıtlandı, huzur bozuldu ve geçim arayanların gözleri yine Türkiye Cumhuriyeti’mize döndü. Tüm Bulgaristan vatandaşların başka kapısı kalmadığı ortadadır.

BGSAM: Kurultay’da derneklerimizin sesi duyuldu mu?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  BALGÖÇ gibi güçlü federasyon ve konfederasyonlar eski repertuarını sundular. Bu konuşmalarda bir can sıkısı var. Her yerde birçok şey oluyor da Bulgaristan’da neden istediğimizi istediğimiz gibi yapamıyoruz havasından kaynaklanan bir belirsizlik var.  Dernekçilikteki kalıplaşmışlık konuşmalara da yansıyor. Dernek yönetimi soydaşlardan ne kadar uzaklaşırsa, işler tekrarlayan sloganlarla yönetme pratik haline geldiğinde birbirinden uzak dalgaların çarpışma ihtimali olmadığı gibi bir durum meydana geliyor. Kürsüden konuşmak gelenekleşti. Halk arasına inen, köylüleri, işçileri, göçmen ocaklarını koklayan, ilhamı onlardan almayanlar çok az.  Örneğin bugün zulme dayanamayıp anavatana kaçak gelen soydaşlarımızın en önemli sorunu oradaki primi ödenmiş emek stajlarının tanınması ve emekli olmalarına belirli bir katkı sağlanmasıdır, ama DOST kürsüsüne çıkan ve siyasetçiler ne de dernekçiler ve de konuşmalarıyla ocakta kül bırakmayanların hiç biri bu konuya değinmedi. MHP temsilcisi Prof. Dr. Semih Yalçın’ın kürsüden “Türkçe konuşulan her yer Türk yurdudur” dese bile, 70 yıldan beri anadili yasaklı olan bir etnik azınlığın bu kördüğümü nasıl çözeceğine ışık tutmadı. Ne yazık ki, sloganların tekrarlanmasından kıvılcım çıkmıyor. Çözüm üretimi yolu açılamıyor.

Türkiye’den gelen tüm parti temsilcilerinden bir Bulgaristan Türkü olmaması ise… ayrı bir tartışma konusudur.

BGSAM:  DOST kurultayı nasıl bir siyasi ortamda toplandı?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Geçen yılın Aralık ayından bu yana Bulgaristan’daki gerginlik yeni bir boyut aldı. Ülkede derin huzursuzluk olduğu seziliyor. Bu gelişme 2014’te başlayan ve Bulgaristanlı Türk Müslümanları, (HÖH partisini) devlet yapısından, organlarından sökme ve köklerinin kazıma biçiminde yayılan ve büyük ölçüde GERB iktidarı yıllarında tutan siyasetin devamıdır. Bu politika HÖH lideri Ahmet Doğan ve ekibinin “devleti soyduğu” iddialarından kudret aldı. Rüşvet, dolandırıcılık, dalavere davaları açılması bu siyaset çizgisini pekiştirdi. Bulgarlar HÖH partisini dışlamayı bir yeni siyaset ve onurlu Bulgar olma tutumu haline getirdi. GERB döneminde hiç bir etnik azınlık isteği yerine getirilmediği gibi, seçim kampanyasında Türkçe propaganda yapma yasağı da bu arada,  yeni kısıtlamalarla özgün hakların çemberi sıkıldı, hak ve özgürlüklerde daralma, demokraside bir solma seziliyor. Herhalde korkudan olacaktır ki, Bulgaristan Türkleri Baş Müftüsü Mustafa Hacı DOST kurultayını kutlamaya gel(e)medi. Öğretmenler Derneği, kadın ve kültür sanat örgütleri kurultayda ses yükseltip kendilerini belli etmediler, edemediler. Türk öğrencilerden bir koro grubunun birkaç şarkı, türkü ve şiirle DOST bayramını kutlamasını beklerdik, ama o da olmadı.

BGSAM: Peki, Bulgar kamuoyu DOST partisine nasıl bakıyor?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Kurultay salonunda Sofya meclisi ve meclis dışı siyasi partilerinden hiç biri kurucu kurultaya delege, mesaj, çelenk, çiçek göndermedi.  Bulgar kamuoyu son yıllarda anti-HÖH/ DPS bulutuna girmiş olsa da, DOST -HÖH-çülükten kopan yeni bir NATO-cu, yeni liberal, Avrupa ve Atlantikçi ilk siyasi kuruluş olsa da, yokmuş gibi, bir şey olmamış gibi davranılması ilginçtir.

Aslında Bulgaristan’da Rusofob kitle oldukça kalabalık, yeni yüzyılda ülkenin 2004’te önce NATO’ya ardından da 3 yıl sonra ülkenin Avrupa Birliği’ne girmesi ve özellikle Karadeniz boyuna 3-4 US üs ve uçak alanı ve eğitim tesisi kurulması güçler dengesini Batı’dan yana değiştirmiştir. Durumun gerçekliğinde bu olmasına rağmen, DOST gibi bir Türk Müslüman partisine, Türkiye’den yana olan bir kitleye inisiyatif kaptırmak istemeyenlerin doğurduğu pasiflik etkili oldu. Olayları Rusya’nın Bulgaristan’ın çok yakınında Ukrayna, Kırım Adası ve Suriye’de agresifleşmesi, seri bombardımanlar, Rus askeri uçaklarının Bulgar hava sahasından geçmesi ya da bunun yasaklanması didişmeleri halkı etkilemiş benziyor.

Sorunuzun cevabında, DOST’A olumlu bir yaklaşım var, demek istesem de, bugün diyemiyorum. Gazeteler sustu, TV yayınları olayı önemsemedi, radyocular mülakat için delege kovalamadı.

BGSAM: Bulgar kamuoyunun suskun ve ilgisiz kalmasına başka bir neden gösterebilir misiniz?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Evet başka nedenler de var. Mesela Ahmet Doğan’ın HÖH-DPS partisini parçalarken kullandığı kılıç “Bulgar milli menfaatleri” ne getirdiği yeni tarif oldu. Doğan Bulgaristan vatandaşlarını, hele de HÖH kitlesini bölerken, parti içinde darbe yaparken,  NATO ve AB’nin çaresizliğini, aşılamayan bunalımlarını anlatırken, Moskof çıkarlarına uymaya, çağrı yaptı, Türkiye Silahlı Kuvvetlerinin anavatanımızın hava sahasını ve egemenliğini çiğneyen “CU-24” savaş uçağının küstahlığını NATO açısından kınayan ve  Türkiye Cumhuriyeti davranışının kutlayan HÖH bildirisine ters konuştu. Bulgaristan Müslümanlarını Moskova’ya bakmaya, Rusya’ya bel bağlamaya davet etti. Düne kadar “AB porsiyonlarını dağıtan”   şimdi de “Bulgar milli menfaatlerini belirleyen kişinin” 3 yıldan beri aktif siyaset dışında olan Doğan’ın olması kamuoyunu karıştırdı. 138 yıldan beri Rus çizmesi altında ezilenlerin siyasi iradesini sözde temsil eden güç, bugün sanki “esirlere bileklerinize birer kelepçe daha takın” diyordu. HÖH’ün bölünmesi ile Bulgar toplumundaki  Rusofil-Rusofob bölünmüşlüğünün iyice derinleşmesi dikkati çekti.

Memlekette beliren yeni siyasi ortamda “Türkler sınır tanımaz oldu” havası eserken, Türk Müslümanların Türkiye ile birlikte, NATO yanında barış ve güvenlik siyasetinden, Balkanlarda istikrar politikasından yana olmalarını bekleyenler birden bire “Ne oluyor” sorusunu sordu. Türkler Moskova’ya gönül vermeye zorlanıyordu. İşte bu çelişkidir ki DOST kurultayını bir arada topladı.

BGSAM: DOST partisinin daha önce kurulan Türk partilerinden farkı nedir?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Daha önce HÖH dışında 5 Türk siyasi partisi kuruldu. Pomak kardeşlerimizin HÖH dışı siyasi oluşumlarını da katarsak bu rakam büyüktür. HÖH dışı ilk partiyi şimdi DOST Başkan Yardımcısı seçilen ve Kurultayı açan Mehmet Hoca kurdu. Tutmadı. Biz sivil polis albayı, din profesörü, Baş Müftü ve ateist olan Nedim Gençev’in siyasi Adalet ve Demokrasi Partisi de ölü doğdu. Milletvekili Adem Kenan’ın partisi de “milliyetçilik” damgası aldı ve tutmadı. Güner Tahir, Osman Oktay ve Kasim Dalin kurduğu siyasi partiler de özellikle Türk-Müslüman halkına inemedi, köklere ulaşamadı. Bu altı denemenin kısır kalması nedenlerinin başında gelen büyük siyasi baskı, tuzaklar, yol kesme ve teslimiyete zorlamadır.

Şimdi dikkati çeken özellik de, daha DOST partisi Sofya Mahkemesi tarafından tescil edilmeden Genel Başkan seçilen Lütfi Mestan’ın Ekim 2016’da yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerine aday olmaya hazırlanması, bunun beyan edilmesi ve çatlama sürecinin daha parti kurulmadan başlamış olmasıdır.

Bu, yani particilik bizde bir hastalık oldu. Halka inmek isteyen, derneklerle ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla çalışmaya açık bir siyasi program henüz yazılmadı. Yeni kurulan DOST partisi de bu konuda açıklama yapmadı.

BGSAM: DOST partisinin göçmen sorunlarına yaklaşımı nedir?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Parti program ve tüzüğünde bu konu işlenmemiştir. Parti kurucularından milletvekilleri Şabanali Ahmet ile Hüseyin Hocov sanki Türkiye ortamında siyasi çalışmalara ağırlık vermekten yana tavır alıyorlar. Ne var ki, yalnız Türkiye’den alacağı oylarla DOST partisi Bulgar ortamında tutunamaz. Yalnız dış ülkedeki Türk göçmen diasporasını temsil eden bir siyasi partiye Anayasa’nın izin vereceğine inanmıyorum. Çalışma alanı memleketimiz, köy ve kentlerimiz olmalıdır, onlara dayanmadan yeni bir partinin tutunma şansı yoktur. Bulgaristan’da ki Müslümanların sorunlarını çözmek zorundadırlar. Kısaca bir önceki kurulan parti gibi, ekmeden biçmeyi çalışmadan kazanmayı amaçlarlarsa önceki partiler gibi tarihin tozlu raflarında kalacaklardır. Hâlbuki tarih yazmanın tam zamanıdır.

BGSAM: Bu sorunların bazılarına değinir misiniz?

BULTÜRK Başkanı R.Ulutürk:  Asıl sorun, Bulgaristan Müslüman Türklerinin bir asır boyunca verdiği zorlu mücadelenin meyvesi olan siyasi partileşme hakkını yitirmemektir. İnsanlarımızda parlamento dışında kalma korkusu büyüyor. Bu korku DOST ile birlikte doğdu.  HÖH bölünür ve Türkiye’den oy alamazsa, bariyeri aşıp meclise giremez, üçüncü siyasi parti durumunu yitirir, çöktükçe çöker ve yok olur. Bu ise, Bulgar milliyetçilerine bayram etme vesilesi olur. Bu işin özrü yoktur. Halkımıza indirilen en ağır darbe işte bu olur.

DOST partisi şu an bir seçim olsa, meclise giremez. Halkımız olup biteni doğru dürüst anlamış değildir. Başında hükümdar olmasını isteyenlerin yeni hükümdar olarak DOS’u seçeceklerine bir garanti göremiyorum. Şu dönemde, son seçimlerde Türk Müslümanların bağımsız kalmayı seçtikleri, GERB partisine kaydıkları gözleniyor. Birçok şeyi zaman gösterecek. Halka inmek ve olayları defalarca açmak, anlatmak, fikir aşılamak ve belleklerin enerjisini yenilemek, ufkun renklerini değiştirmek kaçınılmaz zorunluluk olmuştur.

BGSAM: DOST Kurucu Kurultayından en umutlu izleniminizi söyleyebilir misiniz?

BULTÜRK Başkanı R. Ulutürk:  Bu zor bir soru. Döneli iki gün oldu. Beni etkileyen, son genel seçimlerde HÖH milletvekili olarak İsperih /Kemaller/ bölgesinden seçilen G. Hüsmen’in DOST Kurucu Kurultay salonunda kurucu delege olarak yer alması oldu.  Yeni bir partiyi halktan kopmamış, ruhu yenilikçi, aydın ve mert kişiler kurabilir. Delegeler arasında böyle kişilikler de vardı.

BGSAM:  Teşekkür ederiz

 

Reklamlar