Bu sıcak ve hoşgörülük dolu Ramazan ayında bile tepemi attırdılar.Serhat şehrimiz Edirne’de ismi pek bilinmeyen “Türkiye ve Balkan Ülkeleri Dostluk Kültür Ekonomik İşbirliği” adında bir dernek var. Bugünlerde başkanı Sami Gültekin yazılı açıklamada bulundu.

Mümin Topçu
Mümin Topçu

Orijinal metinden bazı kesitleri dikkatinize sunuyorum;

“Bu soydaşlarımızın tamamına Türk (Müslüman isimleri ile) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. Tamamının işe yerleşmesi sağlandı, ev sahibi yapıldı. Yetmedi, yine bunların tamamına çifte vatandaşlık hakkı tanındı. Bulgaristan vatandaşı da kabul edilerek Bulgaristan da ki haklarına da sahip olmaları sağlandı. Daha sonra Bulgaristan da rejim değişikliği oldu. Bulgaristan hükümeti zorla isimleri değiştirilen Türk asıllı Müslümanlara bağlı oldukları belediyelere bir dilekçe ile başvurmaları halinde eski isimleri iade edildi. Başkan Gültekin konuşmasının devamında, “Böyle bir imkânları olmalarına rağmen, ne yazık ki Türkiye ye göç edip çifte vatandaş olan çok az sayıda soydaşımız; kendilerine zorla verilen Bulgar (Hristiyan) isimlerinden vazgeçip Türk (Müslüman) adlarını aldılar. Bulgaristan dan 1989 senesi ve sonrası Türkiye ye göç eden soydaşlarımızın büyük çoğunluğu Türkiye’de sözde Müslüman oluyorlar. Bulgaristan’a gittiklerinde sözde (Hristiyan) oluyorlar. Bize göre bunların ne oldukları belli değil. Bu kişilerin çifte isim kullanmaları hukuki yönden de sakıncalı olduğunu düşünüyoruz? Düşününüz. Türkiye de Türk vatandaşı olarak (Türk Müslüman) ismi ile bir suçtan dolayı aranan kişinin Bulgar kimliği ile dolaşacağından yakalanamaz. Yine bu kişi, Bulgaristan’da Bulgar vatandaşı olarak bir suçtan sabıkası bulunsa, aranır olsa, bu sefer Türk kimliği (Müslüman adı) ile dolaşabileceğinden yakalanamaz. Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ve Bulgaristan Cumhuriyeti hükümetlerine sesleniyorum. Artık bu çifte ruhlu insanların, çifte isim kullanmalarına son vermelidirler. Biz bu soydaşlarımızın Hristiyan adı kullanmalarına karşı değiliz. Yeter ki gerçekçi olsunlar ikiyüzlülüğü bıraksınlar. Müslümanlar her yerde Türk (Müslüman) adını kullansınlar. Hristiyanlar her yerde Bulgar (Hristiyan) adını kullansınlar. Çifte isim kullanan bütün soydaşlarımıza da sesleniyoruz. Çifte isim kullanma yanlışlığından vazgeçip gerçeğe dönünüz diyoruz. Diğer taraftan çifte isim kullanan soydaşlarımızın AB ülkeleri için de sorun olacağı mutlaktır. Hükümetimizden; İçişleri Bakanlığımıza, Türkiye’de ve yabancı ülkelerde çifte isim ile dolaşan soydaşlarımız ile ilgili verdiğimiz yazılı dilekçeye istinaden gereğinin yapılmasını bekliyoruz.” BU SATIRLARI KALEME ALAN dostluk ve kültür deneği başkanıdır. Bulgaristan’daki eski totaliter sistemin “isim vakası” hala gündemden düşmemekte. Zoraki ve tasvip edicek yanı bulunmayan vukuatın çoktan kimlik ve pasaportlarımızdan belgeli izi yok edilmeliydi. Benim de bu konuda onlarca yazım var, fakat insanımıza bu çirkef bir yaklaşımı asla doğru bulmuyorum. Böyle bir çıkıştan sonra yalnız bu dernek ve yönetimi kaybeder. Bu şuğursuzca açıklamadan sonra ben suskun kalamam; 1. Söz edilen göçmenlerin tamamı işe yerleştirilmedi, ev sahibi de yapılmadı. Doğrudur, bazılarına iş konusunda yardımcı olundu. Dünya Bankasının katkılarıyla bir çok yerleşim yerinde Göçmen konutları inşa edildi. Önceden, bunlar için göçmenlerden toplanan paraların bir kısmı çarçur edildi ve binlerce insanımız mağdur oldu. Türkiye vatandaşlığına geçen bütün göçmenlerin aynı zamanda Bulgaristan vatandaşlıkları da korunmaktadır. Yeniden Bulgaristana’a gidilipte çifte vatandaş olunmaz. Birleşmiş Milletler Örgütü’nün bir antlaşmasına göre her insanın en az iki ülkeye vatandaş olma hakkı tanınmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, Bulgaristan vatandaşlığı ve bu husutan doğan hak ve haklar doğrultusunda bir şey sağlamış değildir, görevi de bu değildir. Eh, bu çifte vatandaşlığı kıskananalar, yok da değil… 2. Eski isimlerin iade konusuna gelince. Bu iş başından beri öyle basit bir işlem olmadı, belediyeler de kimsenin ismini iade etmedi. Ben şahsen ilk ismini değiştirenlerden birisiyim ve bu işlem adliyede haloldu, savcının ve hakimin huzuruna çıkmadan gerçekleşmedi. Göçmen çoğunluğu yolunu bulup gerçek isimlerine çoktan kavuştu. Başka büyük bir kesim ise hiç bir zaman terkettiği Bulgaristan’a gitme fırsatı yakalayamadı ve evrak üzerine olan zorunlu isim lekesini temizleyemedi. Diğer bir kesim ise bu işlemi hala umursamamakta ve Türklüğüne leke düşürmeye devam etmekte. Bulgaristan Türkleri, dini inanç ve duygularını zedelemeye kalkışanlara asla taviz vermez. Türkiye’de sözde müslümanlar yaşayabilir, Gültekin de bunlardan olabilir, fakat Bulgaristan’dan gelen göçmenler burada müslüman olmuyorlar, onlar zaten atadan ve deden kalma müslüman inancını taşımaktadırlar. Güya Bulgaristan’a gittiklerinde ise hristiyan oluyorlarmış… Bence, bu saçmalığa yorum bile gerekmez. Küfretmeye de değmez.Doğru,bu Gültekin’in ne olduğu bu yazısından sonra belli oluyor. O ise hala bizim kim ve ne olduğumuz üzerine kafa patlatmakta, ama aynı zamanda bizim namımıza dernek kurmaktan çekinmiyor,hatta ahkam kesmeye bile kalkışmakta. 3. Koskoca iki devlet resmi yetkilileri bu çifte vatandaşlık ve isim konusunda bir hukuki sakınca görmemişler, ama Edirne’deki ismi bilinmeyen ve küçücük bir dernek bunu sakıncalı görüyor, hatta bu insanların kim ve ne olduğunu bile bilmiyor. Herhalde uzaydan düşmüş bunlar. Türk ve Bulgar polisi işini bilir, öyle çifte pasaport ve kimlik oyunuyla bunları aldatan olmadı daha. Ayrıca insanımız çifte ruh taşımakla suçlanıyor bu şaşkın başkan tarafından. Çifte vatandaş olunabiliyor, bazılarının çifte ismi de var hala, ama ben çifte ruhun ne olduğunu bilmiyorum. Diyanet İşeri Başkanlığına bunu sormamız şart oluyor. Majesteleri hristiyan adı kullanımına karşı değilmiş, gerçekçilikten yana tavır koyuyor, ikiyüzlülüğü bıraksınlar diyor. Bir insanın iki farklı isim kullanılmasına biz de karşıyız,fakat bu nasihat,ancak karşı tarafın gönlünü kırmadan ve incitmeden söylenmeli. 4. Başkan hazretleri; “Çifte isim kullanma yanlışlığından vazgeçip gerçeğe dönünüz diyor.” Bunun yazılması çok basit ve kolay,ama benim Bursa’daki 87 yaşındaki hasta Hanife teyzem, ya da Ankara’daki 96 yaşındaki Hazım eniştem nasıl bu yanlışlıktan dönsünler, kendilerinin sokağa çıkma güçleri bile yok. Bu işe nice Balgöç’ler ve başka dernekler şimdiye kadar çözemedi, fakat ben artık ümitliyim, çünkü Edirne’de, orda uzakta bir dernek var ve onun becerikli başkanı bu işi en yakın zamanda kökünden çözecek. Hükümetimize ve İçişleri Bakanlığımıza, kendisi yazılı dilekçe göndermiş. İnşallah, çözülür! Ama aynı makamların bu derneğimizi kapatma ihtimalleri de yok değil…

Reklamlar