İbrahim SOYTÜRK

Tarih:14 Haziran 2017

Konu:  Siyasi zorbalığın başladığı yıllar.  Aleksandır Stanboliyski kimdi ve neden öldürüldü. Katilleri kimdi?              

14 Temmuz 1923’te birkaç gün süren çok ağır işkencelerden sonra 1919-1923 yıllarında Bulgaristan Çarlığı Başbakanı olan Aleksandır Stanboliyski hayata gözlerini yummuştu.

Onun ölümü bir katliamdı. III. Bulgar devleti tarihinde, ülkenin ve halkın geleceğini çok kötü etkide bulunan, işlenmiş büyük sayıdaki ağır cinayetlerin arasında en iğrenç ve ağır olanıydı.

Stanboliyski, 1899’da kurulan Bulgaistan Halk Çiftçi Birliği önderiydi.  1918’de yapılan meclis (parlamnto) seçimlerini kazanmış ve tek başına hükümet kurmuş,  1919’da Paris’te imzaladığı Neuelly Sözleşmesi maddelerine sadık kalarak, ülkeden reformlar uygulamaya başlamış, halkın birliğini sağlayarak ekonomik ve sosyal değişikliklerle kalkınma ve ilerleme yolunu seçmişti. O, o yıllarda ezici çoğunluğu köylerde ve küçük yerleşim merkezlerinde yaşayan Müslüman Türklere sıcak ve dostça bakmış, girişimlerini desteklemiş, hak ve özgürlüklerini tanıma yolunu seçmişti.

9 Haziran 1923’te Sofya’da bir askeri darbe yapıldı. Bu darbenin amacında Çiftçi Partisi iktidarını devirmek, çiftçilerin halk hareketi lideri Al. Stanboliyski’yi katletmek ve köylü-çiftçi hareketi militanlarını, reformcuları ve diğer sol güçleri yok etmekti.

Yapılan darbeyle Bulgar aşırı sağcı partileri ve şehirli esnaf tabakayla ordu görev başına geldi. Aleksandır Tsankov Başbakan seçildi. Ülkedeki demokratikleşme süreci baltalandı. Yüzlerce demokrat katledildi ya da darağacına gönderildi.

Askeri darbeden 2 gün sonra seçimle göreve gelen meşru Başbakan Al. Stanboliyski ve kardeşi Vasil doğdukları köy olan Pazarcık iline bağlı “Slavovitsa” köyünde yakalanmıştır.

Stamboliyskinin öldürülmesi Bulgar tarihinde seyrek rastlanan ya da pek işitilmemiş derecede bir gaddarlıktır. Vücudu 100 yerinden hançerlenmiş, önce parmakları, ardından da sağ kolu kesilmiş, acılar içinde can verirken boğazı kesilmiştir. Bu olay bir barbarlıktır. Bulgar devleti ve halkı için silinmez bir yüz karasıdır.  1923, Bulgaristan’da henüz yapraklanmaya başlayan çoğulcu demokratik düzenin askeri darbeyle gömüldüğü yıldır.

Stanboliyski çok derin reformlar başlatan bir liderdik. Örneğin eğitim alanında, Bulgar yazım kurallarını değiştirmiş, gramerde değişiklikler yapmış, hatta Bulgar dilinden birkaç harfi çıkarıp atmıştır.

Çarlık düzeni ile ilgili tutumunu açıklarken “Çar hükmeder, idare etmez!” diyen Stamboliyski, 1908’de Bulgar Prensliği Çarlığa büğerken karşı çıkan liderdir. O her zaman Bulgaristan’ın bir parlamenter demokrasi olmasını istemiştir.  Bu bakıma, Çar’ın Karadağ ve Sırplarla ittifak kurarak 1912’de Birinci Balkan Harbini ilan etmesine, Bulgar Ordusu’nun Edirne’ye saldırıp Çatalca’ya kadar ilerlemesine; ardından İkinci Balkan Savaşının yani “Müttefikler arası Savaşa” ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşına katılmasına kesin karşı çıkmıştır.

Aleksandır Stanbuliyski tek kişilik Çar diktatörlüğüne her zaman her yerde karşı çıkarken şöyle bir örnek anlatılır. Yıllardan 1910. Çar Ferdinand geleneksel yıllık konuşmasını okumak için Sofya Meclisine gelir. O, usulü bozarak demecini her defa yaptığı gibi bu defa da oturduğu yerden başında melon şapkası ile okur, milletbekilleri de ayakta ve başı açık dinlerler.  Çar okumaya başlayınca, Stanboliyski sandalyesine oturur ve başına köylü kasketini geçirir. Birkaç arkadaşı onu izler.  Çar alınır, fakat görmezden gelir, ertesi yıl hazırladığı konuşmayı ayakta ve şapkasını çıkararak okur.

Stamboliyski, Çarlık kurumuna karşı olduğunu asla gizlemez. Çarla iki defa yüz yüze görüşürken de tavır değiştirmemiş. Ne ki, başbakan olduğunda Çar III. Boris’i halk sevdiği için tahtan indirilmesini istememiştir.

Stanboliyski, Çar III.Borisin de dikkatini çekmiş, onu köyden çıkmış bir adamda bu kadar ilerici fikirlerin nasıl olabileceği üzerinde onu düşündürmüştür.

Stanboliyski’nin birçok fikri günümüz Bulgarista’nında tamamen aktüeldir.  Örneğin o, İç Makedon Devrim Örgütü VMRO hakkında “şoven, aşısı milliyetçi ve tehlikeli” demiştir.  “Bulgaristan’daki politik cinayetlerin hepsi Makedonların işidir.” Sözleri ona aittir. Hatta o “Ben Makedonlarla veya Makedonlar için savaşa girmem!” demişti.

Stanboliyski’nin Başbakan olduğu yıllarda VMRO – Makedon asiler, Bulgaristan’ı Sırbistana katmak istemişler,  1919’un 4 Aralığında 2 bin VMRO – militanı Sofya’nın 80 km Batısındaki Köstendil şehrini ele geçirmiş ve Başbakan Al. Stanboliyski’nin ve kabinesinden birkaç bakanın ölüm fermanını okumuşlardır.  Son hesapta ölümü VMRO katilleri elinden olmuştur.

9 Haziran 1923 askeri darbesini hazırlayan güç “Askeri Lig” tir. VMRO komitacılarıyla gizlilik koşullarında işbirliği ve ortaklık yapmışlardır.

Askeri darbeyi yapanlar, bir VMRO voyvodası katil olan Veliçko adından birine ve onun çetesine Al. Makedonski’yi öldürme emri vermiştir.

Bulgar halkı savaşa karşı ve Çar Ferdinand’a karşı tavrını savaş cephelerinde koymuştu. 1918’de Bulgar Askeri Ayaklandı. Radomir Cumhuriyetini ilan etti. Halk demokrasisinden ve halk cumhuriyetinden, yasaların üstünlüğünden, çok kültürlülükten ve hak eşitliğinden yana çıkanlar Çar’a silah kaldırdı. Ateş açtı. Bu ayaklanmayı yöneten liderlerden biri Al. Stanboıliyski oldu. O kan dökülmesine ve bir iç savaş çıkmasına karşı çıktı. Demokrasi yolunun seçimden geçtiğine inanıyordu. Bulgaristan halkının uyandığını görüyor ve halkı demokratik ve adaletli bir toplum kurmaya davet ediyordu. O, köylülerin büyük bir güç olduğuna ve toplumu dönüştürebileceğine inanıyordu. Stanboliyski Bulgar toplumda sesi duyulan, huzur sağlayan ve güven veren bir liderdi.  Halkı toprağına sahip çıkmaya davet ederken, bankaların çiftçilere kredi vermesi yollarını açıyor, ulusal aydınlanma davası başlatıyor, okul ve kütüphanelere ayrım yapmaksızın devlet eliyle yardım dağıtıyordu. Şumnu’da ilk Türk Pedagoji Okulumuz ve Nüvvap Yüksek Din Enstitümüz onun yardımları ve devlet yardımlarıyla açılmıştır.  Bulgaristan’da Türk halkının milli uyanışa açılması Mithad Paşa’dan sonra Stamboliyski dönemine rastlar.  Atatürk’ten ilham almaya, reformlarına inanmaya, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna onun zamanında yüreklendik.  Bulgaristan Türklerinin kendi kültürel uygarlığının tohumlarını o yıllarda ekmiştir. Stanboliyski Bulgaristan Türkeri’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın dostuydu.

Stanboliyski’nin en gaddar biçimde öldürülmesinden sonra, Bulgaristan Halk Çiftçi Partisi büyük bunalım geçirdi. Solcu çiftçiler komünistlerle birlikte aynı yılın Eylül ayında Ayaklandılar ve çok kurban verdiler. 1923 ve 1934 dikta rejimleri köylülere saldırılarını arttıkça arttırdılar.

1944 yılından sonra Bulgaristan’da Komünist Partisi’nden sonra ikinci parti durumuna geçen Çiftçi Halk Birliği köyde kooperatifçiliği yönetti.  Meclise ikinci parti olarak girdi, devlet yönetimine karıldı ve halkın göründe hep bir kukla rolü gördüğünden sonra, 1990’dan sonra dağıldı. Demokrasiye geçiş döneminde Bulgaristan’da birçok çiftçi ve agrar partisi kuruldu. Fakat hiç birisi tapulu toprak mülkiyeti esasına dayanan bir köklü tarım reformu gerçekleştirilmesini kucaklayamadı. II. Borisov hükümetine katılan Reformcu Blok (RB) içindeki 5 partiden biri olan Çiftçi Partisi son olarak Sanayi Bakanı çıkarmıştı. Bu partinin Türklerin yaşadığı bölgelerde nüfusu yoktur.

Buna rağmen, Al. Stanboliyski’nin aziz hatırası Bulgaristanlı Müslüman Türkler arasında yaşıyor.  Stamboliyski’yi öldürenlerin bugün yani 100 yıldan sonra iktidar ortağı olması olacak olanlardan en kötüsüdür.  Bugün “faşist” güçlere, iktidara tırmanan aşırı sağcı, Türk düşmanı, değişim düşmanı güya “Yurtseverler Birliği’ne” karşı mücadelemiz, Stamboliyski’nin  davasına bağlılığımızdan, köylülerin dostluğu ve kardeşliği davasına sadakatimizden ve inancımızdan güç alıyor .

Reklamlar