Neriman ERALP

 

Vay zavallı Bulgaristan!” deyenler bu defa da haklıdırlar. Bir adamın kaç paralık adam olduğu her gün belli olmaz, fakat bayramda, seyranda, seçimde mutlaka ortaya çıkar.

 

Yüreklerde gizlenen ne kadar gizli ses varsa hepsi işitildi bu defa. Dost sandıklarımızın düşman olduğu hemen şakıdı gün şakıdı. Türkleri savunan bir gazetede bir yazı, bir fıkra, bir radyo yayını, TV’de bir söyleşi yapılmadı. Buna rağmen bir hariç soydaş dernekleri kör ve sağır.

Sanki Bulgaristan’ın başına gelen kötülükleri bir yarattık ve çoğalttık. Neyi savunuyorsunuz anlamak mümkün değil. Siz değişmeden h,iç bir şey değiştirilemez. Atacağın bülten no. 9.

 

Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak

Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir…

 

En güç olansa körün bakması ve sağırın duymasıdır…

 

Diyen şair Edip Cansever bu mısraları sanki bizim için yazdı.

 

Biz, Bulgaristan’da yaşayanlardan her iki kişiden birinin her akşam yarı tok yarı aç yattığını biliyoruz. Komşularım var, gidip geliyorlar. Emekli maaşları ekmek parasına yetmiyor, haberleri, doğruyu anlatıyor.

 

Necati Cumalı ne güzel yazmış:

 

Varmayın üstüme yeter, beni söyletmeyin

Ben bilirim dost kim, düşman kim

Bilirim kim sinsi adımlarla beşimizde gezer de

Göz geze gelince başını eğer…

 

Bazılarımız gerçeklerden uzaklaşmak gereğini paylaşıyor.

Bayramda, seçimde üzerimize bir yorgan çekelim ve gerçekleri görmeyelim diyor.

Ben, bu 25 yılda zamanın bir solucan hızıyla geçmediğini, çok hızlı ilerlediğini ve biz onu etkilemezsek kendi bildiğini okuduğunu anladım.

 

Dün komşu Feruze teyzem gelmiş, kızım yazını okudum, bizim Serdar çıktı almış, bana getirdi, “pek üzüldüm be kızım” diyor, senin içindeki sorunlar neden dışına vurmuyor?, diye soruyor. Sen hepimiz için varsın, demek deyip, dudajk ısırıyor.

Anacığını araba altında mı tutular geberesecikleri” diye üzülüyor.

Siz kaç günde geçtiniz?, diye sorunca, 8 gün aynı yerde kaldık, dere kenarıydı, ağustosta çavdar sapı kadar da olsa akıntıcık vardı,  arkamız da gürgen korusuydu, üzülme mi dersin, yandık tutuştuk, oracıkta ölüyoruz sandık” diye ağalandı.

 

“Okudum da,  diyor, sen okumaya böyle devam edersen, kişiliğini sakatlayacaksın, yalan söylemeden yazmak ne güzel, kimse siz gibi anlatmıyor, ama büyük yalanlar içimizde kaldı, bir delinse de hepsi aksa, paklanabilsek be kızım!” derken, boynuma sarılıyor.

 

Geçmişini kaybeden her şeyini kaybeder fikri insanlarımızda uyanmaya başladı.

Genç kuşak yozlaşmamızın önüne geçecektir. Buna inanıyorum.

 

Bizim aldatılmışlığımız, 1990’da gafil avlanmış olmamızdan çıkan şöyle bir sonuç var:

 

EFENDİLERİYLE YÜKSELENLER,

EFENDİLERİYLE DÜŞERLER!

 

1990’da aldatıldığını, tuzağa düşürüldüğünü anlayan Bulgaristan Türklerinde nefret zihniyeti mayalandı. Bugün artık bu hele soydaşlarımızın arasında DİK DURALIM! Şeklinde oturdu ve biçimlendi.

 

BULTÜRK gibi soydaş dernekleri sınırı delip geçti, vatanda odaklandı. Yayın kapasitesini her geçen günle genişleterek güçlendiren bghaber. org, BULTÜRK Gazetesi, hazırlıkları tamamlanmak üzere olan BULTÜRK  radyo yayınları, Bursa ve Edirneli okuyup yetişmiş genç ve istidatlı soydaş kardeşlerin davamıza olan ilgisinin artması, Kocaeli, Gebze, Ankara ve İzmir’de mayamızın tuttuğu haberlerini almamız çok sevindirici ve moral verici oluyor.

Biz 2 yıldan beri büyük bir ısrarla ve yineleyerek Bulgaristan sosyalist partisi parçalanıyor, dağılıyor, çöküyor, dedik. Tam öyle olmadı mı? Hak ve Özgürlük Partisi (HÇH-DPS bir  (BKP) – (BSP) ve gizli servis “DC” tuzağı olarak hazırlandı ve ajanların ajanı zavallı Sava-Ahmet’e kalaylı tepsi içinde servis edildi, demedik mi!? Şimdi bu işin efendileri, onu Türk ve İslam düşmanı bir hain ajan olarak yaratanlar yıkılıyor, çöküyorlar ve o da efendileriyle birlikte düşecektir, yok olacaktır, ülkeyi terk edip kaçacaktır, diyoruz.

 

Şunu özel olarak eklemek istiyorum.

Bu adamlardan hiç biri Bulgaristan’da ölemez. Onlar dış ülkelere kaçacaklar ve oralarda önce güzel yaşayacaklar ve sonra sürüneceklerdir. İnanınız: Böcekler, ışıklar sönünce meydana çıkar. Günleri yakındır. Şu anda artık akıl tutulması yaşadıklarını söylemek, tam yerindedir.

Bu sözlerim Lütfü Mestan için de geçerlidir.

 

Tohum çatladı.

 

Evet 2003’ten beri devam eden uyanış kavgasında “tohum çatladı” kanısı yerleşti. Bunu bugün artık yalnız aynı dava ışığı etrafında örgütlenmiş olanlar demiyoruz. “İlk ve son cümlesi, ne yapalım be gülücüğüm!?” deyenler toplantılarımıza geliyorlar, yerlerinden kalkıp BULTÜRK ekibini ayakta karşılayıp yine ayakta alkış tufanıyla uğurlarken üşenmiyorlar. Bu hak edilmiş bir saygıdır.

 

Biz sözün insana, düşündüğünü saklayabilsin diye verilmiştir. Sizin ağzınızla değil, kafasıyla konuşan insanlar olduğunuzu biliyorum ve size katılıyoruz. Bizim dilimizi yasaklayanlar, bunu bilmediklerinden daha 1989 Mayısında tosladılar. Şimdi de durum aynıdır.

 

Bu hafta Bulgar basınında en fazla satan gazetelerden biri olan “Presa” gazetesinde HÖH-DPS partisi eski “dostları” Korman İsmailov ile Kasim Dal’ çok ciddi bir bel altı vuruşu yaptı.

“Presa”, (Tarih 25 Eylül 2014, sayı 259, yıl III)  HÖH-DPS partisinin verdiği milyon levalarla kurulan, tescil edilen, kurultay yapan, seçim kampanyası yapan ve gece gündüz tüm medyalarda Türklere, İslam dinine soydaşların seçim hakkına, çifte vatandaşlığına karşı konuşan, bir yandan bu propaganda ise, açlıktan ağzı kokan Bulgar milliyetçilerinden oy isteyen ve aynı zaman sözde korkuttuğu Türklerin, Pomakların, soydaşlarımızın ve Müslüman Çingeneleri HÖH bültenine inadına oy vermeye zorlayan Nikolay Barekov’un  “Sansürsüz Bulgaeristan” Partisinin seçim ortağı “Georgyovden” Başkanı Lüben Dilov sinle bir söyleşi yayınladı.

 

Parası HÖH-DPS tarafından ödenen bu yazıda, sözde K.İsmailov ile K. Dal 12 Mayıs 2013 ‘te bir önceki erken meclis seçimlerde Demokratik Güçler Birliği  (ODS) ile ortak oldukları bşr görğmede Türkçemizin “Bulgaristan’da ikinci resmi dil” olmasını istemişler. L. Dilov Sin ve “Gerprgyovden” partisi de bu görüşmede hazır bulunduğu için her şeyi işitmişler.  Onur ve Özgürlük Partisi (OÖP) yöneticilerinin Türk dilinin Bulgaristan’da “ikinci resmi dil” olmasını istediklerini bildiği için, bu partinin şimdi Reformcu Bloktan’tan aynı isteklerde bulunup bulunmadığını yazdı. Bu yazı, 26 Eylül Cuma sabahı bütün Bulgar radyo ve TV programlarını tüm milliyetçileri ayağa kaldırdı. K. Dal ile K. İsmailov “yok öyle bir şey” deyinceye kadar zorlandı. Kassımla Kormanın Türk dili derdi zaten yok da, ikinci resmi dil istemeleri, çuvaldan çıkan iğne oldu. Çok korktular!!!

 

HÖH-DPS 2014 seçimlerinde yaptığı saldırıların şirketine şimdiye kadar ulaşamamıştı. Bulgaristan Türklerine, Müslümanlara, Camilerimize, din okullarımıza, İslam dinine ve kiöliğimize karşı şimdiki saldırı çok güçlü oldu ve başarıyla göğüslenebildi diyebilirim.

Geçen yıllarda ”ATAKA” partisi Başkanı Volen Siderov da köpek gibi havlıyordu, fakat bu hadde varmamıştı. Şimdi yalnız, soydaşların yolunu kesmek için, analarını babalarını ihbar eden, kardeşlerini sürgün ettiren Sana ajanı ile Pavel ajanının “Kapitan Andreevo” – “Kapıkule” sınır çizgisine gidip yan yana, ellerine birer şişe alıp yan yana asfalta serilerek Türkiye’den gelen otobüslerin yolunu kesmeleri kaldı. Belki bu anların tamamen rezil olmaları için en son şanstır.

Toplum bu ajanlardan, hainlerden, çöplerden arınmadan hiç birimizin yüzü gülmez.

 

Halkımızı uyandıran maya tuttu.

 

Bir de L. Mestan çıkıp çıkıp “propaganda dilini yumuşatın!” diyor. Kardeşim işler söz safhasından çoktan çıktı. Ve bunu siz yaptınız.  Kopoylar, beslemeleriniz bir az daha para kopartalım diye, gece gündüz asfaltta yatmaya hazırlanıyor. Bu paraların da hesabı sorulacak ama bakalım kısmetse yakındır.

 

Bilirsiniz Sayın Mestan, “Yarına kalsa da, yanınıza kalan olmayacaktır!”

Bakıyorum bazı gerçekçi yayınlar, kızınızın halkın 5 milyon levasının üstüne oturup kapanan BTK bankasında aldığı maaşın fişini çıkarmışlar: 10 bin leva (on bin leva)

Sava Ahmet’in Şirin’i, boşadığı öteki metresler ve oğlu Erol ise yanancı enerji şirketlerinden ayda 12 000 leva (on iki bin leva) maaş alıyormuş.

Lütfen vazgeçin artık şu hep bana hep bana politikalarından. Halkımız açlıktan gevriyor.

 

Deyecek sanki başka bir şeyler yok. Lütfen beni benimle bırakınız!

İnsanın iradesi onun temel taşıdır.

Bütün Bulgaristan tutuştuğu an, bu ateş insanı yakmaz demenin bir anlamı yoktur.

Bu seçimlerde benim kibritim 9 nolu bültendir.

Bir yanından siz de tutuşturun lütfen. Şu rezaleti cehennem kazanında birlikte kaynatalım!

Bülten no. 9’la işi ateşleyelim. Kısır ruhlardan başka bir şey beklemememiz boşunadır.

 

 

 

Reklamlar