Dr.MÜJGAN DENİZ

 

Sofya’da çıkan günlük “Standart” gazetesi 12. Eylül 2014 tarihli sayısında Hak ve Özgürlükler Hareketi /HÖH-DPS/ Genel Başkanı Lütfü Mestan ile bir söyleşi yayınladı. Yönettiği partinin adını anmadan, Türk demeden, Müslüman demeden, genel seçim arifesinde problemlerimizden hiç birine değinmeden demeç veren başkana “pes” vallahi…Bu söyleşinin L. Mestan’ın Ankara’ya gidip Başkan Tayyib Erdoğan ile “Köşkte” görüşmesinden 2 gün önce yayınması dikkat çekicidir.  L. Mestan Bulgaristan Türk halkına sanki “biz briç oynuyoruz, siz iskambilcisiniz, briçten anlamazsınız, oyunuzu verin, çilenizi çekin” diyor. Çeviriyi aynen veriyoruz.

 

KOALİSYON HÜKÜMETİ OLMAYACAK ÜFÜRÜKÇÜLÜĞÜNDEN VAZ GEÇİN.

 

Bulgaristan’da reformları tek parti yapamaz, yeni hükümete 200 gün hoşgörü tanıyalım.

 

HÖH partisinin ayakta kalması Bulgaristan için bir stratejik önceliktir.

 

İktidar ortaklarını belirleyecek olan seçim sonuçlarıdır.

 

Söyleşi: Ekaterine NİKOLOVA

 

Soru:  HÖH-DPS partisi seçim kampanyasına “Özgürlük İçindedir” sloganıyla girdi. Bir buçuk yıldan beri Bulgaristan parçalanmış durumdadır ve içinden atması zorunlu olan nedir?

 

Yanıt: HÖH-DPS partisi seçmenleri özgürlük konusunda daha hassastır, çünkü olan hor görüldükleri, asimile edilmek istendikleri dönemde hürriyetsizliğin ne olduğunu tattılar. Bu nedenler onlar demokratik standartların dışına çıkan her iktidara karşı tepkilidirler. Ne yazık ki, bizim seçmenimiz sadece HÖH-DPS partisi yönetimden bir parça olduğu zaman kendini bütünleşmiş olarak duyulmuyor.  Bu bizim geçici bir sorunumuz olmakla birlikte, bütün politik sistemin bir problemidir. Başka bir açıdan baktığımızda, insan hür dünyaya gelir, özgürlüğü içinde taşır ve seçimde onu ifade eder. Bizim “Özgürlük İçindedir!” mesajımızın anlamı budur. Böylece Bulgaristan’ın “anti konuşmalarından kurtulması ve el yapımı saldırılarla mutlaka ayrılması gerekir. Toplumumuz tüm bu saldırılardan artık bezdi. Saldırmakla hiç bir problem çözülemez, bundan dolayı saldırı politikasından uzlaşma politikasına geçilmelidir.

 

 Soru: “Giderek politik istikrara geçilmelidir!” HÖH partisinin 5 Ekim’de yapılacak seçimlerle ilgili yükselttiği öncelik sloganıdır. Siz bu giderek geçişi nasıl algılıyorsunuz?

 

Yanıt: Eskiden hesap sormama (revanşizm) olmayan bir geçiş bu bir ve problemli koalisyonlar gibi, artık ret edilen yönetim biçimlerine ve özü olmayan istem olarak ortaya çıkan ve Avrupalı ve demokrat olma maskesi ardında gizlenen otoriter yönetim biçimlerine dönülmemesi, iki olmak üzere,  iki şeyden birden gereksinme duyuluyor.

 

Soru: HÖH-DPS ülkenin öncelikleri konusunda ulusal uzlaşmaya gereği olduğunu beyan etti. Bu öncelikleri hangileridir?

 

Yanıt: Bir: Yasaların etkileri üstüne bir değerlendirme yapıldıktan sonra, şeffaf yasalar çıkarılması;

            İki: Halkla temas halinde olan makamlarda, enerji sektöründe, sağlık ve eğitim işleri gibi sorunları sürüncemede olan alanlarda köklü reformlara geçilmesi;

            Üç: Sadece büyük kentlerin merkezlerine değil, ufak yerleşim yerlerine de olmak üzere, her yerde dengeli bölgesel gelişim sağlanmalıdır, çünkü en uzaktaki köyümüz de Bulgaristan’ın bir parçasıdır, orada yaşayanlar da eşit haklı Bulgaristan vatandaşı olduklarından miktar ve nitelik olarak aynı hizmetleri hak etmişlerdir.

Dört: Toptan /10 milyar leva olan/ Avrupa Birliği yardımlarının % 80’ini üreticilerden ancak % 60’sinin ele geçirmesi gibi halkın lehinde sonuç vermeyen uygulamaya son verecek, AB sübvansiyonlarının başka bir biçimde dağıtılmasına ağırlık tanıyan bir yeni tarım politikası izlenmelidir. Bu konuda, şimdiki geçici hükümete hitaben, şimdiye kadar onaylanan Bakanlar Kurulu kararlarında değişiklik yapma yolunu seçmemesini isterken, böyle bir değişikliğin on binlerce küçük üretici aile için feci sonuçlar doğuracağına işaret etmek istiyorum. Bu işi sözde bırakmak istemiyoruz. HÖH-DPS küçük ölçekli üreticileri tüm yasal yolları kullanarak destekleyecektir.

 

Soru: Siz ulusal uzlaşmadan söz ediyorsunuz. Bunu yaparken geri adım atmayacak olduğunuz nedir?

 

Yanıt: Üste verdiğim yanıtın son tümcelerinde de görüldüğü üzere, biz uzlaşma ile uzlaşmalı olma arasında fark gözetiyoruz. Bu arada, “Bliznaşki” seçim hükümetinin başlattığı politik istifalara da işaret ederek, temel insan hakları konusunda ödün vermemizin söz konusu olamayacağını vurguluyorum.  İşaret ettiğim politik kabine bileşimi değil, sıradan devlet görevlilerinin bire dek GERB kadrolarıyla değiştirilmesidir. Cumhurbaşkanı Plevneliev’in seçim hükümetinin partiler üstü ve herkesten aynı mesafede uzak olacak bir iktidar olacağına ilişkin vaatlerine ne oldu?!… Bu yanıtsız kalmayacaktır ve HÖH-DPS seçmenleri tarafından 5 Ekim seçimlerinde gerekli cevap verilecektir.

 

Soru: Ülkemiz için koalisyon hükümeti mi?,tek partili hükümet mi daha hayırlı olur?

 

Yanıt: İyi ya da kötü anlamında, Bulgaristan’da tek partili ve koalisyon yönetimleri birbiri ile karşılaştırılırken yanlış yapılıyor. Gerçek oldukça farklıdır. Avrupa ve dünya çok başarılı ya da başarısız tek partili yönetimler tanıdığı gibi, tersi olan başarılı ya da başarısız koalisyon örnekleri de vardır. Taçır ile Bleyır 10-12 yıl, kuşkusuz başarılıdır, tek partili yönettiler. Hollanda ise, en az aynı başarıyla yıllardan beri koalisyon hükümetlerince idare ediliyor. Basit bir ifadeyle, bu politik kompetanlık, idari bilgelik ve bu işi becerebilirlik ustalığıdır. Bizde koalisyonlu yönetimine tercihlerimizde, onun yönetimden bir parça olabileceğimiz biricik formül sunduğundan ötürü olduğu kadar, ülkenin içinde bulunduğu durumun karmaşıklığı ve ağırlığı dikkate alındığında, koalisyon ortaklığı için daha işlevsel bir formül olduğundan dolayıdır. Büyüklüğü önemli olsa da, reformlar yalnız bir parti işi değildir.

 

Soru: İdari işlerde, enerji, sağlık ve eğitim sektörlerinde köklü reformlar ne kadar bir zaman kesiminde gerçekleştirilmelidir?

 

Yanıt: Bu reformlar sancılı olacağından dolayı yönetim için olumsuzluklar da getirecektir. Muhalefet tarafından parti egoizmince sömürülmelerine olanak tanınmaması politik sorumluluk ve olgunluk sorunudur. Biz, HÖH-DPS olarak böyle bir sorumluluk üstlenmeye hazırız. Seçimlerden sonra kurulacak hükümete geleneksel 100 gün değil 200 hatta 300 gün tolerans tanınması isteğime parti liderlerinin katılmasında ısrarlıyım. Ve bunun, seçim sonuçları açıklanmadan önce, kimin iktidar, kiminse muhalefet olacağı açıklanmadan önce beyan edilmesini öneriyorum. (Oreşarski hükümetine 100 gün tolerans tanınmadığını anımsatıyorum.)

 

Soru: Diğer partilerden her birinin seçim propagandasını HÖH-DPS’ye karşı söyleve dayandırdığı bir ortamda ve partinizin üçüncü politik güç olduğu şu dönemde, işaret ettiğiniz koalisyon hükümetinin kurulması için gerekli olan politik olgunluğu görebiliyor musunuz?

 

Yanıt: Koalisyon hükümeti olmayacak gibi büyücü öngörülerine yer yok, duygular ya da partilerin istekleri değil, seçmenin oyudur kimin kiminle ortak kuracağını belirleyecek olan.

 

Soru: Kamuoyunda dolaşan ve aynı zamanda Georgi Parvanov, Tatyana Donçeva ve Nikolay Barekov gibi parti liderlerinin iddia ettiği HÖH-DPS partisiyle kimsenin ortaklık yapmak istemediği, HÖH-DPA partisinin yalnız bırakıldığı savlarını nasıl yorumlayacaksınız.

 

Yanıt: Parvanov biliniyor. Barekov da ortada. Şimdi de Donçeva kendini aştı. Hatırlarını saysam da kendilerini anlamakta güçlük çekiyorum. Yeni beliren politik partiler arasında anti-DPS partisi çıkmadı. Vaktiyle İvan Kostov bizi lanetlemişti. HÖH-DPS liberal kimlikli bir laik partidir. Var oluşu yalnız Balkanlarda değil dünya çapında da Bulgaristan için stratejik önem taşıyor.

 

Soru: HÖH-DPS partisinin fazla iktidar kullandığı konusunda deyeceğiniz bir şey var mı?

 

Yanıt: Bu da bir basmakalıp ifadedir. Bunu söyleyen hiç bir şey kanıtlayamaz. HÖH-DPS partisinin 18 bakanlık hükümette 3 bakanı vardı.  Partimiz iktidar sunan bir partidir. Valiler ve Bakan Yardımcıları açısından da Sosyalist Partiye daha fazla imkân tanıdık. Yakınmaları gülünçtür. Kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Kendi başarılarımızı ya da başarısızlıklarımızı analiz ederken, kendimize bakalım lütfen.

 

Soru: “Standart” gazetesine 12 Mayıs 2013 seçimlerinden önce verdiğiniz bir demeçte, en büyük parti olan GERB partisinin seçimden sonra iktidar olamayacağını söylemiştiniz, o zaman olduğu gibi, şimdi de, sosyalistler B.Borisov’un partisinin en fazla 100–105 milletvekili çıkaracağını tahmin ediyor. Bugünkü tahmininiz ne olabilir?

 

Yanıt: Tahminci olduğumu iddia edemem. Son söz seçmenindir. Yanlışları tekrar etmemek ve kararından fazla umutlanmamak için hepimizin daha önceki seçim derslerini okumuş olmamız gerekir.

 

Soru:  Borisov ile Kırcaali’de içtiğiniz kahve bir politik metafor oldu. GERB partisi başkanına karşı tutumunuz değişti mi?

 

Yanıt: Bir diyalog sembolü olarak kabul edilmesi gereken bu kahvenin fazlasıyla dramatik algılanması, ülkemizdeki politik kültürün ne kadar zayıfladığına bir kanıttır.

Borisov’a gelince kişisel değerlendirmelerde bulunmaktan hoşlanmam. Bu yüzden, ben Borisov’un bir kez daha Mesih olarak ortada belirme arzusunu yakından bildiğimden dolayı, kendisine Bulgaristan politikasında Mesih zamanlarının geçtiğini hatırlatmak isterim.  Aynı zamanda ben onun gerçekçi davranışlarda bulunduğuna da işaret etmek isterken bunların gereği gibi değerlendirilmesinden yana olduğumu belirtiyorum.

 

Soru: AB seçimlerinden sonra sosyologlar HÖH-DPS partisinin 2. politik parti olma potansiyeli kapasitesi olduğunu yazmıştı. HÖH partisinin örgütleri önüne böyle bir ödev bıraktınız mı ve hangi bölgelerde daha yüksek başarı elde etmeyi beklıyorsunuz?

 

Yanıt: Güçlü bir başarı ve coğrafya olarak genişlemiş bir HÖH temsilciliği umuyorum. Seçim yarışında alacağımız yer özel hedefimiz sayılmaz. Politik gücün ölçütü olarak seçmenle direk temas ve çalışmayı ön plana alıyorum.

Reklamlar