BG-sam BGSAM

Bulgaristan TRUD Gazetesinden tercume

Konu: Türkiye Sorunlarını Yalnız Çözebiliyor.

 

“Trud” gazetesi.Lübomir Küçükov

NATO’nun Varşova zirvesinde olup bitenleri sakin bir şekilde (hatır sayar bir bakışla) izleyen Türkiye Başkanı R.T. Erdoğan oldu. Çünkü o işlerini buraya gelmezden önce bitirmişti. Rusya ile ilgili ortak tutumun ne kadar sert olması gerektiği NATO üyesi devletlerin başkentlerinde yoğun bir şekilde tartışılırken, görüşmeden sadece birkaç gün önce Türkiye diplomatik alanda, ikili temaslarla sorunlarını çözmüştü. Buna paralel olarak, Avrupa Birliği ile sığınmacılar sözleşmesinde mutabık kalmasından birkaç ay sonra,  İsrail’le olan sorunlarına da çözüm getirdi. Ve içinde bulunduğu uluslar arası izole durumdan sıyrılmayı başardı.

Kürtler ve Esat gibi Erdoğan için iki çok önemli cephede Birleşik Amerika ve NATO’yu daha aktif angaje etmeyi, Rus askeri uçağını düşürerek NATO ve Rusya arasındaki cepheleşmeyi güçlendirmeyi başaramayınca, kendini yeni-Osmancılık düşüncesinin temellerinde yer alan, komşularla sıfır sorun stratejisiyle tamamen zıt bir durumda, herkesle sorunlu bir ortamda buldu. Hatta Kuzey Suriye’de  “İslam devleti” ile savaşta Kürt askeri güçlerine destek gösterdiğinden dolayı Birleşik Amerika ile bile zıt duruma düştü. Üstelik bölgedeki süreçlere etkide bulunacak araç ve partnerler de büyük ölçüde azalmıştı. Türkiye’nin Güney Doğusu’nda PKK güçlerine karşı verilen amansız mücadele; Türkiye’nin ana kentlerinde DEAŞ’ın sıklaşan terör saldırıları, Avrupa’dan otoriteriz ve sözde demokratik vatandaş haklarının çiğnenmesine karşı yükselen eleştiriler Erdoğan’ın birçok yönde düşmanı olduğunu ortaya çıkarınca, birkaç cephenin birden kapatılması gereği ortaya çıkmıştı.

Bölgesel lider ve bir küresel faktör olarak yerleşmeye çalışan Ankara’nın önce Yakın Doğu süreçleri üzerinde etkisini duyurması gerekiyordu.

Erdoğan, Rusya’nın Varşova toplantısından önce, NATO devleri arasında Polonya ve Baltık bölgesi ülkelerine karşı balans sağlanması çabalarını doğru değerlendirerek, düşürülen Rus askeri uçağı ile ilgili yarı özür diledi ve Rus-Türk ilişkilerinin yeniden gelişim yoluna girmesini sağladı.  Türkiye’ye konan ekonomik yaptırımlar, Rus turistlerin ziyaretine yasak kalktı. Enerji sektöründe ortak tasarımlara dönülmesine ve terörizmle birlikte mücadeleye yeşil ışık yakıldı. Türkiye kendisinin yönettiği muhalefet gruplarının cıhadistlerin kontrolündeki bölgelerden çekilmesi gereğini kabul ederek, Suriye ile direk çatılmaya vesile olmamaya hazır olduğunu da ortaya koydu. Yakın gelecekte Putin ile Erdoğan arasında bir görüşme olması beklentisiyle ilgili olarak, Esat’la ilgili Türkiye siyasetinde yumuşama olabileceği de ön plana çıktı. Böyle bir yaklaşım daha önce Birleşik Amerika devlet sekreteri Kery tarafından geliştirilmişti ve şunu ön görüyordu. “Esat’ın siyasi geleceği yoktur.” Fakat şu aşamada bir geçiş dönemine ihtiyaç vardır. Bu değişiklik, Washington ile diyalog başlatılabilmesine yardım sağlayabilir.

Bu gelişmeler olurken, Erdoğan, Sofya da aralarında Bükreş, Kiev ve Tiflis’te birçok siyasetçinin rahatını bozmuş oldu. “Karadeniz Filosu” kurulması önerisini kucaklarken, Rusya ile uzun vadeli sıkı işbirliği ve Kara Deniz’de NATO varlığının genişlemesi gereği stratejisini Türkiye’nin gözden geçirmeye hazır olduğuna inanmalarına olanak verdi. Bu arada, Karadeniz Askeri Filosu projesinin gerçekleştirildiği halde, (diğer muhtemel katılımcıların askeri deniz güçleri karşısında Türkiye askeri deniz kuvvetlerinin kat kat üstünlüğünden kaynaklanan ve Türkiye’ye güçlü egemenlik durumu sağlayacak durum dikkate alındığında)  ya da (Rusya ile ilişkilerini normalleştirme iradesine bağlı olarak, onun bu tasarımın hayata geçirilmesinden vazgeçmesi halinde) her iki durumda da,  politik kazanç payı güvence altında bulunur.

Ankara’nın gerçekleştirdiği diplomatik yıldırım operasyon uluslar arası alanda hırpalanmış olan konumunu yeniden güçlendirebilmesini sağladı.

İsrail’in Ankara’dan özür dilemesi ise, 6 yıl önce, insancıl yardım yüklü bir Türk gemisi’nin İsrail’in Gaza ablukasından geçtiğinde, İsrail komandolarının saldırına uğramasından ve on Türkiye vatandaşını öldürdükten sonra kesilen Türkiye – İsrail ilişkilerinin yeniden tesis edilmesini sağlamış oldu. Birkaç ay devam eden görüşmelerde, aşağıdaki iki Türk koşulunun da tamamen kabul edilmesinden sonra (özel bir vakıf kurularak, şehit ailelerine yardım gösterilmesi ve İsrail limanında denetlenmek koşuluyla bir ödün olarak Filistinlilere insancıl yardım gönderilmesi) ikili ilişkilerin normalleşmesi sağlanabildi.

Ankara için bu anlaşmanın, biri politik, diğeri de ekonomik olmak üzere, iki anahtar konumlu önemi var. Politik olarak, (İsrail güvenliği için en büyük tehlike oluşturan İran’a karşı olmak üzere, İsrail Türkiye askeri istihbarat bilgi değişimi yeniden başlatılacak) ikili işbirliği yeniden başlatılmış oldu. İran’ın bölgedeki Şii etkisinin sınırlandırılması savaşımında Türkiye ile İsrail kendisine çok önemli konularda partnerlik eden Suudi Arabistan da  bu ikili yakınlaşmanın gerçekleşmesinde aktif rol aldı.

Ekonomik olarak ise, Türkiye, Ak Denizdeki doğal gaz kaynaklarından enerji ithal etmek isterken, Rusya’ya enerji bağımlılığından kurtulma seçeneği arıyor.

İlk bakışta inanılmaz gibi gelse de, Türkiye’nin Rusya ve İsrail’le ilişkilerini aynı anda normalleştirmesini ilk kutlayan Birleşik Amerika oldu ve Türk Amerikan ilişkilerindeki gerginliği azalttı. Washington, Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlik yalnız Suriye konusunda politik çözüm bulmayı ve İslam devletiyle mücadeleyi güçleştirmekle kalmayıp Türkiye’nin öngörülebilmesi olası olmayan hareketlerinin,  NATO’nun Rusya ile bir direk savaşa sürüklenmesine de neden olabileceğine endişe yarattığını açıkladı.

Türkiye, Avrupa Birliği konusunda da tamamen yararcı bir tavır izledi. AB’den çıkmak için Britanya halkoylamasından sonra, AB ile sığınmacılar sözleşmesinden bir parça olan, Türkiye vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat yapma sözleşmesinin yürürlüğe girmesi hızlandırmaktan vazgeçti. Böylece Ankara, kendisi için daha geniş siyasi hareket alanı sağlarken, Avrupa’da anti-Türk politik birikim toplayan bu konuyu kamuoyunun dikkat merkezinden şimdilik uzaklaştırmayı başardı.

Ankara’nın diplomatik yıldırım operasyonları ülkenin uluslar arası alandaki konumlarının güçlenmesini sağladı.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            

Reklamlar