Musa  Musa VATANSEVER

Konu:   Seçmen oylarının önemi artıyor.

Her oy için kavga olacak.

 Bu, Bulgaristan’da siyaseti belirleme kavgasıdır.                 

Bir insanın büyüklüğü zor günlerde, tıkanma süreçlerinde, alınamayan dönemeçlerde belli olur. Bir tutan tuzuna muhtaç kaldık, sözü bu dönemlerden gelir. Halkımızın inancında “Tuz ekmek hakkını vermeyen, kör olur!” değimi vardır. Biz soydaşların Bulgaristan toprağında alın terimizin tuzu kaldı, yani ekmek ve cennet hakkımız kaldı. Bu gerçeğin daha derin anlamı şudur: İyiliğini gördüğün, ekmeğini yediğin kimseye karşı nankörlük, saygısızlık ve hainlik eden kişileri Tanrı cezalandırır. Bu cümlede, bize zulüm ve hainlik edenler aynı küptedir.

Cezalandırma bazen bir günde, beş günde veya birkaç yılda olmaz da, daha uzun bir zaman içine yayılır. Bu işte bizim payımıza düşen, “Yiğit yarasına yiğit katlanır” oldu. 26 yıldan beri dayandık. Çektik çekiştirdik ama kimseden şikâyet etmedik. Çünkü bir defa kapımızı çalanın bir daha geleceğini biliyorduk. İşte o günler geldi. Bulgar medyaları Türkiye halkının demokratik iktidarına sahip çıkmasıyla değimler yumuşadı, azarlama kusan ağızlarda tatlanma başladı, hava yumuşuyor.

Bulgar basınında çıkan haberlere göre, 24 Ağustos 2016 günü yani tam bir ay sonra Bulgaristan Cumhuriyeti Başbakanı Boyko Borisov Türkiye’ye resmi ziyarete geliyor. 15–16 Temmuz kanlı askeri darbe girişi, Türk milletinin Başkanı dolayında toplanması örneğinde ve Türkiye’nin demokrasiyi ve barışı savunma için halk inkılâbı konusunda Borisov izlenimlerini şöyle dile getirdi:

Bu konuda olağanüstü dikkatli konuşmamız gerekir, yalnız sınırımızın ortak olduğu için değil, bize Türkiye’den daha yakın olan bir yer yok, Türkiye’de çok büyük sayıda Bulgaristanlı göçmen var, Bulgaristan’da da büyük sayıda Müslüman yaşıyor.”

O,  aynı zamanda iktidar partisinin – Bulgaristan’ın Avrupa Gelişimi için Vatandaşları – GERB partisinin Genel Başkanı ve ülkede en büyük otorite sahibi bir siyaset adamıdır. Birinci tur, bu yılın Ekim sonunda mı, yoksa Kasım ayının birinci pazarında mı yapılsın tartışması henüz bir meclis kararıyla noktalanmamış olsa da, Bulgaristan seçmeni yeni Cumhurbaşkanını seçmek için çok yakında seçme hakkını kullanmak için sandık başına gidecektir. Bu hak Türkiye’deki 39 sandıkta olduğu gibi Bulgaristan’a gelip kayıtlı olduğu yerde kullanılabilir.

GERB partisinin adayı olan ve 2011’de Türk seçmenini de oylarıyla seçilen R.Plevneliev’in görev süresi Nisan sonunda doldu. O, Avrupa ve Atlantik değerlerine hep sahip çıktı. Avrupa Birliği ve NATO taraftarı bir devlet adamı tavrı sergiledi. Diğer partilerin de adaylarını henüz gösterememiş olsalar da, görülen köy kılavuz istemez, Cumhurbaşkanı adayı göstermede en fazla zorlanan parti hiç kuşkusuz iktidardaki GERB partisidir. Çünkü bir defa, kendi başına seçilebilir aday gösteremediği gibi, sağ kanat partileriyle ortay aday çıkarma görüşmelerini de hiçbir siyasi güçle başlatamıyor. Başbakan’ın 22 Temmuz 2016 sabahı “NOVA” TV ekranında itiraf ettiği üzere, Cumhurbaşkanı seçimini kaydettiğinde, GERP partisi iktidardan çekilecek ve erken seçime gidilecektir.

Bilindiği üzere, Bulgaristanlı Müslüman / Türk seçmen 1990’da, 1997’de ve 2011’de orta sağ Cumhurbaşkanı olan Jelü Jelev, Petır Stoyanov ve Rosen Plevneliev’e oy verdi ve garantili seçilmelerini sağladı. Bu geleneğin devamı, ince hesaplar sonucu olmak üzere, ikinci turda GERB adayını destekleriz sözünü vermesiyle, tescil kararının önümüzdeki hafta çıkacağı müjdesini getirdi. Ortaya çıkan yeni sorum, soydaşlarımızın oylarını direk olarak orta sağdan yükseltilecek Avrupa ve Atlantikçi adaya direk olarak verme yolu mu, yoksa DOST ya da başka bir bağımsız aday üzerinden yönlendirme yapılmasına mı gidilecek noktasında düğümlenmiş durumdadır. Burada sorun bir de ezilmeden, hiçlenmeden bilinçli ve seve seve oy vermemizdir. İşte bu konu önümüzdeki aylarda dernek ve federasyonlarımızda, basın yayın organlarımızda tvlerde tartışılacaktır. GERB partisinin Türk oyları Bulgar seçmeni ürkütür ve ortada kalırım çıtasını kendisi açmalıdır.

17 Aralık 2015’te HÖH fahri başkanı Ahmet Doğan’ın Rus yanlısı demeciyle Bulgar milli çıkarlarını Moskova’ya yeniden sımsıkı bağlama girişiminden sonra sol cephede Bulgaristan Sosyalist Partisi’ne ve ABV’ye bağlı kaldığını gizleyemiyor. Memlekette esen Rus rüzgârları havayı Moskofçulardan yana değiştirmeye çalışıyor. Ne yazık ki, şimdilik sol kanatta bir Vatan Cephesi oluşturma çabaları sonuç vermiyor. Yapılan anketlerde seçmenin % 68’i BSP, ABV ve Tatyana Donçeva’nın yönettiği “21. Yüzyıl” partisi arasında ortak aday etrafında birlik sağlanmasını isterken, ancak % 12’si bu ortak cepheye HÖH-DPS partisinin de katılmasını istiyor. Bu nedenle ana olan (BSP) ile yavruları olan (ABV) ve “21. yy.) partileri arasında ilk turda başarısız görüşmeler yapılmış olsa bile, HÖH lideri ile görüşmeler henüz başlamamıştır. Öte yandan, başka bir seçim önü anketi sonuçları ise, Tatyana Donçeva’nın solun ortak adayı olması sonucuna kilitlenmiştir.

Dengeli ve geleneklere bağlı bir dış siyasetle Avrupa Birliği ve Kuzey Atlantik Paktı -NATO menfaatlerine uyan konumda kalan ve Rusya’ya karşı ambargo siyasetinden de sapmayan Sofya hükümeti gelişmeleri sabırla izliyor. Başbakan, Rus savaş uçaklarının her gece Karadeniz üzerinden Bulgaristan karasularına kadar geldiğini, NATO bağlantılarına uyarak Bulgaristan Askeri Hava Kuvvetlerinin onları gerektiğinde durdurup inmeye zorlamak için yine her gece iki jet uçağımızla karşıladığını bildirdi. Onun açıkladığına göre, bölgemizde dünya sanki yeni bir soğuk savaş yaşıyor.

Böyle belirsiz bir durumda, GERB partisinin hükümet ortağı Reformcu Blok (RB) partisiyle arası iyice açılmış olduğundan seçilebilir bir aday gösterebilmesi çok zordur. GERB’i seçeneksiz durumdan ancak T.C’ deki soydaşlarımız ve memleketimizdeki Türk Müslüman seçmen kurtarabilir. Borisov’un 24 Ağustos T.C. ziyaretine bu açıdan değerlendiriyoruz.

Kesin kanımıza göre, GERB partisinin Cumhurbaşkanı adayını açıklamazdan önce, Ankara ziyareti öncelikle yaklaşan seçimlerle direk ilintilidir. Bu seçimlerle ilgili olarak yapılan kanun değişikliklerinden sonra T.C‘ de ancak 39 seçim bürosu açılabilecektir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nde Bulgaristan Cumhurbaşkanı seçimlerine katılma hakkı olan, cebinde Bulgaristan kimliği taşıyan 710 bin Bulgaristan vatandaşı var. Onların 39 sandıkta oy verebilmesi imkânsızdır.  Bu kişiler seçime katılmak istedikleri kesindir. Çünkü seçimlere art arda iki defa katılmadıkları halde seçme ve seçilme haklarını kaybedecekler ve seçim listelerinden silineceklerdir, onların problemsiz bir şekilde Bulgaristan’a gidip oy vermeleri sağlanmalıdır. Bu işi ise ancak soydaş dernekleri örgütleyip gerçekleştirebilir.

Soydaşların isimleri seçmen listelerinde kayıtlıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nde olduğu gibi, Bulgaristan’da da adresleri belinliyor. Kimliklerinde adres kaydı vardır. Seçim hakları yasaldır. 710 kişinin 39 sandıkta oy kullanması imkân dışı olduğundan, bu seçmenlerin Bulgaristan’a dönüp oy kullanmaları için gerekli işlemlerin zamanında yapılması gerekir.

Bu ödev de yine seçimlere katılacak parti ve cephe adaylarının ve dernek ve federasyonların ortak yapacakları bir iştir. Seçime katılma hakkı, hiç bir makam ve kanunca engellenemez kutsal bir soydaş ve vatandaş haktır. GERP Başkanı ve Başbakanın bu hakkımıza sahip çıkması ve gölgelenmesine engel olması gerekir.

Bulgaristan’da 2011 Cumhurbaşkanı seçimlerinde kullanılan “evet” ve “hayır” oylarının toplamı 3.200.000 (üç milyon iki yüz bindi)  Bugünkü sayımla T.C.’ de 710 . 000 göçmen oyumuz vardır. Memleketimizde yaşayan Müslüman Türk, Pomak ve Çingene kardeşlerimizin oyları da bu rakama dahil edildiğinde, seçim sonuçlarını kesin belirleyen bir rakam ortaya çıkıyor. Biz Bulgaristan Cumhurbaşkanı seçiminde sonuç belirleyen duruma gelmişsek, kendi kaderimizi de belirlemeliyiz. Böyle bir bilinçle hareket etmek zorundayız.

Gerçekçi açıdan bakıldığında, Borisov’un bizim oylarımıza direk ilgi gösterdiği gün ışığına çıkmış oluyor. Özlü sözle ifade ettiğimizde, GERP partisinin 700 bin çıvarında olan kendi oyu, Müslüman Türk seçmenin Türkiye’de ve Bulgaristan’da vereceği oy olmadan havada kalıyor ve hiçbir işe yaramıyor. GERB partisinin seçim zaferi ancak bir soydaşlar garantileyebiliriz.

Bu açıdan analiz edildiğinde, bu ayın sonuna kadar Bulgaristan Cumhuriyeti Yüksek Temyiz Mahkemesi’nden (Vırhoven Kasasiyonen Sıd)   Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokrasi DOST partisinin tescil kararının çıkması anlam kazanmış oluyor. Bu gerçeğin arakasında Lütfi Mestan’ın ikinci turda oyları GERB’ e verme kararı yatıyor.

Son gelişmelerde, DOST partisinin kendi başına bir oyun kuran durumuna gelmeye çalışmaktansa, zorlanınca “koltuk değneği” rolü üslenmeye hazır olduğu gizlenemiyor. Bu karar, hem Cumhurbaşkanı seçmesini hem de GERP partisinin bir yıl daha iktidarda kalmasını garantilemiş olacaktır. Bu siyasi oyunun ortasında yine soydaşlarımız bulunuyor. Onların umut ve beklentilerini asla ateşe attırmamalıyız. Bu ödevde derneklerimize düşen ödev çok büyüktür. L. Mestan, GERB partisiyle gizli sözleşmelerini hemen açıklamak zorundadır. Çünkü seçimler yaklaşırken böyle perde ardı temaslarını sıklaştıran Makedon komitacılarının Türk düşmanı VMRO partisi örneğin, güya “Yurtsever Cephe” ortaklığından ayrılıp, Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra Borisov’tan bakanlık talep etmiştir.

Soydaşlarımızın ve Bulgaristanlı Müslüman Türk oyları Bulgar iktidarını ayakta tutup yeni bir siyasi bunalıma yol vermeye biliyor. Bunun bedelini istemeliyiz. İşte böyle anlarda, bir etnik halk topluluğunun büyüklüğü ve iradesini kullanarak kendine yaşam hakkı arama, haklarını ve özgürlüklerini elde etme yolunu yeniden açabildiğini görüyoruz. Bu bir fırsattır memleketimizde yaşadığımız yörelere yatırım yapılmasın isteklerinde de birleşmeliyiz.

Yeni dönemde bizim seçime yoğun katılmamız kolaylaştı. Muazzam bir birikim sahibiyiz. BULTÜRK tarihimizde ilk defa olmak üzere 2011 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı çıkardı ve 50 bin oy alabildi. Başarılı bir kampanya yürüttü. Yeni dönemde öncelikli ilkelerimiz şunlardır:

  • Bizim ilk seçimimiz Büyük ve Güçlü Türkiye’dir.

Başkan Tayip Erdoğan iktidarını desteklemektir. Bakanlar Kurulu kararlarına uymaktır.

Sınırdaş olduğumuz tüm devletler Büyük Türkiye etki alanına girdiğinden ve her hangi bir konuda karar alabilmek ya da içine düştükleri bataklıktan çıkabilmek için bir başkasını değil, güçlü Türkiye’yi arayacaklarına inanıyoruz. Bu durum soydaş olarak bizim oylarımızı kime vereceğimizi büyük ölçüde belirleyendir.

  • Yeni dönemde, Bulgaristan seçimlerinde sonuç belirleyen göçmen soydaşlar olacaktır. Günümüz Bulgaristan siyasetinde denge belirleyen güç soydaşlardır. Onların oylarıdır. HÖH sayfası kapandı. Şimdi yeni bir kimlik etrafında birleşmeliyiz.
  • Bulgaristan’da kalmış kardeşlerimizi içinde bulundukları ağır sosyal ve ekonomik durumdan, siyasi izolasyondan ve onları “seçim kölesi” yapmak isteyenlerin pençesinden kurtaracak olan yine biziz. Balkanlar’daki ana güç Büyük Türkiye’dir. Soydaşlarımız Türkiye’den siyasi, ekonomik ve manevi desteği aldıkça bu işler birer birer yoluna girecektir.
  • Bu davada şu dönem bizim etrafında toplanabileceğimiz kendi siyasi partimiz olmadığından, derneklerimizin, sivil toplum örgütlerinin dolayında birleşmeliyiz.

Siyasete hakim olan dengesiz ve karma karışık siyasi durumda soydaşlarımızın oy kullanmasına karşı olan Bulgar milliyetçi-ırkçılarının her gün biraz daha kudurduğunu işitiyoruz. Parlamentodan yeni faşist yasalar çıkarmak, oy kullanmamızı kesinlikle yasaklamak, çifte vatandaşlığımıza el atmak istiyorlar. Azınlık olduğumuzdan her istediklerini yapabileceklerini hesaplıyorlar. Mesela, bütün gençleri 6 ay ile 12 ay arasında silâhaltına toplayıp sınır boylarına sürme yasa teklifleri meclis komisyonlarına takıldı. İsteseler de Anayasamızı açık açık çiğneyemiyorlar, her bir demokratik madersini rafa kaldıramıyorlar.

Büyük gerçek ve gelecek bizden yanadır. 26 yıldan beri Cumhurbaşkanı bizim oylarımızla seçiliyorsa bu defa da bizim oylarımızla seçilecektir. Fakat biz birçok demokratik istek öne sürmeliyiz.

Bir defa Bulgaristan vatandaşlığımızın dokunulmazlığı, kutsallığı ve ebediliği Anayasa maddesi olarak onaylanmalıdır.

İki Bulgaristan’da kalan taşınmaz mülklerimizin dokunulmazlığı ve gasp edilenlerin mutlaka iade edilmesi özel bir yasayla halka duyurulmalıdır. Türkiye’de dünyaya gelen evlatlarımızın tüm Bulgar vatandaşlarıyla eşit haklı olduğu özel bir kararnameyle meşrulaştırılmalıdır. Faşizan, ırkçı ve milliyetçi partilerin Bulgaristan Türkleri ve soydaşlarımızın hak ve özgürlüklerini kısıtlamayı hedef alan yasa tasarısı sunmaları kesin yasaklanmalıdır.

Faşist “Yurtsever Cephe” partisinin ibadet dilimizin Bulgarca olması, Türkiye’den gelen din hocalarımızın sınır dışı edilmesi ve Baş Müftülüğümüzün gelir kaynaklarına el koymayı amaçlayan yasa tasarıları görüşülmemelidir. Bu faşist zihniyetliler partisi kapatılmalıdır. Camilerimizin, mescitlerimizin meşruluğu, camide ibadet dilimizin anadilimiz Türkçemiz olduğu yasallaştırılmalıdır. Anadilimize, dinimize, geleneklerimize, kültür ve uygarlığımıza yükseltilen tüm eller kırılmalıdır.

Bu cumhurbaşkanı seçimlerinde bizden çok büyük oranda ihtiyaçları olduğu ortadadır. İsteklerimizi somut olarak ve kesin belirlemeliyiz. Okullarda anadilimiz zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Kültür merkezlerimiz açılmalıdır. Radyo, TV paket programlarımız başlamalıdır. Gazete ve diğer isteklerimiz devlet ödeneklerinden yararlanmalıdır. Biz bugün önemi artan bir etnik grup ve soydaş topluluğuyuz. Durumun tamamen lehimize değişeceğine inanıyoruz. HÖH-DPS zincirlerini koparmayı artık başardık. Yeniden gruplaşarak bağımsız örgütlenmeliyiz. Bizim isteklerimizi karşılayıp garanti altına alan güçlere oy vermeliyiz. Modern siyaset sandıkta mayalanıyor ve sandıktan çıkıyor. Sandıktan çıkmayan demokrasi faşizmdir. Yeni gün rüzgârına kulak verelim.

Yeni döneminde en büyük rol soydaş derneklerine düşecektir.

Bu derneklerin başında, çalışmalarına İstanbul’da ağırlık veren BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneğidir. Bir bilgilendirme merkezi olan, Bulgaristan Türkleri Stratejik Araştırma Merkezinde (BGSAM) etkinlikler devam ediyor.

21 Temmuz akşamı Bayrampaşa / Yıldız’daki merkez kulübünde düzenlenen “darbe girişimini ve ihanetçi FETÇ ve paralelcileri lanetleme, demokrasi ve barış davasına destek verme toplantısında, yürürlüğe giren OHAL kararına da destek ifade edildi. Basına dağıtılan BULTÜRK bildirisinde, Türkiye ne kadar da güçlü bir devlet olursa biz soydaşlar o kadar daha huzurlu ve refah içinde yaşayacağımıza inanıyoruz. Bulgaristan’daki yakınlarımız da daha güvenli olacaklar. Bulgaristan’ın Büyük Türkiye’nin etki alanında kaldığına işaret edildi. Bildiri kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırdı. Etkinliklerimiz devam edecektir.  Vatan toprağımızda alın terimizden tuz var.

Reklamlar