BGSAM

Tarih: 23 Ocak 2017

Kasım Dal’ın Gizli Misyonu. Hadi artık başla yazmaya…

Hak ve Özgürlükler Partisi’nin (HÖH-DPS) 1990’da kurucusu ve 2001’e kadar Örgüt Sekreteri olan ve Genel Başkan Yardımcılığında bulunan yani partinin 2. adamı olan Osman Oktay yazıyor. 2016 sonunda çıkan “Bir Hayalin Çöküşü” kitabı Bulgaristan pazarında hemen kapışıldı. Eserinde, başından geçenleri, yapmak istese de yapamadıklarını, kenardan bakanların kardeş gibi anlaştıklarını anlattığı, oysa iki kuduz köpek gibi birbirini yedikleri Ahmet Doğanla olan gergin ve uzlaşmaz ilişkilerinden başka bir de, .çirkin tuzaklara düşürülüp kendisinin yönettiği partiden uzaklaştırılışını anlatıyor o.  Suya sabuna dokunmak istemeden yazdığı sayfaların satır arasından akan bir başka gerçek de var. Onun onurla bina ettiği makamına oturan ve kendini DPS-Kardinal’i ilan eden Kasim Dal’ın her zaman ve her yerde yenilgilerle sonuçlanan iğrenç oyunlarını çok ince bir ustalıkla herkesçe hemen kavrayabilecek bir dille sunuyor.

 

Bulgarca yazılmış “Bir Hayalin Çöküşü” nden dilimize çeviri yaparken “kardinal” sözünü şu anlamda kullandık. (Katoliklerde en büyük rütbeye sahip ruhani – HÖH içinde ise dolaplar çeviren karanlık kişi..)

 

Makamıma, iki elin öyle dolu geleceksin ki, geldiğini yükünü taşırken çıkardığın iniltiden anlayayım” deyen “lider” Dal’dır. O, bu tümceyle ünlenmiştir. Rüşvet almaktan çekinmeyen tek kişidir. 2001 – 2005 döneminde Simeon Sakskoburggotski ile DPS hükümet ortaklığında, DPS yönetimine değil de, yalnız Ahmet Doğan’a bağlı iş gören, Tarım Bakanı Mehmet Dikme ile Kasim Dal’in gizliği işbirliği dillere destan olmuştur. En büyük ustalıkları Bulgarların kuş konmaz çorak tarlalarını deniz kıyısında sahile sıfır konumlu arsalarla değiştirme işlerinde yasa dışı yollardan yaptıkları trampalarla meşhur olmuştur. Bulgarlar bu işleme “atla tavuk değişimi” adını vermiştir.

 

Kasim Dal bu işlemleri gerçekleştirirken korkmuyordu. Onu göklerde uçuran, parti başkan yardımcılığı, örgüt sekreterliği, milletvekilliği, iki dönem Halk Meclisi Güvenlik Komisyonu Başkanlığı görevleri ve Bulgaristan erkini fiilen yöneten mafya ile olan su sızmaz ilişkileriydi.

O 2002 -2012 yılları arasında “ben yönetenleri yönetenim” havalarına giren diktatör Ahmet Doğan’ın “keskin bıçağı” ve  elindeki “topuz” oldu. “Tüm karanlık işlerin ardında olan” ilk intibada dili tutkun, suskun, hatta dilini yutmuş adam ağır izlenimi, onun için ağır basandı.

 

Halkın gözünden uzak ve kimsenin işitmeyeceği bir şekilde ve devlet eliyle yapılan yerli dilimize “bir fırtına tuttu bizi” olarak giren onların en hain işlerinde çetin ceviz olarak kalan ve asla eritilemeyen biri şudur:

 

Sayfa 120: “Yargılanmış ve ”Belene” Ölüm Kampında, Stara Zagora, Pazarcık ve Sofya Merkez Hapishanesinde yatan 1 700 (bin yedi yüz) Türk mahkûm arasından 22 Aralık 1989’da yalnız Ahmet Doğan grubu salıverildi. Hapishanelerde kalanlar ancak 29 Nisan 1990’da Hak ve Özgürlük Hareketi’nin (DPS) mahkemede tescil işlemlerinin bitmesinden sonra  aklanıp salıverilme işlemine geçildi ve hepsi daha önce Türkiye’ye kovulan ailelerinin yanına sınır dışı edildiler. O gün bu gün bu kişilerden daha fazlası Bulgaristan’a gelmedi, çünkü hapishanelerden çıkmazdan önce her birine ayrı ayrı Bulgaristan toprağına bir daha ayak basmayacağına dair evrak imzalatılmıştı!  Bu işlemin Ahmet Doğan’ın ısrarı üzerine yapılması dikkat çekicidir.”

 

Daha sonraki yıllarda, bu kişilerden 446’sı Bulgaristan’da hala sonuçlanmayan Komünizm ve güya “soya dönüş” sürecinde Bulgaristan Türklerinin isimlerinin komünist rejim tarafından zorla değiştirilmesi suçlarının soruşturulması ve suçluların cezalandırılması davasında tanık olarak gösterilmiştir.

 

Osman Oktay bu gerçeğin yani siyasi mahkûmlarımızın izlerinin bir daha bulunamayacak şekilde silinmesinin olağanüstü büyük önemine değinirken şunları yazıyor:

 

Sayfa 121:

“ İsimlerin değiştirilmesi yıllarında tutuklanan ve yargılanan ve daha sonra sınır dışı edilip Türkiye’ye gönderilen siyasi mahkûmlar 2004’te Asenovgrat şehrinde “Hakikat” adlı Milli Savunma Merkezi kurdular. Mahkeme kaydını aldılar. Burgazlı Mehmet Mustafa Başkan seçildi. Bu örgütün temel ödevleri şunlardı:

  • Bulgaristan’da isimlerin zorla değiştirilirken işlenen suçlarla ilgili bütün gerçekleri açıklamak;
  • İşlenen suçların gerçek suçlularının bulunmasına yardım göstermek;
  • Suçlu bulunanların yargılanmasında yetkili yargı makamlarına yardımda bulunmak;
  • Mahkûmları korumak ve haklarının iade edilmesini ve onlara mali yardım gösterilmesini sağlamak.

Baş Savcılık güya “soya dönüş” sürecinde ve Bulgaristan Türklerinin isimlerinin zorla değiştirilmesi esnasında işlenen suçların araştırılması için no. 1 / 1990 dava açtı. Bu dava, 120 tanığın Türkiye’de yaşadıklarından dolayı ve Bulgaristan’da daimi ikamet adresi olmadığı gerekçesiyle savcılık tarafından yıllarca ertelendi.  “Hakikat” örgütü. Türkiye’deki derneklerin aracılığıyla  Baş Savcılığa bu tanıkların Türkiye’deki daimi adreslerini ve onların soruşturmayı yürütenlere yardımda bulunmaya hazır oldukları hakkında yazılı beyanlarını sundu.

 

“Hakikat” derneği, üyelerinden topladığı bağışlarla ve “Aziz Bey” takma adı altında örgütlediği çalışmalarla politik mahkûmların anılarını ve zorla isim değiştirme sürecinde işlenen suçlarla ilgili Türkiye’de 16 ciltlik araştırma yayınladı. Bu kül yatın ilk 5 kitabı Bulgarca hazırlandı, Türkiye’de yayınlandı ve Bulgaristan’da dağıtıldı.  “Demokratik Lig”, “Yablanovo”, “Belene -1”, “Belene ü 2” ve “ Belene’den Sonra”  eserleri Sofya Merkez Kütüphanesine hediye edildi.”

 

Bu kitaplar arasında “Demokratik Lig” çok önemlidir, çünkü Mayıs 1989 Ayaklanmasını Ahmet Doğan’ın örgütleyip yönettiği yalanını gün ışığına çıkarıyor.

 

Sayfa 122.

“Demokratik Lig” eserinde bizde kurulan ilk illegal siyasi örgütün kuruluşu, tarihi ve kurucularının kaderi kaleme alınmıştır. “Demokratik Lig” örgütünün öyküsü çok ilginçtir, çünkü Bulgar gizli polisi “DS” Hak ve Özgürlükler Hareketi’ni (DPS),  Lig’i emsal alarak kurdurmuştur. “Demokratik Lig” kurucuları olan Kuşukavaklı  (Krumovgrat) Başkan Mustafa Ömer’i, Sliven ili Jılti Bryag köyünden Sekreter Sabri İskender ve Silistreden Ali Ormanlı ve Nazım Saliev – Başaran’nın sınırdışı edilmesinden sonra Ahmet Doğan, Kasim Dal ve en yakınlarındakiler “Demokratik Lig” örgütünün programını ve örgüt öyküsünü kendilerine mal ettiler.

 

“2005 yılında “Hakikat” derneği yöneticileri Sofya’da Milli Kültür Evi (NDK) ulusal konferans hazırlıklarına başladılar. Örgütçüler, 1990’da Türkiye’ye kovulan 1 700 siyasi mahkûmun hepsini otobüslerle Sofya’ya getirmeyi planlamış ve hazırlık görüyordu. “Pliska” otelinde rezervasyonları yapılmıştı. Bu büyük etkinliğin Mayıs ayında Halk Meclisi seçimlerinden önce düzenlenmesi hazırlıkları tamamlanmıştı. Konferansa Bulgaristan Cumhurbaşkanı Parvanov, Başbakan Semeon Saksoburggotski, Meclis Başkanı, NATO ülkeleri Bulgaristan Büyük Elçileri ve Halk Meclisi’nde milletvekili olan tüm partilerin başkanları, Ahmet Doğan’ın da davet edilmesi öngörülmüştü.

 

“ Türkiye’de yazılan, basılan ve Bulgaristan’da dağıtılan kitaplar halkı uyandırdı. “Hakikat” derneğinin köy ve kentlerde yaptığı görüşmeler iyi sonuç verdi. Türkiye’den otobüsle gelen heyetlerin etkisi büyük oldu. HÖH yetkililerinden Kasım Dal ve Ahmet Emin’in tüm etkinlikleri suya düşürmek için sayısız engellemelerine rağmen,  bütün Bulgaristan’da gerçekleştirdikleri toplantılar başarılı ve ilgi çeken konferans hazırlıkları Ahmet Doğan ve Kasim Dal’ı çok ürküttü. Bütün yalanlar, tuzak ve dolapların ortaya çıkması tehlikesi büyüdükçe büyüdü. “Doğan” modelini destekleyen devlet makamları endişelenerek harekete geçti. Kasim Dal tarafından yönetilen önlemlerle konferans hazırlıkları bir bir sabote edildi, suya düşürüldü, bazı örgütleyiciler sınır dışı edildi, baskılar arttı. Ulusal Güvenlik Devlet Ajansı (DANS) örgütleyicilere karşı ön tutuklama işlemlerine başladı. Sözde “Doğan”a suikast hazırlandığı ileri sürülerek çember sıkıldı ve Ulusal Konferansın yaptırılması önlendi.”

Kasim Dal bu hainliklerin hesabını vermeden seçmenlerimizden oy alamaz, hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da Kuru Ağacın Gölgesi olarak dolaşarak kapı çalmaya ve el açmaya devam edecektir.

***

Osman Oktay’ın “Bir Hayalin Çöküşü” (Krayat na edna ilüziya) kitabı “Prezident” yayınevi tarafından basılmış ve “Halikon” kitapçılarında bulunabilir.

Yakında: “Kuru Ağacın Gölgesi -3”

Reklamlar