Seyhan ÖZGÜR

Şimdi, biz burada, temizlenme deyince, el yıkama, paklanma, ayna başına geçip pudralanma gibi işler düşünmüyoruz. Biz borçlu olduğumuz ya da bize borçlu olan adamla ilgili kötü konuşmayız, ama “kendine çeki düzen ver” kimseyi incitmeyen tavsiyelerimizdir.

Bunlar, politikacılara söylenince, izlediğiniz politikayı değiştirin, ayağınızı denk alın, kendinize gelin anlamındadır.

Burada temizlenme deyince şeffaf duruma gelme anlamındadır.

İçi dışı bir olan, kalbi temiz olan, ne yapacağını bilen insanlarla beraber olmak anlamındadır.

İnsan bazen makyajsız surat görmek ister. Bazen de politikacıyı çıplak görmek ister.

En kutsal arzu da yarınları parlak görebilmektir.

Son zamanda TV ekranından inmeyen heykeltıraşlıktan politikaya atlayan ve sonunda bakan bile olan Vecdi Raşidov’a GERB partisi nasıl temizleniyor diye sordular. İki milletvekili istifa etti. Kir keselenmeden düştü, dedi. Fakat bizim temizlenme sözüne verdiğimiz anlam belki de olumsuz enerjiden içsel arınmadır. Bu açıdan, GERB partisinde bir yenilenme olmadı. Pazar gün sarı kaldırımlar üzerinde protesto gösterisi yapan kalabalık tek bir pankart yükseltti. “İ S T İ F A” yazan 20 metre uzun ve 2 metre yüksek bir panonun arkasında taşınan 4 metre yüksek ve 5 metre uzun bu pankartta şunlar yazılıydı:

PROTESTO ETMEZSEN, ÖLMEK MECBURİYETİNDESİN! KENDİN SEÇ!”

200 günden beri devam eden gösterilere katılanlar içlerindeki olumsuz birikimi bu şekilde dışarı atmak ve içsel arınmak istiyordu, ama olmadı. Toplum bugüne kadar temizlenemedi ve arınamadı.

Patlaması gereken sanki ÇOK BAŞLI BİR ÇIBAN!

İlk başı yine Türkler, Pomaklar, tüm Müslümanlar adına başkaldıran, halen hapiste olan ve kurtarılması için dip dalgası artık uyanmaya başlayan Oktay Yenimehmedov’un HÖH lideri köhnemiş politika cambazı Ahmet Doğan’ı kürsüden ve politikasını da sahneden alaşağı etmesiyle başladı.

Onun tarihsel eyleminin hemen ardından, tüm Bulgar toplumunu saran kitlesel Şubat protestoları çok kafalı çıbanbaşından İKİNCİ BİR ÖZ patlattı.  Totaliter mirasın elebaşlarından başbakan Boyko Borisov ve hükümeti devrildi. Rüşvet ve soygun, toplumu sıkma ve ezme politikasının birikmiş hicranı sıkıldıkça akıyor, bugün de şarlıyor, bitecek gibi değil.

GERB partisi Paşmaklı (Smolyan) milletvekillerinden birinin 2012’de meclis kasasından 460 bin leva memuriyet, yol, ziyafet, hediye, çekirdek parası aldığı ve son kuruşuna kadar harcadığı ortaya çıktı.

Bu olayı öğrendiğimde, bizim oradaki yakınlarımızın,  insanlarımızın ayı 200 leva ile geçirmek zorunda olduklarını, iki ucunu iliştirmek için bin bir dereden su taşıdıklarını, çektikleri çileleri, akranlarımın ekmek parası için Batı ülkelerinde süründüğünü, düşündüm de, utandım. Bu GERB’li milletvekili her gün maaşının dışında, her ay GERP’ten aldığı 17 400 leva “susma” parası dışında, her gün 1 300 levacık harcırah parasını da harcamak zahmetine katlanmıştır. Vay, vay!

Muhterem Vecdi Raşıdov’a 2. defa seçilen bir GERB milletvekili ve eski bakanlardan olarak “temizlenme” veya “aklanma” ya da “paklanma” sözünü içsel arında ve izaha gelme, şöyle bir aynaya bakma işi olarak nasıl anlatabiliriz, buna ona anlatabilme zahmetine katlanacak biri var mı aranızda?

Evet, kardeşlerim.

Tok, açın halinden anlamaz, diyenler haklıymış. Sofra başına geçenler, kapı dışındakileri unutuyor. Hasta bir ağacın kuru dallarını acımadan keseceksin. Acırsan olmaz! İş Nasrettin Hoca’nın deyimiyle onun masalına döner. Arınırken kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak.  Her gün ve her an mahmurlu olan ve dünya gerçeklerini görmede aciz olan parti kopoylarından başlamalıdır içsel arınma işi. Bunun daha kısa yolu yoktur ve olamaz.  Vecdi, kimseye puro ve lüle dumanının içe çekilmediğinde zararlı olmadığı masalı anlatmasın. Sn.Vecdi Raşidov’u milletvekili seçen insanlar hafta sonunda TÜRKAN ÇEŞME mitingindeydi.

Bir kutlama mesajı, bir bildiri, bir buket çiçek, bir çelenk gönderme zahmetine bile katlanmadı.

Katlanamaz, çünkü özü bakımından o kahraman insanlardan kopmuştur.

Dava ağacımızdan kuru bir kap gibi soyulup düşmüş ve ilk selle çöpe gitmiştir.

Ne beyazlanmış sakal, ne kırarmış baş, ne Havana Purosu ne de Mısır lüle tütününün gül kokusu adamı devrimci yapmaz, halkçı da yapmaz, ancak adama zor günlerde tuvalette saklanıp damar kestirir.

Ve ardından pansuman yapanlarla kardeşlik destanı yazarsınız.

2013 ‘te toplum ve beyin ameliyatına ihtiyacı olduğu görüldü.

Kesip atacaksın kardeşim!

Acımasız olacak bu temizlik. Senin ananı babanı evinden söküp atanlar size acıdılar mı?

Acımak yok bu işte. Bunların tümü talancı, kime acıyalım ki?

2013’ten 2014’de ayırım politikası geçiyor. Toplum içindeki kin ve öfke gelecek yıla taşıyor.

Yabancı düşmanlığı ötekileştirme eğilimleri derinleşti ve yılları birbirinden ayıran çizgilerden geçecek. Bulgaristan’da demokratikleşme 23 yıldan beri kök salamadı, her şey bir anda geri dönebilir, kendimizi totaliter bir yapı içinde bulabiliriz.

Evet, 2014’te AB seçimleri geliyor.

Toplumun temizlenme yolunda uyanması zorunluluk oldu. İlk önce şeffaf bir toplum olursak ne olacak korkusundan kurtulmalıyız. İçsel olumsuz enerji akmadan Bulgaristan’da yaşayan toplumlar da istikrar ve huzur sağlanamaz. Olaylara 2014’te bu açıdan bakarken, birlik olalım.

Yeni yılınız kutlu olsun!

Reklamlar