imagesÜsküp’te bir gece kaldıktan sonra, 65 kilometre mesafedeki Gostivar’a hareket ettik. Gostivar’da milli parkın içerisinde nefes kesici kar manzaraları arasında seyahat ederek Mavrovo Gölü manzaralı, Üsküp’e 90 kilometre uzaklıktaki otelimize ulaştık. İnsan, Üsküp, Gostivar arasında seyahat ederken manzaradan gözünü ayıramıyor.

Gerçekten doğanın çok cömert davrandığı bir coğrafya burası. İşin duygusal tarafı ise tariff edilemez. Ne de olsa, İstanbul’un fethinden 70 sene önce fethedilmiş topraklardayız. Nice meçhul şehidimizin nice meçhul mezarı var bu topraklarda. Otelimizi özellikle bu bölgede seçmiştik zira ertesi gün Makedonya’nın batısında, Gostivar’ın 4 kilometre kuzeyinde bulunan Vrapçişte’deki Türk Demokratik Partisi’nin mitingine katılacaktık. Vrapçişte’de Türk Demokratik Partisi, Arnavut RDK partisiyle çok anlamlı bir koalisyon oluşturarak ortak tek bir aday göstermişler. Vrapçişte’de Belediye Başkan adayı Türk asıllı Dr.Yusuf Hasan’dı. Türkiye’de 9 Eylül Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş. Ertesi gün, Vrapçişte’de bir miting gerçekleştirdik. Mitingde, son derece coşkulu bir kalabalığa, Türkiye’nin bu birlik ve beraberlikten ne derece memnun olduğunu ve Balkan’lardaki soydaşlarımızın her zaman arkasında olduğumuzu belirten ve sık sık alkışlarla kesilen bir konuşma yaptım. Her yerde Türk bayrakları dalgalanıyordu. Konuşmam biterken, meydandaki binlerce kişinin nasıl duygulandığını, nasıl gözyaşı döktüğünü gördüm. Türkiye’ye, Türklüğe ve Türk bayrağına son derece bağlı topluluklar var Balkan’larda. Türk bayrağı onlar için son derece kutsal. Zira başka bir bayrak altında yüz yıla yakın yaşamanın ne demek olduğunu biliyorlar. Bu bakımdan artık özgürlük ortamı oluştuğundan kendileri için son derece kutsal olan bu bayrağı her mitingde açıyorlar. Hatta Türk Demokratik Partisi’nin sembolü de Türk Bayrağı. Sadece üzerinde TDP harfleri var. Bu millet, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Kürdüyle bu ay yıldızlı bayrak için canını vermiş yüzyıllarca.

 

ab-yerine-turkiyeye-yoneldiler_601470_340_226TÜRK BAYRAĞI ORTAK SEMBOL

Yüzyıllarca bizleri birbirimize bağlamış bu sembol, bugün değişemez. Vraçişte’li bir Türk çocuğu 3 saat boyunca dondurucu soğukta büyük bir Türk bayrağını gözünü kırpmadan taşıdı Vrapçişte’de. En ön sırada oturduğumdan, benim bundan duyduğum büyük gururu da farkedince gözünden bir damla yaş boşaldı. Ben de 10-11 yaşlarındaki bu cesur Türk çocuğuna dayanamayıp yerimden kalkarak sımsıkı sarıldım. Türkiye’nin resmi sınırlarından yüzlerce kilometer ötede bu nasıl bir vatans evgisidir? Bu çocuğun küçücük kalbine bu sevgiyi ve bağlılığı aşılayan nedir? Vrapçişte’de akşam Çanakkale Şehitleri’ni Anma Gecesi düzenlenmişti. Binlerce Makedonya Türk’ü, Türkiye’den gelen hafızlar ve mevlüthanları huşuyla dinlediler. Vrapçişte semaları, Kuran sesiyle yankılandı. Salonda iğne atsanız yere düşmeyen bir kalabalık vardı. Çanakkale Şehitleri en güzel biçimde rahmetle anıldı. Zira Makedonya’dan da Çanakkale’ye ay yıldızlı bayrak için savaşmaya gidip şehit düşen binlerce Türk genci vardı. Ertesi sabah Merkez Jupa’ya doğru hareket ettik. Aşağı Jupa’da, Torbeş topluluklar da yaşıyor. Torbeş Türkbaş kelimesinden geliyor. Makedonca konuşan, Müslüman ve Türkiye’ye kalpden bağlı bir millet Torbeşler. Kendilerine Torbeş denildiğinde üzülüyorlar zira Torbeşler, Türksoylu ve sorulduğunda Türküz diye cevap veren bir millet. Çocuklar ve gençler Türkçe’yi yeni açılan Türkçe eğitim veren anaokulu, ilkokul, ortaokul ve üniversitelerde öğrenmişler. Üniversiteyi Türkiye’de okuyan çok sayıda Torbeş genç de var. Jupa’da Türk Demokratik Partisi’nin belediye başkan adayı Türkiye’de İktisat Fakültesi’nden mezun olmuş Aryan İbrahim’di. Namazlarımızı merkez Jupa’da kıldıktan sonar dağ köylerine doğru yola çıktık. Dağın tepesine tırmandıkça yörük Türk köyleriyle karşılaşıyorsunuz. Önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin köyü Kocacık önümüzde belirdi. Ali Rıza Efendi’nin restore edilmiş evine de uğradık. Daha sonar istikamet Novak köyüydü. Yukarı Jupa’daki karlı uludağların tepesindeki Novak köyünde de Türk bayrakları ve coşku ile karşılandık. Yörük kızları rengarenk yöresel kıyafetleriyle arzı endam ettiler. Mitingde konuşma yapmaya çıktığımda sözlerim sık sık alkışlarla ve ıslıklarla, Türkiye Türkiye sloganlarıyla kesildi. Yörük köyü Novak’dan çok güzel hatıralarla ayrıldık. Daha sonra, Kırçova ve Plasnitsa’ya doğru hareket ettik. Plastnitsa’da iki köyde de yine Türk bayrakları ve Türkiye Türkiye sloganları arasında müthiş bir coşkuyla karşılandık. Bazen de Erdoğan Erdoğan şeklinde sloganlar atıldı. Yine çocukların ve gençlerin mükemmel Türkçe konuştukları köylerde, yaşlılar sadece Makedonca konuşabiliyordu. Bize şöyle söylediler: ‘Biz bu dil problemimizi en kısa sürede halledeceğiz. Biz Türk’üz. Zaten çocuklarımız ve gençlerimiz Türkçeyi öğrendiler. İnşallah yaşlılarda bu problemi en kısa sürede halledeceklerdir.’

GÜZEL HATIRALARLA AYRILDIK

Makedonya’dan çok güzel hatıralarla ayrıldık. Bugün Makedonya Devlet Bakanı Sayın Hadi Nezir bey aradılar. Hemen seçimleri sordum. Türk Demokratik Partisi oylarını yüzde 40 arttırmış. Türk Demokratik Partisi’nin 28 Meclis üyesi varmış, bu seçimlerde meclis üyesi sayısı 34’e çıkmış. Hatta Üsküp Büyükşehir Beldiyesi’ne bir meclis üyesi sokmayı da başarmışlar. Jupa’da da bir belediye başkanı çıkarmışlar. Makedonya’daki bu ziyaret şu iki husustaki görüşlerimi daha da pekiştirdi. Birincisi birlik ve beraberliğin önemi. Makedonya’daki Türk nüfusu gün geçtikçe eriyor. Türkler, Torbeşler ve Romanlar tek bir Türk partisi altında birleşmeli. Bölünme asla olmamalı. Eğer bir mücadele vermek istiyorsa bir  insan kendi partisi için de vermeli. Bölünmek, ayrı parti kurmak asla çözüm değil. İkincisi ise Türk bayrağına atfedilen önemdi. Sınırlarımızın çok ötesinde bu bayrağın kıymetini bilen insanlarımız soydaşlarımız var. Biz Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazı, Arnavutuyla bir tek milletin parçalarıyız ve aynı bayrağın altında yüzyıllarca barış içinde yaşamışız. Eğer barış diyorsak bu barış da yine bu ay yıldızlı bayrağın altında olacaktır. Keşke Diyarbakır’daki mitingde de Barış ve Demokrasi Partisi o meydanı Türk bayraklarıyla donatsaydı. İşte o zaman gerçek bir kucaklaşma olurdu. Çünkü barış ancak tek vatan, tek devlet, tek millet ve tek bayrakla olur.

 

Pelin Gündeş Bakır

Reklamlar