osman bülbül ile ilgili görsel sonucu07 10 2017 / Kazanlık

Yazan: Osman BÜLBÜL

Konu:  “K” harfiyle simgelenen Avrupa toplumsal değişim süreci ve ters gelişmeler.                        

Gençlik yıllarımda elden ele gezen ve en fazla okunan kitap Amerikalı yazar John Reed’in “Dünyayı Sarsan On Gün” eseriydi. Rusya’da Ekom Devrimi’nin oluşum ve zaferini çok başarılı anlatmıştı. Etkileyici bir çalışmaydı. 1917’de Petersburg’ta gerçekleşen olay bir devrimdi.

Tam bir asır sonra 2017’nin Eylül sonu Ekim başında yine on gün gibi bir zaman kesimi içinde İspanya’nın Katalan eyaletinde yeni bir süreç başladı. Ben bu sürece “bağımsızlık” süreci demek istemiyorum, çünkü Katalan bölgesinde bir bağımsızlık aşaması olan “kültürel otonomi” zaten elde edilmişti. Barselona’yı gidip gördüm. Balkonlarda Katalan bayrakları dalgalanıyordu.

En fazla dikkatimi çeken özelliklerden biri, “hür insanlar” diyarı olması oldu. Barselona’da zafer kazanmayı bilen insanların şehri havası esiyordu. Yalnız futbolda değil, demek istiyorum.

Tarihle iç içe yaşamaları ve geçmişlerini unutmak istemeyişleri her yerde kendini belli ediyordu. Şehirde sanat eserleri ile tarih yapıtları bilinç oluşturan iki çok güçlü etkendir. Şunu söylemek istiyorum: Barselona’da ve Katalan köy ve kasabalarında canlı hissedilen 2 faktör var. Birisi, Katalan dili ve Karalan diliyle yaratılan edebiyat, sanat ve kültürün yalnız şarkı ve türkülerde değil yazı dilinde, yazıyla nesilden nesle devredebilme kültürü derin köklerden güç alıyor. İkincisi de burada herkesin Katolik olmasına rağmen, Katalanların kendi mezarlıkları olmasıdır. Şöyle Katalanlar, faşizmle Kilise arasında Franko devrindeki işbirliğini unutmamış ve buna tepkilidir. Bu topraklar, faşizmle mücadelede kanlı olmuş ama zafer kazanmış ve tarihi kendi kalemi ve zihinleriyle yazan insanların vatanıdır. Onlar için “kültürel özerklik” artık yeterli değil, yaşadıkları eyaleti kendileri idare etmek ve yönlendirmek istiyorlar. Avrupa’nın en gelişmiş eyaletlerinden biri olan Katalan topraklarında “bağımsızlık” seçiminde /referandumda/ 900 kişinin polis saldırı ve zulmünden hastanelik olması, DÜNYAYI SARSTI. Madrit merkez idaresi bir sömürgeci gibi davrandı.

Şöyle de diyebiliriz. Tarih acılarda yaşar. Franko faşizminin (1939-1954) sızıları dinmemiş Katalan toprağında, yaraya basıldı ve tuz ekildi.

Son  olaylar özellikle Bulgar basınında fazla yorumlanıyor. En büyük günlük “Trud” gazetesinde Blagovets Benişev, yeni tarihin “K” harfiyle başladığına işaret ederek, Katalan, Kırım, Kosova, Kırcaali vb yakın geçmiş olaylarını inceleyerek çağrışımlı yorumlar yaptı. Bulgaristan siyasi zihniyeti “Bizde etnik sorun yok” sloganını ne kadar büyük harflerle yazarsa yazsın, Sofya TV program ekranlarından gün boyu etnik sorun akıyor. Ülkede yaşayan etnik ve halkların kültür ve tarihinin yasaklanarak unutturulmak istediğini bilmeyen yok. Türk okullarının 1958’de kapatılması ve kapı ve çerçevelerinin sökülüp yakılmasının temel amacı Türklerin öz kimliğini unutturmaktır. Bu vahşetin özünde Türk tarihini, Türk kültürünü, Türk dilini, Türk alfabesini ve geleceğe devrini yasaklayarak unutturmak ve yok etmek vardır. Ne ki insanlar dil, din, kimlik, kültür ve tarihlerini beyin kabuğunda yaşadıkça mücadele bayrağı açılacak ve dalgalanacaktır. 1989 Mayıs Ayaklanmamız dil, din, kültür, hak, özgürlük ve özerklik mücadelemizde bir aşamaydı. İnsanlarımızı yurtlarından kovmakla hiçbir sorun çözülemedi ve çözülemez.  Biz Bulgaristan’da daha özgür ve daha konforlu yaşamak isterken, 1300 yıl devam eden Rumeli topraklarımızdaki Bizans döneminde barış sürelerinin en fazla 15 yıl, Osmanlı devrinde ise 200 yıl olduğunu unutamıyoruz. Aynı şekilde1958’den 2017’ye kadar kendi okulu olmayan, yazı dilleri yasaklanmış, konuşma dilleri kullanılınca cezaya çarptırılan insanlar olarak yaşadığımızı asla unutamayız. Kör cahil bırakılarak köleleştirilmeye çalışıyoruz. Getto-mahallerden kölelik kokuları geliyor. Biz köle bilinci oluşturma çabalarını görüyoruz. Zulüm uygulayanların yazı dili olmayan bir etnik azınlığın aydın /entelektüel/ tabaka oluşturulamayacağını, anadilinden farklı bir dil kullanan insanların zihinsel yaralı (özürlü) yetiştiğini çok iyi biliyorlar ve bunda ısrar ediyorlar. Birkaç bin kişilik bir zümrenin elinde 46 milyar leva toplanırken azınlıkların cebi ve kaşığı yıllardan beri boştur. İnsanoğlu kötü olanı, acıyı, hapiste yattığı yılları, cahil bırakıldığı açlık çektiği devirleri vs hatırlamak istemez. Aynı şeyi Barselona kabristanlığında gördüm. Zulüm görmüş insanlar zulüm uygulayanlarla aynı mezarlıkta yatmak istemiyorlar. Biz Bulgaristan Türk ve Müslümanları olarak kendi kabristanlıklarımız, cami ve imamlarımız olduğu için bir bakıma sanki mutluyuz. Bu edinimlerimiz bizi dimdik ayakta tutan kalelerdir. Bu bakıma her Müslüman mezar taşına saygımız sonsuz olmalıdır. Anıtlarımızı çiçeksiz ve dua ’sız bırakmayalım… Saygı hayatın gıdasıdır. Halk olduğumuzun kanıtıdır.

K” harfiyle başlayan eki kıtanın yeni “bağımsız eyaletler yönetim sistemine” geçiş süreçlerine Rusya yayın organları da büyük ilgi gösteriyor, yorumlar getiriyor. “Sputnik” gazetesinde çıkan “Adevirul – Moskova Romanya’yı hedef aldı: Otonomi için referandum yapılmasında ısrar ediyor.” başlıklı bir yazıda Bulgaristan’daki etnik azınlıkların durumuna da yer verilmiş, aynen veriyoruz:

Tarih: 06 Ekim 2017,  “Sputnik”.

“ Romanya’nın Kovasna, Hargita ve Mureş eyaletleri etnik Macar nüfus yaşıyor. Buralar, Sekuy Bölgesi olarak bilinir. Barselona sokaklarında her şeyi değiştiren insanlar burada da hareketlendiklerinde her şeyi lehlerinde değiştirebilirler. Bulgar futbolcu Hristo Stoiçkov, İspanya Kralı’nın “yasadışıdır” dediği bir halk hareketini bir beyanla destekledi. Avrupa’da 8 devlette azınlıkların bağımsız yönetimine doğru adımlar atılması bekleniyor. Kurulacak olan yeni devletler hangileri olacak ve bu durum Bulgaristan’ı nasıl etkileyecek?

***

Rus haber yayını “Sputnik”, Katalan eyaletinde yapılan bağımsızlık referandumundan hemen sonra Romanya’da Macarların yaşadığı “Sekuite” yöresinde otonomi referandumu konusunda bir halk oylaması (nabız yoklama) yapılması konusunda 2 adet anket düzenlemiştir. Romanya gazetelerinden “Adevırul” bu anketlerin düzenlenmesini Moskova’nın Avrupa’daki bölücü, “bağımsız eyaletlerde yaşama” eğilimini desteklediğine kanıttır, diye yazdı.

Anket” başlıklı yazıda aynen şöyle deniyor: “Karalan örneğine uygun bir şekilde “Sekuite” bölgesinde düzenlenecek bağımsızlık için halk oylaması, 2018 yılında halk eylemleriyle kutlama hazırlıkları görülen Büyük Romanya 100 Yaşında etkinlikleri arifesinde yeni bir hareketlenmedir. Birinci akette, “Sputnik” bu bölgede bir otonomi için halk oylaması yapılmasını öneriyor. Bu bölgede eğitim alanında Macar azınlığa hakları tanınmışyeni akımın kültürel özerkliğe doğru atılması için mayalanma gelişiyor. Bu bölge Macaristan’a sınırdır.

Adevırul” gazetesi, “Sputnik” yayınının kullandığı verileri nereden aldığını sorgularken, Romanya parlamentosunda sandalyesi olan 2 siyasi partiden söz ediyor. Bir, Romanya’daki Macarların Demokratik Birliği ve İki, Transilvanya Macarlarının Halk Partisi.  “Adevırul” gazetesi bu gelişmeleri, son dönemde Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Romanya’yla karşı çok saygılı davrandığını ve hatta komşu ülkenin “Vişegrad Dörtlüsüne” alınmasını önerdiğini, yazdı.

Gazete, V. Orban’ın Moskova lideri V. Putin’le yakın ve dostça ilişkiler içinde olduğuna işaret ederken, yönettiği FİDEC partisinin yakında yapılacak olan genel meclis seçimleri propagandasına Romanya’da yaşayan Macar nüfusun kültürel otonomi haklarını da dahil edip etmeyeceğini gündeme taşıdı.

Macarların yaşadığı bölgede yapılan ikinci anket ise, Romanya ile Avrupa Birliği ilişkilerini kapsıyor. Ankette şöyle bir soru var:

“Macarların yaşadığı bölge bağımsızlık kararı aldığında, “Avrupa Birliği Romanya’yı kayıtsız koşulsuz destekler mi?”

Bu sorunun yanıt seçeneklerinden birisi şudur: “Hayır, Avrupa Birliği için daha önemli olan ülke Macaristan’dır ve AB için Romanya İspanya kadar önemi olan bir ülke değildir.”  Gazete, Romanya halkına Avrupa Birliği kurumlarında Macaristan’ın daha önemli bir ülke olduğu görüşü aşılanmak isteniyor.

Adevurul” gazetesi “Sputnik” yayınlarının Rusya’nın NATO’ya karşı enformasyon savaşımının Romanya’ya yöneldiğine işaret ediyor. Kuzey Atlantik Paktı üyesi ülkelerden birinin istikrar aştırılması Moskova için çok büyük bir başarı olduğundan dolayı Romanya’da yaşayan Macarların otonomi haklarının savunulması mücadelesinin yeni bir aşamada yoğunlaştığına vurgu yapıyor.”

***

Kuşkusuz her evrime karşı doğal tepki belirir. Ben bu yazımı kaleme alırken, radyo Madrid idaresinin Barselona’ya askeri güç gönderdiği haberini verdi. Avrupa Birliği Komisyonlarından gelen sesler “diyalog” diyor.

Beynimi zorlayan sorular var. Milli egemenliğinden vaz geçip sınırsız Avrupa Birliği’ne ve Avrupa vatandaşlığında buluşan ve birleşen Madrid hükümeti neden zorbalığa başvuruyor, neden çıldırıyor? Katalan topraklarında çok zengin yerli bir zümre ve fabrikalarda ve kurumlarda, bankalarda, AVM’lerde, tarlalarda, turistik tesislerde vs etkin olan bir Afrikalı “çalışan zümre” getirilecekmiş. İspanyol iş kanununa göre, her çalışan 16 yıl hizmet verince emekli olma hakkı elde edebilir. Madrid hükümeti ve İspanya Kralı devamlı “Anayasa” ve “Yasalar” dediğine göre, yasalar katılaşmaya devam ettikçe, Katalan işçi ve memurlar 16 yıl sonra ekonomi ve sosyal yaşam dışı bırakabilir  Merkez makam “Al emekli maaşını ve isteğin kadar özgür ve otonom yaşa” diyebilirler. Yeni ve derin çelişkili bir evrimsel gelişme kapı açılıyor. Bu ulus devletlerin dağılması ve bağımsız eyaletler şarkıları söyleniyor. Katalanların yeni şarkısını Kırcaali’de dinleyenler ne düşünüyor? Yeni konumuz bu olacak! Bulgaristan’ın futbol yıldızı Hristo Stoiçkov Katalanlara el uzatırken Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlük davasına “bayrak” açacak mı!?

Şimdiye kadar Çingene, Türk, İslam, sığınmacı Müslüman konularında kan kusan aşırı milliyetçiler Katalan halkının direnişlerini görünce dilini yuttu. “bTV” sabah yayınında ilk kez olmak üzere Bulgaristan’da bir ”Türk halkı” yaşıyor, dedi. Bu Türk halkın yarısının 1989’dan sonra Türkiye’de, öteki yarısının da Bulgaristan’da yaşadığı vurgulandı. Kamuoyunda beliren yorumlarda, Bulgaristan Türklerinin Bulgaristan’da Müslüman mezarlıkları var, dolayısıyla bu insanların yaşadıkları yörelerde çok derin bir geçmişleri var. Bir halk topluluğunun yaşadığı topraklarda mezarlığı, anıtları, kültür ve tarih eserleri varsa o bir halktır, kanaati ağır bastı. Kırcaali’nin “K”sı önem kazanıyor…

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Dünya devamlı değiştiği, evrimleştiği için vardır.

Lütfen Paylaşınız.

Reklamlar