Şakir ARSLANTAŞ

 

İnternete girdim. Dünya gazeteleri başlıklarında Rusya Başkanı Vladimir Putin Türkiye Cumhuriyeti bayrağına bakıyor. Sanki Türkiye koskoca Rusya için can simidi!

Bulgaristan çok önemli bir kalp ameliyatı için yoğun bakıma girmesi gerektiğini itiraf etmek zorundadır. Evet! Kalpten gitmek istemiyorsak, o masaya yatmayı göze almalıyız.  Putin, Ankara’da “Güney Akim Doğal Gaz Boru Hattı” Bulgaristan topraklarından geçmeyecek. Rusya bu tasarımdan vazgeçti. Bulgaristan egemen bir devlet olarak hareket etmiyor!” dedi.

Bu sözlere  kalp mi dayanır!?

Şimdiye kadar, yani Bulgaristan’ı Osmanlıdan koparan 1878 Harbinden ve hele 1944’ten sonra Sofya hep “sol dünyaya hep gözle baktı.” Yalnız Moskova’yı gördü. Bir tek sol kulakla dinledi. Ancak Kremlin’den geleni işitti. Kalbinde bir tek sol kamara çalıştı ve Rusya’ya kan pompaladı.

Bir nükteli söz vardır: GÖZDEN IRAK OLAN GÖNÜLDEN DE IRAK OLUR! Öyle mi olduk acaba? Putin’in ağızına düşmek kolay değildir.

Ne mi oldu?!

1945’ten 2007 yılına kadar, yukarıda dediğimiz gibi, Bulgar kalbinin sağ kamarası kapalıydı. Sağ gözü görmezdi. Sağ kulağı işitmezdi. Moskova’ya bakmak, Sofya için doğruya bakmaktı. Oysa Moskova kendisi hep sağa baktı. Rusça bilenler bilir, Rus dilinde “sağ” ile “doğru” aynı sözdür, İngilizcede olduğu gibi.

Rusya şimdi de sağa bakıyor. Ulusal çıkar diye bir melet var, ne sağı, ne de solu belli. Rusya’nın Avrupa Birliği ile 2013’te başlayan didişmesinde Kremlinin kem gözü ancak sağ milliyetçileri görüyor. AB ambargo ve yaptırımlar politikasına ağırlık verip Ukrayna ve Kırım politikasında son söz hakkı istemeye niyetlenenden beri, Rusya da kendi stratejisini harekete geçirdi. Bu, AB’yi içinden patlatma, yıkma ve dağıtma politikasıdır. Brüksel’i AB Başkenti olmaktan men edip turistik bir merkez haline getirme hedefleniyor. AB’nin düşmanları artık Brüksel Genel Kurulunda bulunuyor. Genel Kurul vekillerinden % 40’ Avrupa milliyetçiliğini savunan akımlardandır.  Hepsi de sağa kanattan yükselmiştir. En büyük grup, Fransa’nın AB’den çıkması için halk oylaması yapılmasını isteyen Avrupa milliyetçilerinin kor kor başı Mari lö Pen takımının para kaynakları açıklandı. Avrupa’daki yeni ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ardında duran zenginliğiyle ünlü Rus bankacılarından Genadiy Timçenko ve bankacı kodamanlardan oluşan bir ekip olduğu gün ışığına çıktı. Ne yazık değil mi.

Soruyoruz 20 yıldan beri Burgas şehrinden yayın yapan Valeti Simyonov’un Türk ve İslam düşmanı, AB ve NATO hasımlığını, Türkiye karşıtı olmanın, “Skat” TV yayınlarının, Makedonya İç Devrim Hareketi (VMRO) partisi ırkçılığının ve öteki” düşmanlığının ardında duran para kaynağı ve politik güç kimdir. Belirli bir zaman önce Putin ve çevresinin Bulgaristan halkını süsüm sürüm süründürmek, bir kaşık çorbaya muhtaç bırakmak istediğini yazmıştık. Fransız tutucu Lö Pen milliyetçilerinin masrafını çeken ve AB’deki diğer aşırılığı her bakımdan arkalayan ve büyük bir güç olan AB’yi içinden çökertmek isteyen Moskova, 2013’te bizdeki  “PF” ırkçılarını olabilir ya bilinçli olarak göreve çağırdı ve Bulgar meclisine girmelerine yardımcı oldu. “Ataka” partisi ise dört yana birden saldırırken gözden düşmüş olabilir. Politikanın kitapsız kuralsız bir oyun olduğuna inanmamak elde değil artık…

Bu işin tarihçesi de az uzun değil:

Önce NATO’ya ardından da 2007’de Avrupa Birliği’ne giren Bulgaristan Cumhuriyeti’nin sağ büküm yapması gerekti. Bu zor bir dönemeçti. Bir defa arabanın dümeni sağa kilitliydi. Çünkü arabanın yükü, toplumu yaşatan yargı değerleri, dünya anlayışı, bakış açıları hep soldu. Yalnız sola gitmesi için tasarlanmış bir aracı sağa çevirmek başlı başına problem oldu.  Bizdeki kafa da şu zamana kadar hiç sağ dönmeyi denememişti. Dümen bükmek zor oldu. Birkaç şoför denedik. Bu işe ilk sarılan parti başkanı ve cumhurbaşkanı büyük demokrat J. Jelev çok denedi ama dönemedi. Neredeyse dümeni kırıyordu.

1908’den sonra Bulgar Prensliğini giderek Alman faşizmine bağlamayı başaran Dedesi Çar Ferdinand ve Babası III. Boris’in yaptığını, torun ve oğul II. Simiyon yapabilir umuduyla Moskova’nın tavsiyesi üzerine şoför koyluğuna oturttuk ama o da yapamadı. Yaşlanmış olduğundan olabilir, dümeni bükemedi.

Sağı öğrenmesi için soldan gönderilmiş olan s.o. muhafazakâr politikacı İvan Kostov, işe sağcı gibi sarıldı. Fakirin malını zengine dağıttı. Kooperatifçilik ve ulusal bankacılığın dibine kibrit suyu döktü. Sanki yolu biraz genişletti, fakat o da takıldı kaldı.

Bu dönemeci almak için 2. defa Başbakan olan B. Borisov, Putin’in Ankara demecinden sonra birden sanki dilini yuttu. Önce Rus Çarına, ardından Sovyetler Birliği’ne ve son zamanlarda Rusya Federasyonu’na casusluk yapan Bulgar Ordusu istihbaratçılarının maskelerini indirmeyi ve hepsini emekli edebilirse belki bu defa sağ dönemeci alabilir.   Biz bu işin olacağına inanmak zorundayız. Şu politika dediğin yılankavi bir şey, sürünen düşenin halinden asla anlamıyor. Biz hepimiz yere serilmişiz de düştüğümüzü kabul de etmiyoruz.

Borisov ile Putin arasında paylaşılmayan ne olabilir?

Putin Bulgaristan’ın NATO ve AB üyeliğini istemiyor. ABD ile işbirliğimizin aleyhindedir.

Bu politikanın sonuçları nedir? Bulgaristan Halkı Boygo Borisov dönemini neyle hatırlayacaktır?

Borisov şu sağ dönemeci alamasa yine Putin’in kucağına düşeceğiz. Virajı başarılı alabilmemiz için öncelikle dümeni serbest bırakmamız gerekiyor. Dümeni sıkıştıran güçlerse bizim askeri karşı istihbarat, askeri dış casusluk ve ordu içi istihbarat örgütlerinde çalışmış ve dosyaları açıklanmamış olan subay ve görevlilerin isimlerinin indirilmesi, hepsinin görevden alınması ve askeri reform yapılması ve NATO güvenlik istemlerine uyulması gereğidir. Bu olmadan demokratikleşme yolunda ileri yeni adım atabilmemiz olanaksızdır. Ameliyat masasına yatırılacak olan hasta ordu istihbarat örgütü ve ona bağlı güçler, makamlar ve ilişkilerdir. Bu ameliyat yapılmadan Bulgaristan kalbindeki sağ kamara çalışmaya başlayamayız ve teklemeye devam ederiz.

Olayın ekonomik yönü:

Bu sorunun cevabında, bir defa, “Belene” Atom Elektrik Santrali kuruculuğunun suya düşmesi var. Bundan dolayı Bulgaristan’ın Rusya tarafından tazminat için Stokhol Mahkemesine verilmesi gerçeği çok önemlidir. Bu konuda Bulgar kamuoyu ikiye bölünmüştür. İki, B. Borisov’un birinci başbakanlığı döneminde (2009 – 2013) Moskova Burgas – Aleksandropolis (Yunan limanı) Ham Petrol Boru Hattı inşaatından vazgeçti.

Aynı dönemde Putin Bulgaristan topraklarından uzatılacak olan Yakın Doğu – Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı’ndan  (NABUKO)  tasarımının geçici bir süre dondurulmasına ve güzergâh değiştirmesine neden oldu. Yalnız NABUKO boru hattı Bulgaristan’ın enerji bağımsızlığına temel olabilirdi. Moskova şimdi de “Güney Akım” – Karadeniz Orta Avrupa Gaz Boru Hattı inşaatından tamamen vazgeçtiğini açıkladı. Bu dört tasarımın suya düşürülmesinden Bulgaristan’ın her yıl milyarlarca Euro kaybı olduğu gibi, ülke petrol ve doğal gaz bağımlısı bir devlet durumuna düşüyor. Bu dört ana proje dışında ayrıca önem arz eden bir konuda Ukrayna ve Romanya üzerinden uzanan ve Bulgaristan’dan geçerek T.C.’ye doğal gaz ileten boru hattından transit ücreti olarak elde ettiği 100–120 milyon USD yıllık geliri de Sofya’nın kaybedebileceği olasılığı ortaya çıktı. Rusya’dan “Mavi Akım” borularınca taşınan doğal gaz miktarına 63 milyar m³  daha eklenmesi açıklandı ki, bunun olası anlamı Rusya’nın T.C.’ye doğal gazı artık Bulgaristan üzerinden vermeyip, “Mavi Akım” tesisinden ileteceği açıklanmış oldu. Bunların toplamı yani AES, petrol ve doğal gaz terminal, liman, istasyon ve boru hattı döşenmesi işlerinin hiç birinin olmaması günümüz şartlarında çok büyük mali kayıp anlamına geliyor. Bu gerçekliğin başka bir ifadesi büyük umutlarımızın suya düşmesi ya da yelken toplamasıdır. Bu misaller Putin’in Bulgaristan’dan umudu kestiğine kesin kanıttır.

Putin’in Ankara demecinden sonra Bulgaristan’da sorulan soru:

Ülkemize en büyük zarar veren Başbakan kimdir?

Evet, şimdiye kadar bu klasmanda Başbakan İvan Kostov (1997) başı çekiyordu. Artık durum değişti. Kostov yaptığı talancı özelleştirmeyle ülkeyi 25 milyar US Dolar zarar uğur atmıştı. 14 yerli banka onun döneminde kapandı. Ülke mali iflas yaşadı. Onun zamanında 6 reaktörü olan “Kozloduy” AES ‘de 4 reaktör kapatıldı. Klasmanda şimdiki durum çok daha kötü bir görünüm sergiliyor. Bulgaristan gözlerini Moskova’ya ya da başka bir yöne değil ancak ve yalnız Ankara’ya çevirmek zorundadır.

Rusya’yı çileden çıkaran geleneksel gelişmeler:

Bulgar halkı bir defa 1978 Harbinden ve Osmanlıdan koptuktan sonra Rus Çarı’nın herkesi besleyeceği sanmıştı. Bu öykünün bir masal olduğu kısa sürede anlaşıldı. Rusya’nın kendi çıkarı dışında kimseye bir yudum ekmek vermediğini artık bilmeyen kalmadı. Buna en büyük kanır, 1945’ten 1990’a kadar gece gündüz Sovyetler Birliği için çalışmamız ve sonunda kapı kapanırken borçlu kalmamızdır.

Bugünkü durum:

Sofya 2005’te NATO’ya üye olurken ki, bu iş 1953’ten beri NATO müttefiki olan T.C. ısrarlıydı, kalp sağ damarlarını biraz açtırdı. O zaman bir iki baypas yapıldı. Avrupa Birliği’ne (AB) üye olurken sağ gözündeki perdeyi açtırdı. Şimdi de uzaktan konuşulanları pek işitmediğinden ya da işitmezlikten geldiğinden olacak Putin burnumuzun dibine geldi ve kulak zarımızı patlatacak kadar güçlü ifadelerle “Güney Akım” işi yattı ve yıllık kaybınız 400 milyon Euro’dur, dedi. Üstüne üstelik “tutun kelin perçeminden der gibi, gidin zararınızı AB’den talep edin!” derken altını çizdi. Bu haberi alır almaz hem kulağımız hem de gözümüz iyice açıldı, kalbimiz dayanmadı. Putin bizi taşyürekli mi sanıyor, nedir!?

Bu gibi olaylara artık alışmamız gerekirdi de, acı haberi almak insanı yıkıyor işte…

Bu oyunları önce aynı numaraları biz Ruslara yapmıştık. T. Jivkov bir defa L. Brejnev’le halk hatır olmak için Yalta’ya gitmişti, dört göz arasında 1 milyar dövize bozulur ruble istedi. Brejnev de ne yapsın. “isteyen bir dilenci vermeyen iki dilenci” kafasıyla önce biraz savsaklasa da, karar alırken KGB şefi Andropov’a danışmış olacak, Jivkov’a dönerek İsviçre bankalarında şahsi hesap açmışsın oraya mı yatıracaksın!” diye soruverdi.

Moskova Jivkov’un 1980’lerde Bavyera Başbakanı Strauss’la sıkı fıkı yakınlığını ve av sohbetlerini de unutmadı. Şimdi ben bunun sağ dönemeç için ilk hazırlık olduğunu düşünmeye başladım.

Bu karışık işlerden şimdiye kadar kazançlı çıkan bir tek HÖH-DPS başçavuşu ve ara sıra Rusya’nın Bulgaristan istasyon şefliğini de yapan Ahmet Doğan oldu. Eski istasyon şeflerinden Başbakan A. Lukanov’un 1994’te sabah erken işe gitmek için evinden çıkarken üzerine sıkılan 4 kurşunla yere serildiğini ve Bulgarların şakaları ciddiye alarak hemen silaha sarıldığını unutamayan KGB, şopar Ahmet’e hemen her yanı zırhlı bir “Jeep” aldılar ve “saray”ın eski kapısını indirip yerine bir nikel-çelik kapı taktılar. Fakat o zamandan bu günlere birçok şey değişti, Ahmet Parti Başkanlığından saman çuvalı gibi atıldı, HÖH-DPS üye kitlesi ise tabanı kaynattıkça kaynatırken ya Türkler-Pomaklar ve Çingeneler olarak üçe bölünürüz ya da yönetimde köklü değişiklik yaparak eski kafaları çöp kofasına doldururuz, havasına girdi. Niyetleri kesin mi kesin!

Düne kadar Moskova memesinden emen Ahmet de birden meme değiştirdi ve Avusturya’dan elektrik işleri başçavuşu sıfatıyla 1.2 milyon Euro s.o. “komisyon” alarak Batıya baktı. Ardından HÖH-DPS İcra Müdürü de bir NATO-Avrupa-AB yaygarası kopardı ve sen misin sağ viraj almayı deneyen, Moskova’nın hiddetini tattı ve iktidar koltuğundan tepe takla düştü.

Daha nerelerden düşecekler bir bilseniz……

Ruslar HÖH-DPS’den soğudu:

Moskova’nın da eksikliklerinde parlayan ya da sızdıkça kokan taraflar var tabii. Rus Çingeneleri Puşkin zamanından beri  “Kara Gözlüm” şarkısını söyleyip oyalı önlük açarak para topladıklarından etkilenen Ruslar,  bizim saraylı çingene şopar bozmasının Türklerimizi bir türlü dilenmeye alıştıramamasına ve Türklük uygarlığına dilenmedi dahil edememesine bir türlü akıl erdirememişler. Bu yüzden olacak, artık yalnız Bulgar demokratik kamuoyu değil, Rus makamları bile “Bulgar Etnik Modeli”nde iş olmadığını yazıp çizmeye başladı. Bu arada, Moskova’nın da dikkat merkezinde olan bir konu şudur.

Bizdeki “PF” milliyetçi partisine kuduzların leşe üşüştüğü gibi toplanan aşırı ırkçıların Moskova’dan para aldıkları için kendilerini akıllı zannetmelerine rağmen, dili, dini, medeniyeti, devlet gelenekleri, ulusal şerefi, namusu vs. olan Bulgaristan Türkleri arasından en seçkinlerin kimilerinden bakan, bakan yardımcısı, belediye başkanı, vali, işletme müdürü, okul müdürü, yargıç, savcı vs seçilmesine karşı havlamasını da cahillik bulduğu anlaşıldı.

Şu anda Putin de Ankara ziyaretinde olduğundan aşırı sağcıları yemleyen dış güçlerden kendisiyle danışmada bulunulacak kimseciklerin ortalıkta görünmemesinden olsa gerek,  politika her bakıma stop etti, telefonlar kilitlendi. İkinci olarak da bu güçlerin çalabilecekleri başka kapı da kalmadı. Bir defa cildi kakao renkli Obama tüm ırkçıların yelkenlerini suya düşürdü. Bu bakıma bizimkilerin uluması da boşa zırlamadır.

Şu dönem Türk komşuları rahatsız etsek, sınır  çizgisine dikenli tel örgü germekle komşu kapısını kapadık, belki de  ayıp olur, düşüncesi altında ezilenler artıyor…Bu gelişmeler ve HÖH-DPS saray kurtlarının bir iki bankanın içindeki kağıtları kemirdiği haberinin yayılması, Moskova’yı bizden iyice soğuttu. Eli kirli, yüreği zayıf, ruhu bozuk kimselerle el sıkışmak isteyen yok. Son bir senede Rusya’nın Sofya Büyükelçisi “saraya” uğramamış… Bu haberlerin, Putin’in Ankara demecinin vb. bizi soğutması bir yana Rusya bize gaz vermeyi keserse, kışı nasıl çıkarırız, onu düşünelim. Bu işin Bulgar’ı, Çingenesi yok. Soğuk, kar, kış, don ve buzlanma milliyet seçmiyor. Tuttuğunu donduruyor.

Türklerden biri Şu Pazarcık Roman mahallesindeki cami baskını, yüzlerce açık ve gizli ajan besleyen “DANS” siteminin “BURKA” örtülü Çingene kadını sayısının 1200 olduğunu, ülkede satılan “Burada” satın almışların ise 2500 olduğunu önceden öğrenememesi akıllara durgunluk verecek başka bir haber. Bunları yazarken bizim miller gerçekten kör cahil duruma geldi mi de doğru dürüst hesap yapamıyor diye düşünüyorum. Şu da var: Bulgar halkı Moskova ajanlığından etkilediği yıllarda olaylara yalnız sol gözle bakıyordu. Bizdeki körlüğün baştan ayağa siyah bürünmüş ve öcü gibi dolaşanları sayamayacak kadar ilerlediğini yeni yeni işittim. İşitilmemiş olan pek çok şeyler olduğuna artık kesin inanıyorum. Görülen köy kılavuz istemez. Kalp ameliyatı yarım kalamaz! Yolumuz Avrupa ile birleşmek ve yeni bir uygarlık kurmak olmalıdır.

Reklamlar