rafet uluturkk Sandıkları doldurmalıyız!

6 Kasım 2016 (Pazar) Bulgaristan Cumhurbaşkanı Seçimi var.

Bulgaristan’da seçime katılmak zorunludur, bir vatandaşlık borcudur, hepinizi sandık başında görmek istiyoruz.

Bulgaristan Cumhurbaşkanı seçimleri 5 yılda bir yapılıyor.

Seçimler iki turludur.

Birinci oylamada en iyi başarı kazanan iki aday 2. turda aralarında yarışacak.

2011’de Bulgaristan Cumhurbaşkanı olarak bizim oylarımızla da olmak üzere, GERB partisi adayı Rosen Plevneliev seçilmişti. Plevneliev memleketimizde insan haklarının genişlemesinden, demokrasinin yerleşmesinden, azınlık hakları da dahil, insan haklarına saygıdan ve herkes için adaletten yana bir siyaset çizgisi izlemeye çalıştı. Ne var ki, özellikle “Arap Baharı”ndan ve Yakın Doğu savaşları neticesinde Avrupa kıtasına akan sığınmacılar, savaş kaçağı ve ekonomik istihdam arayanlar selinin ordular gibi gelmesiyle Bulgaristan’da da kükreyen milliyetçilik ve ırkçılığı engellerken etkin olamadı.

Bu gelişmenin sonucu –yani milliyetçi güçlerin 2015’te 3 parti halinde Sofya parlamentosuna dolması neticesinde – birçok Türk-Müslüman düşmanı yasa ve yasa değişikliği onaylandı.

Her biri Anayasamıza aykırı olmasına karşın, seçmenlerimiz Bulgaristan tarihinde ilk kez Avrupa Birliği (AB)  içinde ve AB dışında olmak üzere, ikiye bölündü.

Yasa değişikliği yapılarak oy kullanma çeşitli yaptırım ve cezaları içeren bir hale getirildi. Kısıtlamalar AB dışında olanlara halen en şiddetli uygulanıyor. Kısacası, sanki birinci ve ikinci sınıf insan uygulamasına adım atıldı. Bulgar devletinin imzaladığı birçok uluslar arası sözleşme çiğnendi. Türkiye de dahil, AB dışında olan devletlerdeki Bulgar vatandaşlarına 35 gibi bir sandık sayısı sınırlaması getirildi. Zorunlu bir seçimde sandık sayısı sınırlaması dünya seçim tarihinde görülmemiştir.

Buna rağmen, Türkiye’de yaşayan, 620 bin seçme ve seçilme hakkına sahip Bulgaristan vatandaşı, çifte vatandaş soydaşlar olarak oyumuzu yalnızca sınırlı adet sandıkta kullanabileceğiz. Demokratik bir seçimin engelsiz gerçekleştirilebilmesi açısından imkânsızın imkânsızı olan bu yani durum bizi ürkütmemelidir.

Vatandaşlık hakkımız bizim en doğal hakkımızdır.

Seçime katılma hakkımız da demokrasinin ana edinim ve istemidir.

Öz sözümüz şudur: İnsan hakları değerlerine ve Bulgar Anayasası rafa kaldırılarak, vatandaşa özgürce  seçme hakkı tanınmadan baskılı bir ortamda seçim yapılamaz, yapılsa da geçerli sayılmaz.

Şu noktaya özellikle işaret etmek istiyorum:

620 bin Bulgaristan kimlikli ve bu seçimde oy kullanmak isteyen Bulgaristanlı soydaş olsa da, Türkiye’ye toplam 50 bin civarında Cumhurbaşkanı seçimi oyu ve bir o kadar da halk oylaması zarfı gönderilmiştir.

Biz hepimiz oy kullanmak istesek bile bu hakkımızı ancak % 10 – % 12’miz kullanabileceğiz. Bu ise % 90’nımızın insan yerine konmadığı, insan sayılmadığı anlamına gelir. Haklarımız daha seçim başlamadan küçümsenmiş, hakları kısıtlanmıştır, yasalar çiğnenmiştir.Tüm bu yolsuzluklara ve Türk partilerinin susmasına karşın biz vatandaşlık görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.

Bulgaristan’da seçimde bizden oy isteyen aday çıkmadı.

Sayıları 3 olan (Hak ve Özgürlükler Hareketi DPS, Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans için Demokratlar DOST ve Hürriyet ve Demokrasi diyen Kasım Dal partisi)  Türk Müslüman partileri kendi adayını çıkarmadı. Biz çocuk süt istemez, anası da çangal durumda kaldık. Fakat gerçek sosyal yaşamda böyle bir doğallık yoktur.

Bu gelişmeler Bulgaristan’daki Türk partilerinin bölünmüşlüğünden ve aralarındaki aşılmaz çelişkilerden kaynaklanırken, toplumun da milliyetçilik pençesinde çözümsüz boğuşma içinde olduğuna kanıttır.

Cumhurbaşkanı seçimi Bulgar toplumunun çöktüğünü, çürüdüğünü ve seçeneksiz olduğunu, uzlaşma aramadığını doğruladı.

Biz İstanbul’da BULTÜRK derneği olarak Bulgaristan’da insan haklarına ve demokratik ilkelere saygılı parti, dernek ve inisiyatif komiteleriyle her türlü yasal işbirliğine, destek vermeye ve seçimlerin ve referandumun  şeffaf ve kurallara uygun biçimde yapılmasına yardım etmeye hazırız.

Şu da unutulmamalı, bu seçimler ana-vatanımız Türkiye’de olağanüstü gergin bir ortamda, Olağanüstü Halk ortamında ve FETÖ-PKK yandaşlarının yeni bir ayaklanmaya hazırlandığı gözler önünde olan bir süreçte düzenlendiğinden dolayı, soydaşlarımızı disiplinli olmaya, seçim odasında kararlı ve acele hareket etmeye, kimlik kartı gibi evrakları kolayca çıkarıp sunabilecekleri yerde tutmaya çağırıyoruz. Bu seçime katılmakla da son hedefimiz ana-vatanımızda barış ve güvenliğe, uzlaşma ve huzura katkı sunmaktır. Devletimizi ve hükumetimizin yanında olmak başta gelen ödevimizdir. İnancımız şudur, bizim haklarımıza el uzatanlar Türkiye’mizi zayıf düşürmeye çalışan güçlerdir. Bulgar ırkçı milliyetçileri de güçlerin müfrezesidir.

Demokrasi ve insan haklarına seçenek olması umuduyla bir yaşını dolduran DOST partisi ele aldığımız şu konuların hiç birinde seçmenin beklentilerine cevap veremedi.

Önce, kendinde cesaret bulup aday gösteremedi.

Ahmet Doğan geleneklerine bağlı kaldı. Oylarımızı Todor Jivkov varislerine hediye etme yolunu seçti. Seçenek bekleyenlerin gözünden çıktı, demokrasi ruhunu kırdı. DOST partisi, kurulduğu günden beri bayrak yapmaya çalıştığı NATO-cu ve Avrupa-Atlantikçi siyaset çizgisini halka doğru ve inandırıcı biçimde açamadı. Bu siyaseti yalnız Ukrayna ve Kırım problemlerine sapladı, Bulgaristan, Bulgaristan Türkiye ve Bulgaristan’da yaşamayı seçen kardeşlerimiz ve Türkiye’deki soydaşlarımız açısından kör ve etkisiz kaldı. GERB adayı Ts.Tsaçeva’ya oy isteyen DOST partisinin siyaset anlayışında eksiklik olduğunu ortaya çıktı, hatta Kırcaali vekili KARAYANÇEVANIN dediği gibi GERB kanatlarına tutunup uçmaya çalıştığını fakat buna müsaade edilmeyeceğini söyledi. NATO ve Avrupa Atlantik siyaset çizgileri arasındaki farkı gösteremeyen, bilgisiz ve bilinçsiz NATO-culukla seçmenin kafasını iyici karıştırdı. Bir örnek verelim, militarizmi ulusal çıkarlar kılıfına saran Bulgarlar, Türk, Pomak ve Çingene gençleri “inşaat eri” olarak 1 yıl bedava çalıştırma sloganında birleşmeye ve karar kılmaya başladı.

Bu üzücü olaylar,  Bulgaristan’dan fazla Türkiye’de son 2 aydan beri Belediye ve sivil toplum örgütleri başkanlarıyla dost temsilcileri arasındaki görüşmelerde de belirdi. Dost’çular savundukları tezlerle gülünç duruma düştüler. Çünkü ortamı boş bulan Bulgar NATO-cu siyasetçiler “İstanbul menzilli füzeler isteriz” yaygarası kopardı. Böylece Bulgaristan’da İmam Hatip Lise ve Enstitüsünde siyasetçi değil, din adam yetiştirildiği bir daha gün ışığına çıktı. Yani kısaca İLMİ SİYASETİ ÖĞRENMEDEN BU İŞLER OLAMAYACAĞI ORTAYA ÇIKMIŞ OLDU:

Ortaya çıkan başka bir büyük gerçek ise şudur:

Türkler, Pomaklar ve Çingeneler tüm etnik azınlıklar olmadan, onlara rağmen,  Bulgaristan’da demokratik ve özgür bir toplum asla tesis edilemez, insan hakları temin edilmeden eşit adalet, eşit haklı vatandaş gibi temel ilkeler yerleşemez. 21. yy’da eşit haklı vatandaş ve eşit adalet, gerçek demokrasi kavgasına ilkokuldan başlamak zorundayız. Bu dünya kimsenin değil, hepimizin ortak nimetidir.

Bu bakıma BULTÜRK olarak biz hepinizi seçim sandığına davet ederken, Cumhurbaşkanı seçim listesinin sol tarafındaki en alt kareyi işaretlemeye, bir zarf içinde olan REFERABNDUM sorularının da birincisini işaretlemenizi rica ediyoruz.

Bu işaretleme “bu adaylardan hiç birini istemiyorum” anlamına gelir ve sizin seçime katıldığınızı kanıtlar. Bulgar vatandaşlı ve çifte vatandaş hakkınızı korur.

Biz seçimi bir “hak” olarak gördüğümüz kadar bir “vatandaş görevi” olarak da kabul ediyoruz.

Bu anlamda BULTÜRK olarak biz hepinizi vatandaş görevinizi yerine getirmeye davet ediyoruz. Referanduma bu şekilde katılmanız ise Bulgaristan seçim sistemini kökten değiştirecek niteliktedir.

Bulgaristan Cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turu, ön bilgilere göre, 13 Kasım 2016 (Pazar) yapılacaktır. Şimdiden bir şey demek mümkün değildir. Başa kalan 2 adaydan biri bizden oy isterse, değerlendirmede bulunup hepinizi sözlü, basılı ve görsel yayınlarımızla bilgilendirmek, tartışmaya açmak BULTÜRK ve BGSAM olarak görevimizdir.

Şunları sonuç olarak eklemek istiyorum:

Tarihte toplumsal düzenleri yıkan, devletleri devirenler, uygarlık değiştirenler temel insan hak ve özgürlükleri uğruna, onların olmadığı yerde var edilmesine, sınırlandırılmış, kısıtlanarak yasaklanmış oldukları yerde de yeniden sağlanması için mücadele etmiştir. Büyük Fransız Devrimi’nden bu yana artık 3 asır insanlığın gelişim motoru bu mücadeledir.

Köleler hakları için ayaklanmıştır.

Toprak köleleri de aynı haklar için direndiler.

Kadınların erkekler gibi seçme ve seçilme hakları uğruna mücadeleler verdi.

Etnik azınlıklar bulundukları devletin eşit haklı vatandaşıdır.

Haklarımız, seçme ve seçilme hakkımız, oy kullanma özgürlüğümüz  bu seçimde de bize uygulanan ayrım ve kısıtlamalarla engellenmemiz.

Ayrım yapılarak yapılan seçimlerden hiç biri geçerli sayılamaz.

Tek vatandaşın ayrıma uğraması seçimin geçersiz sayılması için yeterli olmalıdır. Hukukun üstünlüğü sağlanmadan demokrasi tesis edilemez.

Bulgaristan milliyetçileri dünyayı AB ülkeleri ve AB ülkesi olmayan ülkeler diye ikiye bölmeye çalıştı. Onlar bu güce sahip değildir ve yolları kesilmelidir. Bu uğurdaki hukuksal mücadele demokrasi mücadelesidir.

Ayırım siyaseti Bulgaristan’da araba devirebilir.

Şu dönem, hele seçim arifesinde nereye yön aldığı pek belli olmayan Bulgaristan seri yanlışlarla yeni felaket sayfası açabilir. Neticede memleketimiz AB ve NATO üyeliğinden olabilir. Parçalanabilir.

Şu da unutulmamalıdır Bir grup insan için ayrıcalıklı yasa çıkarma dönemi tarih oldu. O dönemin adı totalitarizm ve faşizmdi.

Demokratik toplumların ana dayanağı eşit adalet, hak eşitliği ve insan haklarının evrenselliğidir. Her şey olabilir ama seçme ve seçilme hakkımızı hiçbir hukuksal uygulama elimizden alamaz.

Bu hakkımız, doğduğumuz toprakta ölme hakkımız kadar kutsaldır.

Dedelerimiz oralarda yattığı sürece bizimdir bu diyarlar.

 

Rafet ULUTÜRK

BULTÜRK Derneği

Genel Başkanı

Reklamlar