Söyleşinin yapıldığı tarih: 15.07.2016

Tarih: 15 Temmuz 2016

Konu: DOST Partisi Başkan Yardımcısı, bağımsız milletvekili Maryana Georgieva ile BNT 1 TV programında bir söyleşi.
138 Yıldan Beri Bulgaristan Türklerinin Haklı Davasının Savunan İlk Bulgar Kadın.
DOST partisinin Sofya Şehir Mahkemesinde tescil edilmemesi Bulgar kamuoyunda lehte ve aleyhte yorumlanmaya devam ediyor. Parti Başkanı Lütfi Mestan ve Başkan Yardımcısı Hüseyin Hafızov’tan sonra, Parti Başkan Yardımcısı Profesör Maryana Georgieva değişik TV kanallarında yorumladı. Bulgar Ulusal TV Birinci Programında M. Georgieva’nın söyleşisi derinliği ile dikkat çekti. Türklük davamızın esası olan siyasi örgütlenmemize getirilen yeni
engele bilimsel savunma getirildi.
138 yıldan beri olmak üzere, bizim öz davamız ilk kez bir Bulgar bayan tarafından alenen savunuldu.
BGSAM –Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi; BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Savunma Derneği yönetimi ve tüm diğer dernek ve federasyonların bu parlak savunma için Bayan Prof. M. Georgieva’yı yazılı olarak kutlamasını ve kendisine teşekkür edilmesini öneriyoruz:
Bulgarca’dan tercümedir.
Sunucu Kosta Tzoven: Hoş geldiniz Sayın Georgieva.
Prof. M. Georgieva: Hoş bulduk Sayın Tzonev. Seyircilerin hepsine iyi akşamlar.
Kosta Tzonev: Sizden önce yayınımıza katılan “21. Yüzyıl” partisi Genel Başkanı Tatyana Donçeva’nın konuşmasını siz de dinlediniz. (T.Donçeva 1991’de Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) partisinin Sofya Şehir Mahkemesi’nde tescil edilmesine yol vermeyen gerekçeyi kaleme alan savcıdır. Bu olaydan sonra görevden alınmıştır. HÖH Temyiz
Mahkemesi kararıyla kurulmuştu.) Sayın Georgieva, Bayan Donçeva, size DOST partisinin Sofya Şehir Mahkemesi’nde tescil edilmemesi gerekçesine ilişkin bir yere kadar da olsa, size bilgi vermiş de oldu. Ben kendisine yönelttiğim sorularla onun bir siyaset adamı olarak değil, bir hukukçu olarak görüşünü öğrenmeye çalıştım.
Tatyana Donçeva şu açıklamada buldu: “Bu iş oldukça hassastır. Tescil için mahkemeye sunulan evraklar üzerinde çalışmak gerektirir. Bir partinin etnik bir parti olup olmadığı çizgisi çok incedir. Etnik parti kurulmasına yasal yasak var. Bu yasak, tüm partiler için geçerli olduğu gibi, parti tüzüklerinde değişiklik yapılması konusunda da geçerlidir. Dediğim gibi, bu çok ince bir buzdur. Mahkeme bir kayıt mercidir ve tescil için sunulan dosyayı iyi incelemek
zorundadır. Bu dosyada tutunacak hiçbir şey yoksa, savcı kararı olası pratiklerle, halka açık olarak düzenlenecek muhtemel etkinliklerle, hipotezlerle esaslandırdığında yasa çarpıtılmış olur. İşaret ettiğim noktalar varsa savcılar tescil edildikten sonra da bir partinin kapatılmasını talep edebilir. Sanki böyle bir durum var. Fakat bu olayda ben mahkeme başkanı değilim, firma evraklarını okumadım, yargıcı tanımıyorum, (Tzonev –yargıcın ismi İlieva). Kesin bir şey söyleyemem, olay Yüksek Mahkemeye taşınmıştır.
Georgieva: Sayın Tzonev ilk önce, Sofya Şehir Mahkemesinde alınan kararla, anayasal bir hak olan, serbestçe örgütlenme hakkının çiğnemiştir. Ve bu noktadan çıkışla, şöyle bir sorunlar belirir. Biz demokratik hukuk devletinde mi yaşıyoruz? İki, anayasa ve yasalar tüm vatandaşlar ve tüm siyasi kişiler için bizde eşit şekilde mi uygulanıyor?
Tzonev: Sözünüzü kestiğim için özür dilerim. Biliyor musunuz, biz bu sorunun yanıtını ne zaman anlayacağız? Ancak DOST partisinin tesciliyle ilgili Yüksek Temyiz Mahkemesi kararı açıklandığında! Çünkü Sofya Şehir Mahkemesi ne de olsa birinci derece bir mahkeme ve bu durum bize Bulgaristan’da olup bitenle ilgili olarak, genel geçerli sonuçlar çıkarmamız için ayrıntılı olanak vermiyor. Doğru oldu mu?
Georgieva: Evet öyle. Biz Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokrasi DOST partisini tescil etmeyenbir mahkemenin kararını yorumluyoruz.
Tzonev: Evet, somut bir karar. Vatandaşların haklarının çiğnendiği izlenimi bıraktı fakat onların hakları çiğnenmemiştir. Son merciden kesin karar çıkmadan, bunu söyleyemeyiz. İzninizle ben şu an bir gazeteci olarak değil, bir hukukçu olarak iddiada bulundum.
Georgieva: Evet, Sofya Şehir Mahkemesindeki rapor yazıcı yargıcın Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokrasi olan ve kısaltılmış ismi de DOST olarak bilinen partinin tesciliyle ilgili firma kayıt davasında aldığı karardır ve büyük bir esef ve acı doğurmuştur.
Tzonev: Bu kesin bir karar değildir.
Georgieva: Çünkü Sayın Tzonev, içeriksel tanımına göre, demokrasi yasaların, kuralların ve usullerin her kişi için, Bulgar vatandaşı olan her tüzel kişi için aynı şekilde ve eşit uygulanmasını gerektirir. Bu kural politik kişilikler için de geçerlidir. Bizim misalimizde Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokrasi –DOST partisi somut bir örnektir. Bu sorunu ortaya sürmemin nedenidir. Yukarıda işaret ettiğim gibi, Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokrasi partisinin, bizim partimizin kısaltılmış ismi DOST’ tur.
Tzonev: Fakat Türk dilinde DOST’ un benzer bir anlamı var.
Georgieva: Evet yabancı dilden girmiş bir abviatür. (kısaltma). Fakat diğer Bulgar partilerinin kısaltılmış isimlerinin bazıları da, yabancı dilden alınmıştır, yabancı bir köktendir. Ve bu partiler, daha önce Bulgar mahkemesince tescil edilmiştir. Öyleyse, söyler misiniz, politik partilerin mahkeme kaydı yapılırken bizde çifte standart mi uygulanıyor?
Tzonev: Tam olarak hangi politik partilere işaret ediyorsunuz?
Georgieva: Mesela GERB. Avrupa Gelişimi için Bulgaristan Vatandaşları partisi. Onun kısaltılmış ismi GERB.
Tzonev: Ama GERB bir Bulgarca sözdür. GERB! Her yerde rastlanıyor. Herkes biliyor.
Georgieva: Sözlüklere göre, benim ana konum sözlerin sözlük anlamıdır, bu alanda çalışan bir Profesörüm. Edebi dilimizin normu sözlüklerdir. Sözlüklerde, GERB sözünün karşısında, Almancadan gelen, etimoloji anlamı miras olan, Bulgar diline Rusçadan girmiş bir söz olduğu yazılıdır. DOST sözünün karşısında da, anlamı “arkadaş,” bir Farsça söz olduğu ve konuşma dilinde kullanılmak üzere Türkçe üzerinden Bulgar diline girdiği kaydedilmiştir. Bir Profesör olarak şu soruyu sormak istiyorum. Bulgar dilinde sözleri ayrıştıran hukuksal hüküm hangisidir. Sormak istiyorum. Nasıl olur da, Alman kökünden olan ve Rusça üzerinden Bulgar diline giren GERB isim kısaltmasının bir siyasi partinin kısaltılmış ismi olarak mahkeme tescili yapılırken hiçbir sorun yaşanmıyor da, bizim başımıza bakın lütfen… Daha önce sorun yaşanmamış olmasına itirazımız yoktur. Fakat bizim durumumuzda yani Farsça olan ve
Türk dili üzerinden Bulgarcaya giren DOST sözü partimizin kısaltılmış ismi olunca neden bu denli büyük sorunlar yaşanıyor? ( Tzonev müdahalede bulunmak istiyor.)
Lütfen sözümü kesmeyiniz. Ben, partimizin kısaltılmış ismi olan sözün kökleriyle ilgili fikrimi söylerken, gerekçeleri bilimsel esaslandıran yargıcın iddialarına ışık tutmak istiyorum.
Şimdi bu işten şöyle bir şey çıkıyor. Bulgar diline yabancı söz alınırken Türk dili aracı dil olamazken, Rus dili olabiliyor. Demek oluyor ki, Almancadan yabancı söz alınabilir, fakat Türkçe üzerinden Farsça bir söz alınamaz. Çok tuhaf.
Dillerin ikinci kalitelisi yoktur. Tüm dillerin önemi aynıdır. İngilizce, Fransızca, Almanca, Türkçe, Rusça, Arapça, Korece, Çince vs vs vs tüm dillerin önemi birdir. Şimdi diğer gerekçelere de değinmek istiyorum, çünkü onların hepsi Sofya Şehir Mahkemesi kararının alınmasında esas olmuştur. Partimizin üye kitlesinin, üye bileşiminin etnik olduğu
konusundaki iddiaya bakalım. Böyle bir tez olamaz! Ben DOST partisi Genel Başkan Yardımcısıyım ve Bulgar’ım. (Tzonev müdahale ediyor: Partide başka Bulgarlar da var) Ben bir Bulgar Bayanım ve DOST partisi üyesiyim. Şu an partimizin üyelerinden % 20’si Bulgar asıllıdır. Bulgar’dırlar! Parti üye bileşiminin en az % 20’si etnik olarak Bulgar’dır. Etnik kökenleri Türk olan Bulgaristan vatandaşı değil, doğuştan Bulgar’dırlar. Bu açıdan bakıldığında DOST partisinde etnik bileşimden söz edilemez. Edilemez, çünkü Anayasa Mahkemesi tarafından alınan bir karda şöyle deniyor: Bir partinin Tüzüğüne göre, bu partiye başka etniklerden üye alınamazsa, o parti etnik bir partidir. Tam bu nedenle ben partimizin üyelerinden % 20’den fazlasının başka etniklerden olduğunu vurguluyorum.
Soruyorum: Sofya Şehir Mahkemesi kararının satırları arasında okunan etnik bileşim nedir?
Tzonev: İşaretler yaparak yine sözünü kesmeye çalışıyor.
Georgieva: İzin verin de diller ve etnikler konusunda çizdiğim paraleli tamamlayayım. Çünkü bu iki unsur Sofya Şehir Mahkemesi kararında iki ayrı sütündür. İkinci nitelikte (kalite) dillerden söz edilemez. Düşük nitelikli insan da yoktur. Bu işlerde, bu olur ama bu olmaz olamaz. Böyle bir ayrım yapılamaz. Bulgar vatandaşlarının hepsi aynı nitelikte olan insanlardır. Etnik köklerine, dini mensubiyetlere dayanarak hangisi birinci kalite hangisi ise
ikinci kalite gibi insanları kategorileştirirsek, bağımlı olma hali doğurursak, bunun adı nazizm olur. Hukuk devletinin ana sütünü sivil toplum oldukça, bu demokratik bir devletin ilkesi olamaz. Sivil toplum ise, aynı toplumda yaşayan tüm insanların eşit haklı beraberliğidir.
Tzonev: Siz Bulgarca konusunda çok güçlüsünüz. Söylediklerinizin tümünde haklısınız, konuşmanız çok mantıklıydı. Siz bu partinin yönetimindesiniz. Başkan Yardımcısısınız. Siz partiyi kurarken, kurucu meclisi toplamadan, kurucu kurultay çağırmadan, kurultay sırasında ya da daha sonra partinin fıtratında (genezisinde) herhangi bir yanlışlığa yer verdiğinizi düşünemediniz mi, çünkü kamuoyuna sızan, sizin burada söylediklerinizde çok farklı şeylerdir. Birkaçını size de okumak istiyorum: Bu iş, bir L. Mestan projesidir. Türkiye ile ilişkileri olduğunu ortaya çıkınca, tersi on olan, dışardan destek sağlanacağının da belli olması sorun yaratmıştır. Bir örnek daha vermek istiyorum. DOST sizi kurban durumuna getiriyor. Bulgarlar mağdur olana el uzatır. Gazeteci Valeriya Veleva ise, sizi yabancı bir gücün Bulgaristan’ın iç işlerine karışmasına kapı aralamakla itham etti. Siz, tescil kararı çıkmanıza engel olan bu gibi etkenleri analiz ettiniz mi?
Georgieva: Sayın Tsonev, parti, belirli siyasi ilkelere bağlı olan ve kendi önlerine siyasi amaç ve ödev koyan bir grup vatandaşın politik etkinlik göstermek için kurduğu bir oluşumdur. Bu böyle iken ve ortada politik çoğulculuk da varken, üstüne demokratik devlette çok partili bir sistemimiz oluşmuşken, biliyorsunuz önceleri işler tamamen karışıktı, parti devletti vardı. Anayasamız’da da Birinci Madde vardı (devleti parti yönetir). Hiç düşünmediniz mi dediniz diye değiniyorum. Bu ortamda, sempatizanlarımızın, bize yandaş olmak isteyenlerin, bizimler kaynaşmayı arzulayanların olması doğaldır. Bu, demokratik devlet ve çok partili sistem içinde mevzilenme açısından mantığa uygun düşer. Türkiye ile ilgili olarak da şunları ilave etmek istiyorum: Mestan Bey, kurucu mecliste karar almamızdan önce Türkiye’yi ziyaret etmişti. Türkiye Cumhuriyeti protokolüne uyarak, Atatürk’ün Anıt Kabrine çelenk koydu. O zaman Başbakan olan Sayın Davutoğulu ile görüştüler. Bunda kötü bir şey görmüyorum. Kötü olan bu saygıyı yalnız Bay Mestan’ın göstermesidir. Diğer siyasetçilerimizin de bunu kurallara uyması iyi olur. Başkaları bunu diğer devletlerde yapıyor. Tüm bunlar, Bulgaristan ile Türkiye arasında iyi komşuluk ilişkileri lehinde adımlardır. Burada çekinilecek edilecek bir şey yoktur. Biz DOST partisinde Türkiye’nin bizim NATO’ da stratejik partnerimiz olduğunu çekinmeden söylüyoruz. Burada azarlanması gereken nedir. Öyle değil mi?
Tzonev: Türkiye ile NATO partnerliğimiz hakkında tabii ki kimse bir şey söyleyemez.
Georgieva Türkiye’den DOST’a adreslenmiş destek yoktur. Yardımlar Türkiye Cumhuriyeti’nden Bulgaristan Cumhuriyetinedir. Sığınmacılar bunalımı konusunda Türkiye’den Bulgaristan’a direk destek var.
Tzonev: Evet.
Georgieva: Türkiye’den DOST partisine yardım yoktur. Bu konuda asılsız konuşmalar olabilir, fakat ortaya delil çıkarabilen yok.
Tzonev: L. Mestan’ın Türkiye ziyaretinin hemen ardından, sayıları büyük olan, Türkiye’de yaşayan Bulgaristanlı Türkler (Georgieva: Türkiye’deki Bulgaristanlı diasporası, Romanya, Ukrayna, Moldova, Çikago ve başka devletlerdeki Bulgar diasporası gibi) ve özellikle de onlar arasında okullarda, üniversitelerde öğrencileri olanlardan kitlesel bir şekilde olmak üzere, daha önce HÖH partisine olan sempatilerini değiştirip şimdi DOST partisine gönül
vermeleri istenmiştir. Basında bu gibi haberler çıktı. Hatta şu stüdyoda benzer görüşler dile geldi.
Georgieva: Bizim Türkiye’den bağımlı olduğumuz telkin ediliyor. Biz, kendi ödevlerini plüralizm (çoğulculuk) felsefesine uygun olarak belirleyen bir ulusal Bulgar partisiyiz, başka bir devletten bağımlı olan bir siyasi parti değiliz. Bu kesinlikle böyledir. Türkiye’de sayıları olağanüstü büyük olan bir Bulgar vatandaşları diasporası yaşıyor. Onlar, 1989 öncesi iktidarda bulunan bir rejimin bugüne yankısıdır. İki devlet arasında, bu temel üzerinde de işbirliği yapmak her bir siyasetçimizin devlet adamımızın ve kamuoyu önünde sorumluluk taşıyanların
ödevidir.
Tzonev: Yüksek Temyiz Mahkemesi DOST ismini değiştirmek şartıyla partinizi tescil etmeyi kabul ederse, ismi değiştirir misiniz?

 

Reklamlar