rafet-uluturkRafet ULUTÜRK

Ne yazık ki, çağdaş emperyalizm kendi kazdığı ve içine düştüğü kuyudan, maddi ve manevi krizden, borç batağından çıkamazken, bizdeki işbirlikçi ve uşaklarını başkanlık ve yeni Anayasa ve Büyük Türkiye konularında alabildiğine kışkırtıyor. Fırsat bulduğu her yere nifak ekip halkları ezerek ufkumuzu karartmaya çalışıp ayakta durmaya çalışıyor. Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış onlara da kalmayacaktır.

İki seçim arasında verilen son dere ağır ama kutsal, ne pahasına olursa olsun var olma, egemenlik ve toprak bütünlüğümüzü koruma, Büyük Türkiye irademizi güçlendirme davamız güç toplarken, Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK, Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi BGSAM, göçmenlerimizin tüm sivil toplum örgütleriyle birlikte birçok girişim gerçekleştirdi. Buluşma, panel, toplantı ve forumlarımızda dönemin önemini, AK Parti kanatları altında birlik ve beraberliğin hayati önemini, teröristlerle mücadelenin geri dönüşü olmayan ulusal bir kavga olduğunu açıkladık, her eylemde barış ve kardeşlik sloganı yükselttik.

Bu çalışmalarımızda soydaşlarımız bizi anladı ve ilk defa büyük çoğunluğu birlikte hareket etti. Onlar bizi imparatorluk zulmüyle ezme hevesinden bir türlü caymayan eski ve yeni Moskova yönetiminin tüm sinsi icraatlarını, komplolarını, devlet terörizmini, totalitarizmi, baskıları, yasasız ve kuralsız yönetim zulmünü yıllarca yaşadı. Bugün Suriye’de gözlenen istila edilen bölgeleri yerli halklardan boşaltma terörünü biz Bulgaristan’da 6 büyük göçle yaşadık. Bombalar ancak ve yalnız ölüm getirir. Rus uçaklarından atılanlar da öyle, Rus kanatlı füzeleri de ölüm ve felaket müjdecisidir. Rusya Yakın Doğu’ya bomba yağdırmaya başlayalı 11 milyon evsiz barksız kalmıştır. Biz soydaşlar olarak Suriye halkının “Bayır Bucak” Türkmenlerinin, Kürt köylülerinin kamplardaki sığınmacı ailelerin Batı Avrupa ülkelerinde değil, kendi memleketlerinde barış, güvenlik ve huzur istediğine inanıyoruz. Ayrıca burada savaşı başlatan her zaman olduğu gibi dış güçler Hristiyanlar olmuştu. Fakat savaşan ve bir birini öldürenler Müslümanlardır. Bundan böyle biz Müslümanım diyenler artık bu olaylardan ders almaları gerekir ve kendi aralarında kenetlenme yollarını bulmalıdırlar. Yakın Doğu sorunlarının havadan atılan bombalarla değil, barış masasında, güvenlik bölgeleri yaratılarak, savaş uçaklarına yasak hava sahaları oluşturularak, diktatörler devrilerek, terör ocakları söndürülerek çözüleceğine inanıyoruz.

Bu bakıma SU – 24’ün, defalarca uyarılmasına rağmen bildiğinden şaşmazken,Yakın Doğu coğrafya haritasını yeniden çizmek isteyenlere hizmet ettiğine inanıyoruz. Rusya dış siyaseti son dönemde askeri araçlarla yürütüyor. Egemen devletlerin kara, hava ve deniz sahasını sürekli ihlal etmeleri moda oldu. Rusya diğer devletlerin devlet sınırlarını hiçe  sayarak sürekli çiğneme siyasetine 2008’de Güney Osetya, Abhazya ve Gürcistan hava sahasına girerek, Baltık devletleri hava sahasını sürekli ihlal ederek, 2014’te Kırım Adasını ilhak ederek ve Ukrayna’yı parçalayarak başladı ve geliştirdi. SU-24’ün uyarılara uymaması Moskova’ya yayılma siyasetinde yeni bir sayfa açma olanağı sağladı. SS 300 ve SS 400’ler Suriye’ye indi. DEAŞ ve diğer bölge güçlerinde uçak savar silah, radar sistemi vb olmadığı dikkate alındığında, SS sistemlerinin Türkiye’ye gözdağı vermek için Ak Deniz’e konuşlandırıldığı hemen anlaşılır. Çünkü Yakın Doğu’da en önemli bölgesel denge gücü Türkiye’dir. Türkiye olmadan ne Suriye ne de Irak bunalımı çözülemez. Bu cümleden olmak üzere son dönemde Estonya ve Bulgaristan’a yapılan siber saldırıları unutmayalım. Bu arada Rus denizaltıları İskandinav devletlerini Soğuk Savaş yıllarının ölümsüz dehşet ruhu gibi kuşatmış ve bu devletleri kara suyu ihlalleriyle gece gündüz rahatsız etmektedir. Yalnız bu yıl, Rus savaş uçaklarının Kara Deniz kıyılarımıza yöneldiğini uyaran Bulgaristan hava savunma sistemi 7 defa alarma geçmiştir. Bu açıdan Karadeniz sahil kentimiz Kavarna’da kurulan US askeri hava üssü büyük önem taşıyor.

Yine işbu beyin fırtınası sınırları içinde kalarak, DAEŞ terör örgütü subaylarından önemli bir kısmının Saddam zamanında Rus askeri akademilerinde eğitim gördüğünü ve 140 şehit alan Paris terörü ve DAEŞ arasında bağ olduğunu hesaba katarak, son komplonun ardında Fransa, İngiltere ve Almanya’yı havadan saldıranlar cephesine kazanma planı olduğuna inanıyorum.  Ne var ki, teröristlerle özgürlükçüler birbirinden ayıran 64 devlet bugün DAEŞ’e karşı zaten savaşıyormuş gibi görünüyorlar…

Türkiye kamuoyunun, tüm Dünya Türk-İslam aleminin Lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sn.Ahmet Dağutoğlu tarafından defalarca ifade edilen haklı tutum ve Türkiye’si ekonomik bunalıma sürüklemeyi hedefleyen son Putin yaptırımlarına karşı kararlı tutum hepimizin gönlünde tam destek buldu.

 

Reklamlar