Sevilcan YÜCE

 

“İnsanoğlu likide edilebilir, yok edilebilir, fakat asla yenilemez!” Bu sözler Nobel Ödüllü yaratıcı Ernest Heminguey’e aittir. Bulgaristan Türeleri’nin ölümsüz şairi Sabahattin Bayram ‘ı anımsıyoruz.

 

Aynı güneşi sevdik.

Sevgimde senden daha içtenim.

(Bana öyle gelmiş olabilir.)

Sen beni yendin,

Beni çarmıha germeyi başardın.

Fakat giyotinde olduğum zaman da

Güneşe senden daha yakındım.

1966

 

Sabahattin Bayram’ı, Sabahattin Bayram Öz olarak, Bulgaristan Türkleri Şiir Antolojisi’ni hazırlarken, Bursa’da tanıdım. 20. yüzyıl boyu yazan, yaratan ve halkımıza kanat geren şairlerimizden birini unuttum mu acaba diye endişeleniyordu. Her şiiri yenden ve bir daha yaşarken, değişik dünyalara giriyor, her virgülün hatırını vermek için özenirken, yere düşen olduğunda bükülüp yerdekini dikkatlice kaldırıp nişan yüzüğüne pırlanta takan kuyumcu kadar itinalı yerine koyuyordu.

 

Sevgiden korkma

(Dağlının oğluna)

 

Dostum,

Şu sigara dediğin meledi bir defa yaktın mı

O – istesen de, istemesen de – sonuna kadar yanar.

Çeksen de, çekmesen de, uzayan kül

Sonunda düşer.

 

Dostum,

Bir de şu hayat dediğin meledi bir defa yaktın mı

O – istesen de, istemesen de – sonuna kadar yanar.

Sevsen de, sevmesen de,

Sonuna kül olup söner.

 

18 Eylül 1931’de Dobriç’te doğan şair Sabahattin Bayram Bulgaristan Türk azınlığının edebiyatına yıldırım hızıyla girmişti. İlköğrenimini kasabasında ve lise öğrenimini de Sofya’da gördü.  Daha ilk dörtlüklerle okurlarının kalbini açtı. Asker ocağında iken, o yıllarda Türkçe çıkan “Halk Gençliği” gazetesi şiir yarışı ilan etmişti. Sabahattin bir akçam “BARIŞ İÇİN “ şiirini bir solukta kaleme aldı. BİRİNCİ OLDU! Yaratıcılık kapısını böyle açtı. Teskeresini alınca “Emek Davası” gazetesinden davet aldı. Sofya’daki Türk aydınlar arasına şerefle girdi. O sıradan bir şiir sever, okur yazar değildi, her satırında sevmeye, diklenmeye, baş kaldırmaya, demir atan ya da demir alan bir gemi gibi boru çaldı. Virajlı ve çok uzun bir yola kalkan bir lokomotif gibi pahlayıp puflamaya başladı.

Öte yandan onun dizelerinde sisin dağlardan ovaya inişi, ırmakların çağlayanlardan dökülüşü, saz, bağlama ve ut tellerinin yeşil ovada taze açmış çiçekleri arı gibi dolaşması hayranlığı vardı.

 

Yalan

 

Şu peykede oturduğumuz bir yalan,

Kendimizi kavak ağacına benzetmemiz de yalan,

Eğer önümüzde kaynayan ayazmaya

Hayran oluyorsak baktıkça,

Bil ki, o da yalan.

 

Bana uzattığın eli,

İkimizi

Bahçedeki güneş ışınlarının ısıttığı

O da tamamen yan.

 

Peykeyi aldatıyoruz.

Kavak ağacını da aldatıyoruz.

Şırıldayarak yola çıkan suyu da aldatıyoruz.

 

Karşılıklı sevgi olmayınca,

Seviyorum,

Desen de,

Birbirimizi aldatıyoruz.

 

Gençlik yıllarında Bulgar ve dünya şair ve yazarlarının havasına giren Sabahattin Bayram,

Sanat ve edebiyat konusunda o yılların dar görüşlü komünist bakış açısıyla çelişkiye düştü. İşten uzaklaştırıldı.  Şumen Dram Tiyatrosunda çalıştı.

1972’de Sofya Radyosu’nda iş başı yaptı. Emekli olana kadar orada kaldı. 1962’de ve 1966’da şiir derlemeleri ve daha sonra da “Ahmet” başlıklı bir destan kaleme alıyor. Veselin Hançev ve Veselin Andreev’in şiirlerini Türk okurlara kazandırdı. Sabahattin Bayram diğer Bulgaristan Türkü şairlerden farklı, daha derin, bakış açısı daha uzak bir yaratıcıydı. Belki de modern Türk şiirinin seçkin temsilcileri Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Ziya Osman, Saba Ahmet ve Kutsi Tecer’in etkisi altında olacak, o bir ozan duyarlılığıyla olmak üzere, insan ruhunun derinlerine açılan yolu buldu. Okurunu elinden tutup kendi dünyasına çekti.  Karakter özelliklerine bağlı olarak yaratıcılığı da özgün çizgiler aşdı, arzulanan incelik bulunana kadar dalga dalga açıp kapandı.  S. Bayram umudun, iyimserliğin, insana kanat takan özlemin, yarını arayan emelin şairidir. Güçlü bir yaratıcı hayali olan ozan, geçmişi, bugünü ve geleceği harmanlarken, gerçekliği gün ışığına çıkaran büyük bir ustadır. Duygularını ve fikirlerini dile getirirken titiz bir seçim yaparak aradığı ifadeyi, sözü, değimi mutlaka bulmaya çalışır.

 

Romantik Aşk

 

Önce ben seni gördüm.

Ardından sen de beni.

Ama önce sen bana gülümsedin.

Ardından ben de sana.

 

Aşkımıza gelince –

Önce ben seni sevdim.

Sevene sevmeyi

Yasaklayamadığına göre,

Sonra sen de beni.

 

İlk ağlayan sen oldun.

Ben de,

Ağlamadan edemedim.

 

Sonra,

Sonra ikimiz de

Mutluyduk.

Mutluluk ise,

Bizden habersizdi.

 

O bir şair olduğu kadar, tüm ustalığını hikâye çevirisine de aktaran iyi bir anlatıcıydı.

1984–85 trajik olayları Sabahattin Bayram’ı gafil avlamadı. O birçok ünlü Bulgar yazar ve şairle yakın ilişkiler içindeydi, özellikle de 1990’dan sonra yapılan ilk demokratik seçimlerde Cumhurbaşkanı yardımcısı seçilen Blaga Dimitrova ile çok yakın ve semereli ilişkiler kurmuştu. O, diğer yaratıcı aydınlara kıyasla demokratik dönüşüm mücadelesine daha hazırlıklı katıldı. Totaliter rejim kelepçelerinin Türk dilinde yazıp çizme ve yaratma yollarını tıkadığı dönemde o çilemizi kınayan Bulgar yaratıcıların arasındaydı. Şaire Blaga Dimitrova, mizahçı Radoy Ralin ve feylesof Jelü Jelev gibi yaratıcılar o yıllarda parmakla gösteriliyordu.

 

Bulgar okurlara mesaj olsun anlamında, şaire Bl.Dimitrova’nın yardımlarıyla S. Bayram 13 şiirini Bulgar dilinde bastı. Bu olay 1989 Kasım olaylarından çok erken gerçekleşti. Eser yalnız 50 nüsha basılsa da, en ağır baskı ve terör koşullarında Türk yaratıcıların başkaldırısını simgeledi. Bu el kitabında şair Bulgar okurlarına hitaben şu sözleri kaleme aldı:

 

Bu şiirler 1985’ten önce şair Sabahattin Bayram tarafından kaleme alınmıştır ve ben şimdi bu şiirleri ondan çalıp, o yıldan sonra hiçbir şiir yazmamış olan, Sıbotin Bayrov adıyla imzalayamam!”

 

Bu anlamda BÜYÜK ŞAİR halkına açık, gizemli ve yücedir! Aslında SANATIN EN BÜYÜ BU DEĞİL MİDİR! Her yaratıcı bu hedef uğruna mücadeleye kalkmalıdır.

Evet, “İnsanoğlu likide edilebilir, yok edilebilir, fakat asla yenilemez!” Sabahattin Bayram Öz böyle bir yaratıcımızdı.

 

Politik Yanlış

Gülebildiğim kadar,

Güldüm.

Övüne bildiğim kadar,

Övündüm.

Sevebildiğim kadar,

Sevdim.

Onlar bana: Politik yanlış yaptın,

Dediler.

 

Güneş ışığı içtim,

İçebildiğim kadar.

Yemeğimin kaşığını

Kendim seçtim.

Hayat yolunda

Ruhumla yürüdüm.

Onlar bana: Politik yanlış yaptın,

Dediler.

 

Gülümsedim, gülebildiğim için

Kıskandılar beni.

Övdüm, övebildiğim için

Kıskandılar beni..

Sevdim, sevebildiği için

Kıskandılar beni.

 

Siz ne yaptınız ki?

Var olmamızın anlamı nedir?

Ve hiç düşünmeden cevap verdiler:

Politik yanlış.

1964

Sabahattin Bayram Bulgaristan Türklerinin yetiştirdiği en içtenli, en yürekli ve cesur yaratıcılarımızdan biri olarak anılarımızda yaşıyor ve yaşıyacaktır.

Reklamlar