Musa VATANSEVER

Tarih:  09 Ocak 2018

Yazan: Ölmemiş adamın helvası yenmez.

1 Ocak 2018’de Bulgaristan Avrupa Birliği Konsey Başkanlığını 6 ay için üstlendi. Avrupa’nın Başkenti Sofya oldu. Ben bu yazımı 9 Ocak sabahı büyük bir endişe içinde yazıyorum. Çünkü 2018’in ilk 8 gününde Sofya’da 8 kişi öldürüldü. Herkes bugün sıra kimde sorusunu soruyor. İnsanlar sokağa çıkma, işe gitme korkusu içinde, bakınıyor, düşünüyor ve yutkunuyor.

Bulgaristan’da 57 bin polis var. 2 yıldan beri maşların zam yapılması için meclisi kuşatıyorlar. Halk bir yapmıyorlar deyip, isteklerine kulak vermiyor. Polisler Sofya merkezine dolduğunda apartmanlardan ve kurumlardan çıkıp onlara katılan, yumruk sıkan yok, çünkü polislere “hazır yiyiciler”, “haylazlar”, bir işe yaramayanlar”  olarak bakıyorlar.

Tablo şöyledir.

Şu anda Bulgaristan’da 653 mahpus kaçağı var. Devlet yargısı ve adalet sistemi bazı kişiler için işlemiyor. Polis bültenlerine göre 1 Ocak 2018’de arananların sayısı 1 161 kişidir. Bunlar yargılanmış, adalet kaçakları. Sözde “bulunup” tutuklanamıyorlar. 7 bin Bulgaristan vatandaşının adres kaydı yok ve nerede yaşadıkları bilinmiyor. Sofya kenarındaki “Novi İskır” yerleşim yerinde Yılbaşı gecesi 6 kişiyi kurşunlayarak öldüren ve 5 gün sonar kendi canına kıya Rosen Angelov 9 yıldan beri kanun dışı, kayıtsız yaşayan biri. Bu kişi nasıl geçinir, nereden para alır, nerede çalışır bilen yok. Bir vatandaşın devlet kurumlarıyla hiçbir temas girmeden 9 yıl yaşaması ve günlerden bir gün 6 kişiyi birden kurşunlayarak kayıplar karışması bütün memleketi ürpertti. Yüzlerce polisin katıldığı yıl başı arama ve sorgulamalarında ortaya çıktığın göre Bulgaristan’da adres kaydı olmayan 10 bin kişi yaşıyor ve bunlardan birçoğu İnterpol’un kırmızı bültenle Avrupa çapında aradığı kişiler.

Polislerle ilgili çıkan köşe yazılarına “Bacak bacak üstüne atmışlar ve zam bekliyorlar”, “Devlet Tatilde” başlıklar atıldı.

8 Ocak günü Sofya’nın en gözde, en korunan, “rejim” caddesi olan “Bılgaria” bulvarında ofisine giderken hükümet çevrelerine çok yakın olan, GERB partisi meclis grubu başkanı Tsvetanov’un dostu,  iş damlarından Petır Hristov yakın bir inşaattan gelen 4 kurşunla öldürüldü.  Bu katliam Bulgaristan’da adaletin sokakta dağıtıldığını, yargının sokakta hükmettiğini ve infazların da sokaklarda yapıldığını bir daha doğruladı ve ispatladı. Son haberlerde sokakta, meydanda, evinde öldürülen 180 vatandaşın katilinin bulunamadığını ortaya koydu.

Bütün medya onun bundan tam 10 yıl önce “Naglite”  ve “Kilarite” adıyla bilinen, Türkçesi “Küstahlar” ve “Keskin nişancılar” anlamına gelen, fidye için iş adamı kaçıran ve parmak ve kulak kesim 7 milyon leva toplayan grubu el veren kişi olduğunu açıkladı. “Hesaplaşma Başladı” haberi yıldırım hızıyla yayıldı.  “Naglite” grubu katilleri şu an hapishanede olsalar da 2017 sonunda Sofya’nın bir pey semti olan “Pançerevo” da yaşayan bir iş adamının oğlu kaçırıldı ve 600 bin leva karşılığında serbest bırakıldı. Parayı ödeyen kaçırılan babası “polisle çalışmayı reddetti”  ve olayı kendisi halletti.

Bu olaylarla ilgili çıkan yorumlarda 4- milyon insanın yaşadığı Bulgaristan’da 1 Ocak 2018 itibarıyla toplam 120 bin kişinin arandığı, bulunamadığı, tutuklanıp sorgulamadığı basında manşet oldu.

Memlekette durum bu kadar vahim ve endişe verici iken, Sofya’nın en fazla korunan “Boyana” semtinde adına “saray” denen bir evde, önü ardı korumalı, değişik kameralarla gözetlemeli, avlusu köpek çiftliği bir evde kalan DPS “fahri” başkanı Ahmet Doğan bir demeç verdi.  Sorumluluk, Hoşgörü ve Özgürlük İçin Demokratlar (DOST) partisini “ölmüş” ilan etti. Tanıdıklarını “helvaya” davet etti. Kırcaali’ye bağlı Mogilyane köyünde mevlit okutup etli pilav dağıttı.

Artık 28 yıldan beri Bulgaristan Türkleri aralık sonu Ocak başında şehitlerini anma törenleri düzenliyor. İsim değiştirme ve Bulgaristan’da Türk kimliğini yok etme mücadelesinde şehit düşenler saygıyla anılıyor, mezarlarına çelenk ve çiçekler onuyor. Mogilyane köyünde, Momçilgrad (Mestanlı) şehri merkezindeki sözüm ona “soya dönüş süreci” kurbanları anıtı önünde ve Türklerin yaşadığı daha birçok köy ve kentte anma törenleri mitingler, miting düzenleniyor.

Bu sene, “her düğünden parsa toplamayı” planlayan Türkiye’nin “Bulgaristan falcısı” Aziz Pabuççu’nun sözüne inanan A. Doğan, DOST partisi için helva döktürdü. Bu işin içinde büyük payı olan Pabuççu, “DOST” un göbeğini keserken iyi para almıştı şimdi de helvası dökülürken elini açtı. Halkın paralarını hep yanlış kişilere vermeye alışmış olan omşu yetkilileri de az kalsın ikinci bir yanlış yapıyordu. Ankara’ya gönderdiği raporlarda Bulgaristan Türk halkının taban kitlesini kurbanlık koyun olarak tarif eden Aziz Pabuççu’nun raporları iyi oldu da bu defa kurumsal yolda durduruldu ve yeni bir yanlışa yol verilmedi. Bu konuda dostlar çevrelerinde söz kaçıran Pabuççu, onlar zaten birbirlerine kıyıyorlar, “Türklerin alt katmanları kurban edilse” ne olur” deyince çok büyük tepki toplamış ve kendisine elektronik yoldan selam gönderenler “bir daha Bulgaristan’a gelme kafanı kıracağız” demişler.

Bu konuda bir yorum yazan Bulgar siyaset gözlemcilerinden Hristo Petkov şöyle diyor:

Mеstаn ve Dоğаn

Mestan’ın DOST partisinin ölümüile ilgili haberlerin A.Doğan tarafından salındığı  ortaya çıktı. Son haberi Sofya’ya taşıyan Aziz Pabuççu pldu. DPS Genel Başkanı Mustaf Kardayı ile 2. Görüşmesinde “Karadayı eğer sen Aksakaldyı olmak istiyorsan ‘helva’ demesini de bileceksin ‘halva’ demesini de” demiş ve DOST’un öldüğü haberini birlikte uydurmuşlar.

Bu görüşmelerde kendisine “feylesof” süsü veren Pabuççu Karadayı’ya “Helva şirin, nefis kafir” dediğinde parti başkanı “anlayamadım” demiş.

Yasaklanan ya da ele geçirilmesi güç olan her şeyin çekiciliği karşısında ona kavuşma isteğini yenmek güçtür.”  İzahatında bulunan Pabuççu DPS partisinin Dobruc ve Deliorman’da; Türkiye’de soydaşlar arasında ve Rodoplardaki sökülme sürecine işaret etmek istemiştir. Ardından Pabuççu’nun aklına “Her ağaçtan kaşık olmaz!” atasözümüz gelmiş, şu Karadayı’yı da değiştirsek şeklinde biçimlenen bu fikir şimdilik dile getirilmese de ilk işaretleri hemen kendini gösterivermiş. Ardından da “Her ağaç kökünden kurur” diyesi gelmişse de, yalan dolan işlerin eninde sonunda bozulduğunu bildiğinden ve gerçeklerden korktuğundan onu da söyleyememiş.

Son iki yılda Aziz Pabuççu’nun etkin bölücü tuzakları sonucu “DOST” partisinin siyaset sahnesine çıkmasından sonra, DPS partisinin Bulgaristan Müslümanları oyları üzerindeki tekeli parçalandı. Bulgaristan Türkleri arasında yeni süreçler kaynamaya başladı. Ara sıra kapağı kaldırılan kazan hep taşıyor. Bu yıl anma törenlerinde elinde badana fırçası genel tabloyu çizen olyar dikkat çekti. Gelişmeler dinamiktir. Olaylar birbirini izliyor. 2017’de parti bayraklarının ve sembollerinin en yüksek dalgalandığı ve karşılıklı yüksek sesli saldırıların en sert yaşandığı yer Mogiyane “Türkan Çeşme” anma törenleriydi. “DPS” ve “DOST” çığlıkları gökleri delmişti. O zaman hepimiz Türkleri parçalayıp birbirine düşüren Aziz Pabuççu’ya Bulgar ödülü verilmesini bekledi. Türk düşmanlığı kusan Bulgarların 70 yılda yapmadığını yapmıştı.

Bu sene, “Türklerin birleşmesi adına kellesi kesileceklerin liste başında yer alan hemşerimiz Lütfi Mestan”, elini tez tuttu. 26 Aralık’ta “Türkan Çeşme” şehitleri anma mitinginde, adına “soya dönüş süreci” denen Türk isimlerini ve kimliğini değiştirme saldırılarında, 17 aylık Türkan kızımız gibi, 1971 – 1973 yılları arasında şehit düşen Müslüman Pomaklar; 1984 Arığından başlayarak 5 yıl bounca şehitler veren Türkler gibi ve 1989 Mayısında ayaklanan kahramanlarının hepsi komünist rejimin kurbanlarıdır. Bulgaristan’da demokrasi uğruna mücadele edenlerin şehitleridir, dedi. Yaralı halkın daha da parçalanması süreci derinleştirilerek birbirine düşmelerinin engellenmesi amacıyla Mestan Mogilyane nma törenlerini DPS’den önce, Momçigrat’ta ise önce düzenledi. Bu defa Pabuççu oyunlarına gelmedi. Bu sene bu anma törenlerinde şapkasızlar yani DOST taraftarları DPS şapkası taşıyanlardan çok dah kalabalıktı.

26 Aralık 2017’de DOST partisinin cenaze namazını dağıtıp helvasını yemeye hazırlanan ve Doğan’ın “saray” emirlerine uyarak hazırlıklar yapan DPS ekibi ve olay verine gönderilen gazetecilerin eli ve ağızı açık kaldı. DOST kalabalığını görenler bu kez de şaşırdı. Karşılarında dik dik duran şahlanmış bir güç buldular.

Aynı zamanda Momçilgrat alabalığı önünde “beddua ninnileri” söyleyen ve kiraladıkları eski Baş Müftülerden biri de “cenaze nmazı kılmaya” davet etse de arkalarından camiye giren olmadı.

Bu rada, ilk  defa olmk üzere, hem Momçilgrat’ta ve hem de Mogilyne mitinginde “Bulgaristan Türkleri ve Türk Müslüman kardeşlerimiz için etnik azınlık statüsü isteyen Mestan” coşkuyla ve uzun zaman alkışlandı. Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlük, demokrasi, adalet ve özgürlükler davasını yeni bir şamaya taşıyan Mestan artık para cezalarından korkmadığı, halk kitlesi davamıza çok yaklaştığı ve etkisinin arttığı dikkati çekti.

Son 8 ayda susmayı tercih eden L. Mestan Bulgar demokratik kamuoyunu da şaşırttı. Bu gelişmeler Bulgaristan toplumunda Doğan ve Pabuççu’nun kontrolünde olmayan, nesnel süreçlerin güç topladığını ortaya koydu. Bulgaristan Türklerinin yeni hareketlenmesi Mestan’ın bu yıl yapılacak olan Belediye ve muhtalık seçimlerinde başarılı olacağına işaret ediyor.

Sosyolojik analiz ve araştırma sonuçları DOST partisi üyelerinin DPS’ye dönüp Doğan’ın elini öpmeyeceğin kanıtladı. DOST partisine daha sert saldırılar olursa, ynı kitlenin oylrını GERB partisine vermesi muhtemel görünüyor.

Öte yandan DOST partisinin, bu işlerden anlamayan, siyasi mühendisliği sıfırın altında olan Pabuççu gibi bir dış baskıcının kontrolünde olmadığı da kesin ortadadır. Bu arada son olylar katılmak üzere DPS partisinin Blagoevgrat, Deliorman, Pazarcık, Plovdiv ve Star Zagora’dan otobüsle adam taşıdığı da dikkatte alındığında olayların gerçek yüzü gün ışında parlıyor. DPS ayaklarının altındaki kum 2014 yılından beri kaymaya devam ediyor ve bu sürecin Avrupa Birliği Başkanlı sürecinde daha da hızlanması bekleniyor, çünkü DPS faşistlere sert saldırmadığı gibi Müslümanların hakları için AB’den hiç bir şey istemiyor. L. Mestan’ın “etnik azınlık statüsü” sloganı ise tuttu. Dahası da var, 2017 Martında saldırıya uğrayan, faşizan güçlerle seçim meydanlarında yüzleşen, direnen, tartaklanan ve yılmayan DOST seçmeni belirli bir hedef peşinde kenetlenmiş durumdadır. Geri adım atmayı, yılmayı asla aklının ucundan bile geçirmiyor.

“Bir büyük şairimiz ve 23 yıl hapislerde yatan Nuri Adalının yolunca ileriyoruz. Bu yolun geri dönüşü yoktur. Biz pişmanlık duymuyoruz ve kimseden özür dilemeye niyetimiz yok!” diyen parti başkanı Mestan, “Totaliter-komünist rejimin zindanları Adalı’nın ruhunu esir alamamış, kalemini kırmamıştır!” vurgulamasında bulundu.

Son olaylar A. Doğan’ın zamanının dolduğunu, Müslüman nüfus ve seçmen üzerindeki otoritesinin yok olduğunu, “Bulgar Etnik Modeli”nin de çöktüğünü ve “DOST öldü” gibi çağırılarının tutmadığını gösteriyor.  Bulgaristan Türkleri rtık Doğan ve çevresinden hiç bir şey beklemiyor. Bundan dolayıdır ki, Doğan ve beraberindekiler son dönemde GERB partisine gülümsüyor, yerel seçimlerde “şirketler çemberini” güçlendirmeye çalışıyor, fakat halkın onlardan beklentisi yoktur. Karma bölgelerde yaşayan Türkler artık boş vaatlere kanmıyor ve yerel seçimlerde DPS adaylarına oy vermemeye hazırlanıyor.

Öte yandan DOST partisi “Oligarşi Kodamanları Dışında İktidar” programı yayınladı ve halka dağıtıyor.

DOST partisi programında Bulgaristan’ın dipten tepeye ve her yerde demokratikleşmesini; Batıya yönelimin kesinleşmesini; Balkan devletleriyle güvenli iyi komşuluk ve dostluk istekleri Türkler arasında olduğu gibi Bulgarlar arasında da ilgi uyandırıyor ve taraftar topluyor. Bulgaristan Türk azınlığının ve diğer etnik azınlıkların devlet yönetimine gerçekten katılması; ekonomik kalkınmaya öz katkı sağlaması;  Müslüman din damlarına devletin maaş ödemesi; anadil dersine giren öğretmen sayısını arttırması gibi istekler destek buluyor. Etnik azınlık toplulukları 1950’lerdeki kültürel otonomi dönemine dönülmesinde ısrar ediyor. Türk etnik azınlığın kendi gelenekleriyle yaşamasının güvence altına alınması, sivil toplum oluşturulması ve modern Bulgar devletinde etnik halk topluluklarının hak ettikleri yeri alması gibi istekler halk kitlelerinde yeni bir heyecana, coşkuya ve dirilişe vesile oluyor. Bulgaristan Müslümanlarının bu yönde birlik ve beraberlik kurması Yakın Doğu’dan kopan aşırı kökten dincilerin ülkemize sızmasın ve aramızda kümelenmesine de engel olacak niteliktedir.

GERB etrafında nefes alan, aşırı sağcı, faşizan nitelikli olup halkı yalandırarak iktidar tırmanan, ama toplumdaki gerçek oranları % 1den fazla olmayan güçlerin DOST partisini Bulgaristan’ın temel sorunu olarak göstermeye çalışmaları bir kışkırtmadır. Bulgaristan’da GERB gibi sağ partilerin faşizan güçlerden gelecek tehlikeleri dikkte almaması, tarihten ders çıkarmaması, faşizan gidişi gemlememesi, Avrupa’da barış temellerini atn ve barış ruhunu yaşatan Avrupa Birliği Konsey toplantılarının insan haklarını hiçe sayan ve faşizm kokan bir ortamda düzenlenmesi çok acı bir gerçektir.

Bulgaristan’da faşizmin baş kaldırması, 8 günde 8 kişiye kıyılması ve yeni olaylar karşısında savcılık, yargı ve adalet anlayışının can çekişmesi gerçekten de vatandaşları “helva dökme” fikrinde birleştirdi.

Şunu unutmasınlar zamanı dolmamış, yaşam hakkı yeni doğmuş ve güç toplayanların helvası ne dökülür ne de yenir.

Saygılarımızla,

Reklamlar