Bilimler Akademisi’nce yapılan ve Bulgar ulusunun geleceğini öngören bir sosyolojik araştırma sonuçlarına göre, öz suyu kurumakta olan Bulgar ulusunun son çocuğu 2014 YILININ MART AYINDA dünyaya gelecektir.

2013’teki nüfus kayıtlarına göre son durum:

Her saat 7-8 kişi hayata gözlerini yumuyor.

7.5 milyon olduğu anlatılan ülke nüfusu 5.5. milyondan az kalmıştır.

Nüfusun % 48’i yaşlıdır.

Razgrat ve Smolyan da Bulgar nüfus tükenecek olan iller arasında yer alıyor.

 

Son 30 yılda iki ana faktör Bulgar nüfusun hızla azalmasına ve ülkede büyük sayıda köy ve kasabanın insansız kalmasına neden oldu.

1)      Bulgaristan’dan çıkan gençler daimi olarak dış ülkelere yerleşiyor.

2)      Doğum oranı devamlı azalıyor.

 

Ağır bir ekonomik bunalımın ve çöküşün başladığı 1990’da birden açılan sınırlar kapıları ülkeyi boşalttı. AB ülkeleri arasında kişi başı geliri en düşük olan yani en yoksul ülkenin Bulgaristan olması da nüfus artışını yerinde saydıran ve sonra gerileten faktör oldu.

 

Bulgar politik gerçekliğinde, iktidar çevrelerinin ve politik parti yönetimlerinin ve resmi propagandanın gizlediği şöyle bir gerçek var: ÜLKEDE SON YILLARDA DOĞAN ÇOCUKLARDA % 50’SİNİN ANA DİLİ BULGARCA DEĞİLDİR. Halen nüfusun % 24’ün Çingenedir.

 

Önemle belirtilmesi gereken bir gerçek de, doğurmaya devam eden kesimin, sanki devlet ve sosyal yapının dışında yaşayan çok fakir, sefil bir baraka yaşamı sürdüren tabakadan olmasıdır.

 

Bu yoksul alt tabaka hakkında şu kesin tespiti yapabiliriz: Öncelikle Hıristiyan Çingene olan bu kesim tek etnikte toplumsal bütünleşmeyi kabul etmediği gibi, politikacılar da ona oyunu satan bu potansiyel olarak baktıklarından, durum değişikliği hedefleyen hiçbir önlem alınmıyor. Bu açıdan Bulgaristan’da sıra dışı (müstesna) bir gelişme izlendiği gibi,  2014 yılı bütçesini bağlayan hükümet demografik çöküşü durduracak ciddi önlemler almadı. Olay o kadar vahim ki, örneğin Ak Kadınlar şehrinde HÖH milletvekillerinden Sever ile Belediye Başkanı Tabakov ana yurdunu ve çocuk bahçesini KUMARHANE yaptığında, politik çevreler kör ve sağır kaldı, hiçbir tepki gelmedi.

 

Bulgar nüfusunda azalma dünyada başı çekiyor. Yeryüzünde rekor kıran bu ağır durum, ekonomik kalkınma yollarını ve seçeneklerini tıkıyor. Yatırımcı gelmesine set çekiyor. AB kalkınma planlarını da etkiliyor.

Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından hazırlanan yeni rapora göre, 2010 – 2015 yılları arasında dünya ülkeleri arasında nüfusu azalan devletlerin başında Bulgaristan geliyor.

 

Bulgar’ın sonu:

 

Bulgaristan’daki gerileme bir tek nüfus artışı açısından değildir.

Osmanlı devrinde oluşan, Bulgarlar eğitim almayı, okumayı sever, bilime ilgisi büyüktür savı 1990’da başlayan yeni tarihin her gününde kendinden bir şeyler yitirdi ve yitirmeye devam ediyor.

 

Bulgarlar ulusu uyanış ve aydınlanma çağını Osmanlı zamanında yaşamıştı.

Osmanlıdan ayrıldıktan sonra, 1977–78 Plevne Savaşından hemen sonra yapılan araştırmalarda, Bulgar nüfusun % 5’inin okuryazardı. Okuyup yazdığını anlar durumdaydı. O gün bu gün 137 yıl geçti ve yeni durum şöyledir:

 

2013’te AB üyesi 28 ülke okullarında yapılan bir araştırma sonuçlarına göre, 15 yaşını doldurmuş olup, Bulgar okullarında öğrenimine devam eden çocuklardan % 40’ı işlevsel olarak kara cahildir. İşlevsel olarak kara cahil olmanın anlamı, okunan bir metni anlamakta güçlük çeker ve bu metin içindeki temel fikri göremez anlamındadır. Bu % 40 orana, 15 yaşın altında okulu terk eden çocukları da dahil ettiğimizde, işlevsel olarak kara cahil olanların oranı % 56 gibidir.

 

Bir başka gerçekse şudur:

2014 yılında öğrenimine devam etmek için sayıları 48 olan Bulgar Üniversiteleri’ne başvuran lise mezunu öğrencilerin sayısı 1000’den (bin) azdır. Durum bu kadar vahimdir.

Reklamlar