Şakir ARSLANTAŞ

Konu: Arapların silahı petroldür.     

 

Yakın Doğu savaşını Arapların kazanacağına inanıyorum.

Rus bombardıman uçaklarını düşüremiyorlar.

Lâskîye ve Tarsus askeri üslerini yerle bir edemiyorlar.

Akdeniz’e demirlemiş ve “var mı benim gibisi” diye gövde gösterisi yapan “Rastov na Don” savaş gemisine, su altına gizlenen ve ara sıra birkaç kanatlı füze fırlatan katil denizaltılara rağmen. Diktatör Sedat’ın ordusuna her çeşit silah sağlanmasına ve emsalsiz barbarlığa yumulmasına rağmen! Bu savaşı Arapların kazanacağına her gün biraz daha fazla inanıyorum.

Araplar dediğimde uluslar arası terör örgütü DAEŞ ve yerel katilliklerde üstüne olmayan PKK ve PYD gibi emperyalizmin yerel kopoylarını kastetmiyorum.

Savaşı kazanacak olan Arap halkları olacaktır.

Son Savaşlar.

İkinci Dünya Savaşından sonra çok savaş oldu. Bunların başında Vietnam, ardından da Afganistan Savaşı gelir. Vietnam Savaşını Vietnam halkı kazandı. Güney ve Kuzey Vietnam birleşti. “B-2” uçan kalelerinden atılan bombalar bitmemişti. Vietnam cangillerine giren amerikan askerlerinden 54 bini hayatını kaybederken, 150 bini de deli hastanelerine dünce “barış” deyenler kazandı.

Afganistan Savaşında düşman değişse de, Ruslar beyaz bayrak salladı. Çekilmek zorunda kaldı.

Ardından Varşova Paktı dağıldı. “Berlin Duvarı”nın yıkılmasından sonra Bulgaristan da aralarında, 6 Doğu Avrupa devleti Moskova sisteminden ayrıldı ve ardından NATO’ya katıldı. Politik olarak Avrupa ve Atlantik dünyasını seçtiler. Avrupa Birliği’ne katıldılar.

Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 devletten Bakltık grubunu oluşturan Letonya,  Litvanya ve Estonya Sovyet sisteminden koptu ve NATO ve AB’ye katıldı.

Orta Asya ve Kafkas grubunu oluşturan sekiz devlet de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlıklarını elde etti. Gürcistan bu uğurda savaş verdi. Ukrayna ve Kırım olayları çok tazedir.

İmparatorluk hırsıyla yeni hortlama.

Rusya’nın Ukrayna’yı parçalayarak ve Kırım yarımadasını ilhak ederek imparatorluk bayrağını azgın bir hırsla yeniden yükseltmeye başlaması ve 4 aydan beri de “terörle mücadele” bahanesiyle Suriye’ye dikip milyonlarda aileyi evinden barkından etmesi bölgede durumu değiştirmiştir.

Şu iyi bilinmelidir ki, tarihte havadan bombalamakla kazanılan savaş, değişen düzen veya getirilen medeniyet yoktur.

Arapların petrol silahını kullanarak kazandıkları ilk büyük zafer.

1973’ün Ekiminde, tamda Yahudilerin en büyük bayramında (Yom Kipur) Arap orduları İsrail’e dalmıştı. Bu savaşın ilk günlerinde Yahudiler denize dolduruluyor havası esmişti. Aslında Araplarla Yahudiler arasındaki ilk savaş 1948’e rastlar ve o zamandan beri söylenen söz “sizi denize dolduracağızdır.” Ne var ki, bayram sefasından toparlanan Yahudiler birkaç günde hem Mısır hem de Suriye cephesinde başarı sağlamıştı.

Dikkatinizi çekmek isterim, bu karşı saldırıda İsrail Şama o derece yaklaştı ki, kadim başkenti havan topu ateşine tuttu. Mısır ordusu da kuşatıldı, Süveyş kenti düştü.

O zaman da tam şimdi olduğu gibi, Sovyetler Birliği ile Birleşik Amerika barış sağlamak için kolları sıvamıştı. Dünkü gün BMT Güvenlik Konseyinde Suriye’ye 6 ay süre tanındığı gibi, apar topar barış anlaşması imzalandı. Fakat bu savaş burada bitmedi. ARAPLAR HEMEN MUCİZE ARAP SİLAHINI HAREKETE GEÇİRDİLER.

Bugünkü Suriye trajedisinden, Şam diktatörüne arka olan Rusya’yı ve Putin’i sorumlu tutukları gibi, o zaman BATI’ yı sorumlu ve suçlu bulmuşlardı. BİRLEŞİK AMERİKA VE BATI AVRUPA ÜLKELERİNE PETROL AMBARGOSU UYGULAMIŞLARDI. 1974 yılı bu bakıma asla unutulamayacak bir yıldır. Dünyada petrol fiyatı 4 defa pahalılaşmıştı. Batıda durgunluk ve ekonomik ve sosyal deprem ve çöküş yaşandı. Yalnız bir örnekle yetinelim. İngiltere’de kömür madenleri kapandı, elektrik kısıtlamaları başladı, iş haftası üç gün olarak ayarlandı. Bu önlemler ekonomiyi bunalım bataklığının daha da derinlerine itti ve paraşişkinliği Paund’un belini kırmıştı.

Kısacası, Arapların petrol silahı 70’li yılların ikinci yarısında Batı Avrupa ve Amerika’ya hiç beklemediklerini, akıllarından geçmeyeni yaşatmıştı.

Gelelim bugünlere:

Arapların mucize silahı bun defa da petroldür.

Arapların sihirli silahı bugünkü Yakın Doğu Savaşında da yine PETROL. Bu defa yani 40 yıl sonra Araplar, petrol üreticisi OPEK devletleri, Rusya’ya karşı yine birleştiler. Putin ve Esat barbarlığına son verdirip, Rus askeri üslerini ve uçaklarını bölgeden söküp atmak, Ak Deniz’deki savaş gemisi ve kanatlı füze deposu deniz altılarını kovmak için büyük plan açıklandı. Rusya ekonomisi ve ülkedeki sosyal yaşam bomba patlatmadan tamamen çökertilecek. Bu defa kullanılacak savaş aracı bine petrol. Ham ve işlenmiş petrol üretimini arttırılacak, dünya borsaları petrole boğulurken fiyatlar düşürülecek. Hedef yakıt fiyatlarını düşürmektir. Petrol fiyatının ucuzlaması Rusya ve lideri çılgın Putin için nalları dikmek, bütçeyi bağlayamamak, bütün inşaatları ve üretimleri, dış alımları durdurmak anlamına gelir. Türkiye’den narinciye ve et alımını ödeyemeyeceğini fark ettiği için durdurdu. Rus ekonomisi petrol ve doğal gaz dış satımına dayanır. Doğal gaz ve petrol fiyatı düşünce Rusya ekonomisi çöker.  O üretime dayanan bir ekonomi değildir.

Yazımın başında Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Asya ve Kafkas devletlerinin Rus yörüngesinden koptuğunu yazdım. Bunun nedeni Rusya’nın ekonomik ve mali olarak bu devletleri yörüngesinde tutabilecek gücü olmaması oldu. Petrol alım satım piyasasında 2016 fiyatlarının 30 US Dolar dolayında olması öngörülüyor. Bunun gerçek anlamı şudur. Petrol fiyatı 30 US Dolara saplandığında Rus savaş uçakları üslerden kalkamaz. Rus bombaları Suriye köylerine atılamaz. Diktatör Esat’ın çekilmesi saat sorunu olur. Sığınmacıların evlerine döner ve bu da Arap halklarının ve dünya barış güçlerinin büyük zaferi olur. Bu ekonominin, enerji kaynaklarının depodaki silahlardan daha güçlü bir silah olduğuna en büyük kanıttır.

Türkiye’nin rolü.

Savaş kaçaklarına, sığınmacılara, yaralı ve yaşlılara, 700 Suriyeli çocuğa ev sahipliği eden Türkiye devleti Suriye halkının en büyük dostu olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Kimsenin toprağında gözü olmadığını defalarca belirten Cumhurbaşkanımız Sayın R.T. Erdoğan ve başbakanımız Sayın A. Davutoğulu, büyük bir azim ve  sabır göstererek, başımıza yıkılmak istenen kötülüklere şerefle göğüs germeyi başarıyor ve başaracaktır.

Bu arada, Bulgaristan’da “Güney Akım” oyunu oynayan, ardından “Türk Akımı” deyen ve sonunda “Kuzey Akım -2” doğal gaz boru hattıyla Avrupa Birliği devletlerini doğal gaz dağıtımında birbirine düşürmeyi hedeflediğini artık gizleyemeyen Moskova ve lider Putin’in derin hesapları bu defa da tutmadı. Bu planları bozan yine Türkiye Cumhuriyeti’nin esnek diplomasisi, İsrail’le yeni doğal gaz boru hattı sözleşmesi imzalaması ve enerji tedarikini eski kıtanın merkezine kadar güvence altına alma güçle üstün geldi.  Böylelikle Rusya, Asya, Yakın Doğu ve Ak Deniz havzası ile Merkezi Avrupa arasındaki doğal gaz köprüsünün Türkiye üzerinden geçmesine engel olamadı. Bu işbirliğinde Azerbaycan’ın rolü de büyük ve destekleyici oldu. Gelişmeler Arapların barbarlıklara karşı enerji silahını daha da güçlendiriyor.

 

Reklamlar