Musa VATANSEVER

Tarih: 18 Ocak 2017

Bir kız iki yere verilmez.

Bazı “oyun kurucular” var ki, sanki başımıza bela olmak için işgüzarlık gösteriyorlar.

16 Mart artık görünüyor yani Bulgaristan’da yeni erken seçimler gözle görünür uzaklıkta.

Siyasi partiler STAR çizgisine dizilmiş, yeni seçim sofralarına doğru koşmaya hazır.

Bu partilerden bazıları halkımızın başına püsküllü bela, toplam sayıları artık 404 oldu.

Bizdeki üreme anormal, partiler tek hücreli mahlûklar gibi, üzerine bastıkça parçalanıyor.

Son genele meclis seçimi 2014’te yapılmış ve 7 Kasım 2014’te Bulgaristan’ın Avrupa Gelişimi için Vatandaşları – GERB lideri Boyko Borisov ikinci hükümetini kurdu ve bunalım yükü altında çatırdayarak 2016’nın 15 Kasımında istifa etti.

GERB partisi ile derme çatma bir bütünlük olan Reformcu Blok (RB)arasında bir ortaklık ve meclis çoğunluğu için aşırı sol ve sağ güçler (“Ataka”, VMRO ve “Yurtsever Cephe vb,) somut isteklerle desteklenen bir kabineydi. İşlediği günahlar, yapılan hırsızlıkların yükü altında çatırdayıp çöktü. Somut bir iki örneğe geçmezden önce bu hükümetin programı olmadığını, fakat “olmazsa olmaz” ilkesinin özünde ancak hırsızlık, dalavere ve dolandırıcılık olduğunu artık görmeyen kalmadı.

 

Örnek bir: Geçen hafta doğduğum şehir olan, Varna’da Batı Liman Gümrük Müdürlüğü’nde bir grup gümrükçü birkaç günün hasılatı olan 750 bin levayla yakalandı.

Bunlar orada işleri çok basitleştirmişler. Pazarlıkları da rafa kaldırmışlar ve içinde ne olduğuna bakılmaksızın 1 500 (bin beş yüz leva)  – /750 Euro/ karşılığı kesin ücretle gelen konteyleri işleme alıp, evraklara gerekli kaşeleri vurup imzaları atıp Avrupa Birliği’ne serbest bırakıyormuş. Sözün kısası biz AB’yı çökertecek bir dalavere kapısı oluvermişiz. Tabi böyle bir açık kapı bulan uluslar arası dev mafya, başlamış konteynır limanımıza yüklenmeye. Bir ara 300 000 (üç yüz bin) taşımalık faylı uzaktan komandolu silinmiş ve bilgisayarlar yükü hafiflemiş. Yalnız bu kapıdan toplanan rüşvet 450 000 000 (dört yüz elli milyon) leva.

Ser şimdi git de ben bu GER, DPS, RB, s.o. “Yurtsever Cephe” gibi partilerle seçim yarışına çık ve finalde kazan!?. Olacak iş mi!

 

Bunlar 3.5 milyon (üç buçuk milyon) seçmenin katıldığı Cumhurbaşkanı seçiminde oy başı 20 leva ve 2 kilo et dağıttılar. Bulgarlara torba içinde verilen 2 kg domuz etti 10 leva, Müslümanlara ise 2 kilo dana etti 14 leva eder ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin toplam Pazar fiyatı, dağıtılan etlerin hepsini dana eti olarak hesapladığımızda 115 000 000 milyon eder ki, yalnız Varna Batı limanı 4 Cumhurbaşkanı çıkarır.

 

Biz bu hesapları, Türkiye – Bulgaristan sınırı üzerinden ya da Yunan sınırından bize girip ülkemiz üzerinden Sırbistan’a çıkan ardı arkası kesilmesen kaçaklar üzerinden de yapabiliriz. Kuşkusuz, siz bana şu Bulgarlarda vicdan, namus, devletlerine sahip çıkma gibi duygular, sınır polisi, trafik polisi, jandarma vb yok mu diye sorabilirsiniz. İç işleri Bakanı da var. Hem de Bayan. Kısa adı DANS olan Devlet güvenlik ajansı da var. Hatta Dış İstihbarat ve Dış Askeri İstihbarat gibi şubeleri de var bu ajansların.

 

Örnekliyorum: Şu son örgütlerin generali olan Kirço Kirov, “ben dışarıdaki adı gizemli işler için 5 milyon US Dolar harcadım” diye gider faturalamış, ama paraları o da ceplemiş ve şimdi yargılanıyor.

 

Tabii bütün elmaların içi kurtlanınca ve toplum iyice kokuşunca, şu yeni seçimler öncesi şöyle bir ilaçlayalım diyen Baş Savcılık, ilk taşı kaldırdığında altından 7–8 bakan çıktı.

Sağlık Bakanı Türkiye’den çocuk aşısı alırken ipleri karıştırmış;

Savunma Bakanı bizim birkaç motorlarının püf ömrü dolan birkaç Rus Jetini onarım için Polonya’ya gönderirken kurbağaya basmış,

Enerji Bakanı Trayço Traykov EVM enerji dağıtım şirketi satışa çıkarırken 84 milyon levayı sayamamış vb vb.

Tabi, bu hükümet, düşmesine düştü de Kooperatif Ticaret Bankası’nda kaybolan 5 -6 milyar leva’nın hesabı henüz verilemedi. Dosya açık.

Bilirsiniz şu para meseleleri, hesap kitap meselesidir ve bizde de iki defa eski olan Başbakan Borisov hükümetinin demirbaş Maliye Bakanı Goranov’un raporlarına göre, “borçlarımız azalmış, bütçeyi bağlamışız, gelirlerimiz giderlerimizden daha fazla vs”. Şu an yalnız bir şeye kesin inanıyorum. Göreceli bütçe dengesinin ömrü dengesizlikten daha uzun olan Bulgaristan gibi ülkelerde, “iflas”, “çöktük”, “mahvolduk”, “beyaz bayrak kaldırdık” vs kader belirleyen haberler hep BULGARİSTAN CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASINDAN çıkmıştır.

 

1988 yılında diktatör Todor Jivkov’u  Razgrad’a bağlı Deliorman’ın göbeğinde “Voden” av konağında Federal Almanya Başbakanı Yosef Strauss’un ayağına kapatan durumu hatırlatalım. Ne demişti o zaman “bıyığımı balta kesmez” havaları yapan Todor Jivkov, “bırak bir yana şu ideolojik farklılıkları, kimilerin kafasındaki ayrılıkları, bana şöyle yarım milyar DM borç versen, iyi olur, çok koparttık” demişti. Tabi, bir adamın yarım kilo kana ihtiyacı varsa, ne kadar hasta olursa olsun, o adama bir kilo kan akıtılamaz. Anlaşılan, bundan 29 yıl önce nüfusu 8 milyon olan Bulgaristan’ın, taburca olması için yarım milyar DM’a ihtiyacı vardıysa ve bunu  iyi bilen Bulgar yönetiminin, 2016’da nüfusumuz yarı yarıya azaldığı bir ortamda,  yalnız Varna Batı Liman Gümrüğünden 450 milyon araklayarak sorununu kısmen de olsa kendi imkanlarıyla çözmüşse, kalkıp da adama yardım eli uzatmaya gerek yoktur. İşte biz böyle bir yanlışlık yaptık 2016 yılının 15 Aralık günü Sofya’nın “Boyana” Sarayında. Daha sonra seri yanlışlarından dolayı görevinden uzaklaştırılan, eski başbakan Ahmet Davutoğulu, tam o sarayın ocak başı odalarının birinde Başbakan Boyko Borisov’a, Bulgaristan’ın kalkınması için 1 milyar 280 milyon Euro önerdi. O görüşmede “hiçbir dilden başka bir dile tercüme yapması için yüksek lisansı olmayan üstelik hiçbir diplomatik kurumda yeminli çevirmen kaydı da olmayan Lütfi Mestan çevirmendi.

Ne nedendense bilmiyoruz,  Borisov’un cebinim dolu olduğu için mi, yoksa tercümanın desti kırdığı için mi, fakat o iş olmadı.

 

Şimdi de aynı yanlışlık yapılmaya devam ediliyor.

Bulgaristan’ı tanıdıklarını sanan ve kendilerini öyle tanıtan bazı yetkililer, 26 Mart 2017’de yapılacak seçimlerde Lütfi Mestan’ın DOST partisi ile Kasım Dal’ın Halkın Hürriyetleri partisini Sofya Meclisine sokmaya, onları birleştirmeye çalışıyorlar. Kimse Dal partisinin birinci Tüzük maddesinin  “ihbarcılar, dosyalılar partimize giremez” yazdığını hatırlamak istemiyor. Mestan’ın dosyası unutturulmak isteniyor.  Şunu da dikkate almıyorlar: Türkiye devletinin her sözünü kılavuz bilip de oy veren Bulgaristanlı Türkler hep aynı kişilerdir yani düne kadar Dal’a oy vermiş olanlar 6 Kasım 2016’da Mestan’ın Dost Partisine (GERB Cumhurbaşkanı adayı Tsetska Tsaçevaya) oy vermişlerdir. Bunlar her defasında aynı kişilerdir. Ne az ne çok, aynı insanlardır. Mestan ile Dal’ın onları çoğaltma gücü yoktur. DOST için şiir yazmışlardır ve ozan der ki:

 

Dost adına su akıttım geri göndü.

Dostlar için ateş yaktım birden söndü.

Be kızan sana herkes dost mu göründü

Dost sözünü sil gayrı kafandan.

 

Bir başka ozanımız da şöyle demiştir:

 

Papağanla konuşma

 

Ne istersin, papağanım?

Canın ne isterse hemen veririm.

İşte darı…

Konuşmak mı istiyorsun?

Konuş konuşabildiğin kadar,

Ben konuşuyorum da ne oluyor sanki?

Sesim yalnız dağı taşı inlenmekte,

Mesele konuşmakta değil, papağanım,

Mesele konuştuklarını dinlenmekte.

Reklamlar